๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Peygamberin Savasları => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 07 Ocak 2011, 14:31:53



Konu Başlığı: Hz. Peygamber s.a.v. in tatbikatı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 07 Ocak 2011, 14:31:53
Hz. Peygamber (S.A.)  in Tatbikatı:


Hz. Peygamberin hayatında daha pek erken bir devrede bayrak görülür; buna hayret etmemelidir. Zira Mekke'li hemşehrileri İslâm öncesinden beri esa­sen bayrağa sahiptiler.

Evvelce Hicret yolculuğunu gösterirken zi kret-miştik ki, Hz. Peygamber Mekke'den Medine'ye gider­ken, Eşlemlerin arazisinden geçtiği sırada bunların başkanları Bureyde, İslâmı kabul etmiş ve Hz. Pey­gambere iki' kişilik bir muhafız kıtası tahsis etmişti. İşte bunlar iki ayrı bayrak çekmiş vaziyetteydiler. Kettâni, et-Terâtîb'ul İdâriyye adlı eserinde' [397], İbn Hib-bân'dan naklen verdiği malûmata göre mezkûr Bu­reyde alelacele bu bayrakları yapıp temin etmek kas­tıyla sarığının kumaşmı kesmişti.

Medine'ye varışından itibaren sadece birkaç ay geçmesini müteakip Hz. Peygamber artık harp ha­linde bulunduğu Mekkelilere ait kervanların yolunu kesmek veya sair hedeflere evvelce gösterildiği gibi bazı askerî birlikler (seriyye) göndermeğe başlamış1 ti. İşte bu seferlerde kullanılan bayraklara dair ma­lûmat şöyledir:

1. Ubeydet'ubn'ul-Hâris'in seferleri: îbn Hişâm'-m İbn İshak'tan naklettiğine göre [398] Hz. Peygamber, ona bir râye vermişti. İbn Sa'd'ın Vâkıdî'den rivayet ettiğine göre [399] ona beyaz renkli bir liva vermiş ve bay­raktar olarak da Mistet'ubn Usâse vazife görmüştür. Taberî ise îbn İshak ve Vâkıdî'den kaynak olarak is­tifade ettiğinden her iki bayrak adını da zikreder.

2. Hamza'nın seferi: îbn Hişâm'a göre [400] râye; İbn Sa'd'e göre1 [401] ise beyaz bir liva1 ve" bayraktarı Ebû Mer-sed Kennâz'ul-Ğanevî idi.  Taberî   (1.)   numarada ol­duğu gibi iki ayrı bayraktan bahseder.

3. Sa'oVubn Ebi Vakkas seferi: İbn Sa'd'a göre' [402] bayraktarı el-MiWâd'ubn'Amril-Behrânî   olan   beyaz bir Iivâ* idi.

4. el-Ebvâ'ya karşı Hz. Peygamberin seferi: İbn Sa'd'a göre [403] Hamzanın bayraktarlığını yaptığı beyaz bir liva1 idi. Taberi'de aynısıdır.

5. Buvât'a karşı   Hz.   Peygamberin   seferi:   îbn Sa'd'a göre" [404] bayraktarı Sâ'd'  ubn Ebi Vakkas olan beyaz bir liva'.

6. Hz. Peygamberin Kurzul-Fihri'yi takibi esna­sında .- tbn Sad'a göre [405] bayraktarı Aliyy'ubn Ebi Tâ-lib olan beyaz bir liva'.

7. Zu'1-Uşeyre'ye karşı Hz. P eygamberin seferi: îbn  Sa'd'a göre [406]  Hamza'nın  bayraktarlığını  yaptığı beyaz bir Iivâ'.

8. Bedr   savaşında  Hz.   Peygamber  Mus'ab'ın bayraktarlığını yaptığı beyaz bir liva'. Ayrıca El-Uka-ab adını taşıyan ve Ali tarafından taşman ve diğeri Sa'd'ubn   Mu'az'il-Ensârî'nin   bayraktarlığım   yaptığı iki siyah râye Hz. Peygamberin huzurunda tutulmuş­tur. [407] Birçok da Iivâ vardı: Mus'ab'ın elinde Muhacirûn zümresinin, el-Hubab'ubn'ul-Munzir'in elinde esar zümresi arasından  Hazrec'in,   Sa'd'ubn   Mn*V.«

ön­elinde yine Ensâr. zümresinden Evs in Hvâ'lan gibi Hasım taraf olan Mekkeliler de üç livaya sahiptiler: Biri Ebû Aziz'ibn Umeyr ve diğeri en-Nadr'ubn'ul-Hâ-ris ve nihayet bir üçüncüsü Talhat'ubn Ebî Talha ta­rafından taşınandır ki bütün bu bayraktarlar Abd'ud-Dâr kabilesine mensuptular.[408]

9. Benû Kaynukaa'ya karşı Hz. Peygamberin se­feri : Hamza tarafından taşınan beyaz bir Hvâ'ya sa­hipti. Bu seferde râye mevzubahs olmamıştır.[409]

10. Karkarat'ul-Kudr'a   karşı   Hz.  Peygamberin seferi: Ali'nin bayraktarlığını yaptığı, rengi hususun­da bir sarahata rastlanmayan bir livâ'ya sahipti.[410]

11. Uhud   savaşında   Hz.   Peygamber:   Üç adet mızrak getirildi ve bunlara üç ayrı Iivâ' çekildi; Evs'in bayraktarı Useyd'ubn  Hudeyr,   Hazrec'in  eKHubâb'-ubn'ul-Munzir ve  Sa'd'ubn Ubâde ve Muhâcirûn'un AH ve Mus'ab idi. [411] îbn Hişâm'da [412], Mus'ab şehid edi­lince,  Hz.  Peygamberin livâ'yı  Ali'ye    verdiği...  ve Uhut'ta harbin kızıştığı bir sırada, Hz. Peygamberin Ensar'm Râye'si altına oturduğu ve Ali'ye: «Râye'yi ilerlet!»  şeklinde bir emir  gönderdiği  Kaydedilmek­tedir.

12. Hamrâ'ul-Esed'e   karşı Hz.   Peygamberin se­feri : Uhüd harbinden bir gün evvel kuUemlmış olan Iivâ' bu savaşta çekilmiş olduğu mızraktan henüz indirilmeden Uhud'a gelinmişti. Ebû Bekr veya Ali ta­rafından  taşınmıştır.[413]

13.  Ebû Sâlime'nin başkanlığında Katan'a karşı tertiplenen sefer: Bir Iivâ'[414]

14.  Hz. Peygamber sefer maksadıyla ikinci defa olarak Bedr'e geldiğinde Ali tarafından taşman bir liva[415]

15. el-Mureysi'ye karşı Hz. Peygamberin seferi: Ebû Bekr'in bayraktarlığım yaptığı Muhâcirûn'un ve Sa'd'ubn  Ubâde'nin  bayraktarlığım  yaptığı  Ensann râye'si[416]

16. Hendek savaşı: Düşman Mekke'den yola çı­karken livâ'sını Abd'ud-Dâr kabilesinden Osman'ubn Talha'ya tevdi e'tmişti" [417] Hz. Peygamberin bu savaştaki bayrağına dâir bir malûmat mevcut değildir.

17. Gâbe'ye  karşı Hz.  Peygamberin  seferi:  Bir mızrak ucuna çekilmiş ve Mıkdâd'ubn Amr tarafın­dan taşman bir liva".[418]

18. Dûmet'ül-Cendel'e karşı Abd'ur-Rahmân 'ibn Avf'ın  seferi:  Hz.  Peygamber kumandanın  sarığını kendi eliyle sarmış ve sonra Bilâl'e, livâ'yı kendisine tevdi etmesi emrini vermiştir.[419]

19. Hayber savaşında   Hz.  Peygamber:   Ali'nin bayraktarlığım yaptığı beyaz râye [420]; burada bir gün, bir burca karşı tertiplenen hücumda Hz. Peygamber râyesini Ebû Bekr'e tevdî etti. Fakat muvaffakı yy et elde edilmedi. Ertesi gün râyeyi Ömer'e tevdi etti ve yine muzaffer olunamadı ve üçüncü gün onu Ali'ye verdi ve bu defa zafer tahakkuk etti. [421] Çok kıymetli malûmat veren İbn Sa'd'a göre [422]: Hayber'e varılma­sını müteakip Hz. Peygamber muhtelif râyeler dağıt­mıştır. O devre kadar sadece liva* mevcuttu. Ancak Hayber savaşından sonradır ki râyeler kullanılmağa başlamıştır. Hz. Peygamberin siyah renkli râyesi ken­di zevcesi Ayşe'ye ait bir kaftan veya sjrt atkısından (bürd) biçilip dikilmişti ki bu râye, Ukaab adını ta­şıyordu. Beyaz renkli livâ'sını ise Ali'ye tevdi etmişti. Bir diğer râyeyi el-Hubâb'ubn'ül-Munzir'il-Hazrecî'ye bir diğerini Sa'd'ubn Ubâdet'iI^Evsi'ye vermişti. İbn Sa'd eserinde [423] bazı kaleleri fethetmeğe muvaffak olan Ali'ye verilen râyenin tarihini hulâsa olarak zikret­mektedir. Aynı tarihî malûmatı verirken Taberî, «râ­ye» ve «liva'» şeklinde iki ıstılah kullanmaktadır. Râ­ye adını taşıyan bayrakların ilk olarak Hayber sa­vaşı esnasında ortaya çıktıkları hakkında Serahsî'nin Şerhu's-Siyer'il-Kebîr, 5. bölümüne de bakılabilir. İbn Kesir'e göre [424] Hz. P eygamberin Ukaab denen siyah râyesi Hz. Ayşe'nin mirt'inden (Burdun eş anlamın­da bir kelime, kaftan) imal edilmişti. Bu mirt, mü-reccel idi. Lisânu'1-Arab adlı büyük arapça lügatin­de [425], bu kelime hem müreccel ve hem de noktasız ola­rak murahhal okunabilir ve mânası (yün ve ipek karışımi) hazz denen bir dokumadır; rahl (nakliye de­vesi?)'ler v.s. gibi her nevi nakış ve desenleri hâvi bulunmaktadır. el-Kettânî, et-Terâtîb'uI-İdâriyye [426] ad­lı eserinde el-Kudâî'nin el-İnbâ'ından nakletmektedir ki Hz. Peygamberin râye-Ukaabı siyah yünlüdendi. Yine aynı müellif, İbn Cumâ'a'mn Muhtâr'us-Sîre adlı eserinde naklettiğine göre Hz. Peygamberin râye'si siyahtı ve kare şeklindeydi. Nakış olarak numre müc­mele   (sık «puanlı,  noktalı)   bulunuyordu.

20. Mu'ta  seferi:  Hz.   Peygamber beyaz  renkli İivâ'yı Zeyd'übn Hârise'ye tevdî etmişti. [427] İbn Hişâm aynı şey için liva' olduğu kadar râye ıstılahını da kul­lanmaktadır". [428] Taberi ise sadece râye ıstıîahıyla iktifa etmiştir.

21. Mekke'nin fethi sırasında Hz. Peygamber: O, Kudayt'a ulaşıldığında ayrı kabilelere ait askeri kıta­lara ayrı ayrı livâ'lar ve râyeler tevdi etti. Hz. Pey­gamberin râye'si Sa'd'übn Ubâde'nin elindeydi. Fakat Hz. Peygamber onun Mekkelileri kılıçtan geçirmeyle tehdit ettiği haberini alınca, onu bunun elinden aldı ve oğlu Kays'ubn Sa'd'ibn Ubâde'ye verdi... Hz. Pey­gamberin çadırı el-Hacûn'a kurulmuştu ve Zübeyr'ubn ül-Avvâm buraya kadar kendi râye'si ile beraber git­ti ve bunu da oraya dikti. [429] İbn Kesir [430] dört aded sü­nen hadîs kitabı zikrederek Mekke'nin fethi günü Hz. Peygamber'in Uvâ'sımn beyaz renkli olduğunu söy­lemektedir.

22. Huneyn'de  Hz.   Peygamber-   Hz.  Peygamber fecirden itibaren ordunun yayılması emrini verdi ve Hvâ ve râyeleri dağıttı; (askerlerin bir çoğu için) çok sayıda  bayrak  vardı:   Muhâcirlerinki  Ali'nin  elinde bir liva*, Sa'd'übn Ebî Vakkas'm elinde bir râye ve Ömer'in elinde bir râye olmak üzereydi. Hazreclilerin bir Uvâ'sı el-Hubâb'ubn'ul-Munzir'in elinde ve dendi-ğine  göre  aynı kabilenin bir diğer Iivâ'sı  Sa'd'übn Ubâdenin elindeydi. Evs'in Iivâ'sı Useyd'ubn Hudeyr'-in elindeydi. Ve Evs ile Hazrec'in her bir boyu (batn'ıî için ya bir liva ya bir râye mevcuttu. Aynı şekilde Arabistan'ın muhtelif kabilelerine  ait kıt'alarm her birinde ünlü kişilerin taşıdığı livalar ve râyeler mev­cuttu.[431]

23. Tayy'Iara karşı, Ali'nin seferi: Siyah bir râ­ye ve beyaz bir Uvâ' mevcuttu".[432]

24.  Tebük'de Hz. Peygamber: Ensâr ve diğer ka­bilelerde ya bir Uvâ veyahut bir râye mevcut bulu­nuyordu.[433]

25. Ali'nin  Yemen  seferi:   Hz.  Peygamber  ona bir Hvâ vermiş ve kendi eliyle sarığım sarmıştır[434]

26. Usâme'nin   Filistin   seferi:   Bureydet'ubn'ül-Huseyb'il-Eslemî'nin taşıdığı bir liva' mevcuttu[435]

27. Bir gün Medine camiinde büyük bir kalaba­lık toplanmıştı ve bir de siyah bir râye bulunuyordu. Bu hadîsi nakleden râvinin suali üzerine kendisine Amr'ubn'ul-Âs'm bir askeri seferden dönmüş bulun­duğu cevabı verilmiştir.[436]

28. el-Berâ'ubn'Azib şöyle nakleder: Bir râye ta­şıyan amcama rastladım. Sormam üzerine, «kendi pe­derinin dul zevcesi ile evlenmiş olan birinin katille­rini cezalandırmak üzere Hz. Peygamber tarafından sefere çıkarıldığı» cevabını vermişti. [437] Burada sefere gönderilen bir tek şahıs mıdır, yoksa bir birliğin baş­kanı olup birlik mensuplarıyla mukarrer bir buluşma­ya mı gidiyordu?

Diğer bilinen askeri seferlerden burada bahset­miyoruz. Zira kaynaklar bunlar hakkında malûmat verirlerken, bayrak meselesine dâir en ufak bir taf­silât vermezler.

Tafsilâtını yukarda verdiğimiz bu 28 askerî sefer­de, bayrak konusu ile ilgili olarak sefer sırası bilhas­sa dikkatimizi çekmektedir. Çünkü Hayber harbinden evvel cereyan etmiş olan seferlerde râye adlı bayrağa dâir bir sarahat mevcut olmayıp, sâdece liva' adı geç­mektedir, yine Hayber savaşı sırasında hem birçok Iivâ'lar ve hem de birçok râyelerin mevcudiyetinden bahsedilmektedir (çok sayıda bayrak olması belki de 1600 kadar çok sayıda askerin bu harbe iştirakiyle alâkalıdır). Bayrakların böylece çok sayıda bulun­duğu İbn Sa'd tarafından zikredilmiştir. Fakat aynı müverrih 15 numaada aksini söylemektedir ve keza 8 numaradaki malûmat, verilen bu bilginin ister - is­temez aksi gibi durmakta ve o sırada cereyan eden hâ-disatın bünyesine zıt düşmektedir. Zira ordu içinde çeşitli  menşe'lere  sahip  fakat  çok  yekûnlara  baliğ olan birçok kimseler var olunca her bir müşterek men­şe' taşıyan sınıf, ayrı bir zümre, ayrı bir birlik teşkil ediyor ve ayrı bir bayrağa sahip olması gerekiyordu. Hz. Peygamber dâima Muhacirûn ile Ensâr ve Ensâr zümresi içinde de Evs ile Hazrec arasında, bizzat İbn Sa'd'm da kabul ve ifade ettiği gibi",[438] bir alınganlık çıkabileceği endişesini taşımıştır.' 1 ve 2 numaralarda görüldüğü gibi aynı şey, bazı kaynaklar tarafından liva', diğerleri tarafından da râye olarak adlandırıl­maktadır ki bu durum, her iki ıstılahın da esasında eş anlamlı olduğunu ve birbirlerinin yerine kullanı­labileceğini ve henüz Hayber devrindeki teknik mâ­nâyı iktisab etmediğini ve ancak bu Hayber savaşm-dadır ki ordu kumandanının Hvâ çekme hakkına ve orduya mensup her bir birliğin de râye sahibi olma hakkına malik olduğunu isbat etmektedir.    ,

Kelime aslı bakımından liva', «sarılıp dürülen şey»e işaret eder ki, teşhire ihtiyaç duyulmadığı va­kit, rabtedilmiş bulunduğu bir nevi mızrağın üzerine sarılıp dürülen kumaş parçası manasınadır. Râye kelimesinin kökü «görmek»dir ki, kendinin veya düş­man ordusunun merkezini gösteren şeya işaret eder, yani kumandanın itibarî olarak bulunduğu yeri gös­terir. Bayrak kelimesini ifade etmek üzere Arapçada eş anlamlı bazı kelimeler de vardır: Fakat Hz. Pey­gamberin hayatıyla ilgili tarihî malûmat arasında bu kelimelere rastlamadık, bu yüzden bunlarla vakit kaybedecek  değiliz. [439]

 

Çeşitli  Bilgiler:   
 

a) Sa'd'ubn Mâlik Ebe'1-Kânûd'il-Ezdi adındaki kimse, Islâmı kabul ettiğini bildirmek üzere Medine1ye geldi ve Hz. Peygamber onu kabilesine başkan ola­rak tayin etti ve ona, üzerinde beyaz renkli bir HİLÂL bulunan siyah bir Râye tevdi etti[440]

b) Hz. Peygamber Ebû Zur'at'ut-Tumâli'ye (aca­ba es-Sumâlî midir ve bunu kendi kabilesine başkan olarak tayin için midir?)   bir Râye  tevdi etti.  Bahis konusu Râye beyaz bir ruk'a (acaba deri parçası mı?) idi ve bir zira' eninde bir zira1 boyundaydı[441]

c) Kattâni, en-Nesâî ve Ebû Dâvûd'dan   naklen, Mekke'nin fethi sırasında Hz. Peygamberin livasının sarımtırak   beyaz   (ebyad'ul-asfar)   olduğunu    beyan etmektedir  [442]  Ben    en-Nesâî'nin    eserinde    yaptığım araştırmada   böyle   bir   kayda   rastlayamadımsa da, Ebû   Dâvûd'da" [443] bu  bayrağın   sâdece   beyaz   olduğu zikredilmektedir ki, aynı hususta İbn Mâce'de de te­yit edici bir nakil vardır [444] Yukarda eserinin zikri ge­çen yerinde Kettânî; Ebû Dâvûd'dan naklen Hz. Pey­gamberin râyesinin   siyahımsı   sarı   (Safrâu'l-ağbar) olduğunu söylemekte ise de Ebu Dâvûd yukarda zik­redilen aynı yerde şöyle söyler: «Siyah kare şeklinde ve numrâ   (yani noktalı, puanlı veya çizgili nakışlar bulunan)  kumaştan biçilip dikilmişti». Yukarda zik­redilen aynı yerde Kettâni İbn Cumâ'a'nın Muhtâr'us-Sîre adlı eserinden naklen Hz. Peygamberin livasının koyu siyah  (ağbâr'ul-esved)  renkte olduğunu beyan etmekte ise de eseri görüp bunu tahkik etme imkâ­nını elde edemedim.

d) İbn Abbâsın naklettiğine göre, Hz. Peygam­berin livası üzerinde kelime-i şehâdet bulunmaktay­dı.  Yâni: ibaresi işlenmişti [445] Fakat burada verilen mercii  tah­kik benim için imkânsız olmuştur.

e) Hz. Peygamberin bir râyesi Ukaab   (kartal) bir diğeri ise rîbe adını taşımaktaydı[446]

Bu bahis için derlenip toplanmış olan yukarki malûmattan çıkan neticeye göre Hz. Peygamber za­manında orduya mahsus asgari iki nevi bayrak mev­cut bulunuyordu ki renkleri başka başkaydı. Bir kim­seyi kabilesinin başkanı olarak tayin ederken Hz. Peygamber ona bir bayrak tevdi ediyordu. Sulh za­manında kabile başkanının hemen yarlında çekili durması bir yana, belki de aynı bayrak o kabileden merkezî İslâm ordusuna katılan birliği, bu ordu için­de diğerlerinden tefrik etme işinde kullanılıyordu.

Muhtemelen Hz. Peygamberin seferden sefere de­ğişmeyen hususi bir bayrağı vardı. Bu bayrak, askeri sefere başkanlık edecek herhangi bir kimseye, sefe­re çıkarken Hz. Peygamber tarafından mutlaka ve­riliyor da değildi.

Muhtelif kabilelerden gelen ve ordunun çeşitli kıtalarını teşkil eden kuvvetlerin ayrı bayraklarım hesaba katmasak bile, büyük bir orduda başkumandan için bir sancak ve süvari kıtalarında, sağ ve sol kanatta, cephede v.s. yerlerde keza öncü ve ardcı olarak vazife gören her bir ayrı birliğin kumandanı için ayn bayrakların mevcudiyetini düşünmek pek tabiî ve mâkûl olacaktır. [447]

 

Netice
 

Bu konuda söylenecek şeyler şimdilik kâfi adde-dilmeiidir. Okuyucu o devirde nelerin mevzu bahis olduğu ve ayrıca bunların nasıl ve ne istikametlerde inkişâf ettiği hususunda böylece bir fikre sahip olmuş bulunmaktadır.

296. Hindistan / Dekkan eyaletinin Haydarabat şehrinde geçen' talebelik yıllarımda izci şefimiz olan Ali Musa Rıza Bey bana, 1932'de ilk defa Hicaz'a ha­reket ederken havalinin gezib dolaştığım yerlerinin harita ve krokilerini çıkarma fikrini verdiğinden do­layı, burada minnet ve şükranlarımı arzederim. Fa­kat 'ancak bu, mahdut bir sahada kaldı ve ben sade­ce Uhud havalisinin haritasını çıkarmaya muvaffak olabildim. 1939'yılında mezkûr havaliyi yeniden zi­yaret ettiğimizde, bu defa Bedr ve Tâ'if civarını da görmek, buralarda dolaşmak saadetine erdim. Bu se-yahatlarımdan sonra Bedr haritasını hazırladım ve Uhud'u yeniden-gözden geçirerek Hendek haritası ile karşılaştırdım. Aynı senenin haziran ayında Fransa'­nın Sorbonne Üniversitesinde bu mevzuda projeksion-lu bir konferans vermek üzere davet edildiğimde, ilk defa bu malzemeyi efkârı umumiyeye arz etme fır­satını elde etmiştim. Bu arada Paris'te, gayet kısa bir zamanda haritaların çizilmesi ve bunların projeksion filimlerinin hazırlanmasında emeği geçen M. Glaezer'e teşekkürlerimi arzetmem benim için bir borçtur. Son­ra 1946 yılında tekrar, fakat bu sefer daha uzun bir müddetle İslâmm bu mukaddes mıntakalarım ziyaret fırsatını elde ettim. Bu seyahatim esnasında Hendek muharebesinin cereyan ettiği sahanın haritalarını, mü­him birçok noktaların mahallerini tesbit etmiş oldu­ğumdan, yeni baştan hazırlamak icab etmiştir. Hin­distan'da bir şehir olan Kuravai yerlilerinden Nevvâb tarafından, kendi cip otomobili ile yüksek Uhud dağ­larının etrafından dolanarak Birket'uz-Zubeyr'e ve 'Âqul gölüne ve şâir yerlere kadar dolaştırıldım. Bu arada Şeyheyn'in çifte kulelerinin bulunduğu yeri meydana çıkarma saadetine de eriştim. 1964 yılında Medine'yi yeniden ziyaret etme şerefine erdiğimde, Hayber'e de kısa bir ziyarette bulunmuştum; bu zi­yaretimde bana yardımları dokunan Medineli dost­larıma burada teşekkürler ederim; Allah onlardan ra­zı olsun!

297. Bütün bunlara rağmen meslekten yetişme bir harita mühendisi olmadığımdan ve elimin altın­da küçük bir pusula ve bir fotoğraf makinesi müs­tesna, hiç bir âlet bulunmadığından, bu haritaları sizlere bu şartlar altında yapabildiğim en iyi şeyler olarak arzetmenin mahcubiyeti içindeyim. Şayet bu harita ve vesikalar benden daha kabiliyetli birine il­ham verecek olursa, işte o zaman bu eser esas gaye­sine varmış olacaktır. Ancak Saudî Hükümeti bana veya başka bir kimseye daha başka sahaları, bilhas­sa Vâdı'l-Qurâ, Tebûk, Dûmet'ul-Cendel, Maqnâ, Cer-bâ\ Azruh, Mu'ta ve şâir bölgeleri tetkik ve Hz. Peygemberin buralarda giriştiği harplerin haritasını çı­karma fırsatını verirse, çalışmalardan elde edilecek neticeler, katlanılan zahmeti mutlaka telâfi edecektir. Bunun kısa zamanda tahakkukunu Allahtan niyaz ederim. [448]

Bibliografya
 


Alî el-Muttaqî  (Ö. 975), Kenz'ul-Ummâl,    Haydarabad 1311

(Cild ve Hadîs sırasına göre) el-Azraqî (Ö. 219), Ahbâr Mekke, Leipzig 1855 Belâzurî (Ö. 27D), Enşâb'nl-Eşrâf, Kahire (I. Cild), el yazması Beyhaqî (Ö. 458), Sünen'ul-Kubrâ, Haydarabad 1344 (on cild) Beyhaqî (Ö. 458), Dalâil'un-Nubuvve, İstanbul (el yazması) Bezzaz, Müsned, el yazması

8uhâri(îrnâm)(Ö. 256), esSahlh (Kitab ve Bâb sırasına göre)' Ebû Dâvud (Ö. 275), Sünen

Ebû Nu'aym (Ö. 430), Delâil'un-Nubuvve, Haydarabad 1320 Ebû Nu'aym (Ö. 430), el-Muntaqâ (hususî el yazması) Ebû Ubeyd (Ö. 224), Kitâb'ul-Emvâl, Kahire 1353 (Hadîs sı­rasına göre) el-Fâsî. Taqî'ud-Din (Ö. 832), Tahsil'ulMerâm fi Ahbâr Bel

det'ilharâm, Karaviyyin (Fas), el yazması Gibbon, Decline and Fail of the Roman Empire, Oxford Unî-

versity Press

Halebî (Ö. 1044), Stre (Însân'ul-Uyûn), Mısır llanlidullah. Muhammed, İslâm Peygamberi,    İstanbul 196*3

(I. Cild) ve 1960 (II. cild) ve İstanbul 1981 (IV. yayın). Hamidullah, Muhammed, İslâmm Hukuk İlmine Yardımları,

İstanbul 1962 (S. Tuğ derlemesi) Hamİdullalı, Muhammed, el-Vesâiq'ıi€-Siyâsiyye, Kahire 1956/ Beyrut 1969.

el-Hatîb'ut-Tibrîzî,   Mişkât'ııl-Mesabîh   (muhtelif  neşirler) el-Hâzimi  Emâkin, İstanbul  ve Strasburg  (Fransa)  el yaz­maları Jbn Abd'il-Berr (Ö. 463), İslî'âh, Haydarabad 1309 (Biografi

sırasına göre)

Jbn Asâkir (Ö. 571), Te'rîh Dimaşq, Sam 1371/1951 İbn'ul-Cevzî (Ö. 497), el-Muctebâ min'el-Mucteriâ, Kahire ve İstanbul el yazmaları

lbn Habîb (Ö. 245), Muhabbar, Haydarabad 1361 İbn Hacer (Ö. 852), el-îsâbe, Kalkütta 1356 İbn Hanbel (Ö. 241), Musned; Kalıire 1313 (Henüz tamamlan­mamış olan yeni neşir (1368) hadîs sırasına göredir) İbn Hişâm, Sîre, Göttingen 1858 İbn Kesir   (Ö.  774),  Terîh  (el-Bidâye  v'en-Nihâye),  Kahire

1351/1932

İbn Mâce (Ö. 275), Sünen (Kitab ve Bâb sırasına göre) İbn Manzûr el-İfrîgî (Ö. 711), Lisânul-Arah, Kahire 1374/1955 İbn Sa'd (Ö. 230), Tabaqât, Leiden 1904-12 el-İsbehânî. Ebûl Ferec (Ö. 356), Kitâb'ul-Eğânî, Kahire 1285 Kettânî, Abd'ul-Hayy, et-TerâtWul:îdânyye, Rabat 1346-1349 el-Maqrîzî (Ö. 845), İmtaul-Esma, C. I, Kahire 1941 el-Matarî, et-Ta'rîj Bimâ Ensel el-Hucre Min Me'âlim Dâr'il-ll'tcre, Medine-$eyhulislam Arif Hikmet Bey Kütüphane­sinde el yazması

Menâzir Ahsen Ğîlânî, Ebû Zerr Gıfârî, Karachi (İkinci Tabı) el-Merğınânî, Burhan'ed-Dîn,     ez-Zahîret'ul-Burhâniyye, İs­tanbul — Yeni Cami Ktb., el yazması Mes'ûdî (Ö. 326), ei-Tenhîh v'el-İsrâf, Leiden İ894 Müslim, İmâm (Ö. 261), Sahih (Kitâb ve Hadîs sırasına göre) Nesâ'î (Ö. 303), Sünen (Kitab ve Bâb sırasına göre) Qays*ubn'ul-Hatim, Dîvân (Ktnvalski neşri), Leipzig 1914 Samhûdî, Vefâ'ul-Vefâ, Kahire 1326 Sorahsî (Ö. 483), Mebsût, Kahire 13244331 Serahsî (Ö. 483), Şerh'us-Siyer'il-Kelrir, Haydarabad 1335-36

Suheylî (Ö. 581), Revz'ul-Unuj, Mısır 1914

eş-Şe'mî, Muhammed'ubn Yûsuf (Ö. 942), es-Sîre eş-Şe'miyye

Şiblî  Nu'mânî,  Sîret'un-Nebt  Azamgarh/Hind.   (ikinci tabı)

Taberi (Ö. 310), Te'rîh, Leiden 1897

Taberî (Ö. 310), Tefsir, Kahire 1322-1330

Tirmizî, Sahîh

Vâqıdî  (O.  207),  el-Meğûzî,  British  Museum     (London),  el

yazması

War Office Regulations, No 2, London Ya'qûbî (Ö. 284), Te'rîh, Leiden 1883

Dergi ve Armağanlar:

Attı del IH. Congresso di Stııdi Arabi e Islam.ici, Ravello 1966

(ed. Naples 1967)

Islamıc Culture, Haydarabad — Dekkan Islamic Literatür, Lahore The Islamic Revieıv, Woking/İngiltere Journal of Pakistan Historical Society, Karachi Studi Orientalisticı (Levi Della Vida'ya Armağan) [449]

 


[397] C.   I,   s. 317.

[398] S.   418.

[399] U/l,  s.  2.

[400] S. 419.

[401] II/l, s. 2.

[402] II/l, s. 3.

[403] II/l, s. 3.

[404] II/l, s. 4.

[405] II/l, s. 4.

[406] II/l, s. "4.

[407] bk. ibn Hişâm,  s. 432-433.

 

[408] îbn Sa'd, H/l, s. 8.

[409] İbn Sa'd, II/l, s. 19.

[410] İbn Sa'd, II/l, s. 21.

[411] İbn Sa'd, II/l, 26; 27.

[412] S,   5Se-^7.

[413] İbn Sa'd, H/l,  s. 34.

[414] İbn  Sa'd, II/l, s. 35.

[415] İbn  Sa'd, II/l, s. 42.

[416] İbn  SaU II/l, s- 45.                                                     

[417] ibn  Sa'd, H/1, s. 47.

[418] İbn  Sa'd, II/l, s. 58.

[419] İbn  Hişam,   s.  992.                         

[420] İbn  Hişâm, 756.

[421] ibn   Hişâm,  s.  761-762.

[422] II/l, s. 77.

[423] II/l,   s.  80-81.

[424] Bidâye,   VIII,   293.

[425] Ra-ha-lâm maddesine bakınız.

[426] C.   I,   s.  321-322.

[427] İbn Sa'd, II/l, s. 93.

[428] S.  794,  795,  796.

[429] îbn  Sa'd,  II/l,  S. 97-98.

[430] Bidâye, VIII, 293.

[431] İbn  Sa'd, II/l, s.  108.

[432] îbn  Sa'd,   II/l,   s.   118.

[433] İbn  Sa'd, II/l, s.  119.

[434] îbn  Sa'd,.II/l,  s.  122.

[435] îbn  Sa'd,  II/l.  s.   136.

[436] îbn  Mâce, 24. kitap, 20. bâb.

[437] İbn Hanbel. IV, 297;

[438] İbn Sa'd, III/l,  İ51.                 

[439] Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları, Yağmur Yayınları, İstanbul 1991: 243-251.

[440] İbn Hacer, İsâbe, No. 4083. el-Kettâni, Terâtib, I, 320.

[441] Kettâni,  et-Terâtîb,   I,  320  de  bu  konuda  ibn  Mihde'yi zikretmektedir.

[442] et-Terâtib,   I,   321.

[443] Kitab'ul-Cihad,  69.  bâb.

[444] Sünen, 24. kitab, 20. bâb

[445] Kettâni,   et-Terâtîb,  I,  321.

[446] Kettâni,  aynı  eser,  aynı  yerde.

[447] Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları, Yağmur Yayınları, İstanbul 1991: 251-254.

[448] Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları, Yağmur Yayınları, İstanbul 1991: 254-256.

[449] Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları, Yağmur Yayınları, İstanbul 1991: 257-259.



Konu Başlığı: Ynt: Hz. Peygamber s.a.v. in tatbikatı
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 07 Ocak 2014, 16:55:11
Bir vatan ancak milletini ve yurdunu sevmelidir ki bayrağı göklerde dalgalansın Allah herkesi muhafaza eylesin tedbirler önemlidir


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Peygamber s.a.v. in tatbikatı
Gönderen: Kader 7/C üzerinde 13 Mayıs 2014, 18:20:29
Bir vatan ancak milletini ve yurdunu sevmelidir ki bayrağı göklerde dalgalansın ALLAH herkesi muhafaza eylesin tedbirler önemlidir
çOK HAKLISIN GERÇEKTEN...