> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Temiz Bir Hayat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Temiz Bir Hayat  (Okunma Sayısı 1296 defa)
24 Temmuz 2011, 17:45:40
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 24 Temmuz 2011, 17:45:40 »



Temiz Bir Hayat


Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), şans okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan şarap ve ku­mar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namaz­dan alıkoymak istiyor. Artık vazgeçtiniz değil mi?.[16] Bir grup Müslüman Remle'de oturmuş .şarap içiyorduk. Yanımızda büyük bir cam kavanoz dolusu şarap vardı. O zaman şarap içmek yasaklanmamış­tı. Ben bir ara Resulüllah'ın yanına gidip oturdum. Resulüllah içkiyi yasak­layan ayeti okudu. Hemen kalkıp arkadaşlarımın yanına döndüm ve 'Artık vazgeçtiniz değil mi?' kısmına kadar ayeti okudum. Arkadaşlardan bazıları şarap dolu bardağı elinde tutuyordu; şarabın birazını içmiş, bir kısmı ise bardakta duruyordu. Bazısı ise bardak dudaklarında, içmeye devam ediyor­du. Ben ayeti okuyunca hepsi birden ellerindeki bardakları bıraktılar ve 'Vazgeçtik ey Rabbimiz dediler. (Bir Sahabe)

Zihniyetten düşünceye, inançtan tasavvura, kişilikten davranışa, savaştan ticare­te, aile yönetiminden toplum yönetimine, bireysel ilişkilerden toplumsal ilişkile­re kadar uzanan ve insana, insanın yaşadığı hayat tarzına ilişkin her şeyin dosdoğ­ru, en güzel, en iyi olma biçiminin ismi olarak anlam kazanan İslâm, risâlet süre­cinde tedrici bir süreçte inşa olundu. Çünkü düşünceleri, inançları, tasavvurları, kişilikleri, hay.'t tarzları yanlışlarla dolu ve tüm bu yanlışlara alışmış insanların, bütün bunları terk edip her şeyi ile farklı olan yeni bir inancın ve hayat tarzının bir anda mensubu olmaları çok zordur. İnsanlar ani değişimde sarsılırlar, bu de­ğişimi gerçekleştirmekte zorlanırlar, yıkılırlar. Değişimin alıştırarak, sarsmadan, yıkmadan gerçekleşmesi gerekir. Risâlet sürecinde olan da budur. İlâhî irade bazı şeylerin değişimini biraz gerilere ertelemiştir. Ama hiçbir şeyi ihmal etmemiş, za­manı gelince değişmesi gerekeni değiştirip, o konuyu veya uygulamayı olması ge­reken niteliğe ve biçime kavuşturmuştur. Aynen hayat tarzının bir boyutunu oluş­turmasına rağmen, düşünceden tasavvura, davranıştan inanca, kişilikten ahlâka, aileden topluma, ekonomiden siyasete varıncaya kadar her şeyi etkileyebilecek olan bazı kötü alışkanlıkların tedrici bir süreçle iptal edilmesinde olduğu gibi. Ör­neğin alkollü içeceklerle, kumarla ve falla ilgili düzenleme bu şekilde gerçekleş­miştir.

Hicretin dördüncü yılıydı; Nadirlerin kuşatıldığı ve Medine'yi terk etmeleri is­tendiği günlerdi (Eylül 625). Vahyolunan bir ayetle alkollü içeceklerin, kumarın ve falın zararına dikkat çekilip, bunların yasaklandığı bildirildi. Bu yasakla, Resu­lüllah'm yanındaki her Müslüman'ı insanlık için örnek şahsiyet olacak şekilde yetiştiren ve onların teşkil ettiği toplumla insanlığın hayalindeki ideal toplumu ta­rihsel bir gerçekliğe dönüştüren Kur'an, bireysel ve toplumsal hayatı pisliklerin bir kısmından daha temizlemiş oldu. Tedricî değişim yöntemine göre şekillenen sürecin aşamaları şu şekilde gerçekleşti:

Alkollü içki kullanmak, kumar oynamak ve fal bakmak cahiliye dönemi Arap­ları arasında son derece yaygın davranışları teşkil ediyordu. Hurma koruğundan yaptıkları 'büsf ile hurma kurusundan yaptıkları fatih", hemen herkesin her za­man içtiği alkollü içeceklerdi. Eğlence, sevinç, keder, korku, bir kutlama, bir top­lantı veya can sıkıntısı... hemen her şey içki içmek için bahaneydi, içkiyi her za­man içerlerdi ve çokça içerlerdi. İçkinin olmadığı bir toplantıya veya eğlenceye rastlamak mümkün değildi. İçkinin olduğu yerde de çoğunlukla kumar vardı. Do­layısıyla sarhoşluğun ve kumarın neden olduğu kavgalara, çatışmalara, kötülük­lere hemen her zaman yaygın olarak rastlanırdı. Fal ise bir işe başlarken veya bir şeye karar verirken hemen her zaman başvurdukları bir araçtı. Hatta dinlerinin, şirklerinin bir unsuru haline gelmişti. Sahte tanrılarının esasen olmayan iradeleri­ni falla belirlemeye çalışırlardı. Akıllanyla ve tecrübeleriyle değil, fal ile hareket ederler; hayatlarını büyük oranda falcıların sözlerine göre düzenlerlerdi.

Kur'an, Mekke döneminde, hayatın düzenlenmesini daha çok genel ilkeler çer­çevesinde ele almış, tüm insanların tereddütsüz bir şekilde kabul ettikleri genel ahlâk ilkelerini ve davranış kurallarını hatırlatmış, mevcut doğruları yanlışlardan ayıklamış veya eksik olanları tamamlamıştı. Bu süreçte içki, kumar ve fala doku­nulmamıştı. Bu konudaki düzenleme için bireysel ve toplumsal bir temelin oluş­ması beklenmişti. Çünkü alkollü içkinin, kumarın ve falın yanlış ve kötü olduğu­nu, sağlam bir düşünce temeli oluşturmadan, bilinçli bireyler inşa etmeden kabul ettirmek zordu. Bu tür konularda sadece yasaklamak çözüm değildi. Zira içki, ku­mar ve fal birer alışkanlıktı. Bunlara boyun eğmeyecek doğru ve sağlam iradeye sahip bireyleri yetiştirmeden, bu 'pisliklerin1 hayattan uzaklaştırılmaları beklene­mezdi. Yoksa, değişik gerekçelerle tüketilmeye ve uygulanmaya devam edilirler­di. Örneğin miktar ve sıklık konusu önemli bir meşrulaştırma nedeni olabilirdi. Günümüzde de sıklıkla rastlandığı veya duyulduğu üzere, insanlar içkinin az mik­tardaki tüketimini, kumarın küçük miktarlarla oynanmasını veya fala ara-sıra baş­vurulmasını yararlı veya eğlenceli bulabilirlerdi. Kabul etmek gerekir ki bu gerek­çeler de tamamıyla yanlış değildir. Ancak hep gizlenen, gösterilmeyen veya açığa çıkması istenmeyen şey; az miktarda içki alımım, küçük miktarda bedellerle ku­mar oynamayı veya ara-sıra fala bakmayı psikolojik veya biyolojik gerekçelerle ya­rarlı bulanların, 'az' ile 'çok' arasındaki sınırı neyin belirleyeceğinin ölçüsünü gös-terememeleridir. Esasen böylesi bir ölçü olmadığı için de az içenler, az miktarla veya eğlence niyetiyle ara-sıra falla ilgilenenler, kolaylıkta çok içen, hüvük miktarla oynayan veya en önemli kararlarında fala başvuran olabilmekte­dirler İşte bu ve bildiğimiz veya bilmediğimiz daha başka nedenlerle Kur'an, söz konusu problemlerin çözümünü sonraya bıraktı. Bu 'pisliklerin1 temizlenmesinde tedrici bir yöntem izleyerek, hayattan uzaklaştırılmalarını ancak hicretin 4. yılın­da gerçekleştirdi. Bu zamana kadar başta Resulüllah olmak üzere sayıları iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda Müslüman dışında hemen herkes içki de içti, kumar da oynadı. Geçen zaman içerisinde sadece falla ilgili bir özel durum gerçekleşmişti; fal daha çok inançla ilgili olduğu için zaman içinde kendiliğinden yok olmuştu.

Esasen alkollü içkilere karşı olan ve hiçbir zaman bunlardan içmeyenler cahi­liye döneminde de vardı. Bu da son derece normaldir. Zira hiçbir toplum, aklının yol gösterici ışığını kaybetmiş kişilerin toplamından oluşmaz. Bir toplumda aklı­nın yol gösterici ışığını kaybedenler ne kadar çok olursa olsun, muhakkak birile­ri hâlâ doğrunun, iyinin, güzelin ışığını görür ve ona göre davranır. Bu nedenle cahiliye dönemi Mekke'sinde Resulüllah'm dedesi Abdülmuttalib başta olmak üzere, Varaka b. Nevfel, Abdullah b. Cüd'an, Dubay'a b. Rabia, Amr b. Abese, Kus b. Saide, Velid b. Muğire gibi Resulüllah'a göre bir önceki kuşaktan olan kimsele­rin yanı sıra, Resulüllah'm neslinden başta risâlet öncesi hayatıyla Resulüllah'm bizzat kendisi başta olmak üzere, Ebû Bekir, Ömer b. Hattab, Abdurrahman b. Avf, Kays b. Asım, Osman b. Affan, Osman b. Maz'ûn, Şeybe b. Rabia gibi kimse­ler içki içmiyor ve içilmesini de doğru bulmuyorlardı.

Uzun yıllar boyu içki ve kumar konusunda kısıtlayıcı veya yasaklayıcı herhan­gi bir hüküm bildirilmemiş olmasına rağmen, bazı Müslümanlar özellikle içkinin insanın kişiliği üzerinde olumsuz etkilerini dikkate alarak; sarhoş olan birisinin düştüğü aşağılık hâl ve hareketleri görerek, alkollü içki kullanımının Müslüman'a yakışmadığını düşünüyor ve bu düşüncelerim açıkça ifade ediyorlardı. Bu konu­da ısrarcı olan ve sesini en çok yükselten ise Hz. Ömer'di. Medine'ye hicretten sonra can korkusundan kurtulup biraz rahat bir ortama kavuşan Müslümanlar arasında içki ve kumarın yaygınlaşması veya daha önce hayati problemler nede­niyle dikkat çekmediği için çok fazla gündeme gelmeyen fakat Medine'nin görece rahat ortamında dikkat çekmeye başlayan içki ve kumar Hz. Ömer'in yoğun bir şekilde dikkatini çeken konu oldu. Özellikle içki tüketiminin Müslümana yakış­madığına ilişkin görüşlerini sesli olarak dile getirmeye ve Resulü İlah'tan bu konu­da bir düzenlemeye gitmesini istemeye başladı. Bu aşamada, hayat tarzının düzen­lenmesinde tedriciliği ön plana çıkaran Kur'an, ilâhî yöntem gereği ilk olarak iç­kinin zararlı olduğunu ama aynı zamanda insanların faydalanacağı bazı özellikle­re de sahip olduğunu bildirdi: 'Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki: 'O iki­sinde büyük günah vardır, insanlara bazı faydaları varsa da zararları faydalarından fazladır.[17] Bu, Mekke döneminde vahyolunan 'Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden içki ve güzel rızık edinirsiniz [18] ayetindeki içkiye ilişkin nötr ifadenin kısmen negatifleştirilmesini ifade ediyordu. Mekke'de iken vahyolunan ayette içki 'güzel rızıklann' dışında ifade edilmiş, ama olumsuz bir sıfatla da anılmamıştı. Ancak Medine'de vahyolunan Bakara süresindeki söz konusu ayetle içki de bazı yararlar bulunmasına karşılık, zararı da bulunduğu ifa­de edilerek tedrici yöntem işletilmeye başlandı.

Ayette [19] zararının yanında dikkat çekilen 'fayda', alkol kullanan­ların veya kumar oynayanların kendilerini savunurken ifade ettikleri en somut ve kısmen geçerliliği bulunan psikolojik olarak rahatlatıcı olmaları, dinlendirmeleri, eğlendirmeleri veya alkolün besleyiciliği gibi özelliklerdi. Ancak, Allah ayetiyle dikkat çekti ki, her ne kadar içki ve kumarda bazı faydalar varsa da zarar da var­dır ve üstelik zarar daha fazladır. Dolayısıyla ve elbette ki az fayda karşılığında çok olan zarar tercih edilmemeli; çok zarar etmemek için az faydadan vazgeçilmelidir. Bu ayet vahyolunu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Temiz Bir Hayat
« Posted on: 25 Nisan 2024, 20:55:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Temiz Bir Hayat rüya tabiri,Temiz Bir Hayat mekke canlı, Temiz Bir Hayat kabe canlı yayın, Temiz Bir Hayat Üç boyutlu kuran oku Temiz Bir Hayat kuran ı kerim, Temiz Bir Hayat peygamber kıssaları,Temiz Bir Hayat ilitam ders soruları, Temiz Bir Hayatönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes