> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Kureyş in Zor Günleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kureyş in Zor Günleri  (Okunma Sayısı 787 defa)
24 Temmuz 2011, 17:47:06
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 24 Temmuz 2011, 17:47:06 »



Kureyş'in Zor Günleri


Bir kısım insanlar, müminlere 'Düşmanlarınız olan insanlar, size karşv asker topladılar; aman sakının onlardan!' dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve 'Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!' dediler. Bunun üze­rine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah'ın nimet ve keremiyle geri geldiler. Böylece Allah'ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir. [13]

Uhud savaşının üzerinden bir yıl geçmişti. Resulüllah Müslümanlardan yeni bir harekât için hazırlanmalarını istedi. Bedir'e gidilecek ve gerekirse Kureyş ordu­suyla savaşılacaktı. Zira Ebû Süfyan, Uhud savaşının sonunda Müslümanlara ses­lenerek 'Gelecek yıl, Bedir'de sizinle buluşup, çarpışmaya söz veriyorum, var mısı­nız?' tehdidinde bulunmuştu. Ebû Sûfyan'm bu tehdidinin cevabını verme zama­nı gelmişti. Bu bir itibar konusuydu. Kim kaçarsa o itibar kaybına uğrayacaktı. Za­ten bu nedenledir ki, Müslümanlar Ebû Sûfyan'm tehdidini savurduğu sırada, Re-sûlüllah'ın izniyle, "Varızi Bedir, inşallah sizinle bizim buluşma yerimiz olacak' demişlerdi.

Resulüllah'ın askerî bir harekât için gerekli hazırlıkların yapılmasını Müslü­manlardan istediği ve Müslümanların hiç itirazsız bu isteğin gereklerini yerine ge­tirmek için çabaladıkları sırada, Mekke'de durum daha farklıydı. Ebû Süfyan sa­vurduğu tehditten bin pişman bir halde, Mekkelilerden savaş için hazırlanmaları­nı istiyor, itiraz seslerini kesmeye çalışıyordu. Hiç kimse bu işe gönüllü değildi. Bu savaşı anlamsız buluyorlardı. Ancak bütün itirazlara rağmen Kureyş'in lideri olarak Ebû Süfyan sözünden dönemezdi. Bedir'e gidilecek ve gerekirse Müslü­manlarla savaşılacaktı. Ortada Mekke adına verilmiş bir söz, daha da önemlisi, ya­pılmış bir tehdit vardı ve eğer bunlar unutulup da Müslümanlara karşı çıkılmaz-sa, Kureyş'in itibarı zedelenir, Müslümanların itibarları artardı. Ebû Sûfyan'm ve birkaç arkadaşının istek, rica ve tehditleri karşısında isteksiz bir şekilde harekât için hazırlıklara başlandı. Aslında geçerli bir gerekçe bulabilse Ebû Süfyan da sö­zünden hemen dönecekti ama ne var ki hiçbir gerekçesi yoktu. Bu harekâtın aleyhlerine sonuçlanma ihtimali yüksekti; yol uzundu ve ağır bir kuraklık hüküm sürüyordu. O sene Medine bölgesi hariç Hicaz bölgesinde çok ağır bir kuraklık ya­şanmış ve hâlâ yaşanıyordu. Halk aç ve sefildi. Ebû Süfyan harekâttan vazgeçme­lerini meşrulaştıracak, tehdidini geçersiz kılacak bir gerekçe bulmaya çalıştı. Uzun düşüncelerin sonunda, geçerli bir gerekçe bulamayınca, geçerli bir gerekçe­yi kendisi oluşturmaya çalıştı. Bu konuda farklı kişilerin bilgi ve kurnazlıklarına başvurdu. Görüştüğü kimselerden birisi, Hac için Medine'den Mekke'ye gelmiş olan Nuaym b. Mes'ud idi. Yakın dostu Nuaym'a sıkıntılarını anlattı. Harekâtın çok sıkıntıya neden olacağını, hayvanlara ot ve su bulmakta zorlanacaklarını, bunun ise kendilerini zora sokacağını, ama harekâttan vazgeçecek olursa 'Muhammed'den korktu' denileceğini, bunu da istemediğini söyledi. Nuaym'dan kendileri­ne yardımcı olmasını, Medine'ye dönerek Müslümanları harekâttan vazgeçirmesi­ni istedi. Nuaym, eğer Müslümanları vazgeçirebilirse, kendisinin de bir harekâta kalkışmasına gerek kalmayacaktı.

Nuaym gönlü ve dini bir olan Mekke eşrafına yardım etmek ve bu arada teklif edilen yirmi develik ödülü de hak edip alabilmek için son derece hızlı bir şekilde Medine'ye döndü. Medine'ye varınca, Müslümanların harekâta hazırlandıklarım duydukları için Mekkelilerin son derece büyük bir ordu hazırladıklarını, bu ordu­yu bizzat gördüğünü, hiç kimsenin bu ordu karşısında duramayacağım, fakat eğer Müslümanlar harekâttan vazgeçerlerse Mekkelilerin de kuraklık nedeniyle vazge­çeceklerinden emin olduğunu anlatmaya başladı. Bazı müşrik ve münafıklar da bu konuda kendisine yardımcı oluyorlardı. Nuaym, çabalarında başarılı oldu ve Müs­lümanlardan bir çoğu sırf gurur nedeniyle durup dururken Mekkelilerle bir sava­şa girmenin gereksiz olduğunu, harekâttan vazgeçilmesinin iyi olacağım kendi aralarında konuşmaya başladılar. Açıkça görülmemekle birlikte Müslümanlardan bazıları Bedir'deki bu muhtemel savaşın sonu nedeniyle korkuya kapıldılar. Mü­nafıklar ve Yahudiler ise gerçekleşenler karşısından keyifle içten içe gülüyor, ara­larında Müslümanları korkuttuklarını konuşuyorlardı. Resulüllah, Müslümanlar­dan bir kesimin çıkılacak harekâtın gereksiz olduğu kanaatine sahip olduklarını duyunca, tam bir kararlılık içerisinde, gerekirse tek başına bile olsa kararını uy­gulamaya koyacağını söyledi. Mescitte Müslümanlara hitaben 'Varlığım kudret dinde olan Allah'a yemin ederim ki, yanımda hiç kimse olmasa bile ben Bedir'e gide­ceğini [14] dedi. Sözünde kararlı olduğu belliydi. Zaten o iş olsun diye konuşacak bi­risi değildi. Üstelik o ölümden korkan birisi de değildi. Buna hem Bedir'de ve hem de Uhud'da bizzat tanık olmuşlardı. Bu iki savaşta ve diğer bazı harekâtlarda ken­dileri korkmuşlar, paniklemişler, geri kaçmışlardı da, Resulüllah düşman ordula­rının karşısında gerekirse tek başına durmuş ve bir adım bile gerilememişti. Resulüllah'm Bedir'e yönelik harekât için kararlılığı Müslümanları utandırdı; yaptıkla­rı yanlışlığı fark ettiler ve hazırlıklarına bıraktıkları yerden devam ettiler. Böyle­likle Nuaym'm dolayısıyla Ebû Süfyan'm oyunu bozuldu. Resulüllah, Medine'de yerine Abdullah b. Revâha'yı bırakarak, bin beş yüz kişilik orduyla Bedir'e doğru hareket etti (Mart 626). Sancağı Ali taşıyordu.

Bedir ovası Arapların önemli panayır yerlerinden birisiydi. Yılda sekiz gün pa­nayır kurulur ve yarımadanın her bir yanından gelen tüccarlar orada buluşur, bir­birleriyle ahş-veriş yaparlardı. Müslümanların Mekke ordusuyla savaşmak ama­cıyla Medine'den çıktıkları zaman, Bedir'de panayırın kurulduğu zamandı. Yarı­madanın her bir yanından tüccarlar gelmiş, ahş-veriş yapıyorlardı. Bu nedenle Müslümanların bir kısmı Mekkelilerle savaşmanın dışında, ayrıca panayırda tica­ret yapmayı da düşünerek bazı ticarî mallarını yanlarına almışlardı. 'Bedir'de Ebû Sûjyan'ı bulursak onunla savaşırız- Bulamazsak pazarlarda mallarımızı satarız' di­ye düşünmüşlerdi.

Ebû Süfyan, Nuaym'm başarılı olamadığını ve Müslümanları engelleyemediği­ni öğrenince isteksiz bir şekilde hazırlıklarını tamamlayıp, iki bin kişiden oluşan ordusunun başında Bedir'e doğru yola çıktı. Fakat yolculuğun çok zor geçeceği daha ilk anda belli oldu. Kuraklık çok ileri safhadaydı. Hayvanlar aç ve susuz kal­mak üzereydiler. Harekâta isteksiz çıkılmış olması yolculuğun zorluklarını hep­ten dayanılmaz kılıyordu. Birkaç günlük yolculuğun sonunda, Mekke'ye 40 kilo­metre mesafedeki Merri Zahran'a vardıklarında, Ebû Süfyan olayı bir gurur ve iti­bar konusu olmaktan çıkarıp ordusuna 'geri dön' emrini verdi. Bu tam anlamıyla psikolojik bir hezimetti. Bütün itibarlarını ayaklar altına aldılar. Bu nedenledir bizzat Mekke halkının azar ve alaylarına muhatap oldular. Ordunun birkaç gün sonra geri dönüşünü 'Sû ancak sevik içmek için gittiniz' diye kınayıp, ordularını 'Sevik ordusu' olarak isimlendirdiler. Böylelikle Mekke ordusu Mekkelilerin gö­zünde bile önemli bir itibar kaybına uğramış oldu.

Müslümanlar ise gerekirse savaşmak üzere Bedir'e gittiler. Sekiz gün Bedir'de kaldılar ve Mekke ordusunu beklediler. Bu arada panayıra katılıp ahş-veriş yaptı­lar, ticaretleri nedeniyle çok kâr elde ettiler. Mekkelilerin gelmeyeceklerini anla­yınca da Medine'ye döndüler. Müslümanların Mekkeliler karşısında yılgınlık gös-termeyip savaşmak için Bedir'e gitmeleri bölge insanlarının yanında Müslümanla­rın itibarını yükseltti. Üstelik imanlarının gerektirdiği kararlılığı gösterdikleri için Allah katında değerleri yükseldi. Vahyolunan bir ayetle övülüp, takdir edildiler. Ayet şöyledir: 'Bir kısım insanlar, müminlere: 'Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!' dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve 'Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!' dediler. Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah'ın nimet ve keremiyle (evlerine) geri geldiler. Böylece Allah'ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir.[15] Buna karşılık Mekkeliierin döneklik yapmaları ve üstelik ken­di tehditlerinin gereğini yapmaktan kaçınmaları, bölgede Mekkeliierin itibarını tamamen yok etti. Mekke eşrafı tüm Arapların alay konusu oldu. Böylelikle Müs­lümanlar savaşsız bir zafer elde etmişlerdi. Artık Hicaz bölgesinde Müslümanların bölgenin gerçek hakim gücü olduğu konuşuluyordu.


[13] Al-i İmran, 3:173,174

[14] İbn Sâ'd, et-Tabakatul~Kübra, 11/59.

[15] Ahi îmran, 3:173,174

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kureyş in Zor Günleri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:09:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kureyş in Zor Günleri rüya tabiri,Kureyş in Zor Günleri mekke canlı, Kureyş in Zor Günleri kabe canlı yayın, Kureyş in Zor Günleri Üç boyutlu kuran oku Kureyş in Zor Günleri kuran ı kerim, Kureyş in Zor Günleri peygamber kıssaları,Kureyş in Zor Günleri ilitam ders soruları, Kureyş in Zor Günleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes