Konu Başlığı: İntikam Savaşının Hazırlıkları Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Temmuz 2011, 14:26:48 İntikam Savaşının Hazırlıkları 627 yılının Mart ayında gerçekleşen ve Kur'an'da 'Hizipler (müttefik düşman grupları) Savaşı' veya Medine'yi savunmak amacıyla kazılan hendek nedeniyle 'Hendek savaşı' olarak isimlendirilen ve daha çok da bu ikinci isimle tanınan savaş, Ku-reyş'in liderliğinde toplanan Arap topluluklarının Müslümanları tamamen imha etmek arzusuyla gerçekleştirdikleri bir girişimin sonucudur. Müslümanları yok etmek amacı taşıyan bu savaşın bütün finansmanı Yahudiler tarafından karşılanmış ve böylelikle putperest Arapları da aşan, oldukça geniş bir müşrik cephenin islâm karşıtı girişimi olarak anlam kazanmıştır. Savaş kararının alınması ve hazırlıkları şu şekilde gerçekleşmiştir: Medine'den kovulan Nadir Yahudilerinden Hay-ber'e yerleşenler, Hayber Yahudilerinin de teşvik ve destekleriyle, Müslümanları yok etmek için bir savaş organize etmeye karar verdiler. Böyle bir savaşı fiilen kendilerinin gerçekleştirmesi mümkün değildi; hem Müslümanları yok etmelerini sağlayacak bir ordu teşkil edecek kadar kalabalık değillerdi ve hem de bir ucunda ölümün olduğu savaşa fiilen katılmak işlerine gelmiyordu. Amaçlarına müşrik Arapları aracılığıyla ulaşabileceklerini düşündüler. Yapılması gereken tek şey, Arapları harekete geçirecek bir organizasyonu gerçekleştirmekten ibaretti. Arapların, masrafları karşılanmış bir savaşa 'hayır' demeyeceklerini biliyorlardı. Bu iş için Kureyş iyi bir başlangıçtı. Planlarını ve yapılacak işleri kendi aralarında ayrıntılı şekilde görüştükten sonra bir heyeti Mekke'ye gönderdiler. Yahudi heyeti Mekke eşrafıyla görüşüp, Müslümanlara yönelik bir savaş için teşvik ettiler. Bu konuda ellerinden gelen her türlü desteği vereceklerini söylediler. Kureyş eşrafı biraz kuşkuluydu. Yahudi heyetine 'Siz Muhammed'e karşı bize yardım edeceğinizi söylüyorsunuz, ama siz de kitap ehlisiniz. Muhammed'e bizden daha yakınsınız- Sonuna kadar bize destek vereceğiniz konusundan kuşkularımız var. Eğer yardımlarınızda samimi iseniz bizim dinîmize mensup olun; putlarımıza itaat edin [203] teklifinde bulundular. Yahudi heyeti, maddî menfaatlerini her şeyin önüne koymuş bir topluluğun temsilcileri olarak, Mekke eşrafının isteğini yerine getirmekten, putperestliği övmekten geri durmadı. Putlar için olumlu ve güzel şeyler söylediler. Hatta daha da ileri gidip, putperestliğin İslâm'dan daha doğru olduğunu, bu nedenle İslâm'ın muhakkak yok edilmesi gerektiğini dile getirdiler. Kendileri kitap ehli olmalarına rağmen, putperestliği vahye dayanan bir dine üstün tutmaları olabilecek şey değildi. Ama menfaatleri nedeniyle bunu yapmaktan geri durmadılar. Onların bu rezil durumları bir grup ayete konu oldu. Söz konusu ayetler şöyledir: 'Kendilerine Kitap'tan nasip verilenleri görmedin mi? Onlar putlara ve tağuta inanıyorlar ve diğer kâfirler için: 'Bunlar, Allah'a iman edenlerden daha doğru yoldadır' diyorlar! Bunlar, Allah'ın kendilerine lanet ettiği kimselerdir. Allah kime lanet ederse, artık ona, gerçek bir yardımcı bulamazsın. Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir hisseleri mi var? Eğer öyle olsaydı insanlara çekirdek kadar bir şey bile vermezlerdi. Yoksa onlar, Allah'ın lütfundan insanlara verdiği şeylere karşı haset mi ediyorlar? Oysa İbrahim soyuna Kitab'ı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik. Onlardan bir kısmı ibrahim'e inandı, kimi de ondan yüz çevirdi; (onlara) kavurucu bir ateş olarak cehennem yeter.[204] Mekke'nin liderleri Yahudilerin sözlerinden hoşlandılar. Onların teşvik ve destekleriyle, aslında o an için pek de istekli olmadıkları bir savaş için tekrar heveslendiler. Ancak bazı sıkıntıları vardı. O zamanlar Mekke'nin en önemli sıkıntısı, Müslümanların engellemesi nedeniyle ticaret yapamamalarıydı. Haram aylarda Mekke'ye gelen tüccarlarla gerçekleştirdikleri küçük ticarî faaliyetlerle geçimlerini sağlamaya çalışıyorlardı. Hicretten sonra Mekke ekonomisi büyük zarar görmüş, artık büyükçe bir ordunun masrafını karşılayamayacak hale gelmişti. Ayrıca bir yıldır süren kuraklık nedeniyle kendilerini ve hayvanlarım doyuracak yiyecekten de mahrumdular. Bu kurak mevsimde ordunun ihtiyacını karşılamak için yiyecek ve su taşıyacak daha fazla deveye ihtiyaçları vardı. Mekke eşrafı, Yahudi heyetine, tekliflerini beğendiklerini, Müslümanların bir an önce imha edilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduklarını bildirdikten sonra, çok istedikleri bir savaştan kendilerini alıkoyan ekonomik engellerini sıraladılar. Yahudiler bunu bekliyorlardı. Böylesi bir duruma hazırlıklıydılar. Ekonomik konuları düşünmemelerini, ellerinden gelen yardımı vereceklerini bildirdiler. Bunda samimi olduklarını, desteklerini sonuna kadar sürdürmeye kararlı olduklarını belirtmeyi de ihmal etmediler. Çok zengin olan Yahudilerin yardım vaatleri karşısında Mekke eşrafı için problem çözülmüştü; memnuniyetle 'O zaman iş tamam' dediler. Madem ki Müslümanlara karşı yapılacak savaş topyekün imha savaşı olacaktı, bu durumda bölge kabilelerinin de desteğini almak gerekiyordu. Böylesi bir savaş sadece Kureyş ile gerçekleştirilemezdi. Zira, Kureyş'in çıkarabileceği savaşçı sayısı iki binden fazla değildi. îki bin kişilik bir ordu ise Müslümanları yok etmek amacında olan bir girişim için zayıf kalırdı. Bu nedenle diğer Arap kabilelerin de desteğini almak gerekiyordu. Ancak diğer Arap topluluklarının da desteklediği ve fiilen içinde yer aldıkları bir savaşla Müslümanları yok etmek mümkün olabilirdi. Mekke eşrafı Müslümanlara yönelik bir savaş için hazır olduklarını bildirdikten sonra, diğer kabilelerin de desteğinin sağlanması gerektiğini söylediler. Yahudi heyeti, bu konuyu dert etmemelerini, diğer kabile temsilcileriyle görüşüp onların yardımlarını sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarım söylediler. Yahudi heyeti Mekke eşrafına çok cömert davrandı. Eşrafın dile getirdiği her problemi çözecek bir teklif sundular. Mekke eşrafı, nihayet Müslümanları imha edecekleri bir savaşın gerçekleşeceği düşüncesiyle sevinip, sonucun kendilerinin zaferiyle sonuçlanacağına emin bir halde, savaşın tarihini de konuşmayı teklif ettiler. İstiyorlardı ki her şey bir anda olup bitsin. Fakat Safvan b. Umeyye, arkadaşlarının heyecanlı tavırlarından uzak kalmayı başarmış birisiydi. Arkadaşlarıyla Yahudilerin heyecanlı ve sevinçli bir şekilde savaşın tarihini ve hazırlıklarını konuşmaya başladıkları bir anda devreye girerek 'Yapmayın!' dedi; 'Daha Önce Muham-med'i tehdit edip savaşa davet ettik. O sözünde durdu biz duramadık. Sonunda o yü-celdi, biz rezil olduk. En iyisi gerekli hazırlıklara başlayalım. Acele edip şimdiden savaşın tarihini belirlemeydim. Ne olacağı belli olmaz'. Yahudi heyeti, Mekke eşrafıyla görüşüp anlaştıktan sonra, savaşta yer almalarını sağlamak için diğer Arap kabilelerine gittiler. Görüştükleri topluluk temsilcilerine, Müslümanlarla savaşmanın zorunlu olduğunu ikna edici bir dille anlatıp, Kureyş'in böylesi bir savaşa hasırlandığını ve onların muhakkak desteklenmesi gerektiğini söylediler. Kabilelerden bazıları ekonomik gerekçeler ileri sürüp, savaşa pek istekli davranmadılar. Fakat, Yahudiler maddî konularla ilgili bu gerekçeleri çözmede cömert davranıp, kabile reislerini ikna ettiler. Kabileler içerisinde Müslümanlarla savaşmaya en isteksiz görünenler Gatafanlardı. Müslümanlara yönelik savaşların büyük kayıplara neden olduğunu söylüyorlardı. Ancak Yahudi heyet onları da ikna etmekte zorlanmadı. Onlara karşı daha da fazla cömert davranıp Hayber'in bir yıllık hurma ürününü vaadettiler. Bu iyi bir teklifti. Gatafan temsilcileri söz konusu teklifi anında kabul ettiler. Böylelikle bölgedeki büyük Arap kabilelerinin büyük çoğunluğu Müslümanlara yönelik bir savaş için hazırlıklara başladılar. Yahudi heyeti görevini gerektiği gibi yapmış olmanın keyfi ile Hayber'e döndü. Yahudiler, planlanan savaşa insan gücü ile katılmayacaklar, ama savaşın masraflarını karşılayacaklardı. Savaş hazırlıkları, Müslümanlara hissettirmeden gizlice sürdürüldü. Uzun sayılmayacak bir süre içerisinde de tamamlandı. Plan gereği her kabile belirli bir tarihte yola çıkacak, aynı yönden gelenler yolda birleşecek, farklı yönlerden gelenlerle ise Medine önünde buluşulacaktı. İttifak ordusunun liderliğini Kureyş yapacaktı. Başkomutan Ebû Süfyan olacaktı. Yaklaşık bin beş yüz kişiden oluşan Mekke ordusu, Müslümanları yok etmeyi amaçladıkları savaş için Şubat ayının ikinci yarısında [205] yola çıktı. Ordudaki hemen herkesin bineği vardı. Ordu üç yüz at ve bin beş yüz deveye sahipti. Bu da Yahudilerin maddî desteklerinde ne kadar cömert davrandıklarını göstermesi açısından önemlidir. Mekke'nin şirk ordusu, yolda diğer kabilelere mensup savaşçıların katılımıyla katlanarak büyüdü. Medine önlerine gelindiği zaman büyükçe bir ordu teşkil etti. Güney taraflardaki kabile savaşçılarının da gelmesiyle ordunun mevcudu on bine ulaştı. Ordunun, sayıca en büyük gücünü bedevi Ehabişler oluşturuyordu. Ehabişler dört bin adamla şirk ordusuna katıldılar. Fezâre kabilesi bin, Mürre kabilesi dört yüz, Eş-ca kabilesi dört yüz, Kinane, Sakif ve Esed kabileleri ise 'çok sayıda' savaşçı ile müşrik cephenin ordusunda yer aldılar. [203] Vakıdî, Meğazi, 11/442. [204] Nisa, 4:51-55 [205] H.5/M. 626 |