Konu Başlığı: Zâtü s Selâsil Harekâtı Gönderen: Ekvan üzerinde 18 Temmuz 2011, 17:59:02 Zâtü's Selâsil Harekâtı Müslümanların, kendilerinden onlarca kat büyük ve çok iyi donanımlı düşmanı geriletmiş olmalarına rağmen, tam bir başarı elde edemeden geri çekilip Medine'ye gelmeleri bazı müşrik Arap kabilelerim cesaretlendirdi. Özellikle Beliy ve Kudâa kabilelerinin şımarık tutum ve davranışlarına şahit olunmaya başlandı. Onlar Müslümanların yenilebileceklerini, yenilmez olmadıklarını anlatıp duruyorlardı. Propagandasını yaptıkları bu görüşlerinin eşliğinde Medine'ye yönelik bir saldırı için adam toplamaya başladılar. Resulüllah bu düşmanca girişimden haberdar olunca hemen üç yüz kişilik bir birlik hazırladı. Komutan olarak atadığı Amr b. As'a Belî ve Kudâa kabilelerinin toplandığı Zâtü's Selâsil bölgesine gitmesini ve onlarla bir dostluk anlaşması yapmasını, eğer bu gerçekleşmez ise savaşmasını emretti. Bu, Amr b. As'm Müslüman saflarında katıldığı ilk harekâttı. Emrinde Ensar ve Muhacirin birçok ünlü isimleri vardı. Bu ünlü isimlere rağmen Amr'm komutan tayin edilmesinde annesinin Belî kabilesinden olması etkili olmuştu. Resulüllah, Amr'm Belilerle olan akrabalık bağının mevcut problemi savaşsız çözmeye yardımcı olacağım düşünüyordu. Amr komutasındaki birlik on gün süren bir yolculuktan sonra hedefleri olan bölgeye vardıklarında, düşmanın büyük hazırlık içinde olduklarını öğrendiler. Çokça adam toplanmıştı. Amr durumu Resulüllah'a bildirip ek kuvvet istemeye karar verdi. Bu amaçla Rafî b. Mekis'i Medine'ye gönderdi. Aldığı haber üzerine Resulüllah, içinde Ebü Bekir ve Ömer gibi Müslümanların büyüklerinin de bulunduğu iki yüz kişilik bir birliği Ebû Ubeyde b. Cerrah komutasında Amr'a destekçi olarak yola çıkardı. Destek kuvveti Amr'm kuvvetleriyle birleşti. Bu arada komutanın kim olacağına ilişkin bir kargaşa yaşandıysa da Ebû Ubeyde, Resulüllah'm 'Birbirinize itaat edip anlaşmazlık çıkarmayın' talimatı gereği Amr'm komutanlığını kabul etti. Düşman birlikleri Müslümanların ek kuvvet aldıklarım da duyunca korkup dağıldılar. Küçük bir çatışmanın dışında önemli bir çatışma gerçekleşmedi. Mücahitler günlerce bölgede kalıp, düşmanca girişimlere cevap vermede kararlı olduklarını gösterip, Medine'ye döndüler. O sene kış erken geldiği ve Müslümanlar da kuzeyin iklimine alışık olmadıkları için bu harekât sırasında çok üşüdüler. Amr'm düşmana yerlerini belli etmemek için ateş yakılmasına izin vermemesi de sıkıntılarını daha da artırdı. Bu günlerin birisinde Amr gusül abdesti alması gerektiği halde, hava soğuk olduğu için hastalanmaktan korkup teyemmümle yetindi ve bu haliyle de imam olup namaz kıldırdı. Bu mücahitler arasında tartışmalara yol açtı. Bir kısmı Amr'm kullanılabilecek su olduğu için abdest alması gerektiğini, teyemmümün geçersiz olduğunu iddia ederken; diğer bir kısmı ise Amr'm içtihadının geçerli olduğunu iddia etti. Tartışmaları sonuçlandırmadılar. Durumu Medine'ye dönünce durumu Resulüllah a bildirdiler. Resulüllah, Amr'ı yanına çağırarak niçin böyle yaptığını sordu. Amr hastalanmaktan korktuğunu ve 'Kendini öldürmeyin. Şüphe yok ki Allah sizi esirgeyici bulunuyor [23] ayetinin içtihadına dayanak olduğunu söyledi. Hesulüllah olumlu veya olumsuz hiçbir şey demedi. Sadece gülümsedi. Bu gülümsemesi ve sükutuyla da Amr'm yaptığını doğru bulduğunu göstermiş oldu. [23] Nisa, 4:29 |