> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Mekke Eşrafının Yeni Girişimi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mekke Eşrafının Yeni Girişimi  (Okunma Sayısı 993 defa)
29 Temmuz 2011, 15:37:33
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 29 Temmuz 2011, 15:37:33 »



Mekke Eşrafının Yeni Bir Girişimi

 

Müminler ilk defa Habeşistan'a hicret ettikleri zaman, Mekke müşrikleri hicret eden müminleri sadece sahile kadar takip etmişler ve daha başka bir girişimde bu­lunmamışlardı. Ancak Habeşistan'a ikinci defa hicret edilmesi ve bu hicrete katı­lanların sayısının oldukça fazla olması, Mekke eşrafını korku ve sıkıntılara sevk etti. Zira, Habeşistan'la büyük ticarî ilişkileri vardı. Habeşistan'a hicret eden mü­minlerin, Habeşistan'la olan ticaretlerine zarar verebileceklerini düşündüler. Böy­lesi bir durum Mekke ekonomisi için önemli bir kayıp olurdu. Fakat daha da önemlisi Habeşistan'daki bu müminlerin kendilerine çokça taraftar bularak, Mek­ke için bir tehlike teşkil etmeleri ihtimaliydi. Zira Habeşliler de vahye inanıyorlar­dı ve bu özellik müminlerle Habeşliler arasındaki yakınlaşmanın önemli bir nede­ni olabilirdi. Üstelik o zamana kadar vahyolunan ayetlerden müminlerin diğer din mensuplarından en çok Hıristiyanlara yakınlık duyduklarını biliyorlardı. Ayrıca Habeşistan yönetiminin Hicaz bölgesini de yönetimine katmak gibi çok eskilere uzanan bir arzusu vardı. Habeş yönetiminin bu arzusu söz konusu müminler ne­deniyle tekrar depreşebilirdi. Mekke ileri gelenleri hemen bir heyet oluşturarak Habeşistan'a gönderdiler. Heyet, müminlerle Habeş yönetimin muhtemel birlikteligini önleyecek bir stratejiyle hareket edecekti. Gelişmeler şu şekilde gerçekleşti: Mekke eşrafı aralarında yaptıkları görüşmeler sonucunda, Dâru'n Nedve'nin önemli üyelerinden ve Mekke eşrafının temsilcilerinden Âs b. Vâü'in oğlu Amr ile Ebû Rebia'nın oğlu Abdullah'ı değerli hediyelerle Habeşistan'a göndermeye karar verdiler. Bu iki elçiyi gönderirken görevlerini şu şekilde bildirdiler: 'Necaşi ile gö­rüşmeden önce devlet adamlarına ve kumandanlarına hediyelerini verin. Sonra Neca-şi'ye hediyesini verin. Necaşi'den, aramızdan gidenlerle görüşmesine fırsat vermeden onları iade edeceği sözünü alın'. Mekke eşrafının, Habeşistan'a gönderdikleri elçile­rine, Necaşi'nin müminlerle konuşmasına fırsat vermeden iade sözünü almaları için gayret sarf etmelerini emretmelerinden anlaşılacağı üzere, bütün amaç mü­minlerle Habeşistan yönetimi arasında bir yakınlaşmanın başlamasını önlemekti. Ayrıca burada dikkatleri çeken bir husus daha vardır. Habeşistan'a hicret edenler hep birlikte gitmiş değillerdi. Gruplar, aileler halinde veya teker teker gidip Habe­şistan'da bir araya gelmişlerdi. Mekke heyeti Habeşistan'a gittiği zaman belki yüz kişi değilse bile, bu sayıya yakın bir mümin topluluğu Habeşistan'da bulunuyor­du, îlginç olan şey şudur: Bu kadar kişiyi Mekke'ye getirmesi için Habeşistan'a sa­dece iki kişi gönderilmişti. Bu iki kişinin Necaşi'nin onayım alarak müminleri Ha­beşistan'dan çıkarsalar dahi, Mekke'ye getirmeye güçlerinin yetmeyeceği kesindir. Bundan da Mekke liderlerinin amacının, müminleri Mekke'ye getirmek değil, mü­minlerle Habeş idaresinin arasını açmak olduğu anlaşılıyor. Mekke heyetinin Ha­beş devlet adamları ile görüşmeleri sırasındaki sözleri bu ihtimali kuvvetlendir­mektedir: 'Bizden bazı akılsız, beyinsiz, serseri gençler gizlice si^İn ülkenize gelmiş bulunuyorlar. Onlar bizim dinimizi terk ettikleri gibi sizin dininize de girmediler. Bunlar benzeri olmayan bir dine mensuplar. Bizim büyüklerimiz, bizleri onları iade etmenim için size gönderdiler. Bu konuyu Necaşi ile görüşürken bize yardımcı olaca­ğınızı umuyoruz. Çünkü elbette ki bu adamları bizler sizden daha iyi bilip, tanımak­tayız.

Öncelikle Habeş devletinin ileri gelen idarecileriyle görüşerek, onları kendile­rini desteklemeleri yönünde etkileyen Mekke heyeti, bu adamların da yardımıyla Necaşi'nin huzuruna çıktılar. İsteklerini dile getirdiler: 'Saygıdeğer Necaşi! Bizden bazı serseriler kavimlerinin dinini terk ettiler. Sizin dininize de girmiş değiller. Onlar çok farklı bir dine mensup oldular. Onlar şimdi senin ülkende bulunuyorlar. Onların babalan, aileleri, amcaları ve kavimleri bizi sana gönderdiler ve onları iade etmeni istiyorlar. Onların durumunu elbette ki bizler sizlerden daha iyi bilmekteyiz.' Neca-Şinin adamları da, Mekke heyetiyle daha önceki gizli anlaşmaları gereği, heyetin bu sözlerini tasdik edip, müminlerin iadenin doğru bir karar olacağım söylediler. Necaşi'nin hiç beklemedikleri sözleri, Mekke heyetinin bütün planlarını bozdu: 'Onlarla konuşup, görüşmeden onları size iade etmem. Onlar benim ülkeme sı- bulunuyorlar. Başkalarını değil de beni tercih etmeleri, kendileriyle görüşmemi gerektirir. Eğer onlar sizin dediğiniz gibiyse iade ederim, fakat değillerse iade et­mem.

Müminler Mekke heyeti ile Necaşi arasındaki görüşmelerden ve Necaşi'nin ka­rarından haberdar olunca aralarında görüşüp ne yapacaklarını düşündüler. Karar­larını belirlemede zorlanmadılar: 'Vallahi, dinimizle ilgili olarak Peygamberimizin bize getirdiği şeyleri söyleyeceğiz. Ne olursa olsun. Başkası bize yakışmaz' dediler. Bu sözlerden de anlaşılıyor ki, müminlerin korkusu, Hıristiyanlarla ilgili bildikle­rini olduğu şekliyle söylerlerse Necaşi'den tepki görmeleri ihtimaliydi. Çünkü kendilerinin bildiği ayetler Hır is uyanları her ne kadar diğer din mensupları içeri­sinde en olumlu kesim olarak ifade etmekteyse de, sonuç itibarıyla onların da müşrik olduğunu, yanlışlıklar içerisinde bocaladıklarını ilan ediyordu. Fakat din­leri için bütün zorluklara katlanmış müminlerin, yeni bir zorluk için dinlerini çar­pıtıp değiştirmeleri, yalan söylemeleri düşünülemezdi. Muhtemel gelişmeler ne­deniyle ne kadar korksalar da, doğruyu söylemeye karar vermekte zorlanmadılar.

Necaşi'nin huzuruna çıktıkları zaman Mekke heyeti secde etmesine karşılık, müminler secde etmediler. Necaşi bunun nedenini sordu. Müminlerin sözcüsü sı­fatıyla Cafer gerekçelerini kısaca açıkladı: 'Binler sadece Allah'a secde ederiz'. Ne­caşi tekrar sordu: 'Niçin?' Cafer'in bu soruya cevabı da kısa ve açıktı: 'Çünkü Allah bize bir peygamber gönderdi. O peygamber Allah'tan başka hiçbir şeye secde etmeme­mizi emretti'. Bu kısa konuşmalardan sonra asıl konuya gelindi. Necaşi, 'Sisin men­subu olduğunuz din de nedir? Niçin kavminizin dinini terk ettiniz. Niçin Hıristiyan veya Yahudi olmadınız? Dininizin özelliği nedir?' diye sordu. Bu sırada Necaşi'nin bütün danışmanları toplanmış, hatta muhtemel bir tartışma için din kitaplarını yanlarında getirmiş bir halde bekliyorlardı. Cafer, Hıristiyan din adamlarının elle­rinde kitaplarla hazır bekledikleri ve kendileriyle tartışmaya hazırlandıkları, Mek­ke heyetinin de düşmanca bakışlarla kendilerini seyrettikleri bir ortamda konuş­maya başladı:

Ey Kral! Biz müşrik bir kavimdik. Putlara tapardık, Sapıklık ve bilgisizlik içe­risinde yaşıyorduk. Ölü etini yer, komşuya kötülük eder, bütün ahlâksızlıkları çekinmeden işlerdik. Haramları helâl sayar, birbirimizin ve başkalarının kanı­nı dökerdik. Güçlü olanlar zayıf olanları ezmekten çekinmezdi, Uzun bir süre bu şekilde yaşadık. Ancak bir gün, Allah, bize içimizden birisini peygamber olarak gönderdi. O'nun doğruluğunu, güvenilirliğini ve vefasını çok yakından biliyorduk. O bizi, bir olan, ortağı bulunmayan Allah'a ibadet etmeye; ataları­mızdan bize gelen yanlışlıkları terk etmeye, putları reddetmeye davet etti. Ge­ne bu peygamber bizleri doğru söylemeye, emaneti sahibine iade etmeye, akra­balık bağlarına saygı göstermeye, komşuluk hakkına itaat etmeye, cinayetten ve kan dökmekten kaçınmaya, bütün ahlâksızlıkları terk etmeye, yalancı şahit­lik yapmamaya, öksüzün malını vermeye, namuslu kadınlara iftira atmamaya davet etti. Ve yine bize namaz kılıp, zekat vermeyi emretti. Bizler bu peygambere inanmış, O'nun davet ettiklerini kabul etmiş kişileriz. Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayız. Allah'ın bize helâl kıldıklarını helâl, haram kıldıklarını haram kabul ederiz; hiçbir şekilde aksini iddia etmeyiz. Fakat kavmimiz bize saldırıp, işkenceler ettiler. Dinimizden ayrılmamız, eskiden olduğu gibi sorumsuzca is­tediğimiz gibi davranıp, yaşamamız için bizi zorladılar. Putlara tapmamızı em­rettiler. Biz de onların bu baskı ve işkenceleri karşısında, senin ülkene göç et­meye karar verdik. Seni başkalarına üstün tuttuk. Çünkü senin zorba olmadı­ğını, sana sığınanları koruyacağını umduk.[257]

Cafer b. Ebû Talib'in samimi, fakat açık ve hiçbir şeyi gizlemeyen bu konuş­ması karşısında, Necaşi, İslâm hakkında daha fazla bilgi edinmek arzusuyla "Yanı­nızda, Allah'tan gelen sözlerden bir şey var mı?' diye sordu. Cafer bazı ayetleri oku­yabileceğini söyleyince Necaşi 'Onları bana oku' dedi. Cafer ezberindeki bazı ayet­leri okumaya başladı. Cafer'in okuduğu ayetler son derece önemliydi. Çünkü o, Mekke müşriklerinin durumlarım konu alan bir sûreyi veya ayetleri değil, Mekke heyetinin iddialarına dayanak olan ve Hıristiyanların yanlışlarını ifade eden Mer­yem sûresini bir kısmını okudu:

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâ'd. Bu anlatılacak olaylar, kulu Zekeriyya'ya Rabbinin bah­şettiği rahmeti dile getiren bir hatırlatmadır. O, gizli bir seslenişle Rabbine yakararak şöyle demişti: 'Ey Rabbim! Doğrusu artık kemiklerim gevşedi, saçlarım ağardı, fakat şimdiye kadar sana yönelttiğim dualarımdan hiçbirim cevapsız bı­raktığına şahit olmadım. Gerçek şu ki, ben göçüp gittikten sonra, arkamdan iş ba­şına geçecek yakınlarımın yapacakları kulluktan kaygı duyuyorum. Karım da baş­tan beri kısır. Öyleyse bana katından, benim yerimi alacak bir yardımcı bahşet ki bana ve Yakub'un soyuna mirasçı olsun. Ey Rabbim! O'nu hoşnut olacağın bir ah­lâkla donat!' Bunun üzerine melek kendisine şöyle dedi: 'Ey Zekeriya! Seni ismi Yahya olan bir oğulla müjdeliyorum. Bu isim daha önce hiç kimseye verilmedi'. Ze-keriyya: 'Ey Rabbim!' dedi. 'Karım kısır olduğu halde ve ben de yaşlanarak bütü­nüyle güçsün bir duruma düşmüşken, benim nasıl oğlum olabilir ki?' Melek 'Orası öyle ama, Rabbin diyor ki: 'Bu benim için kolaydır...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mekke Eşrafının Yeni Girişimi
« Posted on: 17 Nisan 2024, 00:19:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mekke Eşrafının Yeni Girişimi rüya tabiri,Mekke Eşrafının Yeni Girişimi mekke canlı, Mekke Eşrafının Yeni Girişimi kabe canlı yayın, Mekke Eşrafının Yeni Girişimi Üç boyutlu kuran oku Mekke Eşrafının Yeni Girişimi kuran ı kerim, Mekke Eşrafının Yeni Girişimi peygamber kıssaları,Mekke Eşrafının Yeni Girişimi ilitam ders soruları, Mekke Eşrafının Yeni Girişimiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes