๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Muhammedin İslam Daveti => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 27 Temmuz 2011, 15:39:17



Konu Başlığı: Nahle Harekâtı
Gönderen: Ekvan üzerinde 27 Temmuz 2011, 15:39:17
Nahle Harekâtı (Savaş: 27 Ocak 624)


Hicretin 17. ayında Mekke yakınlarındaki Nahle bölgesine düzenlenen bir hare­kâttır. Abdullah b. Cahş'ın komutasındaki 8 veya 12 kişiden oluşan birlik Nahle'ye gönderildi. Birlik, Nahle'ye vardığı zaman Taif ten dönen Mekke kervanıyla karşılaştı. Müslümanlar kervana saldırdılar. Çıkan çatışmada bir müşrik öldürül­dü, ikisi esir alındı. Kervan, Müslümanların eline geçti. Birlik Medine'ye döndü­ğü zaman, Resulüllah ne malları ve ne de esirleri kabul etti; gerçekleşen çatışma­yı hoş karşılamadı. Çünkü çatışma Arap geleneğinde önemli bir yeri olan 'haram a_ylar'da gerçekleşmişti. Resulüllah bu durumun bütün düşmanlar tarantıdan Müslümanların aleyhine kullanılacağını düşündü. Düşündüğü gibi de oldu. Mek­ke müşrikleri Müslümanları saldırganlıkla suçlayıp aşağılarken, Yahudiler de Müslümanları geleneklerine uymamak, kan akıtmaya eğilimli ve tecavüzkar ol­makla suçlayıp aşağıladılar. Birkaç koldan yürütülen menfi propaganda son dere­ce etkili oldu. Çünkü gerçekten de gerçekleştirilmiş bir saldırı vardı ve saldırı ha­ram aylarda olmuştu. Saldıran taraf da Müslümanlardı. Bu durum Müslümanları oldukça üzüp, sıkıntılara sevk etti. Kendilerim savunmakta zorlandılar. Ancak ilâ­hî irade işe müdahale etti ve sorunu çözdü. Vahyolunan bir ayet konuyu açıklığa kavuşturdu: 'Sana haram aydan ve onda savaşmanın doğru olup olmadığından soru­yorlar. De ki: 'Haram ayda savaşmak büyük günahtır. Ancak (insanları) Allah yolun­dan çevirmek, Allah'ı inkar etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine engel olmak ve hal­kını oradan çıkarmak; bunlar Allah katında daha büyük günahlardır. Fitne adam öl­dürmekten daha büyük bir günahtır'. (Ey iman edenleri O düşmanlarınız) eğer güç­leri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşırlar. Sizden kim, di­ninden döner de kâfir olarak ölürse, böylelennin yaptıkları işler dünyada da ahirette de geçersiz sayılmıştır. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar [153] Bu ayetle, Müslümanları saldırgan olmakla suçlayanların bizzat kendileri­nin saldırganlıklarından örnekler veriliyordu. Haram aylarda savaşmanın doğru olmamasına rağmen, insanlara sırf inançları nedeniyle sıkıntı vermenin, işkence etmenin, hakikati inkar etmenin daha büyük günah, daha büyük hata olduğu, bu nedenle Müslümanlar aleyhinde propaganda yapanların öncelikle kendilerini göz­den geçirmeleri gerektiği bildiriliyordu. Ayrıca, müşriklerin kendilerinde gerekli güç ve cesareti bulsalar, hiçbir kural ve yasak dinlemeden Müslümanlara saldırıp hepsini kılıçtan geçirmenin arzusunu taşıdıkları da açıklanıyordu. Bu, müşrikle iç dünyalarını deşifre etmesi nedeniyle önemliydi. Bu açıklama etkili de oldu ve müşrikler Nahle harekâtını bahane ederek islâm ve Müslümanların aleyhinde­ki konuşmalarından vazgeçtiler.

Ayetle Nahle harekâtının neden olduğu problem Müslümanlar açısından çözü­me kavuşturulup da asıl mahcup taraf müşrikler olunca, Resulüllah daha önce kendisine takdim edilen ve almayı reddettiği kervan malım Müslümanlar adına kabul etti, ele geçirilerek Medine'ye getirilen iki Mekkeliyi de esir kabul etti. An­cak Bedir sonrasına kadar esirlerin hukuku konusunda bir karara varmadı. Bedir sonrasında esaretten kurtulmak için fidye kabul edildiği için Mekkeliler bu iki esir için de fidye gönderdiler. Bu arada yaşanan bir olay ise İslâm'ın savaşa ve insana bakışını göstermesi açısından önemlidir.

Nahle harekâtında esir olarak alınanlardan birisi Hakem b. Keysan idi. Esirler Medine'ye getirilince Resulüllah onlara uzun uzadıya İslâm'ı anlattı. İslâm'a davet etti. Fakat bu durumu Hz. Ömer bir türlü kabullenemedi. Özellikle Hakem b. Keysan'ı kastederek; 'Ey Allah'ın Resulü! Bunlarla ne diye konuşup kendini yoruyor­sun? Vallahi bunlar hiçbir zaman Müslüman olmazlar. Müsaade et bana bunların bo­yunlarını vurayım da cehenneme gitsin' diyerek tepkisini açığa vurdu. Fakat, Resu­lüllah müsaade etmedi. Takip eden günlerde Hakem'e sabırla İslâm'ı anlatmaya devam etti. Dinlediklerinden etkilenen Hakem Müslüman oldu ve esaretten kur­tarılması için yakınları tarafından fidyesi gönderilmiş olmasına rağmen Mekke'ye dönmedi, Medine'de kaldı. Bu durumu daha sonra Hz. Ömer şöyle anlatmıştır: Hahem'in Müslüman olduğunu görünce, bütün gelmiş ve gelecek şeyler beni rahatsız etmeye başladı. Kendi kendime; 'Peygamber benden daha iyi bilirken ben nasıl O'na karşı bir konuda ısrarda bulunabildim?' diyordum. Sonra da; 'Benim amacım ancak Allah ve Resulü içindi' diyerek kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Hakem, Müslü­man oldu ve vallahi güzel de bir Müslüman oldu. Allah yolunda çokça cihat etti. Ni­hayet Bi'r-i Maûne'de şehid düştü. Resulüllah kendisinden hoşnut oldu.[154]


[153] Bakara, 2:217

[154] Ibn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, IV/137; Vakıdî, Meğazi, 1/15.