๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Süleyman => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 04 Mayıs 2011, 14:35:05



Konu Başlığı: Danışmanın önemi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 04 Mayıs 2011, 14:35:05
10- Danışmanın (Şûranın) Önemi


Kur'an, Hz. Süleyman'ın mektubunu alan Sebe' kraliçesi­nin, konuyu çevresindeki adamlarıyla görüşmesini anlatıyor. Ancak bunu tenkit etmiyor. Bir başka deyişle onun bu tavrını onaylıyor.

Dikkat edilirse Sebe' kralçesi önemli bir mektup aldığını, bu mektuba onlara danışmadan bir cevap vermek istemediğini söylüyor. Sözlerini de söyle bağlıyor; 'Biliyorsunuz size danışma­dan hiç bir konuda kestirip atmam.'

Kraliçenin 'dediğim dedik', 'benim dediğim olacak' tavrı yok. Adamlarına danışıyor, onlarla istişare ediyor, uygun bir ka­rar almaya çalışıyor.

Kur'an bu tavrını onaylıyor ve bir başka âyette bu yolu mü'minlere tavsiye ediyor:

"...Onların (mü'minlerin) işleri kendi aralarında danışma (şûra) iledir." [378]

Kur'an, Peygamberimize bile, bir takım işlerde insanlara danışmasını, yani konuyu onlarla istişare etmesini tavsiye edi­yor. [379]

İslâmın tavsiye ettiği istişare (danışma) hayatın bütün alanları için geçerli olduğu gibi, yönetim tarzı için de geçerlidir. İslâm, bu prensip iîe katı diktatörlüğe, despotluğa, tepeden buyurmacılığa izin vermemiştir. Danışmayı esas almış, insanların sorunlarını istişare e'derek çözmelerini emretmiştir.

Sebe' kraliçesinin belli ki mel'e (ileri gelenler)den oluşan bir danışma meclisi vardı, işler konusunda onlarla görüşmeler yapıyordu. Kur'an'ın bunu vurgulaması dikkat çekicidir.

Yönetim işlerinde kendilerine danışılan meclise veya kişi­lere, sûra, meşveret meclisi, ihtiyar (seçkinler) meclisi veya parlamento denmesi işin aslını değiştirmez.

İslâm, şûraya, danışmaya, yani bir konuda ehil olan insan­ların fikrine baş vurmayı bu kadar tavsiye ettiği halde, İslâm ale­minde tarihten beri gelen zalim sultanları, buyurgan diktatör zihniyetli kimseleri, tek kişilik veya oligarşiden oluşan sultanizm sultalarını, din ve saltanat adına müslümanlara zulmedenlerin varlığını anlamak mümkün değildir.

Yönetim veya başka işlerde insanlann sorumluluğunu üzerine alanlar için, Kur'an'da Sebe' kraliçesinin onaylanan tav­rı önemli bir örnektir. [380]

 

11- Sebe’ Kraliçesinin Hz. Süleyman'ın Daveti Karşı­sındaki Tavrı
 

Sebe' kraliçesi bir sultandır, bir devleti yönetmektedir. Emrinde adamları ve orduları vardır. Adamlarının ifadesine ba­kılırsa, zenginler ve güçlüler, yani savaşacak güçleri vardır.

Ancak Hz. Süleyman'ın bir kral değil bir Allah (c.c.) elçisi olduğunu anlayan kraliçe, onunla savaşmayı değil, İşte anlayan, idrak eden, ilâhi davetin ne olduğundan ha­berdar olan akıllı kimseler böyle yaparlar. Dünyada izzeti, Ahirette kurtuşu böyle bulurlar.

Tarih boyunca niceleri peygamberlerin davetlerine kulak asmadılar, kimisi iktidarına, kimisi kabilesinin büyüklüğüne, soy asaletine güvendi. Kimisi de peygamberlerle savaşmaya kalktı.

Peygamberimiz de aynı gerçekle karşılaştı. Mekkeliler onu dinlemediği için, yurdundan ayrılmak zorunda kaldı. Hudeybiye anlaşmasından sonra çevredeki krallara mektuplar yazdı, on­ları İslama davet etti. Kimisi, bu davete kızdı ve peygamberimi­zin elçisini öldürdü, kimisi onun peygamber olduğunu kabul et­mekle birlike İktidar kaygısıyla iman etmedi. Yalnızca Habeşis­tan kralı müslüman oldu.

Bir çokları Sebe' kraliçesinin anlayışına ve idrakına sahip değildi. O kadın bir hükümdar olarak Hak daveti anladı ve tes­lim oldu.

İslâm çağrısını asırlardan beri tekrar ediyor. Bu davet gü­nümüzde dünyanın her köşesine ulaşmıştır. İnsanlar çeşitli araç­larla Allah'ın son dini İslâmdan haberdar olabiliyorlar. Her ne kadar Peygamber ölmüş ise de onun daveti Kıyamete kadar de­vam edecektir. Şimdi insanlara düşen, Kur'an'ın övdüğü Sebe' kraliçesi gibi İslama çağrı mektubuna olumlu cevap vermektir. Bu kurtuluş çağrısına karşı tarihteki kötü örnekler gibi düşman­lık etmemektir.

İçerde ve dışarda bu daveti duyduğu halde inat edenler; artık ne kadar büyük bir kayıp içinde olduklannı anlamalı ve kraliçe Belkıs'tan ibret almalılar. [381]




[378] Şüra: 42/38.

[379] Ali İmran: 3/159.

[380] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 205-206.

[381] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 206-207.