> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > İlk Tepkiler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İlk Tepkiler  (Okunma Sayısı 6771 defa)
02 Ağustos 2011, 16:56:39
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 02 Ağustos 2011, 16:56:39 »



İlk Tepkiler


Rabbimden bana peygamberlik geldi. Bu sebeple sıkıntıya maruz kaldım. Bana insanların beni yalanlayacakları söylendi; 'Sen bildiğini yapacaksın, on­lar da sana bildiklerini yapacaklar' denildi. Ya Rabbi! Kalbime güven vere­cek ve benden bu kederi giderecek yolu göster. (Hz. Muhammed (s)

Hz. Peygamber'in daha önce hiç beklenmeyen bir şekilde, birdenbire çevresinde­ki insanlara inançlarının ve hayat tarzlarının yanlış olduğunu söylemeye başlama­sı, daha ilk andan itibaren tepkilere neden oldu. Kırküç yıllık bir dönemi kapsa­yan hayatı boyunca hemşehrilerinin tamamının saygı ve takdirini kazanmış birisi olarak, söyledikleriyle neredeyse bütün tanıyanlarını önce şaşkınlığa sürükledi. Mekkeliler, saygıyla andıkları Abdülmuttalib'in torunu, Hatice'nin kocası olan ve münzevî hayatım tercih edip adeta dünyadan el-etek çeken Muhammed'de ger­çekleşen değişime bir anlam veremediler. Gerekçesini anlamakta zorlandılar. Bü­yük bir şaşkınlıkla Muhammed'in durumunu aralarında görüşüp, konuşmaya baş­ladılar. O'nun, Mekke'deki mevcut inançlara yönelik eleştirilerinin dozajının gün geçtikçe artması karşısında öfkelendiler. Gidişatın hiç de hafife alınacak nitelikte olmadığını şaşkınlık ve öfke içerisinde izlediler. Yakın gelecekte Mekke sistemini sarsacak ciddi bir problemle karşı karşıya olduklarını düşündüler. Fakat çocuklu­ğundan beri yakından tanıdıkları ve hiç kimsenin sahip olamayacağı olumlu sıfat­larla takdir ettikleri hemşehrilerine karşı fiilî bir tepkide bulunmayı akıllarına ge­tirmediler. Zira, O'na yönelik bir sataşma veya saldırının, mensubu olduğu Haşim oğulları soyu ile diğer soy ve aileler arasında büyük problemlere neden olacağını biliyorlardı. Aile bağlarının son derece güçlü olduğu Arap toplumunda bir ferde saldırının onun tüm ailesine, akrabalarına saldırı anlamına gelmesi, içlerinden ge­çeni uygulamaya koymalarına engel oluyordu. Haşim oğullarının, Resulüllah'm davetine katılmasalar dahi, zor durumda O'nu desteklemekten kaçınmayacakları­nı Arap kavmiyetçiliğin değişmez gereği olarak biliyorlardı. Kendilerini biraz ol­sun rahatlatan tek şey, Resulüllah'm tebliğ ettiği yeni dini sadece bireysel görüş­melerinde dile getirmesiydi. Bu durumu, yeni dinin toplumsallaşma ihtimalinin zayıflığına yönelik önemli bir işaret olarak düşündüler. Bu nedenle de tepkilerini daha çok alay etme biçiminde açığa vurdular. Resulüllah'la 'Abdülmuttalib oğulla­rının gökten haber alan oğlu [180] diye alay ettiler. Bu alaylarıyla da, üçüncü şahıslara yönelik olmak üzere, 'Muhammed'in sözleri kabul edilecek ve katlanılacak şeyler de­ğil; aklını yitirmiş birisini dikkate almaya gerek yok' demek ister gibiydiler.

Ancak her yeni günle birlikte durum biraz daha değişti. İlk zamanlar eşi ve ço­cuk yaştaki Ali ile sabah vakti Kabe'de namaz kılan ve başka taraftarı olmayan Re-sulüllah, kısa süre sonra Ebû Bekir gibi toplumda önemli statüye sahip bir şahsi­yetin desteğini aldı. Ebû Bekir, Mekke'nin eşrafından, Dâru'n Nedve'nin önemli üyelerinden birisiydi. Resulüllah'a Mekke sisteminin bir temsilcisi olarak giden Ebû Bekir, yeni dinin taraftarı olarak döndü ve o da kısa süre sonra Meclis'le olan bağlarını kesti. Üstelik, Ebû Bekir hiç çekinmeden ilk günden itibaren Resulül­lah'm söylediklerini kabul ettiğini açıkça her yerde ilan etti; bıkıp-usanmadan ye­ni dine taraftar aramaya başladı. Ebû Bekir'in İslâm'a girmesi, Mekke'de ciddi bir sıkıntıya neden oldu. Mekke eşrafı önceleri sadece Resulüllah'ı kaybetmiş olma­nın sıkıntısına sahiplerken, şimdi buna Ebû Bekir'de eklenmişti. Şaşkınlıkları ar­tıkça arttı. Şaşkınlıklarının sonu bir türlü gelmedi; her şaşkınlığı bir başkası izle­di. Her gün daha başkalarının da Resulüllah'm yanında yer aldığını, O'nun söyle­diklerini kabul edip desteklediğini duydular veya gördüler. Kendileri açısından en ilginç gelişme, Mekke toplumunun aşağılayıp, değer vermediği Bilâl, Habbab b. Eret, Süheyl, Ammar b. Yasir ve Sümeyye'den oluşan bazı kölelerin de yeni dine mensup olmalarıydı. Ebû Bekir gibi eşraftan birisi ile bvt kölelerin arasındaki her türlü farklılığın reddedilerek, birbirlerini eşit kabul etmeleri ise şaşkınlıklarının asıl nedenini oluşturdu. Bu, Mekke değerlerini alt üst eden toplumsal bir hareke­tin doğmakta olduğunun ilk, fakat aynı zamanda tehlikeli bir işaretiydi.

Mekkelilerin ve özellikle de eşrafın en çok düşündükleri ve cevabını bulmaya çalıştıkları konu, Resulüllah'm bir anda böylesi bir işe kalkışma nedeniydi. Aklı başında birisi küçük bir işe dahi amaçsız kalkışmayacağına göre, Muhammed gi­bi toplumun takdirini kazanmış son derece akıllı birisinin, toplumun tamamına cephe almayı gerektirecek bir işe kalkışmanın nedensiz olamayacağını düşündü­ler. Nedeni bulmaya çalıştılar. Fakat kendileri açısından makul bir neden bulama­dılar. Zengin olmak, makam elde etmek gibi gaye ve düşünceleri bulunmayan bi­risi olduğunu bildikleri Resulüllah'm, böylesi bir işe kalkışmasını bizzat kendile­rinin de inanmadıkları bir sebebe dayandırmak zorunda kaldılar: 'Aklını yitirmiş olmak'. Ne düşünürlerse düşünsünler, hiçbir şekilde başka bir gerekçe bulamadılar. İddialarını bazen 'mecnun' veya 'meczup' sözleriyle, bazen da 'çıldırdı' sözleriy­le ifade ettiler. İnsanların İslâm'a girişini önlemek için bu kanaatlerini propagan­da malzemesi olarak kulandılar. Hatta zamanla propagandaları Öylesine etkili ol­maya başladı ki, Resulüllah'ı bu menfi propagandanın etkisinden korumak için ayet vahyolundu. Söz konusu ayetle, ilk ayetler vahyolunduğu zaman durumu ka­bullenmekte zorluk çeken Resulüllah'm tekrar aynı tür şüpheye düşmemesi için gerekli önlem önceden alınmış oldu. Ayette, Mekkelilerin kanaatinin yanlışlığı yüzlerine vurulurken, Resulüllah'a da bir mesaj verilerek kalbi pekiştirildi; gidişa­tını sürdürmesi sağlandı; 'Sen, Rabb'inin nimeti sayesinde bir mecnun değilsin. Senin için kesintisin bir ödül var; çünkü sen büyük bir ahlâk üzeresin. Zamanı gelince ki­min fitneye tutulup çıldırmış olduğunu sen de göreceksin, onlar da görecekler. Gerçek şu ki, yalnızca senin Rabb'in, kimin kendi yolundan şaşırıp saptığını, daha iyi bilen­dir. Kimin hidayete erdiğini daha iyi bilen de O'dur.[181] Fakat daha sonra konuyla ilgili bir ayet daha vahyolundu. Bu sefer de muhatap doğrudan Re-sulüllah'tı. Bu ayette şöyleydi: '(Ey Muhammedi) eğer sen, sana indirdiğimizden kuşkuda isen, (vahyin ve risâletin mahiyetini) senden önceki kitap okuyanlara sor. Andoisun sana Rabb'inden hak geldi. Sakın kuşkulananlardan olma. Ve sakın Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan olma, yoksa ziyana uğrayanlardan olursun.[182] Bu ayet vahyolunduğu zaman, Resulûllah'm ilk tepkisi 'Ey Rabbiml Ben şüphe etmiyorum. Ehl-i kitabın sözünden bir delil de istemiyorum. Aksine, indirdiğin apaçık deliller bana yeter [183] oldu. Esasen, bu ayetle Resulüllah'm peygamberliğini tasdik ve pekiştirmek amaçlanıyordu. 'Diyelim ki, jarzedelim şüphe ettin, o zaman bil ki...' anlamına gelen ve Resulüllah'm düşünmesi dahi mümkün olmayan bir konuda, vahyin sıhhati konusunda kuşkuya mahal olmayacağı açıklanıyordu. Ay­rıca mezkûr ayet ile Resulüllah'ı davasına ruhen ve aklen hazırlamakla kalınma-yıp, diğer müminlerin de kalpleri pekiştiriliyor veya vahiy konusunda az da olsa kuşkulan bulunanlara cevap veriliyordu. Verilen mesaj açıktı, deniliyordu ki: 'Aranızda bir ömür yaşamış ve bu nedenle çok yakından tanıdığınız Muhammed, ilâ­hî bir silsilenin devamıdır. Kendiliğinden bir şey uyduruyor veya icat ediyor değil. O'nun durumunun tanıkları yanı başımzdaki Yahudi ve Hıristiyanlar dır. Onlarla sü­rekli görüşüyor ve ticarî ilişkiler içerisinde bulunuyorsunuz. Onlara sorun ve pey­gamberliğin mahiyetini anlayın. Sorduğunuz zaman öğreneceksiniz ki Muhammed'in bildirdiği ve sizleri şaşkınlığa sürükleyen şeyler ilk de/a O'nun şahsında açığa çıkan şeyler değil'. Böylelikle müminler muhtemel bir kuşkudan uzaklaştırılırlarken, müşrikler ise muhtemel iftiralarına başvurmadan cevaplandırıldılar; iftira girişim­leri peşinen önlendi.

Resulüllah'i davasına zihnen hazırlayan ayetler zaman zaman vahyolunmaya devam etti. Ruhunu destekleyip güçlendirmek için geçmişteki elcilerden örnekler verildi: 'Andoisun biz senden önce de elçiler gönderdik. Onlardan kimini (n hayatını)

sana anlattık. Kimini de anlatmadık [184] ayeti ile Resulüllah'ın risâlet gibi bir görevin ilk ve tek temsilcisi olmadığı, insanlık tarihi boyunca sürekli ve hatta her topluluğa [185] gönderilmiş hakikat önderlerinden sadece biri­si olduğu; dolayısıyla temsil ettiği davanın, diğer bütün davalardan daha sürekli ve köklü olduğu bildirildi. Bu ayetlerle, Resulüllah'm şahsında peygamberliğini pekiştirmek amacının yanı sıra, davetin muhataplarına da önemli mesajlar veril­di. Resulüllah'm bir türedi olmadığını açıklayan ayet ise konunun en önemli ör­neklerinden birisini teşkil etti: 'De ki; 'Ben peygamberlerden bir türedi değilim. (Ya­ni peygamberlik gibi bir özelliğe ilk defa ben sahip oluyor değilim). Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedüene uyuyorum ve ben apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim.[186]

Fakat, biraz daha geç dönemde olmakla birlikte, Mekke'de kulaktan kulağa ya­yılan, toplantı ve sohbetlerin başlıca konusu haline gelen Resulüllah'm akıl sağlı­ğıyla ilgili dedikodular, bazı müminleri veya İslâm'a girmeyi düşünenleri kısmen de olsa etkiledi. Veya böylesi bir ihtimal belirmeye başladı. Bunların kimler oldu­ğunu bilmiyoruz, ancak şu ayetler bu durumda bulunanların varlığından haber­dar olmamızı sağlıyor: 'Battığı zaman yıldıza andolsun. Arkadaşınız (olan peygam­ber) şaşırıp sapmadı ve azmadı. O nevadan konuşmaz. O (nun söyledikleri) kendisi­ne vahyolunan vahiyden başka bir şey değildir.[187] Aslında, müşriklerin Resulüllah'la ilgili söz konusu kanaatlerinin ve Resulüllah'a inanmış veya yakın­lık duyan bazı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İlk Tepkiler
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:40:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İlk Tepkiler rüya tabiri,İlk Tepkiler mekke canlı, İlk Tepkiler kabe canlı yayın, İlk Tepkiler Üç boyutlu kuran oku İlk Tepkiler kuran ı kerim, İlk Tepkiler peygamber kıssaları,İlk Tepkiler ilitam ders soruları, İlk Tepkilerönlisans arapça,
Logged
15 Ocak 2015, 15:27:40
Bahrişan 8

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 308


« Yanıtla #1 : 15 Ocak 2015, 15:27:40 »

HZ.Muhammed çevresindeki herkezi islam dinine geçmelerini söylemişti ve HZ.Muhammed peygamberlik dönemini güzel geçirdi allah razı olsun paylaşımdan
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
15 Ocak 2015, 17:05:12
Yunus Emre

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 499



« Yanıtla #2 : 15 Ocak 2015, 17:05:12 »

efendimiz ilk islamiyeti yaymaya basladiginda cok dislanmis ama daha sonra dogru yolu bulunca onlarda sevmisler inanamislar
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Her Anımızda Allah için Niyet Edelim ( Allah için )  Yerken , İçerken , Giyerken , Çıkarırken , Gezerken , Dinlenirken Bakarken , Duyarken , Yatarken , Kalkarken , Otururken , Okurken , Yazarken ve daha nicesinde... ( Allah için ) Niyet Edelim.
08 Mayıs 2015, 16:10:03
❣ Muhammed ❣

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 3.112


« Yanıtla #3 : 08 Mayıs 2015, 16:10:03 »

Esselamu Alleyküm Ve Rahmmetullah.Efendimiz (s.a.v) islami ilk yaydığı zamanlarda sayıları çok azdır ve gittikçe çoğalmaktadır.Bunun farkına varsa islam karşıtları efendimize her türlü kötülüğü yapmıştır.Fakat efendimiz her zaman sabretmiştir.Bizlerde daima sabredenlerden oluruz İnşaAllah.
Allah razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes