Konu Başlığı: Hz. Sûleyman kıssası ve israiliyyat Gönderen: Sümeyye üzerinde 06 Mayıs 2011, 12:58:54 B- HZ. SÜLEYMAN KISSASI VE İSRAİLIYYAT Peygamberlerle ilgili sağlam bilgiler ya Kur'an'da, ya da sahih hadislerde yer almaktadır. Bazı tarihî bilgiler de Kur'an'ın haberlerini desteklemektedir. Bu tarihî bilgiler, Kur'an'da anlatılan olayın gerçek olduğunun şahitleridir. Örneğin, insanın varlığı, yapısı ve yeryüzü hayatı; Hz. Adem'le ilgili olarak anlatılanları doğrular. Şu anda Mekke'de bulunan Kabe, Hz. ibrahim'le ilgili anlatılanların doğruluğunu gösterir. Çünkü Kur'an'ın ifadesine göre, Kabe, Allah'ın emriyle Hz. ibrahim ve Hz. İsmail tarafından yapılmıştır. Kabe üzerinde yapılan incelemeler ve Kabe'nin tarihi de bu bilgileri doğrulamaktadır. Kudüs şehri, onda bulunan Mescid-i Aksa, yahudilerin ağlama duvarı, Kudüs'ün ve etrafının Kur'an tarafından bereketli kılınması, [31] yahudilerin, hırıstiyanlarm ve müslümanların burasını kutsal saymaları; Hz. Süleyman'ın burada yaşadığının, O'nunla ilgili olarak anlatılan Kur'an kıssasının doğru olduğunun canlı tanıklarıdır. Kur'an, bilindiği gibi peygamberlerle ve onlann kavimleri ilgili olarak kısa bilgi verir, olayları değişik bir metodla kısa olarak anlatır, işin detayına girmez. Olayları bir roman ve hikâye üslubuyla değil, kendi mucizevî üslûbuna bağlı olarak anlatır ve asıl amacını olay örgüsü içerisinde insanlara ulaştırır. Bu bağlamda Hz. Süleyman ile ilgili olarak anlatılanlar da çok geniş değildir. Kur'an, O'nun hayatını bir biyoğrafi olarak değil, bir peygamberin hayatından ibret sahneleri halinde anlatır. Zaman ve tarih verme ihtiyacını duymaz. Olayların ayrıntısını değil, Kur'an'ın genel amacına uygun olarak, Allah'ın yüce kudretinin insan ve evren hayatında nasıl yansıdığını göstermek, şükür ve takva anlayışının bir peygamberin hayatında canlanışını göstermek üzere bir kısmım anlatır. Hz. Süleyman (a.s.) ile ilgili olarak sahih hadislerde de fazla bir bilgi yoktur. Bu konuda insanların ulaşabildiği tarihî kalıntılar ise olayların detayını değil, Hz. Süleyman ile ilgili genel bilgilere ulaşmaya yaramaktadır. Şüphesiz bizden binlerce yıl önce yaşamış insanlar hakkında, çok sağlam bilgileri ancak kesin doğruluk ifade eden kaynaklardan öğrenebiliriz. Bu kaynaklar da ancak tahrif edilmeyen Allah'ın son kitabı Kur'an ile, Hz. Muhammed'in bize kadar sağlam (sahih) bir yolla ulaşan sözleridir. Hz. Davud ve Hz. Süleyman ile ilgili olarak tahrif edilmiş Tevrat ve İncil'de yer alan bilgilerin bir kısmı doğru olmakla birlikte, pek çoğu peygamberler hakkında düşülemeyecek, peygamberlik kurumuna yakışmayan bir çok şeyi içermektedir. Onların verdiği bu gibi haberleri peygamberler hakkında kabul etmek İslâm'ın vahy ve peygamber inancı ile bağdaşmaz. Gerçek böyle olmasına rağmen İslâm âleminde yazılan pek çok tefsir ve tarih kitaplarında ve insanların kafalarında; bu kaynaklara dayanan, ya da insan hayalinin uydurduğu yığınla bilgi yer almaktadır. Kur'an ve sahih hadislerin diğer peygamberlerde olduğu gibi Hz. Süleyman hakkında anlattıkları çok sınırlı olmasına rağmen; bu kitaplar ve insanların hayal güçleri onunla ilgili sayfalar dolusu olaylar anlatıyorlar. Kitaplara alınan bilgiler çoğu zaman tenkit süzgecin geçirilmemiş, anlatılanların Kur'an'a ve akla uyup uymadığına dikkat edilmemiştir. Bazı yazarlar, bu konuda ne duymuşlarsa olduğu gibi eserlerine almışlar, sayfalarını bir sürü malumatla doldurmuşlardır. Tefsir ve tarih kitaplarında Hz. Süleymanla ilgili anlatılanlar, normal yorum, veya ibret dersleri olmaktan çıkmış; insanların meraklarım gidermek üzere anlatılan halk hikâyelerine dönmüştür. Bu verilen bilgiler Hz. Süleyman'ı bir peygamber olarak değil de âdeta bir masal kahramanı haline getirmiştir. Hz. Süleyman'ın Kur'an'da anlatılan örnek kişiliği gitmiş; onun yerine cinler ve devler dünyasında tılsımlarla, olağanüstü güçlerle donanmış, garip bir saltanat sahibi gelmiştir. O'nun, hakka davet eden. müjdeci ve korkutucu sıfatı gitmiş, yerine dünyalık saltanatlarla meşgul olan güçlü bir masal kahramanı gelmiştir. Şüphesiz bütün bunlar Hz. Süleyman ve diğer peygamberler hakkındaki doğruları yansıtmaz. Üstelik başta Tevrat olmak üzere, bazı kaynaklarda yer alan bilgilerin bir kısmı peygamberler hakkında yanlış kanaatlerin oluşmasına kapı açmaktadır. Kur'an'da Hz. Süleyman'la (a.s.) ilgili bir kıssanın yer alması hem O'nun hakkında sağlam bilgi vermek, hem bu yanlış bilgileri düzeltmek, hem de O'nu kendisine yapılan iftiralardan aklamak amacına yöneliktir. Hz. Süleyman ve diğer peygamber hakkında İslâm kaynaklarında yer alan bir yığın malumat 'israiliyat' sayılmıştır. Yeri gelmişken 'israiliyat' kelimesini kısaca açıklamakta fayda var. Israilayyat', 'israil' kelimesinin çoğuludur. Anlamı, israili kaynaklardan aktarılan haberler demektir. israil', Hz. Yakub'un (a.s.) bir başka ismi veya lakabıdır. [32] Kur'an-ı Kerim, yahudileri bazen Ben-i İsrail (İsrailoğulları) şeklinde anmaktadır. [33] İsrailiyyat, her ne kadar yahudi kaynaklarından aktarılan haberleri ifade ediyorsa da bir tefsir terimi olarak; yahudi, hırıstiyan, ve diğer din mensuplarından İslâm kültürüne girmiş bütün haberlere ve bilgilere denilmektedir. İslama yabancı olan, İslâmi kaynaklarda yer almayan, bir kısmı bazı kimseler tarafından yalnızca İslâmı bulandırmak, İslâmî düşünceyi bozmak amacıyla müslümanlar arasına sokulmuş bütün haberleri, hurafe cinsinden bilgileri bu kavrama dahil etmek mümkündür. [34] İslâmî kültüre yahudi kaynaklı daha fazla haber girdiği için, bu gibi haberlerin hepsine 'israiliyyat' denmesi daha meşhur olmuştur. Müslümanlar, Hz. Muhammed'den (s.a.v.) sonra diğer din ve kültür mensuplarıyla ilişkiye girmişlerdir. Bazen onları etkilemişler, bazen de onlardan çeşitli şekillerde etkilenmişlerdir. Bu ilişkiyle beraber onlara ait haberleri ve rivayetleri de kitaplarına almışlar, ders ve sohbet meclislerinde anlatmışlardır. Böylece İslâm dışı kaynaklardan aktarılan rivayetler zamanla yayılmış, bu tür rivayetleri doğru sanan insanlar çoğalmıştır. Hatta kimileri de Kur'an'ın kapalı âyetlerini bu gibi rivayetlerin yardımıyla anlamaya çalışmışlardır. Ancak bu yabancı kaynaklardan aktarılan haberler her zaman sıradan, zararsız, yani masum rivayetler değildi. Pek çoğu akla, mantığa sığmadığı gibi, İslâmın inanç yapısına da uymuyorlardı. Bir kısmı uydurma masal idi, bir kısmı da peygamberler hakkında yanlış bilgiler içeriyordu. Bütün bunları sağlam, faydalı ve geçmişin karanlık sayfalarını açıklayıcı bilgiler saymak mümkün değildir. Bunların pek çoğu tarihî bilgiler olmaktan çok, masal, roman veya destan özelliği taşırlar. Kabul edilebilme ve doğru olma açısından üç türlü israiliyyat bulunmaktadır. [35] [31] İsra: 17/17. [32]Meryem: 19/58.Şemseddin Sami, Kamus-i Türkî, İst. 1316 baskısından ofset, s: 108 [33]Bakara: 2/47. 211. Maide: 5/12. 32., Araf: 7/134. 138. İsra: 17/17. 102, 104. Şüra: 42/26. v.d. [34] Doç. A. Aydemir, Tefsirde İsrailiyyat, İst, 1992, s: 29 [35] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 35-39. |