Konu Başlığı: Kurayza Saldırılan Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Temmuz 2011, 14:21:41 Kurayza Saldırılan Kurayzalar, ihanetlerinin hemen arkasından, Medine'ye baskın yapmaya karar verdiler. Medine'de kadınlardan, çocuklardan ve ihtiyarlardan başka kimse yoktu. Şehri ele geçirmek zor olmayacaktı. Ancak yine de bazı korkulan vardı. Huyey b. Ahtap aracılığıyla müşriklerden kendilerine katılacak bin kişilik yardım birliği istediler. İki taraf arasında görüşmeler başladı. Kurayzalarm planından haberdar olunca, Müslümanların mevcut endişeleri daha da arttı. Öyle ki önlerinde bulunan on bin kişilik şirk ordusunun neden olduğu endişelerini unutup, arkalarındaki kale ve evlerde duran eşlerini ve çocuklarını düşünmeye başladılar. Ebû Bekir o zamanki durumlarım şöyle anlatmıştır: "Medine'deki eş ve çocuklarımızla ilgili olarak Kurayzalardan duyduğumuz korku, Kureyş ve Gatafan ordularından duyduğumuzdan daha fazla ve baskın idi.[218] Bu nedenle sıklıkla Sal dağının tepesine çıkarak Medine'ye bakmaya, Medine'ye yönelik bir saldırının olup olmadığını anlamaya çalışıyorlardı. Günler bu şekilde geçmeye başladı. Medine'ye baskın olmadığını anladıkça rahat bir nefes alıyorlardı. Sal dağındaki bir kayada yazılı olan ve 1930'lu yıllara kadar korunan Hz. Ömer'e ait bir yazı ise savaşın en sıkıntılı anla-nna, Kurayzalarm neden olduğu korku ve endişelere şahitlik eder niteliktedir. İslâm tarihçisi Muhammed Hamidullah'm bizzat okuduğu ve kitabında naklettiği yazı şöyledir: 'Gece gündüz, bütün bu aksiliklerin düzelmesi için Ebû Bekir ve Ömer, acizane duada bulundular.[219] Resulüllah, Kurayzalarm Medine'ye baskın planlarından haberdar olunca Seleme b. Eşlem komutasında iki yüz kişilik birliği Medine'ye gönderdi. Onlardan, kadınları ve çocukları korumalarını istedi. Havvat b. Cübeyr'i de Kürayza baskınının ne zaman gerçekleşeceğini öğrenmesi için görevlendirdi. Havvat bütün girişimlerine, çaba ve gayretlerine rağmen işe yarar bir haber elde edemedi. Dolayısıyla ne zaman gerçekleşeceğini bilmedikleri bir baskının tedirginliği içerisinde beklemeye başladılar. Bir yandan da müşrik ordusunun hendeği geçmesini önlemeye çalışıyorlardı. Kurayzalar Medine'ye yönelik büyük bir baskın harekâtına girişemediler. Bunda Resulüllah'ın kadın ve çocukları korumakla görevlendirdiği birliğin etkisi büyüktü. Ancak buna rağmen küçük gruplar halinde Medine'ye baskın yapmaktan da geri kalmadılar. Geceleri yaptıkları baskınlarla Medine'deki kadın ve çocuklara korkulu anlar yaşattılar. Nebbaş b. Kays'ın önderliğindeki on kadar Yahudi'nin bir gece baskını yapması, Müslüman kadın ve çocuklara korkulu anlar yaşattı. Nebbaş ve adamları, Müslüman kadınların ve çocukların bulundukları hisarlardan birisinin yanma kadar geldiler. Ellerinde odun ve taşlardan başka kendilerini koruyacak silahları bulunmayan kadınlar baskını durdurmaya çalıştılar. Resulüllah'ın halası Safiyye, hisara tırmanan Yahudilerden birisin, elindeki odunla öldürüp, cesedini aşağıya attı. Arkadaşlarının cesediyle karşılaşan Yahudi serserileri ne yapacaklarını düşündükleri sırada Seleme b. Eslem'in komutasındaki birlik yetişti ve Yahudileri evlerine kadar kovaladı. Müslümanlar önlerindeki müşrik ordusunun hücumlarıyla, arkalarındaki Yahudilerin ihanet ve baskınlarıyla uğraşıp, kendilerini tehlikeden uzak tutmanın bir yolunu ararlarken; maalesef aynı zamanda da içlerindeki münafıkların fitne ve fesatlarıyla uğraşmak zorunda kalıyorlardı. Münafıklar, müşrik ordusuna direnmenin anlamsız olduğunu, bu işin burada bittiğini, kurtuluşun müşriklerle anlaşma yapmaktan geçtiğini söyleyerek mücahitlerin cesaretlerini kırmaya, morallerini bozmaya çalışıyorlardı. Bu arada evlerine, hisar ve kalelere sığınmış kadın, çocuk ve ihtiyarlara da artık Medine'yi terk etmekten başka çare kalmadığını söyleyerek, genel bir korku havası oluşturuyorlardı. Hatta tekrar şirke dönmenin gerekli olduğunu söyleyenler dahi vardı. Müslümanlar, bütün bunların sonucunda, sadece dışarıdan değil aynı zamanda içeriden de kuşatma altına alındıklarını hissediyorlar, dört bir yanlarındaki düşmanlarla uğraşmak zorunda kalıyorlardı. Müslümanların o zorluklarla dolu anlarına Kur'an şöyle tanıklık yapmıştır: 'Onlar hem yukarınızdan hem aşağınızdan (vadinin yukarısından ve aşağısından) üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yüdığı, (korkudan) yürekler boğaza dayandığı ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman; işte orada İman sahipleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı. Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık bulunanlar: 'Meğer Allah ve Resulü bize sadece kuru vaatlerde bulunmuşlar!' diyorlardı. Onlardan bir grupta demişti ki: 'Ey Medineliler! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün!' içlerinden bir kısmı ise: 'Gerçekten evlerimiz emniyette değil' diyerek Peygamberden izin istiyorlardı; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı.[220] [218] Hamidullah, Hazreti Peygamberin Savaşları, s. 152 [219] Vakıdî, Meğazi, 11/463. [220] Ahzap, 33:10-13 |