Konu Başlığı: Hârût ve Mârût kıssası Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Mayıs 2011, 17:18:19 C- HÂRÛT VE MÂRÛT KISSASI 1- Kur'an'da Hârût Ve Mârût Allah (c.c.), Hz. Muhammed (s.a.v.)e açık açık âyetler, parlak mucizeler, peygamberliğini destekleyici, davasının hak oluşunu isbat edici deliller indirdiğini söylüyor. Bunlar öylesine ikna edici ve güçlü belgelerdir ki bunları fâsıklardan (din çizgisinden çıkmış kimselerden) başkası inkar edemez. O fâsık kimseler hem bu âyetleri, bu belgeleri inkar ederler, hem de bir şeye söz verseler sözlerinden (ahdlerinde) durmazlar, bir anlaşma yaptıkları zaman anlaşma şartlarına uymazlar. Allah (c.c.), fâsık dediği gibi bu kimselerin Hz. Peygamberin davetinden yüz çevirmelerinin sebebini anlattıktan sonra daha önceden kendilerine kitap verilenlerin önemli bir hatalannı hatırlatıyor: "Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini (ilâhî kitapları) doğrulayan bir peygamber gelse, kendilerine kitap verilenlerden (Ehl-i kitaptan) bir kısmı, sanki kendileri hiç bilmiyormuş gibi Allah'ın kitabının arkalarına attılar (aldırmadılar). Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (peygamberliği) aleyhinde olan şeytanların uydurduklarına uydular. Süleyman ise küfretmedi; ancak o şeytanlar küfretti. Onlar insanlara sihir ve Babil'deki iki meleğe, Hârût'a ve Mârût'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: 'Biz yalnızca bir fitne (denemeden geçiren kimse)yiz, sakın küfretme' demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Oysa Allah'ın izni olmadıkça onunla kimseye zarar veremezlerdi. Onlar ise, kendilerine zarar verecek ve fayda sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın Ahiretten hiç bir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kadar kötü, bir bilselerdi. Doğrusu eğer onlar, iman edip sakmsalardı, sevap(ları) Allah katında daha hayırlı olurdu; bir bilselerdi." [335] 2- Bu Âyetlerin Nüzul Sebebi: Bu âyetlerin nüzul sebebi olarak iki olay rivayet edilmektedir: Birincisi: Hz. Süleyman'ın ismi Kur'an'da geçince, Medine yahudileri; Muhammed, Davud oğlu Süleyman'ı peygamber zannediyor. (Onu peygamberler arasına sayarak hak ile batılı birbirine karıştırıyor.) Allah'a yemin olsun o bir sihirbazdan başka bir şey değildi' dediler. Bunun üzerine bu âyet indi.68 (Ebu! Âliye'den) İkincisi: Yahudiler, Peygamberimiz ne sorarlarsa cevabını alırlardı. Bir gün sihirden sormak ve bu konuda onunla tartışmak istediler. Bu arada bu âyet nazil oldu. (Ibni Ishak'tan)[336] [335] Bakara: 2/101/103. Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 180-181. [336] M. A. es-Sabûni, Tefsıru Â. Ahkâm, 1/71. A. el-Kadi, Esbabu'n Nüzul, çev. S. Akdemir, Ank. 1996, s: 33 M. A. es-Sabûni, Tefsiru Â. Ahkâm: 1/71. Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 181-182. |