> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Martin Lings > Mekkenin Fethi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mekkenin Fethi  (Okunma Sayısı 1678 defa)
10 Nisan 2009, 18:19:43
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 10 Nisan 2009, 18:19:43 »



Çadırlar develere yüklendikten sonra Peygamber (s.a. v.) bayrak ve sancakların kendisine getirilmesini istedi. Hepsini teker teker açtı ve seçtiği adamlara verdi. Ab-bas'a vadinin en dar yerine kadar Ebu Süfyan'a eşlik et­mesini ve orada durup, ordu oradan geçerken- ne kadar büyük olduğunu gözlemelerini söyledi. Ebu Süfyan'ın da­ha sonra Kureyşlilere gidip mesajı iletecek zamanı olacak­tı. Çünkü tek bir adam, bir ordunun geçemeyeceği kestir­me yollardan giderek Mekke'ye daha kısa bir sürede ula­şabilirdi.

Ebu Süfyan ileride görülen bir bölüğün başındaki ada­ma işaret ederek: «Bu kim?» dedi. Abbas: «Velid'in oğlu Halid» dedi. Halid (r.) onların yanından geçerken üç tek­bir getirdi: «ALLAHU EKBEB!» Halid'in yanında Süleym'in atı vardı. Onları beşyüz kadar Muhacir ve diğerlerinden oluşan bölüğün başında yeşil sarıklı Zübeyr frj izliyordu. O da Ebu Süfyan'ın yanından geçerken üç kez tekbir ge­tirdi. Adamlarının bir ağızdan onun söylediklerini tekrar -îamasıyla tüm vadi yankılandı. Ordu, bölük bölük Ebu Süfyan'ın önünden geçiyordu; o her seferinde onların kim olduğunu soruyor, ve her seferinde hayret ediyordu. Ya o kabile Kureyş'İn etkisinden çok uzakta olduğu ya da Ga-tafan kabilesinin Aşça' kolunda olduğu gibi daha Önceden

Peygamber'e düşman kabileler bulunduğu için Ebu Suf-yan çok şaşırıyordu. Aşça' kabilesinin sancaklarından bi­rini, daha önceden kendisinin ve Süheyl'in en yakın arka­daşları olan Nuaym taşıyordu.

Ebu Süfyan «Araplar içinde bunlar, Muhammed Cs.a. v.)'in en azılı düşmanlarıydı» dedi. Abbas ona şu cevabı verdi: «ALLAH onların kalbine İslâm'ı soktu; bütün bunların hepsi ALLAH'ın lütfü».

En son geçen bölüklerden biri de Peygamber (s.av.)'in sadece Muhacirlerden ve Ensardan oluşan kendi bölüğüydü. Üzerlerindeki çeliklerin parıltısı onlara gri-siyah bir gö­rünüm veriyordu. Çünkü hepsi tepeden tırnağa zırh giy­mişlerdi ve sadece gözler görülebiliyordu. Peygamber ken­di sancağının keşif koluna liderlik eden Sa'd İbn Ubade'ye vermişti. Sa'd yolun kenarında iki adamın yanından geçer­ken: «Ey Ebu Süfyan, bu ölüm günüdür. Bugün kutsal ola­nın ihlal edildiği gündür! Bugün ALLAH'ın Kureyşi alçalttı-ğı gündür!» diye bağırdı. Peygamber (s.a.v.) Kesva'nın üs­tünde bölüğün ortalarmdaydı. tki tarafında Ebu Bekr (r.) ve Useyd (r.) vardı. Peygamber (s.a.v.î onlarla konuşur­ken Ebu Süfyan duyulabilecek şekilde: «Ey ALLAH'ın Resu­lü» diye bağırdı. «Sen halkının öldürülmesini mi emret­tin?» Daha sonra ona Sa'd'in söylediklerini anlattı. «ALLAH aşkına senden halkın adına rica ediyorum. Çünkü sen in­sanlar arasında en merhametli, en Dağışlayıcı ve soyuna en çok acıyansın» dedi. Peygamber (s.a.v.): «Bugün merha­met günüdür, ALLAH'ın Kureyş'i yücelttiği gündür» dedi. Daha sonra Abdu'r-Rahman ibn Avf (r.) ve Osman (r.) yakınında oldukları için ona: «Ey ALLAH'ın Resulü, biz Sa'­d'in Kureyşe ani bir saldırıda bulunmayacağından emia olamayız» dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Sa'd sancağı ve bölüğün kumandasını daha yumuşak tabiatlı olan Kays'a bırakmasını bildiren bir haber gönderdi ve Kays'm elinde olan sancak yine de Sa'd'la birlikte olacakta. Fakat Sa'd (r.) Peygamber (s.a.v.)'den doğrudan bir emir almadan sancağı devretmeyi kabul etmedi. Bunun üzeri­ne Peygamber (s.a.v.), miğferinin üstüne    sardığı kırmızı kanğı çıkardı ve bunu    Sa'd'a bir işaret olarak gönderdi. Sa'd hemen sancağı Kays'a verdi.

Tüm ordu geçtikten sonra Ebu Süfyan süratle Mekke'­ye gitti ve evinin dışında ayakta durup toplanan kalabalı­ğa bağırdı: «Ey Kureyşliler, Muhammed (s.a.v.) karşı koya­mayacağınız bir güçle burada. Muhammed ts.a.v.) onbin zırhlı adamla burada. O bana benim evime sığmanın gü­venlikte olacağım söyledi.» Hind evden çıktı ve kocasının sakalından tutup: «Bu hiçbir işe yaramaz, içi boş yağ tulu­mu Öldürünl Zavallı koruyucu,* diye bağırdı. Ebu Süf­yan: «Yazıklar olsun sana» dedi, «bu kadının sizi iyi bir muhakemeye karar kılmanızdan alıkoymasına izin verme­yin. Çünkü sizin karşınızda karşı koyamayacağınız bir güç var. Fakat Ebu Süfyan'ın evine girenler güvenlikte olacak.» Onlar: «ALLAH seni kahretsin, hepimizi senin evin ahr mı?» dediler. Ebu Süfyan: «Kim evinin kapısını kilitlerse güven­likte olacak, kim Mescİd'e sığınırsa güvenlikte olacak» ce­vabını verdi. Bunun üzerine tüm kalabalık dağıldı. Kimi kendi evine, kimileri de Mescîd'e gittiler.

Ordu, şehirden fazla uzak olmayan ve oradan görüle­bilen Zû Tuva'da kamp kurdu. Burası iki yıl önce Halid'in Müslümanların yaklaşmasını önlemek için mevzilendiği yerdi. Fakat şimdi hiçbir direnişle karşılaşmıyorlardı. San­ki şehir bir önceki yıl Umre'ye geldiklerindeki gibi bomboş­tu. Fakat bu sefer üç gün kalma diye bir sınırlama yoktu. Kesva bir yere geldiğinde Peygamber (s.a.v.) ALLAH'ı ta­zim için basını öne doğru eğdi. Neredeyse sakah semere değiyordu. Daha sonra bölüklerin sağ kolunu Halid (r.) 'm sorkolunu da Zübeyr (rJ'in kumandasına vererek düzen­ledi Merkezde olan kendi bölüğünü de ikiye ayırdı. Yarı­sına Sa'd (r,) ve oğlu, diğer yarıya da Ebu Ubeyde fr.) ku­manda ediyordu. Emir verildiğinde bu dört bölük şehrin dört ayrı tarafından içeri gireceklerdi. Halid Cr.) aşağı­dan, diğerleri de tepelerdeki üç ayrı geçitten.

Ordunun toplandığı yerin çok yukarılarında, Ebu Ku-beys tepesinde, keskin bir gözün bastonlu bir ihtiyarla bir kadın olduğunu farkedebileceği iki siluet vardı. Bunlar Ebu Bekir'in (r.) babası Ebû Kuhafe ile kızkardeşi Kurey-be idi. O sabah Peygamber'in Zû Tuva'ya vardığı haberi gelince yaşlı ve kör adam kızına kendisini Ebu Kubeys te­pesine götürmesini ve oradan gördüklerini anlatmasını is­temişti. Bu ihtiyar, genç ve cesur bir adamken Ebrehe*-nin ordusunu ve filini görmek için Mekke'nin diğer tara­fındaki tepelere çıkmıştı. Şimdi ise yaşlıydı ve yıllardan beri kördü. Fakat oğlunun ve torunun da içinde bulundu­ğu bu onbin kişlik orduyu kızının gözleriyle izleyebilirdi. Kureybe, görebildiklerini kara ve yoğun bir kitle olarak ta­rif etti. Babası bunların emir için bekleyen birbirine yak­laşmış atlılar olduğunu söyledi. Daha sonra Kureybe, bu kitlenin dörde ayrıldığını gördü. Bunu babasına söyledi­ğinde, babası hızla eve gitmeleri gerektiğini söyledi. Yolla­rına devam ederken yanlarından atlı bir bölük geçti. As­kerlerden biri atından eğilip Kureybe'nin gümüş kolyesini çekip aldı. Bunun dışında başka bir saldırıya uğramadılar vd sağ salim evlerine döndüler.

Onlar Ebu Kubays'da yalnız değillerdi. Tepelerden bi­rinde İlerime, Safvan ve Süheyl, Kureyş'ten ve müttefik­leri Bekr ve Hudayl kabilelerinden bir grup asker topla-rmşlardi. Döğüşmeye kararlıydılar. Halid'in aşağı taraftan şehre girmek için yaklaştığını görünce onlara saldırdılar. Fakat onlar Halid ve adamlarıyla mukayese edilecek güçte değillerdi. Halid kendi adamlarından sadece ikisi karşılı­ğında düşmana otuz kayıp verdirerek kaçmalarını sağladı, îkrime ve Safvan at üstünde sahile doğru kaçtılar, Sü­heyl ise evine gitti ve kapıyı kilitledi.

Peygamber (s.a.v,), yukarı Mekke'deki Ezakir geçidin­den şehre girdiğinde çatışma hemen hemen sona ermişti. Pazar yerinden aşağılara bakıp çekilmiş kılıçları görünce Peygamber dehşete kapıldı. «Size clögüşü yasaklamamış mıydım?» dedi. Fakat ona bunun nedenleri açıklandığın­da: «ALLAH bunu takdir etmiş» dedi,

Ebu Rafi Peygamber'in kırmızı deriden çadırını Mescid'in yakınma kurmuştu. Peygamber (s.a.v.) bunu yanın­daki Cabir'e İşaret ederek gösterdi. Şükür ve hamd ile dua ettikten sonra aşağıya doğru ilerledi. Hiçbir eve girmeyeceğim» dedi.

Ümmü Seleme ( Meymune (r.) ve Fatma  onu çadırda bekliyorlardı. O gelmeden kısa bir süre önce Üm­mü Hani de onlara katılmıştı. İslâm hukuku, Müslüman ka­dınlarla Müşrik erkekler arasındaki nikâhın düştüğünü söylüyordu. Aynı şey Ümmü Hani'nin Hubeyre ile olan ev­liliği için de geçerliydi. Hubeyre Mekke'nin fethedileceğini daha önceden anlamış ve Necran'da yaşamaya gitmişti. Ümmü Hani'nin kocası tarafından iki akrabası —biri Ebu CehiFin kardeşi idi— Halid'e karşı yapılan savaşta rol al­mışlar ve daha sonra sığınmak için onun evine gelmişler­di. Daha sonra Ali (r.) onu selâmlamak için evine geldi­ğinde iki Mahzumiyi gördü. Peygamber'in yasağına rağ­men kızgınlıkla onları Öldürmeye teşebbüs etti. Fakat Üm­mü Hani onların üstüne bir yaygı örttü ve onlarla Ali'nin arasına girerek: «Vallahi, önce beni öldüreceksin!» dedi. Bu­nun üzerine Ali (r.) evi terketti. Ümmü Hani kapıyı onların üstünden kilitleyip Peygamber'i karşılamaya gitti. Çadırda Fatima (r.)'ya rastladığında Fatuna (r.) da Ali (rj gibi ona çıkıştı. «Putperestleri himaye mi ediyorsun?» dedi. Fa­kat Fatıma (rJ'nın sözleri Peygamber'in gelişiyle kısa ke­sildi. Peygamber (s.a.v.) kuzenini sevgiyle selâmladı. Üm­mü Hani ona olanları anlattığında o: «Olmayacak. Sen ki­mi emin kılarsan, biz de onu emin kılarız, sen kimi korur­san, biz de onu koruruz» dedi.

Peygamber s.a.v gusül abdesti aldı ve sekiz rek'at namaz kıldı. Namazdan sonra bir saat kadar dinlendi. Da­da sonra Kesva'yı çağırdı. Zırhını ve miğferini giydikten sonra kılıcım da kuşandı. Elinde bir asa taşıyordu, miğfe­rinin yüz kısmı da açıktı. O sabah onunla birlikte yolculuk edenlerin bir kısmı çadırın dışında sıra olmuş bekliyorlar­dı. Peygamber, yanında Ebu Bekir (r.) ile konuşarak Mes-cid'e doğru ilerlerken onlar da eşlik ettiler.

Peygamber fs.a.v.) doğruca Kabe'nin güney-doğu kö­şesine gitti. Ve tekbir getirerek Hacerü'l-Esved'e asasıyla dokundu, Yanındakiler de tekbir getirmeye başladılar. ALLA HU EKBER sesleri Mescitten ve tüm Mekke'de yankılan­dı Peygamber (s.a.v.) eliyle susmalarını işaret edene dek Müslümanlar tekbir getirmeye devam ettiler. Daha sonra Peygamber, devesinin ipi Muhammed bin Meslemenin elinde olduğu halde Kâ'be'yı tavaf etti. Cemre'de bu şeref bir Hazreçliye verilmişti. Bu nedenle bu kez bir Evsliye ve­ri i mesi uygun görülmüştü.

Peygamber (s.a.v.) Kâ'be'den ayrıldı ve onu geniş bir çenber şeklinde çevrel...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mekkenin Fethi
« Posted on: 28 Mart 2024, 15:58:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mekkenin Fethi rüya tabiri,Mekkenin Fethi mekke canlı, Mekkenin Fethi kabe canlı yayın, Mekkenin Fethi Üç boyutlu kuran oku Mekkenin Fethi kuran ı kerim, Mekkenin Fethi peygamber kıssaları,Mekkenin Fethi ilitam ders soruları, Mekkenin Fethiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes