๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Muhammedin İslam Daveti => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 26 Temmuz 2011, 12:02:40



Konu Başlığı: Karkaratülküdr Harekâtı
Gönderen: Ekvan üzerinde 26 Temmuz 2011, 12:02:40
Karkaratülküdr Harekâtı


Bedir zaferinin sevinci ile ilk kez kutlanan Ramazan bayramının coşkusunun bir­leştiği gün Süîeym ve Gatafan kabilelerine mensup kalabalık bir topluluğun Me­dine'ye saldırmak amacıyla toplandıklarının haberi alındı. Bu iki kabile muhte­meldir ki, Bedir zaferi ile bölgede varlığını güçlü şekilde hissettiren ve bölgenin egemen gücü haline gelen Müslümanların bu durumunun, kendi egemenlikleri­nin aleyhine bir gelişme oluşundan rahatsızlık duymuşlardı. Yemen-Şam kervan yolunun Müslümanların kontrolüne geçmesi ise, müşrik topluluklar için bir diğer olumsuz gelişmeydi. Bu durumda, Kureyş'in halledemediği işi kendilerinin halle­debileceğine inanıp, bir askerî harekât için gerekli hazırlıklara başlamışlardı. Top­landıkları yer Medine'ye sekiz günlük mesafede bulunan Karkaratülküdr bölgesiydi. Burası Süleymlerin su kaynaklarının bulunduğu, hayvanlarını otlattıkları bir bölgeydi.

Resulüllah, İbn Ümm-ü Mektûm ile Sibâ b. Urfuta'yı yerine vekil olarak Medi­ne'de bırakarak iki yüz kişilik birliğin başında bölgeye hareket etti (27 Mart 624). Bölgeye ulaştıklarında oldukça büyük bir sürüyü otlatan bir grup çobandan baş­ka hiç kimseyi görmediler. İslâm ordusunun üzerlerine geldiğini duyan Gatafan ve Süleym topluluğu kaçıp, dağılmıştı. İslâm ordusu bölgede üç gün kaldı. Bu­nunla, düşmandan korkulmadığının ve gerekirse savaşmaya hazır olunduğunun mesajını vermek amaçlandı. Sonra kaçan toplulukların hayvan sürülerine el ko­nularak Medine'ye dönüldü. Müslümanlar bu sefer vasıtasıyla hem bölgenin müş­rik topluluklarına bir gözdağı vermiş oldular, hem de ekonomik olarak rahatlama­larına neden olacak önemli miktarda ganimet elde ettiler.

İslâm ordusu Medine'ye dönünce esasen çoktandır kendisini hissettirip duran bir problemin iyice canlandığına, Kaynukalarm Müslümanların aleyhine tutum ve davranışlarını yoğunlaştırdıklarına tanık oldular. Müslüman bir kadına yönelik ahlâksız saldırı ile bir Müslüman erkeğin öldürülmesi ise probleminin çözümünü zorunlu kıldı. Vakit kaybetmeden söz konusu problemin çözümü için gerekli gi­rişimlerde bulunuldu.