Konu Başlığı: İslâm: En Mükemmel Din Gönderen: Ekvan üzerinde 16 Temmuz 2011, 15:37:12 İslâm: İnsanların En Doğru Ve En Mükemmel Dini Kur'an'ın tanımlamasıyla islâm'ın ifade ettiği içteki ikinci anlam dairesini, insanın bilinç ve iradesiyle yegâne rabb olan Allah'a teslimiyeti oluşturmaktadır. Bu ikinci anlamıyla islâm, irade sahibi kılınan ve sonucuna katlanmak şartıyla isterse yanlış, kötü şeyleri de tercih edebilen insanın, inanç ve hayat tarzında sadece Allah'a teslim olup, hayatını Allah'ın belirlediği ilke ve şartlara göre sürdürmesi olarak anlam kazanmaktadır. 'islâm'ın iki anlam dairesi birden dikkate alındığında insanla ilgili ilginç ve önemli bir durum açığa çıkmaktadır. Buna göre, her insan istese de-istemese de fizyolojik yapısıyla birinci anlam, dairesindeki İslâm'ın mensubudur. Bir başka söyleyişle, her insan fizyolojik yapısıyla 'Müslüman'dır; zira hiç kimsenin fizyolojik yapısı, Allah'a rağmen veya Allah'ın emir ve yasaklarına aykırı olarak varlığını sürdürememektedir. Fizyolojik yapının bizzat kendisinin veya insanın fizyolojik yapısı adına takip edeceği farklı, alternatif bir yol ve davranış biçimi yoktur; kalp, akciğer, sinir sistemi, beyin, böbrek, deri, göz, kulak... kendilerine ne emredilmiş-se, ne amaçla yara almışlarsa ona itaat ederler. Hiçbirisinin başka bir görevi/davranışı seçme hakkı yoktur. Fakat inanç ve hayat tarzına gelince durum değişmektedir, insan inanç ve hayat tarzında seçme 'özgürlüğüne' sahiptir, inanç ve hayat tarzını, Allah'ın belirlediği bilgilere ve ölçülere göre inşa edebileceği gibi, başka şeylere göre de inşa edebilir. İnsan eğer inanç ve hayat tarzında Allah'a teslim olursa, bedeninin kayıtsız, şartsız teslim olduğu iradeye inanç ve hayat tarzıyla da teslim olduğu için 'birliği\ 'bütünlüğü' gerçekleştirmiş, daha doğru bir ifadeyle kendi varlığında 'tevhid'in gereğini yerine getirmiş olur. Bunun sonucunda da hem inancıyla ve hem de hayat tarzıyla gerçek anlamda huzur ve saadeti elde eder. Fakat insan böyle yapmaz ve inancında, hayat tarzında rabb olarak Allah'a değil de başka şeylere itaat edese, o zaman bedeniyle Allah'ın, inanç ve hayat tarzıyla sahte başka rabblerin kulu olduğu için 'tevhidi parçalamış (şirk) ve azabı, kötülüğü, yanlışlığı, zulmü, sıkıntıyı... kendisi için seçmiş olur. Şu ayetler bu durumu dile getirmesi açısından önemlidir: 'Allah, (sadece Allah'a ibadet edenle, Allah'tan başkalarına ibadet edenlerin durumlarım göstermek için) hır örnek veriyor: (Bunlardan birisi) birbiriyle çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir adam (köle), (diğeri ise) yalnız bir kişiye bağlı olan bir adam. (Şimdi iyice düşünün bakalım,) bu ikisinin durumu aynı mıdır? Hamd yalnız Allah'a mahsustur. Fakat çokları bilmiyorlar.[101] Yerde ve gökte ayrı ayrı Rabbler olsaydı, ikisi de bozulup giderdi.[102] Kur'an, insanın, fizyolojik yapısında olduğu gibi, inanç ve hayat tarzında da Allah'a teslimiyetinin önemi ve gereği üzerinde yoğun bir şekilde durmuştur. Bu konuda Rahman sûresinin ayrıcalıklı bir önemi vardır. Bu sûrenin tamamında, inanç ve hayat tarzında da evrendeki yasaların sahibine itaatin gerekliliği anlatılmakta, konuya ilişkin açıklamalar yapılmakta ve uyanlarda bulunulmaktadır. Bu konuda söz konusu sûresinin ilk birkaç ayeti hatırlanacak olursa; Merhameti çok olan Allah, insana Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. İnsana düşünmeyi ve konuşmayı öğretti. Güneş ve Ay, O'nun emri gereği, belli bir hesaba göre yörüngelerinde akıp giderler. Yıldızlar ve bitkiler Allah'a tam bir teslimiyet içerisindedirler; O'na itaat ederler. Göğü yükselten, her şey için ölçüyü koyan O'dur. Ey insanlar! Tüm bunların karşısından ölçü tanımazlık edip, dengeyi bozmayın! Yaptığınız her şeyi adaletle tartın ve hiçbir ölçüyü eksik tutmayın. Allah yeryüzünü bütün canlılar için genişletip yaydı; üzerinde meyveler, salkım meyveli hurma ağaçları, yapraklı ve kabuklu taneler, hoş kokulu bitkiler yarattı. O halde Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? O Allah ki, insanı ateşte pişmiş kupkuru bir çamurdan yarattı. Cinleri de dumansız, saf alevden yarattı. O halde Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? Allah, mevsimlere göre yer değiştiren, doğu noktalarının da batı noktalarının da Rabbidir. O halde Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?.[103] Ayrıca şu bazı ayetler ise evrendeki İslâm ile Peygamberlerin insanların inanç ve hayat tarzında egemen olması için tebliğ ettikleri islâm arasındaki uyumun güzel sonuçlarından veya bu iki islâm'ın birbirinden koparılıp, inanç ve hayat tarzından rabb olarak başka şeylere ve kimselere itaat durumunda (Rahman süresindeki açıklamayla; ölçü tanımazlık yapıp dengenin bozulması durumunda) yaşanacak fesat ve sıkıntılardan bahsetmektedir: Şayet (dinde) doğru olsalardı, onlara bol su verirdik. [104] Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından nimetlendirilirlerdi; (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşamaları sağlanırdı).[105] Allah, ilk insandan itibaren, tüm insanlara inanç ve hayat tarzlarıyla sahip olmaları ve uymaları gerekli olan mutlak doğru bilgi, ölçü ve ilkeleri bildirmiştir. Kur'an buna şahitlik yapmaktadır. Ve bu şahitlikle öğreniyoruz ki, tüm peygamberler, insanları 'tevhid'i parçalamaktan (şirkten) uzak tutmak ve böylelikle gerçek huzur ve saadeti elde etmelerini sağlamakla görevlendirilmişlerdir. Dolayısıyla tüm peygamberlerin dini aynıdır; yani İslâm . Bu noktada hiçbir peygamber diğerinden ayrı tutulamaz; hepsi aynıdır, eşittir. Çünkü hepsi de hidayet rehberidir: 'Biz, Allah'a ve bize indirilene; îbrahim, îsmail, İshak, Ya'kub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasındajark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk deyin.[106] 'Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene İman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. 'Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır' dediler.[107] Dosdoğru bir inanç sistemi ve hayat tarzı anlamıyla İslâm, tüm peygamberlerin dinidir. Her peygamber aynı mesajla, aynı çağrıyla gelmiş ve insanları aynı amaca; gerçek huzur ve saadeti elde etmeye davet etmişlerdir. Ancak burada özel bir durum söz konusudur. Sonuncusu hariç diğerlerinin mesajları, ilahî bir plan ve takdir gereği, zamanla unutulmuş veya tahrif olmuştur. Bilgi, ilke ve ölçüleri unutulmamış ve tahrif olmamış tek mesaj kalmıştır. Dolayısıyla, insanların inanç ve hayat tarzlarıyla uyabilecekleri, ilkeleri Allah tarafından belirlenmiş bulunan islâm'ın bir kaynağı vardır. O da son peygamber Hz. Muhammed'dir. Üstelik bu islâm, diğer peygamberlerin insanlığa tebliğ edip itaate davet ettikleri islâm'ın son peygamberin şahsında kemale ermiş halini temsil etmektedir. Bu İslâm temel ilkeler açısından önceki peygamberlerin tebliğ ve beyan ettikleri İslâm ile uyumlu olmasının yanı sıra, evrendeki ilâhî düzenle de (İslâm) uyum halindedir. Şu ayet ise bu gerçeği ifade eden ilâhî bir bilgi ve hatırlatmadır: 'Sen yüzünü hanîf olan dine, Allah'ın insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona uygun olan dine çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. îşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.[108] Önceki peygamberlerin insanlığa sunduğu inanç ve hayat tarzı olan islâm'ın zamanla unutulması veya tahrif olması, son peygamberin elçiliğini yaptığı islâm'ı tüm insanlar için esenliğin yegâne yolu kılmıştır. Son peygamberin zamanı dahil olmak üzere sonraki zamanlarda yaşayan tüm insanlar için bu İslâm alternatifsiz bir şekilde insanlığın yaratılışına, varoluşuna ve varlığına uygun tek din olma özelliği kazanmıştır. Böyle olunca tüm insanların inanç ve hayat tarzlarında son peygamberin şahsında anlam kazanan İslâm'a teslim olmaları, onun gereklerini yerine getirmeleri ve ancak böylelikle esenlik, barış, huzur, saadet, güvenlik, iyilik, güzellik elde edebilecekleri anlaşılmış olmaktadır. Şu bazı ayetler bu gerçeği dile getirmektedir: Allah katında hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur. [109] Kim, islâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.[110] Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur. [111] [101] Zümer sûresi, 39:29 [102] Enbiyâ, 21:22 [103] Rahman: 55:1 [104] Cin, 72:16 [105] Maide, 5:66 [106] Bakara, 2:136 [107] Bakara, 2:285 [108] Rûm, 30:30 [109] Al-i Imran, 3:19 [110] Al-i Imran, 3:85 [111] Saff, 61:9 |