> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Resul
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Resul  (Okunma Sayısı 1237 defa)
24 Temmuz 2011, 17:37:16
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 24 Temmuz 2011, 17:37:16 »



Resul: Örnek Şahsiyet


Eğer yeryüzünde yerleşmiş, gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette ki onla­ra gökten, peygamber olarak melek gönderirdik. [115] Vahiyden size söylediklerimi alın. Eğer kendi görüşümü bildirirsem bilin ki ben ancak bir insanım; isabet de ederim, hata da. (Hz. Muhammed (s)

Kur'an'ın bildirdiği üzere, Peygamberlerin reddedilme nedenlerinden en önemli­sini 'melek' olmamaları oluşturmuştur. Kâfirler/müşrikler, kendilerine gönderilen peygamberin insan oluşunu, inkârlarının gerekçesi kılmışlardır. Fakat onların bu tavırlarına rağmen o kutlu elçiler 'Biz de sizin gibi bir insanız [116] di­yerek kendilerine vahyolunan hakikati ilan etmeyi ihmal etmemişlerdir. Hakikati inkar eden inkarcıların anlamsız beklentilerini "Eğer yeryüzünde yerleşmiş, gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten, peygamber olarak bir melek gönde­rirdik [117] ayetiyle cevaplayan yüce Allah, kendisi bir melek olmadığı için eleştirilen ve reddedilen son elçisinin kalbini yatıştırmak için '(Resulüm) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda do­laşırlardı [118] evrensel gerçeği bildirmiştir. Ayrıca, insanların peygamberin insan olduğunu unutmamaları, unutarak yanlışa sapmamaları için, Müslümanlığın anahtarı olan kelime-i tevhidde peygamberin insan oluşu özellik­le vurgulanmıştır.

Bir hakikat elçisi olmasının yanısıra dosdoğru hayat tarzının ve mükemmel bir kişiliğin insanlar için en güzel modeli de olan Hz. Peygamber, kendisinin bir in­san olduğunu risâlet süresince her fırsatta vurguladı. Müslümanları, Hz. İsa'ya bağlandıklarını söyleyenlerin hatalarına düşmemeleri konusunda sıklıkla uyardı: Hıristiyanların İsa'yı övdüğü gibi siz de beni övmeyin. Ben Allah'ın kuluyum. Benim Allah'ın kulu ve resulü deyin [119] dedi. Düğünlerin birisinde şarkı söyleyen bir kadmm 'Muhammed yarın ne olacağım bilir' dediğini duyunca 'Yann ne olacağını Allah'tan başka hiç kimse bilmez [120] diyerek müdahale etti. Yüceltme zihniyetinin kolaylıkla kutsamaya dönüşeceğini bildiği için, kendisine yönelik övgülere hep müdahil oldu. Kendisine 'Ey yeryüzünün en hayırlısı' diye hitap eden kişiye 'O de­diğin İbrahim'dir [121] karşılığını vererek, o övgüyü bir başka salih şahsiyete yönlen­dirdi. Çünkü, çok iyi biliyordu ki, bu tür övgülere ses çıkarmasa, övgülerin doza­jı gittikçe artacak ve smır aşılacaktı. Yine aynı maksatla kendisini Hz. Musa ile karşılaştıran ve 'Allah'ın insanlar arasından seçip en üstün kıldığı kişi Muham-med'dir' diyene karşı, 'Beni Musa'ya karşı üstün tutmayın. İnsanlar'kıyamet günü ba­yılacaklar, ben de onlarla birlikte bayılacağım. Ayüdığımda Musa'yı arşa sıkı sıkıya tutunmuş bir vaziyette göreceğim. Bilmiyorum; o da bayılıp benden önce mi ayılacak, yoksa Allah onu bundan istisna mı tutacak [122] cevabını verdi. Bir başka seferinde ise, kendisine insanların en üstününün kim olduğunu soranlara 'En müttakilef dedi. Soruyu soranlar asıl istedikleri cevabı duyamadıkları için 'Biz bunu sormuyoruz' diyerek sorularını tekrarladıklarında 'Yusuf dedi ve devam etti: 'O, Allah'ın dostu­nun oğludur. Allah'ın peygamberinin oğludur. Allah'ın peygamberidir'. İstedikleri ce­vabı alamayanlar 'Biz bunu da sormamıştık' diyerek sorularını tekrarladıklarında 'Bana Arap kavminden mi soruyorsunuz? Onların cahiliye döneminde hayırlı olanla­rı, eğer gidişatlarını sağlam kılmışlarsa, Allah'a teslimiyet döneminde de en hayırlı­lardır [123] dedi ve tüm bu sorulara rağmen kendisini hiç zikretmedi. Böylelikle, ken­disiyle ilgili gelişecek olan potansiyel kutsama zihniyetinin önünü kesmeye çalış­tı.

O, bir insan olduğunu her fırsatta ifade etti. Dualarında dahi insan oluşunu di­le getirdi. Bir seferinde 'Allahım! Ben bir insanım. Herhangi bir kimseye lanet etmiş, kötü söz söylemiş, ya da el kaldırmışsam, onu o kişi için bir dua, bir bağış, Kıyamet günü kendisiyle sana yaklaşacağı bir araç kıl [124] diye dua etti. Yine çoğu zaman, de­ğişik vesilelerle, insan olmanın getirdiği eksikliklerin kendisinde de bulunduğu­nu veya bulunacağını belirtti. Sıklıkla 'Vahiyden size söylediklerimi alın. Eğer ken-. di görüşümü bildirirsem bilin ki ben ancak bir insanım; isabet de ederim, hata da. [125] Veya 'Ben bir insanım. Bazen aralarındaki problemi çözmem için bana davacılar ge­liyor. Ben onları dinliyor ve kararımı dinlediklerime göre veriyorum. Ama birisi der­dini iyi anlatırken diğeri anlatamıyor olabilir. Bu nedenle ben yanlış karar vermiş olabilirim. Böyle bir hata yapar da her kime bir Müslüman kardeşinin hakkını verir­sem, o ancak ateştir: onu isterse alsın isterse geri versin [126] gibi söz ve açıklamalarla insan oluşuna ve insan oluşun doğal zaaflarına dikkat çekti. Sahabeler ise O'nun bir insan oluşunun getirdiği bazı yanlışlık veya eksikliklere şahit oldular ve haki­kati bilen kimseler olarak bunlara hiç şaşırmadılar. Dalgınlıkla namazı yanlış kıl­ması ise bunun Örneklerinden birisini oluşturdu. Buna şahit olanlardan birisi an­latıyor: 'Resulüllah'la birlikte namaz kılıyorduk. Namazda bir değişiklik yaptı. Herhalde vahiyle kendisine bu değişiklik bildirildi diye düşündük. Namaz sonrasında kendisine durumu sorunca: 'Eğer namazla ilgili herhangi bir yeni hüküm olursa onu size bildiririm. Ben sadece bir insamm. Sizin unuttuğunuz gibi ben de unutur ve ya­nılırım. Eğer unutursam bana hatırlatın' dedi. Anladık ki değişiklik unutmasının sonucuymuş. [127]

O seçilmiş bir elçiydi, alemlere rahmetti, insanlar için en güzel Örnekti; ama hepsinden önce bir insandı. İnsan olduğu için diğer tüm insanların hallerinden ve dillerinden anladı; O'nun hali ve dili de diğer tüm insanlar tarafından anlaşılır ol­du. Bir insan olduğu, bazı kimseler ilâhî hakikati kabul etmiyor, hakikati redde­derek azaba gidiyorlar diye 'ütüldü', üzüntüsünden 'neredeyse kendisini mahvede­cek oldu.[128] O hiçbir zaman kendi isteğiyle gerçekleştirdiği ve yönlen­dirdiği olağanüstülüklere sahip olmadı. Bu nedenle kâfirlerin Müslümanlara yö­nelik oyun ve tuzaklarından dolayı 'endişe' etti.[129] Müslümanların sı­kıntıları, uğradıkları zahmetler kendisine ağır geldi; 'incindi' ve 'ütüldü.[130] 'Kitap nedir, iman nedir bilmezken [131] elçi olarak seçilip Kur'an ile eğitildiği ve bu eğitiminin bir parçası olarak da insanları gidecekleri yolları konu­sunda uyarmaya başladığında zorlandı. Risâletin ilk günlerinde kendisine vahyo-lunan ayetleri insanlara bildirme konusunda sıkıntı çekti; 'Naşı! Yaparım? Bunu kavmime nasıl söylerim [132] diyerek korku ve endişesini dile getirdi. Bu nedenle de 'Ey korku, endişe Örtüsüne bürünen kalk ve uyar [133] ayetine muha­tap oldu. Risâletin sıkıntılı o ilk günlerinde 'Ya Rabbil Kalbime güven verecek ve benden bu kederi giderecek yolu göster [134] diye dua ederek, kalbinin yatıştırılmasmı, iradesinin güçlendirilmesini, adımlarının sağlamlaştırılmasmı istedi.

O bir insandı ve pek tabiî olarak bir insan olarak yaşadı. İnsan olmanın getir­diği biyolojik ve psikolojik ihtiyaçlara sahipti. Bu nedenle herkes gibi o da evlen­di; çocukları oldu; çocuklarını büyüttü, evlendirdi. Torunları oldu, torunlarıyla il­gilendi. Bir,baba ve bir dede olarak çocukları ve torunlarıyla oynaştı; onları sevdi, öptü. Onların başlarına gelen kötü şeylerde, iyi ve müşfik her babanın özelliği ol­duğu üzere, üzüldü, hatta ağladı.

Resulüllah bir babaydı, ama herhangi bir baba değil, çok iyi ve çok müşfik bir babaydı. Çocuklarını çok severdi. Sevgisi kesinlikle yüzeysel değildi. Sevgisinde samimi ve içtendi. Onların iyi bir insan, iyi birer Müslüman, muttaki birer şahsi­yet olmalarını arzular ve böyle olmaları için de çabalardı. Hemen her konuda ol­duğu gibi bu konuda da rehberi Kur'an'dı. Kur'an'm önceki zamanlarda yaşamış salih şahsiyetlerin çocuklarına yaklaşımlarıyla ilgili anlattıkları, tüm Müslüman­lar için olduğu kadar, Resulüllah için de ilahî bir hatırlatma ve ihtardı. Bu açıdan nz. Lokman'm sımsıcak bir tarzda 'yavrucuğum' diye hitap edip, sevgi ve şefkat dolu bir tarzda evladına yaptığı tavsiyeler, hem üslubuyla ve hem de niteliğiyle °nemli bir örnekti: 'Lokman, oğluna öğüt vererek: 'Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti... Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik ve­ya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya gök­lerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince İşleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. Yavrucu­ğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sab­ret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çe­virme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp du­ran kimseleri asla sevmez, yürümüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.[135]

Resulüllah, Bedir savaşı için Medine'den ayrıldığı zaman kızı Rukayye ağır has­taydı. Medine'ye döndüğü zaman kızının vefat ettiğini duydu. Çok üzüldü. Doğ­ruca kızmm mezanna gitti. Sessizce gözyaşı döküp, dua etti. Mekke'deki diğer kı­zı Zeyneb'in Medine'ye hicretiyle çok sevindi. Rukayye'yi kaybetmesinin üzüntü­sünü Zeyneb'e kavuşmasının sevinciyle bastırmaya çalıştı. Ona sarılıp kalbindeki acıyı dindirmeye çalıştı. Sevgisini ve hasretini dile getirdi. Ancak bu sevinci uzun sürmedi. Yolculuk sırasında Mekkeli bazı serserilerinin saldırısına uğradığı için deveden düşüp yaralanan ve düşük yapıp çocuğunu kaybeden Zeyneb'in sağlığı bozulmuştu. Buna çok üzüldü ve faillerine kızdı. Kızma bu kötülüğü yapan serse­rileri ağır şekilde cezalandıracağını söyledi. Ancak O, bir baba olarak ifade ettiği kızgınlığın gereğini, insanlığın en mükemmel örneği olarak yerine getirmedi. Zey­neb'in yaralanmasına ve düşük yapmasına neden olan Habbâr b. Esved Müslüman olduğu zaman ona olu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Resul
« Posted on: 25 Nisan 2024, 11:40:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Resul rüya tabiri,Resul mekke canlı, Resul kabe canlı yayın, Resul Üç boyutlu kuran oku Resul kuran ı kerim, Resul peygamber kıssaları,Resul ilitam ders soruları, Resulönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes