> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > İnsan Ve Değeri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsan Ve Değeri  (Okunma Sayısı 984 defa)
29 Temmuz 2011, 16:36:49
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 29 Temmuz 2011, 16:36:49 »



İnsan Ve Değeri


Allah katında en şerefli olanınız, O'ndan en çok çekinenizdir. [42]

Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevir­dik. Yalnız, inanıp iyi işler yapanlar hariç. Onlar için ardı arkası kesilmeyen bir mükâfat vardır.[43]

Resulüllah'ın Mekke eşrafına İslâm'ı anlattığı; onları ilâhî bilgilerden haberdar edip, bireysel ve toplumsal hayatlarını düzene koyacak ölçüleri bildirdiği günle­rin birinde yaşanan bir olay ve bu olaya bağlı gerçekleşen ilâhî ihtar, hem İslâm'ın insana bakışını ortaya koydu ve hem de bizzat Resulüllah'ın risâlet sürecindeki eğitiminin aşamalarından birisini teşkil etti. Resulüllah'ın Utbe b. Rabia, Utbe b. Şeybe, Ebû Cehil, Umeyye b. Halef, Amr b. Hişam, Velid b. Muğire ve Abbas b. Abdülmuttalib gibi eşraftan kişilerle konuştuğu bir zamanda, iki gözü de görme­yen Ibn Ümm-ü Mektum yanlarına geldi. Ibn Ümm-ü Mektum, Resulüllah/a iyice yakalaşarak: 'Ey Allah'ın Resulü.' Beni, AUah'ın sana öğrettiklerinden haberdar et; ba­na Kur'an oku' dedi. O anda Mekke eşrafına islâm'ı anlatmakla meşgul olan Resu­lüllah, bu isteğe aldırmadı. Eşrafla konuşmasına devam etti. Ibn Ümm-ü Mektum isteğini tekrar dile getirdi. Resulüllah, eşrafın ilgiyle kendisini dinlediği bir anda, sıradan ve üstelik kör birisinin böylesine ısrarlı bir şekilde sözünü kesmesinden hoşlanmadı. îbn Ümm-ü Mektum'u duymazlıktan gelerek eşrafla konuşmasına devam etti. İbn Ümm-ü Mektum isteğini yine tekrarladı. Israrlı bir şekilde Resu-lüllah'ın kendisini Kur'an'dan haberdar etmesini istiyordu. Resulüllah yine aldır­madı. Ibn Ümm-ü Mektum ısrarından vazgeçecek gibi değildi; isteğini tekrarladı. Kesulüllah, Ibn Ümm-ü Mektum'un ısrarcı talebi nedeniyle eşrafla konuşmasını sürdüremez oldu. Bu durum nedeniyle canı sıkıldı. Canı sıkılmış bir halde yüzünu işitip, Ibn Ümm-ü Mektum'a sırtını çevirerek, eşrafa anlatmakta olduğu ko­nuya devam etti.

Resulüllah, İbn Ümm-ü Mektum'u dikkate almamıştı. Çünkü, risâletin o za­manlarında, eşraftan bazı kişilerin İslâm'a girmesi durumunda İslâm davetinin ko­laylaşacağım ve diğer insanların daha kolaylıkla İslâm'a gireceklerini düşünüyor­du. Kanaatince, eşraftan birisinin İslâm'a girmesi, İslâm'a ve müminlere güç kazandıracaktı. Dolayısıyla, İbn Ümm-ü Mektum gibi iki gözü de görmeyen, başka­larına muhtaç olan ve hiç kimse üzerinde etkisi bulunmayan birisi yerine Utbe b. Rabia, Ebû Cehil, Umeyye b. Halef veya Abbas b. Abdülmuttalib gibi birisinin İs­lâm'a mensup olmasını daha fazla Önemsiyordu. Bu, her toplumsal hareketin lide­rinin veya o hareketin mensuplarının düşündüğü, tamamıyla davanın menfaatini önceleyen bir düşünceydi. Resulüllah düşünüyordu ki, güçlü adamlar davayı güç­lü kılarlar. Ancak kabul etmek gerekir ki bu tamamıyla beşerî bir düşünceydi. İn­sanları yeteneklerine veya özürlü olup olmadıklarına göre ayrım ancak insanlar açısından bir anlam ifade etmektedir. Allah katında insanlar bu şekilde ayrılmaz ve değerleri bu şekilde belirlenmez. Allah katında önemli olan kimin ilâhî haki­katleri kabule ve kabul ettiklerini uygulamaya daha istekli olup olmadığı ve bun­lar doğrultusunda yaptıkları veya yapmadıklarıdır. İşte bu değerler çatışması; be­şeri değerlerle ilâhî değerlerin çatışması davet sürecinde kendini açığa vurdu. Re­sulün ayetlerle adım adım yetiştirilmesi aşamasında, bu konu da İbn Ümm-ü Mektum vesilesiyle Resulüllah'a öğretildi.

İbn Ümm-ü Mektum'un isteğine kulak asmayan, hatta sırt dönen Resulüllah, Mekke eşrafına anlatacaklarını anlatıp yanlarından ayrılırken Abese sûresi vahyo-lundu. Ayetler Resulüllah'ı hatalı buluyor ve gerekçesini de açıklıyordu. Resulül­lah hatasını anlamakta zorlanmadı. O sırada vahyolunan sûrenin îbn Ümm-ü Mektum'la ilgili kısmı şöyledir: 'Yüzünü ekşitti ve döndü, kör olan kimse geldi diye. Ne bilirsin belki de O senden ögrenecekleriyle günahlarından temizlenecekti. Yahut kendisine hakikat hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti. Konuş­makta olduğun Kureyş'in ileri gelenlerinden kendilerini her şeye yeterli görenlere ge­lince; sen bütün ilgiyi onlara gösterip onların üstüne düştükçe düşüyorsun. Oysa on­ların arınmaktan geri kalmalarının sorumlusu sen değilsin. Ama, sana koşarak gelen ve Allah'tan korkan kimseyi ise, görmezden gelip başkalarıyla meşgul oluyorsun. Ba­yır, hayır böyle yapma. O Kur'an elbette bir öğüttür. Bunun için kim istekliyse O'nu hatırlayıp öğüt alabilir.[44]

Resulüllah bu ilâhî ihtarla anladı ki, İslâm'ın özel hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Hele, davetin menfaati' adı altında zengin, siyasal gücü bulunan, toplumsal statü­sü yüksek olanlara sırf bu özellikleri nedeniyle değer verme ve onları kazanma gi­bi özel bir hedef ve niyeti hiç yoktur. Bu din, insanların yolunu doğru kılmak, ön­lerini aydınlatmak ve gidişatlarının hep doğruya, güzele, iyiye, hayra yönelik olsağlamak ve tüm bunlara kim istekliyse onu 'esenliğe1 ulaştırmak amacm-

toplumsal statüleri, cinsiyetleri, ekonomik durumları ne olursa olsun. İbn Ümm-ü Mektum'a gelince, o, iki gözü görmeyen, toplumsal bir gücü olmayan, siyasal veya ekonomik gücü bulunmayan birisi olabilir, ama hakka yakınlığı ve hakkı temsil isteğiyle Allah katında ve dolayısıyla İslâm açısından binlerce, on binlerce ve hatta sayısız Mekke eşrafından daha değerlidir; Allah'ın katında ibn Ümm-ü Mektum'a rağmen Mekke eşrafı bir değer, bir anlam ifade etmemektedir.

Resulüllah bu ilâhi ihtar sonucunda İslâm davetini buna göre yürütmeye de­vam etti. îbn Ümm-ü Mektum'a karşı da özel bir ilgisi oldu. îbn Ümm-ü Mek­tum'a hitap ederken, Kendisinden dolayı Rabb'imin beni ihtar ettiği kişi [45] demeyi tercih etti. Ayrıca ona idarî görev vermekten de kaçınmadı. Onu, Medine döne­minde, askerî sefere çıkarken, on üç defa [46] kendi yerine vekil tayin ederek Medi­ne'de bıraktı.


 
[41] Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten men eder ve Allah'a inanırsınız...' (Al-i İmran, 3:110)

[42] Hucurât sû­resi, 49:13

[43] Tın sûresi, 95:4-6

[44] Abese, 80:1-12

[45] İbn Abdilber, eUstiâb fî Esmai'hAshâb, 11/502.

[46] İbn Hacer, eUsabe, 11/523; İbn Abdilber, d-îstiab, 11/502.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsan Ve Değeri
« Posted on: 20 Nisan 2024, 01:38:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsan Ve Değeri rüya tabiri,İnsan Ve Değeri mekke canlı, İnsan Ve Değeri kabe canlı yayın, İnsan Ve Değeri Üç boyutlu kuran oku İnsan Ve Değeri kuran ı kerim, İnsan Ve Değeri peygamber kıssaları,İnsan Ve Değeri ilitam ders soruları, İnsan Ve Değeriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes