๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Muhammedin İslam Daveti => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 16 Temmuz 2011, 15:46:56



Konu Başlığı: İtaatler
Gönderen: Ekvan üzerinde 16 Temmuz 2011, 15:46:56
Kurtaran Veya Saptıran İtaatler


Resulüllah: (Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini; (Hıristiyanlar) da rahiple­rini ve Meryem oğlu Mesih'i (İsa'yı) rab edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır. [96]

Adiyy b. Hatim: Bu yanlış! Biz hiçbir zaman din adamlarımızı rab edinmedik. Resulüllah: Din adamlarınız Allah'ın helâl kıldıklarını haram, haram kıldık­larını helâl kıldıkları zaman, sizler buna itiraz ediyor musunuz? Bu konular­da itirazsız itaat etmiyor musunuz? Adiyy b. Hatim: Evet biz onlara ne derlerse İtaat ederiz. Resulüllah: işte bu sizin din adamlarınızı rabb edinmenizdir.

İslâm, se-li-me fiil kökünden türemiş bir isimdir. Bu fiilin mastarını oluşturan 'siîm' selâmette olmak, esenliğe ermek, gizli veya açık felaketlerden uzak olmak, güvende olmak, barış gibi anlamlara gelmektedir, islâm ile aynı kökten türeyen 'selem', barış yapmak, anlaşmak; 'selime' ise boyun eğmek, itaat etmek anlamları­na geldiği gibi selâmet, kurtuluş anlamına da gelir. 'Eşlem' ise hayır ve iyilik de­mektir. Yine aynı kökten türeyen diğer terimler de yaklaşık aynı anlam dairelerin­de yer alırlar ve hepsi esenlik, huzur, saadet, barış, güven anlamları ile yakın iliş­ki içerisindedirler. Bu anlamlar ise islâm'ın ne olduğunu, neyi istediğini ve neyi hedeflediğini ifade etmesi açısından önemlidir. "tslâm\ en kısa anlamıyla, mutlak iradeye teslim olarak elde edilen esenlik, barış, huzur, saadet, güvenlik, iyilik... demektir. 'Müslüman' ise, yine en kısa anlamıyla, mutlak iradeye teslim olarak esenliği, barışı, huzuru, saadeti, güvenliği, iyiliği... elde eden/elde etmeye aday olan kimse demektir.

Mutlak iradeye teslim olarak elde edilen esenlik, barış, huzur, saadet, güven­lik, iyilik... anlamındaki İslâm, bu özelliğini Rab-kul arası ilişkide kazanmaktadır. İlişkinin bir tarafında, kendisine kayıtsız şartsız teslim olunan ve bu teslimiyetin gereği olarak kullarına en yetkin anlamıyla esenlik, barış, huzur, saadet, güvenlik ve iyilik bahşeden Rabb; diğer tarafında ise, yegâne Rabbına kayıtsız şartsız teslim olan ve bu teslimiyetinin gereği olarak esenliğe, barışa, huzura, saadete, güvenli­ğe, iyiliğe kavuşan kul vardır. Şurası çok önemlidir ki, söz konusu ilişkide kendisine itaat edilen Rabb sadece ve sadece Allah'tır. Allah'tan başka hiçbir şey ne Rabb sıfatına sahiptir, ne de bu sıfatta bir ortaklığı bulunmaktadır. Teslimiyeti ne­deniyle esenliğe, barışa, huzura, saadete, güvenliğe, iyiliğe kavuşan 'kul'a gelince, bu çoğu zaman zannedildiği gibi sadece insanlardan bazılarım değil, insanı ve in­sandan da öte diğer varlıkları ifade eden bir kavramdır. 'Kul', en genel anlamıyla bütün yaratılmışlardır; Allah'tan gayrı her şeydir. Özel olarak da, tüm insanlık ta­rihi boyunca gelmiş olan peygamberi tasdik eden ve bunlardan kendisine zaman ve mekan olarak en yakmdakine itaat edip, bu itaatinin gereklerine titiz bir şekil­de teslim olan kişidir. Daha da özel anlamı ise, son peygamberin elçiliğini tasdik eden ve bu tasdiğinin gereklerine teslim olan kişidir. Yani insanlardan bazılarıdır; ilâhî elçiye teslim olup, O'nun bildirdiği ve açıklayıp, gösterdiği gibi yegâne mut­lak irade olan Allah'a teslim olanladır


[96] Tevbe, 9:31