๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Muhammedin İslam Daveti => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 22 Temmuz 2011, 13:48:33



Konu Başlığı: Rıdvan Beyatı
Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Temmuz 2011, 13:48:33
Rıdvan Beyatı


Kureyş'in Hz. Osman'ı zorla Mekke'de tutmalarının haberi, Resulüllah'a ve Müs­lümanlara 'Osman öldü' şeklinde ulaştı. Resulüllah kötü haberi alınca 'Demek ki sa-vaşmadıkça buradan ayrılamayacağız' deyip, Müslümanlardan savaşmak için biat almaya karar verdi. 'Resulüllah'a biat için toplanın' bağırışları çevrede yankılanma­ya başladığı zaman, bölgeye dağılmış olan tüm Müslümanlar bir anda Resulül­lah'm yanma doğru koşmaya başladılar. Hiç kimse bu çağrıya uymakta bir başka­sından geride kalmak istemiyordu. Çünkü, Kureyş'in şımarıklıklarına tahammül edemez hale gelmişlerdi ve kendilerinden alınacak biatin neyle ilgili olduğunu tahmin etmekte zorlanmıyorlardı. Bu nedenle Resulüllah'a doğru koşarlarken da­ha da istekliydiler. Artık Kureyş'e haddini bildirecekleri zamanın geldiği düşün­cesiyle sevinç içerisindeydiler. Küçük bir ağacın gölgesine oturarak Müslümanla­rı bekleyen Resulüllah'm yanma ilk varan Sinan b. Sinan oldu. Resulüllah'm elini büyük bir heyecanla tutup 'Ey Allah'ın Resulü.' Sana biat ediyorum'' dedi. Resulül­lah henüz biatin şartım açıklamamıştı. Sahabesinin bu kadar istekli ve şartsız bi­at etme arzusu nedeniyle 'Ne ürerine biat ediyorsun?' diye sordu. Sinan tereddüt etmeden düşüncesini açıkladı: 'Gönlünden ne geçiyorsa, bizden ne adına biat alıyor­san, onun üzerine'. Resulüllah yine sordu: 'Benim gönlümden geçen nedir?'. İçinde bulunulan şartları bilen Sinan'ın cevabı gayet kısaydı; 'Fetih veya şehadet Sonra bir an durdu ve sözüne açıklık getirdi; 'Ey Allah'ın Resulü! Allah sana zafer bahse-dinceye kadar senin önünde kılıç sallamaya veya bu uğurda ölmeye biat ediyorum'. Resuîüllah başka bir şey demedi. Sinan'ın biatim kabul etti. Diğer Müslümanlar da Sinan'ın biati üzerine biat ettiler. Kendisini saklamayı başaran Cedd b. Kays isimli münafığın dışında herkes biata katıldı. Diğer münafıklar ise kimliklerinin açığa çıkmaması için biat etmek zorunda kaldılar. Biat etme işlemi uzun sürdü. Ömer biat nedeniyle yorulan ResulüIIah'm kolunu tutarak yardımcı olmaya çalışırken, diğer bazı Müslümanlar da, Resulüllah'ı rahatsız edecek kadar üzerine düşen ağa­cı kaldırıp, hem rahatsız olmasını önlemeye ve hem de gölge yapmaya çalışıyorlardı. Biat işlemi tamamlandıktan sonra, Resulûllah bir eliyle diğer elini tutarak 'Bu da Osman'ın biatidir [278] deyip, onun da eğer orada olsa bu biata aynı istekle ka­tılacağını gösterdi. Sonra çevresindeki Müslümanlara bakarak 'Sizler yeryüzünde-kilerin en hayırlılarısınız[279] diyerek memnuniyetini bildirdi. Müslümanların, gerek­tiğinde ölünceye kadar savaşmak için yapılan biata istekle katılmaları ve sözlerin­de samimi olmaları ilâhî katta da övgüye değer bulunup daha sonra vahyolunan ayetle bu övgü bildirildi. İlgili ayet şöyledir: 'Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eh onların eli üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükafat verecektir... Andolsun ki, o ağacın altında sana biat ederler­ken, Allah o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duy­gusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir. Yine onları elde edecek­leri birçok ganimetlerle de ödüllendirdi. Allah üstündür, hikmet sahibidir.[280]

Resulûllah, savaş için gerekli hazırlıkların yapılmasını istedi. Bu arada Ku­reyş'in tepkisini ölçmeye çalışıyordu. Kureyş'in vereceği tepkiye göre ne yapılma­sı gerekiyorsa onu yapacaktı, ilk saldıran taraf olmak istemiyordu. Kureyş'in ilk fiilî tecavüzü o gece yaşandı. Bazı müşrikler taş ve ok atarak Müslümanları rahat­sız ettiler. Muhtemeldir ki Kureyş de ilk saldıran taraf olmak istemiyor ve bu ne­denle Müslümanları tahrik etmeye çalışıyordu.

Savaş karan alınmış bir halde Hudeybiye'de beklenirken hiç beklenmeyen bir olay yaşandı. îki müşrik köle bir fırsatını bularak Mekke'den kaçıp Müslümanlara sığındılar. Çok geçmeden sahipleri gelip kölelerin iadesini istediler. Müslüman ol­mayan köleleri himayenin anlamsız olduğunu düşünen bazı Müslümanlar, kölele­ri teslim etmek niye tindeydiler. Ancak ResulüIIah'm farklı bir görüşüyle karşılaştı­lar. Resulüllah, 'Onlar Allah'ın azadlıklandı [281] deyip, köleleri iade etmeyi düşünme­diğini bildirdi. Böylelikle islâm'ın özgürleştirici özelliğini hatırlattı ve gereğini ifa­de etti. îslâm'm mahiyeti tüm dost ve düşmanlara bir kez daha gösterilmiş oldu.


[278] İbn Hişam, es-Siretû'n-Nebeviyye, 111/327; Ahmed, Müsned, IV/324; Vakıdî, Meğazi, 11/594-598; İbnü'l Esir, el~Kümilfı't-Târih, 11/201.

[279] Ahmed, Müsned, 11/120 350  Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslâm Daveti

[280] Fetih, 48:10,18,19

[281] Vakıdî, Megazi, 11/609