> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Kıblenin Değiştirilmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kıblenin Değiştirilmesi  (Okunma Sayısı 3253 defa)
28 Temmuz 2011, 15:43:38
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 28 Temmuz 2011, 15:43:38 »



Kıblenin Değiştirilmesi

Yemin olsun ki, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü delili getirsen yi­ne de onlar sana uyup kıblene dönmezler (iman etmezler; senin yoluna uy­mazlar). Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eğer sen onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman haksız davrananlardan olursun. [97]

Kıble insanın herhangi bir tarafa yönelişini ifade eder. Ancak bu sıradan bir yöne­liş değil; inancın, hayatın gayesinin, umut ve beklentilerin gereğine uygun bir yö­neliştir. Kişi kıble olarak seçtiği şeyle kimliğini, kişiliğini, dinini, düşüncesini, ha­yat tarzını inşa eder; umut ve beklentilere sahip olur. Kıble tüm bunları semboli­ze eder. Örneğin bir kişinin kıblesinin para olduğunu söylemek; o kişinin dininin-imanmın para olduğunu söylemektir. Bu ise o kişi için paradan daha değerli bir şey yoktur, para için her şeyi yapar, hayatının en temel ilkesi paradır, para için ya­şamaktadır, anlamlarına gelir, islâm'da kıble Kabe'dir. Kabe inanç olarak tevhidin, Allah'ın birliğinin sembolüdür. Kıble olarak Kabe'yi seçen ve ibadetlerinde Ka­be ye yönelen kişinin muvahhidliği, yani tevhid inancına mensubiyeti kabul edi­lir ve aksi iddia edilemez. Fakat Kabe sadece inancın sembolü değil, aynı zaman­da Müslümanların toplumsal birlikteliklerinin; umut ve beklentilerde, dert ve ta­salarda ortaklıklarının; aynı hayat tarzının, aynı ideallerin sahibi olduklarının da sembolüdür. Bu nedenledir ki birliktelikleri bir vücuda ve bireyleri ise o vücudun organlarma benzetilmiş olan müminler, bu birlik ve bütünlüklerini Kıble olarak abeye yönelerek gösterir, devam ettirir ve pekiştirirler. Dolayısıyla, insanlar di-getirsinler veya getir meşini er, herkesin muhakkak bir kıblesi vardır. Bu kıble erhangi bir nesne, herhangi bir düşünce veya herhangi bir ideal olabilir; o insan hayatında eksen olur, o insanın duygu ve düşüncelerini, yaşama tarzını etkileyip yönlendirir.

Müslümanların kıblesi Kabe'dir. Ancak risâlet sürecinin ilk gününden itibaren kıble hep Kabe olmamıştı. Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri kıblenin Mekke döneminde neresi olduğuyla ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. Ağırlıklı görüşe göre, Müslümanlar Mekke'de iken Kabe'ye yönelerek namaz kılıyorlardı ve bu aynı zamanda Mekke toplumunun geleneksel bir uygulamasıydı. Kabe, Hz. ib­rahim'den beri Arapların kıblesi olmuştu. Fakat diğer bazı rivayetler, risâletin Mekke döneminde her ne kadar Kabe'ye yönelerek namaz kılınmış olsa bile, bu­nun sadece Kabe'ye yönelerek gerçekleştirilmediğini, aynı zamanda Kudüs'e yönelindiğini; bir başka ifadeyle hem Kabe ve hem de Kudüs'ün öne alınarak namaz kılındığı bildirilmiştir. Bu tarz rivayetlerin doğruluğu konusunda kuşkulu olmayı gerektirecek gerekçeler bulmak zor değildir. Hem Kabe'nin ve hem de Kudüs'ün öne alınarak namaz kılınması demek, Mekke'nin sadece bir kısmında, Kabe'nin yaklaşık olarak güney-doğu tarafında namaz kılındığı anlamına gelir ki, Müslü­manların Mekke'de iken Mekke'nin sadece bir kesiminde namaz kıldıkları, diğer bölgelerde namaz kılmadıklarıyla ilgili herhangi bir rivayet yoktur. Halbuki bu durumun önemsiz sayılamayacağı açıktır. Ancak gerçek ne olursa olsun, şurasını kesin olarak biliyoruz ki hicretten sonra kıble olarak Kudüs'e yönelinmiş ve Kabe doğal olarak arkada kalmıştı. Bu yönelişin bilindiği kadarıyla ilâhî bir kaynağı yoktu. Kudüs'e yönelmek, Resulüllah'ın bir beşer olarak tercih ettiği bir şey olma­lıdır. Bu tercihte Yahudilerle olumlu diyalog kurmayı sağlayacak ortak bir unsur oluşturma çabasının etkisi bulunabilir. Ancak burada da şu durum sorunludur; eğer kıble olarak Kudüs'ün seçilmesi Resulüllah'ın bireysel tasarrufunun gereği olmuşsa, Resulüllah kıbleyi değiştirmeye karar verdiği zaman bu değişikliği zor­lanmadan gerçekleştirir ve Kudüs'ten Kabe'ye dönebilirdi. Halbuki ayetten hare­ketle biliyoruz ki, Resulüllah kıblenin değiştirilmesini ve kıble olarak Kabe'ye yö­nelmeyi çok arzulamasına rağmen, ilâhî izin verilmediği için bu değişikliği bir sü­re yapamamıştır. Kıblenin değişimini gerçekleştiren ve kıyamete kadar Müslü­manların kıblesi olarak Kabe'yi belirleyen ayet şöyledir: '(Muhammedi), Senin yü­zünün göğe doğru çevirmekte olduğunu (ilahî haber beklediğini) biliyoruz. Seni hoş­lanacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Yüzünü (namazda) artık Mescid-i Haram tara­fına çevir, (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun gerçek olduğunu çok iyi bilir. Allah on­ların yapmakta olduklarından habersiz değildir.[98]

Kıblenin değiştirilmesi olayı hicretin 16. ayında [99] gerçekleşti. Değişimi bildi­ren ayetler vahyolunduğu sırada Müslümanlardan bir kısmı Resulüllah'ın imam­lığında namaz kılıyorlardı. Kıble değişimi namazda iken gerçekleştirildi. Böylelik­le bir namazda iki ayrı yöne dönerek namaz kılınmış oldu. Bu değişimin gerçek­leştiği Ben-i Selem Mescidi, o günün hatırasına 'iki kıbleli mescit' ismiyle anıldı.

Kıblenin değiştirilmesi olayı ve sonrası durumlar Yahudilerin yine zihinleri ka­rıştırıcı dedikodular yapmalarına ve bu çerçevede olmak üzere çelici düşün­celer üretmelerine yol açtı. Yahudilerden bazıları, Müslümanlara kıbleyi kendile­rinin öğrettiklerini, aslında hicret ettikleri zaman nereye yöneleceklerini bilme­diklerini iddia ettiler. Ayrıca, kıblenin değiştirilmesinden sonra, eski kıbleye göre namaz kılıp ölenlerin durumunun belirsiz olduğunu, onların yanlış kıbleye yöne­lerek ibadet etmelerinin ibadetlerini geçersiz kılacağını iddia ederek, Müslüman kitleleri şüphe ve tereddütlere sevk etmeye çalıştılar. Bu son görüşlerin önemli bir etkisi görülmüş olmalı ki, problem ayetle çözülerek Müslümanların sıkıntıları gi­derildi. Konuyla ilgili olmak üzere vahyolunan ayet şöyledir: 'İnsanlardan bir ta­kım beyinsizler, 'Üzerinde bulundukları kıblelerinden onları çeviren nedir?' diyecek­ler. Onlara deki: 'Doğu da Batı da Allah'ındır, O dilediğini doğru yola iletir'. İşte böy­lece sizin insanlar üzerinde şahitler olmanız, Resulün de sizin üzerinizde şahit olma­sı için sizi orta (dengeli) bir toplum kıldı. Senin arzulayıp da şu an üzerinde bulun­duğun kıbleyi (Kabe'yi) biz ancak Peygambere uyanı, ökçesi üzerinde geri dönenden (münafıklardan) ayırt etmek için kıble yaptık. Bu şekilde kıblenin çevrilmesi, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla za­yi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli ve merhametlidir.[100] Bu ayetle Yahudilerin Müslümanlar arasında çıkarmaya çalıştıkları fit­ne önlendiği gibi, aynı zamanda söz konusu değişikliğin Müslümanları denemek için gerçekleştirildiği, Allah'a ve Resulüne tam bir teslimiyet içerisinde olup, imanlarında samimi olanlarla, itaatinde samimimi olmayanları ayırt etmek için böylesi bir değişikliğe gidildiği ifade edildi. O hâlde gerçekten iman edenler iman-larındaki samimiyeti devam ettirmeliler ve bu gibi imtihanlarla karşılaşacaklarını bilmelidirler.

Kıblenin değişimiyle ilgili olarak bazı Yahudiler başka bir planı daha uygula­maya koydular ve Resulüllah'ı etkilemeye çalıştılar; 'Eğer bizim kıblemizi tercih edersen seni tasdik ederiz' dediler. Bu teklifleri düşündükleri bir oyunun gereği idi; eğer Resulüllah böylesi bir değişiklik yapacak olursa, 'Bakın/ Muhammed ne yaptı­ğını bilmeyen bir kişi. Herkesin isteğine göre hareket ediyor; bir peygamber böyle ol­maz' demeyi planlamışlardı. Bir ayet onların bu asıl niyetlerini açığa çıkardı ve Re­sulüllah'ı uyarıp, bilgilendirdi: 'Yemin olsun ki, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü ayeti (delili) getirsen yine de onlar sana uyup kıblene dönmezler (iman etmez­ler). Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine dön­mezler. Sana gelen ilimden sonra eğer sen onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman haksız davrananlardan olursun.[101]


[97] Bakara sûre­si, 2:145

[98] Bahara, 2:141

[99] Bu tarihi birkaç ay ileri tarihlere taşıyan rivayetler de vardır. Ancak ağırlıklı görüş kıblenin hicretin 16. ayında değiştiğidir.

[100] Bakara, 2:142,143

[101] Bakara, 2:145


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kıblenin Değiştirilmesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:57:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kıblenin Değiştirilmesi rüya tabiri,Kıblenin Değiştirilmesi mekke canlı, Kıblenin Değiştirilmesi kabe canlı yayın, Kıblenin Değiştirilmesi Üç boyutlu kuran oku Kıblenin Değiştirilmesi kuran ı kerim, Kıblenin Değiştirilmesi peygamber kıssaları,Kıblenin Değiştirilmesi ilitam ders soruları, Kıblenin Değiştirilmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes