> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Tahammülün Sının
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tahammülün Sının  (Okunma Sayısı 739 defa)
26 Temmuz 2011, 11:59:53
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 26 Temmuz 2011, 11:59:53 »



Tahammülün Sının

 

Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir. [222]İnkâr edenlere, ateşe sunulacakları gün: Nasıl, bu gerçek değil miymiş? de­nildiğinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş, derler. Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayı azabı tadın! der.O halde (Resulüm), peygamberler­den azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar hakkında ace­le etme, onlar vâdedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu, bir tebliğdir. Yoldan çık­mış topluluklardan başkası helak edilir mi hiç! [223]

Müslümanlar Medine'ye hicret ettikleri zaman, Medine'deki topluluklardan önemli bir kesimi oluşturan Yahudiler, İslâm'ı eski rakipleri Arapların arasından çıkmış küçük bir inanç problemi olarak düşünmüş ve çok da fazla önemsememiş-lerdi. Fakat zaman geçtikçe İslâm'ın hiç de düşündükleri gibi olmadığını anladı­lar. O, sadece Mekke veya Medine Araplarına hitap eden, onların inançlarında ba­zı değişiklikler öngören bir din değildi. Açıkça anlaşılıyordu ki islâm, tüm dünya­ya ve tüm zamanlara hakim olmak isteyen bir inanç ve hayat tarzıydı. Bu neden­le İslâm'ın yakın-zamanda muhatabı olacaklarını görmekte zorlanmadılar. Üstüne üstlük hiç umulmayan bir şekilde Müslümanların Bedir'de en büyük düşmanları Mekke müşriklerini tam anlamıyla bir hezimete uğratmaları, Yahudilerin Müslü­manlara yönelik içlerinde tuttukları düşmanlıklarını kontrol edemez hale gelme­sine neden oldu. Bedir zaferi Müslümanları sevindirdiği kadar, münafıkları ve Ya­hudileri üzdü, öfkelendirdi. Geçici bir problem olarak gördükleri islâm'ın ve Müs­lümanların başlarına dert olacağım daha ciddi olarak düşünmeye başladılar. Bu aşamada her iki topluluk da sırt sırta vererek Müslümanları aşağılamaya, rencide etmeye, alaya almaya başladılar. Fırsatım buldukça hicivleriyle Müslümanları aşa­ğılamaya çalıştılar. Her ne kadar Ali ve Hamza onların bu hicivlerine karşı islâm'ı ve Müslümanları öven ve müşrikleri aşağılayan şiirler söylemişlerse de bu konu­da Resulüllah'm övgüsünü kazanan Hassan b. Sabit şiir yoluyla islâm'ın ve Müslümanların savunmasını yapan asıl kişi oldu.

Aslında Müslümanlar için problemin çözümü, aleyhlerinde yürütülen propa­gandayı önlemeye yönelik karşı propaganda yapmak değildi; çözüme karşı propa­ganda ile ulaşamayacaklarını, bu problemin ancak kılıçla çözülebileceğini çok iyi biliyorlardı. Rakiplerinin durumu bunu gerektiriyordu ve geçen iki yıl içinde Ya­hudileri çok yakından tanımışlardı. Ancak buna rağmen, Resulüllah, mevcut problemi kılıçla çözmek gibi bir yöntemi uzun bir süre tercih etmedi. Çünkü İs­lâm davetinin bilgi kaynağı, emir ve komuta lideri olan Kur'an, Müslümanları böylesi bir girişimden engelliyor ve sürekli bütün bu şımarıklıklarına, kötülükle­rine rağmen başta Yahudiler olmak üzere düşmanlarına tahammül etmeye davet ediyordu. Şu ayetler bu durumun iki örneğiydi: 'Andohun ki, mallarınız ve canla­rınız konusunda imtihana çekileceksiniz', sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takva gösterirse­niz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidi.[224] 'Ehl-i ki­taptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırj içlerindeki kıskanç­lıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek isterler. Yine de siz, Allah onlar kakkındaki emrini yerine getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.[225]

Müslümanlar kötülüklere, zorbalıklara tahammülün ne kadar zor olduğunu bizzat yaşayarak, Yahudilerin ve münafıkların şımarıklıklarına hemen her gün şa­hit olarak öğrendiler. Bu iki kesim, hemen her şeyi, islâm'ın ve Müslümanların aleyhine kullanmaya, Müslümanları aşağılayıp alaya almaya vesile kılıyorlardı. Hatta dostça verilen selâmları bile bu amaçları için bir araç kılıyorlardı. Selâmda karşıdaki kişinin esenliğini, iyiliğini istemek esas olmasına rağmen; özellikle Ya­hudiler, Müslümanlarla selâmlaşırken selâmlarının kelimelerinde yaptıkları ufak bir değişiklikle 'Selâm üzerine olsun' duasını 'Ölüm üzerinize olsun1 bedduasına çe­virmişlerdi.[226] Bir keresinde işi daha da ileri götürdüler. Müslümanlar Bedir zaferi­nin sevincini yaşarken, Müslümanların mutluluğunu paylaşma görünümü altında Resulüllah'a bir ziyafet verip, bu ziyafet sırasında zehirlemeye kalkıştılar.

Müslümanlar ayetlerin emri ve tavsiyesi gereği bütün bu şımarıklıklara, düş­manlıklara hep tahammül ettiler. Ancak olaylar tahammül edilemeyecek boyuta ulaştı. Yaptıkları her kötülüğe ve şımarıklığa rağmen Müslümanların sessiz kal­masını fırsat bilen Yahudiler ve münafıklar durumlarını daha da ileri götürdüler. Özellikle bazı kimseler. İslâm ve Müslüman düşmanlığını hayatının ilkesi kılma­ya başlamışlardı. Ka'b b. Eşref ve Ebû Rafi bunlardan ikisiydi.

Ka'b b. Eşref bir şairdi. Söylediği şiirler dillerde dolaşır, herkes onun şiirlerini çok güzel bulurdu. Müslümanların Medine'ye gelmesiyle de bu yeteneğini islâm düşmanlığı yolunda kullanmaya başlamış, dilden dile dolaşan şiirleriyle islâm karşıtlığının ideolojik lideri haline gelmişti. Hatta, Bedir'den sonra, bir grup adamıvla birlikte Mekke'ye kadar gidip Mekkelilerin üzüntülerine ortak olmuş, tazi-velerini bildirmiş, onları şiirleriyle Müslümanlara daha da kin beslemeye ve inti­kamlarını en kısa zamanda alma yolunda hazırlamaya çalışmıştı. Sonra da Müslü­manların kendilerine bir şey yapmayacağı inancının verdiği rahatlıkla Medine'ye selip faaliyetlerine Medine'de devam etmeye başlamıştı. Üstelik işi daha da ileri götürmüş, şiirleriyle Müslüman kadınlara sarkıntılık yapmaya, onların hâl ve ha­reketlerini şiirleriyle resmetmeye başlamıştı. Müslümanlar artık ona tahammül edemiyorlardı; her biri öfkeden patlamak üzereydi. Ama buna rağmen Kur'an izin vermediği için tahammül etmeye çalışıyorlardı. Müslümanlar, Ka'b b. Eşrefin şı­marıklıklarına ve küfrüne tahammül etmekte zorlandıkları, fiilî müdahalede bu­lunmalarına izin verilecek bir ayeti büyük bir sabırsızlıkla bekledikleri bir gün Re-sulüllah'm 'Bizi Ka'b'ın dilinden kim kurtaracak [227] dediğini duydular. Resulüllah, KâVm öldürülmesini istiyordu. Çünkü o dostluk anlaşmasına ihanet etmişti. Bu, Müslümanların çoktandır bekledikleri bir izindi. Sevindiler. Muhammed b. Mes-leme hemen öne atıldı ve 'Ben onu öldürürüm' dedi. Resulüllah, Muhammed b. Mesleme'ye izin verdi. Muhammed b. Mesleme ile birlikte bir grup Müslüman, Ka'b b. Eşrefin kale gibi evine giderek kapısını çaldılar. Gecenin geç bir saatiydi. Ka'b gelenlerden şüphelendi, ama o ana kadarki alıştığı şartlar nedeniyle kapısını çalan Medineli Müslümanların kendisine bir zarar vermek için geldiklerini dü­şünmedi. Üstelik gelenler ona islâm'dan ve Muhacirlerden yakınıyorlar, şikayet­lerini dile getiriyorlardı. Ka'b kendisine yandaş bulduğu kanaatiyle evinden dışa­rı çıktı. Evinden çıkar çıkmaz da öldürüldü. Onun öldürüldüğünü duyan Müslü­manlar çok sevindiler. Yahudiler ve münafıklar Ka'b'ın öldürülmesiyle durumun değiştiğini, artık her şartta kendilerine tahammül edilmeyeceğini anlayarak sesle­rini kesip, şımarıklıklarını göstermez, düşmanlıklarım gizler oldular.

Ka'b bin Eşref öldürülmüştü (Eylül 624), fakat hâlâ dersini bekleyen bir kötü­lük odağı daha vardı. O, Medine'den uzaklarda, Hayber'de yaşadığı için daha cü­retkârdı. Bu Ebû Rafî idi. Abdullah b. Atik komutasında beş kişilik bir grup bu problemi de çözmek için yola çıktılar. Resulüllah Müslümanlara kesinlikle başka kimseye zarar vermemelerini, özellikle de kadın ve çocuklara dokunmamalarını sıkı sıkı tembih etti. Müslümanlar, aynen Ka'b b. Eşrefte olduğu gibi dost görü­nümü altında Ebû Rafi'nin kale gibi sağlam ve girişi zor evine gece vakti gittiler. Bir müddet sohbet ederek islâm'a ve Müslümanlara yönelik düşmanlıklarım biz­zat ağzından dinlediler ve onu öldürdüler. Böylelikle Yahudiler ve münafıklar şı­marıklıklarına bir süreliğine de olsa son verdiler; Müslümanlar aşağılanmaktan, onurlarıyla oynanmasından kurtuldular.


[222] Bakara sûresi, 2:153

[223] Ahkâf, 46:34, 35

[224] Al-i İmran, 3:186

[225] Bakara, 2:109

[226] Esselâmu aleykum (Selâm üzerine olsun) - Essâmu aleyke (Ölüm üzerine olsun)

[227] Buharı, Uegazi 15; Müslim, Cihad ve Siyer 119.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tahammülün Sının
« Posted on: 20 Nisan 2024, 02:37:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tahammülün Sının rüya tabiri,Tahammülün Sının mekke canlı, Tahammülün Sının kabe canlı yayın, Tahammülün Sının Üç boyutlu kuran oku Tahammülün Sının kuran ı kerim, Tahammülün Sının peygamber kıssaları,Tahammülün Sının ilitam ders soruları, Tahammülün Sınınönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes