๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Muhammedin İslam Daveti => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 18 Temmuz 2011, 18:06:04



Konu Başlığı: Kalpten Geçenler
Gönderen: Ekvan üzerinde 18 Temmuz 2011, 18:06:04
Kalpten Geçenler


Resulüllah iki yüz kişilik birliği Zübeyr b. Avvam komutasında Mürre kabilesinin üzerine göndermeye karar vermişti. Fakat o sırada Galib b. Abdullah'ın başarılı şe­kilde harekâtını tamamlayıp gelmesi üzerine, Zübeyr'in yerine Galip'i komutan ta­yin ederek, Mürre kabilesi üzerine gitmesini istedi. Mürre kabilesiyle gerçekleşen çatışmada düşman dağıtıldı. Bu baskınla daha önceki katliamın hesabı sorulduğu gibi, mütecaviz davranışların karşılıksız kalmayacağının mesajı da verilmiş oldu. Bu mesaj Mürrelerin şahsında gizli veya açık tüm düşmanlaraydı. Mürrelerle sa­vaş sırasında yaşanan ve bireysel görünen bir olay ise İslâm'ın bir özelliğini; insan anlayışını ortaya koyması bakımından son derece önemli ve anlamlıydı.

Mürreler üzerine düzenlenen harekâta henüz on yedi yaşında bir delikanlı olan Usâme b. Zeyd de katılmıştı. Savaş sırasında müşriklerden birisinin kendisiy­le yaşı nedeniyle alay etmesi üzerine adamı kovalamaya başladı. Usâme, çöle ka­dar giden kovalamanın sonunda adamı yakalayıp, yere yatırdı. Öldürüleceğini an­layan adam 'Lâ ilahe ÜlallaK dediyse de, onun bu durumu Usâme'yi durdurmadı ve Usâme adamı öldürdü. Usâme arkadaşlarının yanma dönünce, takip ettiği adamla arasında gerçekleşenleri arkadaşlarına anlattı. Adamın 'Lâ ilahe illallah' dediğini söylediği sırada, komutan Galib 'Hemen kılıcını kınına soktun değil mi?' di­ye sordu. Usâme 'Evet kılıcımı kınıma soktum. Tabiî fei adamın kafasını uçurduktan sonra' dedi. Müslümanlar bu cevap karşısında şaşırdılar ve üzüldüler. Usâme'yi suçlayıp, yanlış bir iş yaptığını, 'Lâ Hâke illallah diyerek Müslüman olduğunu ilan eden birisim öldürme suçunu işlediğini söylediler. Usâme, adamın ölümden kur­tulmak için tevhid cümlesini söylediğini, gerçekte Müslüman olmadığını ifade ederek kendisini savundu. Fakat savunmasının çok da ikna edici olmadığının kendisi de farkındaydı. Üzüldü. Daha önce vahyolmuş bir ayette,[12] Müslüman olduğunu söyleyen bir kişinin hiçbir şekilde yalanlanmamasmm emredildiğini ha­tırladı. Durumu hakkında ilâhî cezadan korkmaya başladı. Üzüntüden ne yapaca­ğını bilemez bir hâle geldi. Medine'ye dönünce doğruca Resulüllah'ın yanma gi­derek yaptığı işi olduğu gibi anlattı. Bu durum Resulüllah'ın da zoruna gitti: 'De­mek Lâ ilahe illallah diyen adamı öldürdün ha!' diyerek üzüntüsünü ve öfkesini di­le getirdi. Usâme 'Fakat o ölümden kurtulmak için böyle yaptı' diyerek kendini sa­vunmaya çalıştıysa da, Resulüllah'ın tekrar tekrar söylediği 'Kalbini yarıp baktın mı? Kalbini yarıp da baksaydın bari [13] sözleri karşısında bir şey diyemedi. Usâme, Resulüllah'ın sözleri üzerine durumun vahametini daha iyi anladı, üzüntüsü kat­lanarak arttı. Henüz o gün Müslüman olmuş bulunmayı çok arzuladığını ifade et­ti. Çünkü islâm'ın geçmiş günahları sildiğini biliyordu. Resulüllah'a, bir daha hiç­bir şekilde Tâ ilahe illallah1 diyen bir kimseyi öldürmeyeceğine söz verdi. Resu­lüllah ise bu sözün süresini 'Benden sonra da' diyerek uzattı. Üsama de 'Senden son­ra da' dedi. [14]


[12] Ey iman edenler! Ailah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek 'Sen mümin değilsin' demeyin. Çünkü Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz, Allah bütün yaptıkla­rınızdan haberdardır.' (Nisa, 4: 94)

[13] Buharı, Meğazi, 45; Müslim, İman 159.

[14] Ibn Hişam, es-Siretü'n-Nebeviyye, IV/271.