> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Mekke nin Fethi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mekke nin Fethi  (Okunma Sayısı 830 defa)
18 Temmuz 2011, 17:45:24
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 18 Temmuz 2011, 17:45:24 »



Mekke'nin Fethi


Günlerden Cuma idi. Güneş doğmak üzereydi. Halid b.Velid komutasındaki birlik Yemen yolundan Mekke'ye girmek için hareket etti. Bu sırada Mekke'nin genç liderlerinin öncülüğünde yaklaşık yüz kişiden oluşan bir grup toplanmış, sa­vaşmaya hazır halde bekliyorlardı. Halid'in birliğinin Mekke'ye girdiğini görünce hemen o tarafa yöneldiler. Mekke'ye ilk giren Halid komutasındaki Müslümanla­rı önce ok yağmuruna tuttular. Sonra kılıçlarını sıyırıp saldırıya geçtiler. Halid, te­reddüt etmeden saldırı emri verdi. Kaçanların kovalanmamasını emretti. Mekke liderlerinin bu girişimi gururlarını kurtarma çabasından başka bir şey değildi. Ça­tışma yirmi dakika kadar sürdü. Müslümanlardan üç kişinin şehit olmasına kar­şılık, müşriklerden on İki kişi öldürüldü. Saldırganlar bozguna uğrayıp kaçmaya başladılar. Grubun liderlerinden İkrime ile Safvan atlarım sahile doğru sûrerlerken, Süheyl evine gidip kapıyı sıkıca kapadı. Grupta yer alan adamlardan diğerle­rinin bir kısmı dağlara kaçarken, diğer bir kısmı ise evlerine gidip Resulüllah'm 'Evlerine sığınanlar emniyettedir' teminatına sığınarak canlarını kurtarmaya karar verdiler.

Halid komutasındaki birlikle bazı müşrikler arasında çatışma sürerken Zübeyr b. Avvam komutasındaki birlik üst taraftan, Taif yolundan; Sâ'd b. Ubâde'nin ko­mutasındaki birlik de Şuayba (Cidde) yolundan Mekke'ye girdi. Bu birlikler her­hangi bir direnişle karşılaşmadılar. Ebû Ubeyde b. Cerrah komutasındaki birlik ise, Hind dağının çevresini dolaşıp Kadade geçidinden ilerleyerek, şehre girmek üzere olan Resulüllah'm komutasındaki birliklerle birleşti.

Resulüllah zırhım giyinmiş, miğferini takınmış, kılıcım kuşanmış bir halde de­vesi Kusva'nın sırtmdaydı. Terkisindeki Usâme b. Zeyd ve çevresindeki Muhacir ve Ensar topluluğuyla birlikte ilerliyordu. Hemen yanında Ebû Bekir ve Üseydb. Hudayr vardı. Mekke'nin en dışındaki evlerin hizasına gelince, Allah'a bir minnet ve şükür ifadesi olarak sakalı devenin semerine değecek kadar başım eğdi. Bir fa­tih, zafer kazanmış bir komutan olarak Mekke'ye giriyor olmasına rağmen, her türlü gurur görüntüsünden uzak durmaya çalışıyordu. Durumunda ve görünü­münde gururun en ufacık işareti yoktu; bu fethin ilâhî kattaki ödüUerin yanında hiçbir değer ifade etmediğini ifade edecek şekilde 'Allahım hayat ancak ahiret ha-yatıdıf dediği duyuluyordu. Daha sonra fetih süresini okumaya başladı. O bunu yaparken, Hz. Musa ve yanındaki topluluk için ifade olunan bir ilâhî uyarıya uyu­yordu. Ayet şöyleydi: 'Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bolca yiyin, kasabanın kapısından girerken eğilip, secde edin ve 'Hıtta!1 (Yâ Rabbi bi­zi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayayım; zira, iyi davrananlara (karşılığım) fazlasıyla vereceğimi vaat etmiştim.[34]

Resulüllah tevazu ile eğdiği başım kaldırınca, çevresindekilerin Mekke'nin aşa­ğı tarafına, kılış parıltılarının geldiği tarafa baktıklarım gördü. Orada ne olduğu­nu sordu. Halid'in emrindeki birlikle müşrikler arasında çatışma çıktığı söylendi. Hemen bir kişiyi Halid'e göndererek, çatışmayı durdurmasını ve kaçanları takip etmemesini emretti. Güneş yükselmiş, yakıcı ışıkları her tarafı aydınlatmaya baş­lamıştı. Biraz daha ilerledikten sonra durdu. Kabe karşısındaydı. Allah'a şükretti­ği duyuldu. Ebû Rafi, Kabe'nin hemen yanma kırmızı renkte bir çadır kurmuş Re-sulüllah'ı bekliyordu. Resulüllah çadıra baktı ve Cabir'e dönerek 'Ey Cabirl tşte be­nim konaklayacağım yer burası olacak. Burası müşriklerin aleyhimize anlaşma yap­tıkları yer' dedi. Bu sözüyle müşrik liderlerin Müslümanlara yönelik üç yıl süren boykot kararını aldıkları toplantıyı hatırlatıyordu. Müslümanlardan birisi çadırı uygun bulmayarak 'Ebû Talib'in evine gitsen' dedi. Resulüllah, çadırda kalmak is­tediğini bildirdi ve gerekçesini ifade etti: "Akil bizeyer mi bıraktı?' Çünkü, Ebû Ta­lib'in oğlu Akil, ölümünden sonra babasının evini satmıştı.

Resulüllah çadıra girdi. Bir süre dinlenip, abdest aldıktan sonra çadırdan çıktı ve devesine bindi. Usâme yine terkisindeydi. Kabe ile arasım süvariler doldurmuş, hem yolunu açmaya çalışıyorlar, hem de vereceği bir emri yerine getirmek için ba­kışıp duruyorlardı. Resulüllah yanında bulunan Ebû Bekir'le konuşarak ilerledi. Bu sırada bazı Kureyş kızlarının başörtülerini süvarilere doğru savurduklarını gördüler. Resulüllah gülümseyerek 'Hassan b. Sabit ne söylemişti, hatırlıyor mu­sun?' diye sordu. Ebû Bekir biraz düşününce hatırladı, 'Evet' dedi ve ezberinde kal­dığı kadarıyla Hassan b. Sabit'in şiirini okumaya başladı. İkisinin de hatırladığı şey, Hassan b. Sabit'in yıllar önce söylediği bir şiirdi. Hassan gün gelecek Kureyş kızlarının teslimiyetin ifadesi olarak Müslümanlara başörtülerini sallayacakların­dan bahsetmişti. Bir zamanların hayal kabul edilen, şimdi gerçekleşiyordu.

Resulüllah, yularını Muhammed b. Mesleme'nin tuttuğu devesinin üzerinde ilerliyordu. Müslüman, müşrik herkes kendisini izliyordu. Kabe'nin yanına geldi. Asasını Hacer'ül Esved'e uzatarak selâmlayıp, tekbir getirdi. Tekbirini tüm Müs­lümanlar eşlik ettiler. Mekke tekbirlerle inledi. Resulüllah, Müslümanlara susma­larını işaret ederek tavafa başladı. Devesinin sırtında tavafını bitirdikten sonra inip İbrahim'in makamına gitti. Orada iki rekat namaz kıldı. Sonra zemzem kuyusuna giderek Abbas'm uzattığı sudan içti ve abdest aldı. Bu davranışıyla hacılara su da­ğıtma işinin Haşim oğullarında kalışım onaylamış oluyordu. O zamana kadar bu işi Haşim oğulları adına Abbas yürütüyordu. Safa tepesine yöneldi. Tepeye çıkıp ellerini kaldırarak Allah'a hamdü sena ve dua etti. Duasını bitirdikten sonra Ha-lid'i yanma çağırıp çatışmanın sebebini sordu. Halid'i dinledikten sonra, daha ön­ce verdiği emirleri tekrarladı: 'Her kim evine sığınırsa o emniyettedir. Yaralılar öl­dürülmeyecek. Esir alınanlar öldürülmeyecek. Kaçanlar takip edilmeyecek.[35] Sonra bu emirlerinin herkese duyurulmasını istedi.

Resulüllah, Safa tepesinde dua ederken, henüz yeni Müslüman olmuş bazı Me-dineli Müslümanlar kendi aralarında konuşuyorlardı. İçlerinden birisi 'Adamımız kavmini buldu. Artık burada kalır. Bizimle Medine'ye dönmez' dedi. Diğer bazıları da benzer ifadelerle Resulüllah'ın Mekke'de kalacağını, Medine'ye dönmeyeceğini söylüyorlardı. Resulüllah duasını bitirip Halid ile konuştuktan sonra, hakkında konuşanlara dönüp 'Benim bir ismim yok mu? Benim için Allah'ın kulu ve Resulü di­yemez misiniz? Bilin ki benim hayatım sizin hayatınızdır. Ölümüm de sizin ölümü-nüzdür. Ben söylediklerinizden Allah'a sığınırım [36]  dedi. Dedikodu yapanlar utanıp af dilediler; kendisinden ayrılmak istemedikleri için böyle konuştuklarım söyledi­ler. Bu sırada bir adamın Resulüllah'a yaklaştığı görüldü. Adam korku ve heyecan­dan titremekteydi. Korku ve heyecanının nedeninin anlayan Resulüllah 'Sakin ol, korkma! Ben bir kral değilim. Ben ancak güneşte kurutulmuş et yiyen Kureyşli bir ka­dının oğluyum [37]  dedi. Adam Müslüman olmaya karar verdiğini bildirdi.

Resulüllah Safa tepesinden indi. Üzeri toz içerisindeydi. Ebû Talib'in kızı Ümm-ü Hani'nin evine gitti. Kirli, ter kokar bir halde olmaktan hiç hoşlanmazdı. Bu nedenle duş aldı. Sonra sekiz rekat fetih namazı kılıp, Allah'a şükretti. Ümm-ü Hani'nin evinden çıkarak Kabe'ye yöneldi. Ebû Süfyan, dünün Mekke lideri, ka­labalık arasında bir köşeye çekilmiş, yeni mensubu olduğu ve hâlâ içine sindire­mediği yeni dini ile eski inançları ve hesapları arasında gidip geliyordu. Bir ara ak­lından zamanı gelince bir ordu teşkil edip Müslümanlarla çarpışmayı ve Mekke dinini tekrar hakim kılmayı geçirdi. O sırada yanından geçmekte olan Resulüllah'ı gürünce düşüncelerinden sıyrılıp saygılı şekilde ayağa kalktı. Fakat hiç ummadı­ğı bir şeyle karşılaştı. Resulüllah, Ebû Süfyan'm sırtına hafifçe vurarak; 'O zaman da mağlup olursun. Allah o zaman da seni hor ve hakir kılaf [38]  dedi. Ebû Sûfyan şa­şırdı. Düşüncesinin anlaşılmış olması nedeniyle utandı. Resulüllah'a bakıp 'Ey Muhammed içimden geçen düşüncelerden dolayı Allah'tan diliyorum. Şimdi da­ha çok inanıyorum ki sen gerçekten Allah'ın elçisisin' dedi. Resulüllah ilerledi. Bu sı­rada kalabalığın arasında durmakta olan Fadâle b. Umeyr suikast amacıyla Resu­lüllah'a yaklaşmaya çalışıyordu. Bir ara Resulüllah'a iyice yaklaştı. Eli belindeki bıçağına gitmek üzereyken Resulüllah durdu ve 'Sen Fadâle misin diye sordu. 'Evet ben Fadâle'yim' dedi. Resulüllah imalı şekilde yüzüne bakıp 'Neîer düşünüyor­sun Fadâle?' dedi. Fadâle 'Hiçbir şey düşünmüyorum. Allah'ı zikretmekle meşgulüm' dedi. Resulüllah gülümsedi, elini uzatıp Fadale'nin göğsüne koyarak 'Allah'tan af dile' dedi Fadâle diyor ki; 'Vallahi.' O göğsümden elini kaldırdığı zaman, Allah'ın ya­rattıkları içinde bana ondan daha sevimli kimse kalamamıştı. [39]  Resulüllah ilerledi. Önüne bazı çocuklar çıktı. Çocukların başlarını okşadı ve dua etti.

Kabe'nin çevresinde ve içinde üç yüz altmış tane ahşap ve madenden yapılmış put vardı. Resulüllah Kabe'nin dışında bulunan putlara doğru gitti. Elindeki asa-sıyla putları itip devirmeye başladı. Putları itip devirirken 'Hak geldi, Batıl yok olup gitti. Kuşku yok ki batıl yok olmaya mahkûmdur [40] ayetini okuyordu. Müslümanlar da putları devirip, kırma faaliyetine katıldılar. Kabe'nin dışındaki putların hepsi kısa sürede imha edildi.

Resulüllah, putlar imha edildikten sonra Kabe'nin yanma oturdu. Osman b. Talha'dan Kabe'nin anahtarını getirmesini istedi. Osman eve giderek annesinde bulunan anahtarı getirip verdi. Resulüllah, Kabe'nin kapısını açtı ve Osman'a ka­pıda beklemesini söyleyerek, yanında Bilâl ve Usâme olduğu hâlde Kabe'ye girdi. Kabe'nin İçinde Hübel putunun yanı sıra çok sayıda irili ufaklı başka putlar ve re­simler vardı. Ömer'e seslenip putları Kabe'den çıkarılmasını ve kırılmas...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mekke nin Fethi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:20:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mekke nin Fethi rüya tabiri,Mekke nin Fethi mekke canlı, Mekke nin Fethi kabe canlı yayın, Mekke nin Fethi Üç boyutlu kuran oku Mekke nin Fethi kuran ı kerim, Mekke nin Fethi peygamber kıssaları,Mekke nin Fethi ilitam ders soruları, Mekke nin Fethiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes