Konu Başlığı: İlk Talimatlar Gönderen: Ekvan üzerinde 02 Ağustos 2011, 17:20:57 İlk Talimatlar Ey elbisesine bürünen! Kalk ve uyar. Rabb'ini yücelt. Elbiseni temiz tut. Pis şeylerden uzak dur. Yaptığın iyilikleri çok bularak başa kakma. Rabb'in için sabret. [80] Resulüllah, Hıra mağarasında ilk ayetlerin vahyolunmasiyla bir peygamber olarak seçildiğini öğrenmişti. 'îkra', peygamberlik görevini başlatan ilk ayetlerin ilk kelimesi ve aynı zamanda ilâhî talimatların ilkiydi. Bu kelime ile Resulüllah'a 'okuması' emredildi. Resulüllah'm insanlara 'okuyup' bildireceği şey ise, varlığı, hayatı, varoluşu anlamayı sağlayacak ebedî hakikatler, ilkeler, bireysel veya toplumsal hayatı düzenleyip en güzel şekline kavuşturacak emirler ve yasaklardı. İnsanların inanç yanlışlıklarını düzeltecek bilgilerin birkaçı da 'ıkra'yı takiben verildi. Bu ilk ayetlerde, insanların rabb kabul ederek kendisine sığındıkları, emir ve isteklerine itaat ettikleri, ancak esasında rabb oluşla herhangi bir ilgileri bulunmayan şeylerin aksine; mutlak ve gerçek rabbın, insanı yaratan, sonsuz güce/kudrete sahip olan, insana bilgiyi öğreten Allah olduğu bildirildi. Resulüllah, vahyolunan ilk ayetlerle birlikte, görevinin gereklerini yerine getirmesinin biç de kolay olmayacağını anladı. Daha ilk ayetlerde emredilen ve yerine getirmesi istenen şeyler bile, Mekke toplumunun bazı İnançlarıyla çatışıyordu. Bunların ilanının tepki göreceği kesindi. Biliyordu ki insanlara, inandıkları şeylerin ve yaşadıkları hayat tarzının yanlış olduğunu bildirerek, halihazırdakin-den farklı bir inanç sistemi ve hayat tarzı sunmak kolay bir iş değildir. Böylesi bir işe kalkışmak, zorlukları, sıkıntıları, tepkileri peşinen kabul etmek demektir. Hatta Varaka b. Nevfel'in dediği doğru ise, ilâhî görevi dahilinde, düşündüğünün çok daha ötesinde büyük zorluklara muhatap olmayı kabullenmesi ve evinden, yurdundan sürülmeye hazır olması gerekmektedir. Bu nedenle, peygamberliğinin daha ilk günlerinde, bir insan olarak ilâhî görevinden kaynaklanan bazı sıkıntılara sahip oldu. Karşılaşacağı tepkiler nedeniyle 'okuması' emrolunan ayetleri insanlara 'okumakta' zorlandı. 'Ne yapayım! Bunları kavmime nasıl söylerim! [81] diyerek en yakın dostu ve destekçisi eşine korku ve sıkıntılarını açtı. Ancak, yıllarca hakikati aramış, hayatının önemli bir kısmını hakikate ulaşma çabalarıyla geçirmiş birisi olarak, şimdi kendisine verilen hakikat bilgisini terk etmesi veya insanlara bildirmekten vazgeçmesi mümkün değildi. Önünde tek seçenek vardı: Görevinin gereğini yapmak. Başka bir seçeneği yoktu. Bu nedenle, göreceği tepkilerden çekinmesine rağmen, Hırâ'da vahyolunan ayetleri Mekkelilere, özellikle de çoğu zaman görüşüp konuştuğu Mekke eşrafına 'okudu'. Onları kendisine vahyolunanlardan haberdar etti. Dinleyenler kulaklarına inanamadılar; şaşırdılar. Mekke eşrafının dikkatini çeken ve şaşırmalarına neden olan asıl şey, Resulül-lah'm Mekke'deki mevcut inançlardan farklı bir inanca mensup olması değildi. Onlar, Resulüllah'ın, Mekke halkının genel inancıyla çatışan bir inanç sistemini insanlara bildirmekle görevli olduğunu söylemesine şaşırdılar. Durumu değerlendirmeye ve anlamaya çalıştılar, fakat zorlandılar. O güne kadar kendisiyle ilgili herhangi bir şikayetleri bulunmayan, son zamanlarda ise münzeviligi tercih ederek adeta dünyadan el-etek çeken ve 'en güvenilir kişi olarak andıkları hemşehrilerinin, kendileri için oldukça farklı ve yeni bir söylemle karşılarına geçmesi yakın geçmişte yaşadıkları bazı sıkıntıları hatırlamalarına neden oldu. Zeyd b. Amr nedeniyle yaşananların tekrarlanmasından korktular. Zeyd'in, Kabe'nin putlar tapmağına dönüşmesini protesto etmesi ve putperestliği reddetmesi nedeniyle tüm Araplar katında itibar kaybına uğrayarak, birçok ekonomik imkân ve avantajlarını kaybetme tehlikesi yaşadıkları günleri hatırladılar. Bu sefer de Muhammed nedeniyle aynı durumla karşılaşmamayı temenni ettiler. Fakat takip eden günler endişelerini artırdı. Resulüllah, üyelerini Mekke eşrafının teşkil ettiği ve hemen her gün Kabe'nin yanındaki Dârıı'n Nedve'de toplanan şehir meclisine eskiden sıklıkla uğrayıp görüşme ve sohbetlere katılmasına rağmen, artık hiç uğramıyordu. Mekke eşrafı, O'nun Meclise uğramamasını, muhtemel bir ayrılığın ilk işaretleri olarak değerlendirdiler. Şehir meclisindeki sohbet toplantılardan birisinin gündemini, yıllardır 'en güvenilir kişi' olarak andıkları hemşehrileri Muhammed'in kendilerine "okuduğu' sözler ve kendilerinden uzak durması oluşturdu. Ikİ yıla yakın süredir garip bir tutum sergileyen, günlerinin büyük bir kısmını dağdaki mağarada veya şehre indiği zaman da evinde geçiren, ticareti terk eden, insanlarla ilişkilerini seyrelten Muhammed'in, topluma çok farklı bir misyonla dönüşünün sebep ve sonuçlarını konuştular. Kâhin olduğunu veya olmayı planladığını düşündüler. Fakat bu iddia kendilerine de gerçekçi gelmedi ve ikna olacakları bir değerlendirme yapmakta zorlandılar. Toplantı sonunda her şeyi kendisiyle açıkça görüşmeye ve bu görüşme sonunda edinecekleri bilgi ve kanaate göre bir tavır almaya karar verdiler. Resulüllah kendi yanlarına ve özellikle Meclis'e gelmediği için, Meclis'i temsilen kendilerinden birisinin onunla görüşmesini kararlaştırdılar. Bu amaçla, Meclis'in sayem üyelerinden ve Nizâret işlerinden sorumlu Ebû Bekir'i görevlendirdiler. Muhammed'in düşüncesini doğru şekilde ancak Ebû Bekir aracılığıyla öğrenebilirlerdi. Zira o, Muhammed'in en yakm arkadaşıydı. Ebû Bekir, hem Meclis'in temsilcisi sıfatıyla ve hem de kişisel bir merakla yakm dostunun evine gitti. Arkadaşına, hakkında yapılan dedikoduları bildirdi. Kendisiyle ilgili duyduklarının doğru olup-olmadığını sordu. Oturup konuştular. Ebû Bekir, arkadaşını, ne söylediğini ve ne yaptığını bilen birisi olarak buMu. O'nu, geçici bir hevesin peşinde koşturan bir maceraperest veya zihinsel bir problemi nedeniyle ne yaptığını bilmeyen birisi olarak görmedi. Değerli dostu, kendisine, ilâhî bir görevle sorumlu olduğunu, görevinin cinlerle bir ilgisinin bulunmadığım söylüyordu. Söyledikleriyle, hâl ve hareketleriyle, tutum ve davranışlarıyla karşısında son derece normal, akıllı, bilinci yerinde birisi vardı. Zaten çocukluğundan beri yakından tanıdığı dostu hep böyle birisiydi. Ebû Bekir, Meclise dönerek sevgili arkadaşı ile ilgili gördüklerini ve işittiklerini bildirdi, kanaatini açıkladı. Eşraf, düşündükleri şeyin doğru olduğunu duymaktan rahatsız oldu. Siyasî açıdan hassas bir denge üzerinde bulunan Mekke'nin seçkin aileleri arasında problem olabilecek bir durumla, Mekke'deki siyasî dengenin bozulmasına yol açabilecek bir süreçle karşı karşıya kalınacağının ilk işaretlerini fark etmiş olmanın sıkıntısıyla "başımıza büyük bir iş açıldı [82] demekten kendilerini alamadılar. Fakat buna rağmen umutlarını koruyup, Muhammed'in durumunun geçici bir heves olmasını temenni etmeyi tercih ettiler. Hatta son yıllarda münzevî kimliği ön plana çıkması nedeniyle duygusal patlama yaşıyor olabileceğini düşündüler. Bu temenni ve düşünceler o an için kendilerine daha makûl geldi. Yapılması gereken en uygun davranış, bekleyip görmekti. Mevcut şartlar açısından Muhammed'in durumunun geçici bir heves veya problem olmaktan öteye geçmemesini ummaktan ve beklemekten başka yapacakları herhangi bir şey yoktu. Bu kararlarının doğru olduğunu gösteren bir durumu da kısa süre içerisinde görüp, bu nedenle sevindiler. Muhammed'den, uzun bir süre, mağarada kendisine bildirildiğini söylediği sözlerin dışında yeni bir şey duymadılar, hatta meleğin kendisine gelmemesi nedeniyle sıkıntı içerisinde olduğunu öğrendiler. Vahyin kesintiye uğraması mutluluklarını artırmaya fazlasıyla yetti. Sevinç içerisinde 'Eğer Muhammed'e gelen şey, gerçekten Allah katından olsaydı, devam ederdi[83] diyerek rahatladılar. Sevincim bizzat Resulüllah'm yüzüne 'Cininin seni terk ettiğini görüyorum [84] diyerek kaba ve aşağılayıcı bir tavırla dile getirenler de oldu. Bazıları ise 'Muhammed'e veda edildi [85] diyerek yeni durumu sevinç içerisinde çevrelerindeki insanlara bildirdiler. Karşılaştığı bu ilk tepkiler, düşündüğü zorlukların sadece zihninde yer alan hayali şeyler olmadığını anlaması açısından Resulüllah için önemliydi. Daha düne kadar kendisine büyük saygı gösterenlerin, hatırını kırmaktan kaçınanların, henüz birkaç ayette kendisine karşı dostane olmayan tavırlar geliştirmeye başladıklarını görünce biraz korktu, biraz üzüldü. Vahiy devam ettikçe, 'okuması' gereken bilgiler arttıkça durumunun ne olacağını düşündü. Bunları düşündükçe korku ve tedirginliği daha da arttı. Bu korku ve tedirginliğe, vahyin kesilmesi nedeniyle yaşadığı terkedilmiş olma korkusu da eklenince, durumu hepten kötüleşti. İntihar etme düşüncesiyle sarp dağların zirvelerine çıktı. Fakat bunun yanlış bir tercih olduğunu anlayarak, düşüncesini uygulamaya koymadı. Mekke'ye döndüğü zamanlar evine kapandı. Kimselerle görüşmedi. Daha önce yalnızlığa eğilimli hayatını hepten yalnızlığa hapsetti. Günler zor geçiyordu, fakat yıllar geçti. Üç yıl sonra Müddessir sûresinin ilk yedi ayetinin vahyolunmasıyla, kaygılarının en önemli nedeni olan terk edilmiş olma düşüncesinden tamamıyla kurtuldu. [80] Müddesir sûresi, 74:1-7 [81] îbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihâye, 111/24 [82] Îbn îshak, Siyer 261; Îbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihâye, 111/35 [83] Îbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihâye, 111/22 [84] Buharı Fedaüü'l Kur'an 1, Teheccüd 4, Tefsir 93/1; Müslim, Salât 82, 84, 91, Cihad 115; Ebû Davud, Salât 68; Neseî, Sehv 11; îbn Mâce İkâmet 144; Ahmed, Müsned 111/344, ıv/312- [85] Ibn İshak, Siyer, 263; Îbn Kesir, Tefsiru Ibn Kesir, IV/523; Kurtubî, cl-Camı u h Ahkamı I Kur'an, X/347; Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, X/336 Konu Başlığı: Ynt: İlk Talimatlar Gönderen: Pelinay üzerinde 16 Aralık 2015, 19:20:06 Cahikiye araplari.ne kadar da igrenc,karanlik adetleri,inanislari vardi.ve Efendimiz bu karanligin icine gunes gibi dogdu.elbette bu kolay olmadi.
Hatta cok cok zordu.ama O dauima Rabbine gunvendi ve asla umudunu yitirmedi. Rabbim Efendimizi hakiyla ornek almayi nasip eylesin insallah bizlere.Allah razi olsun paylasim icin Konu Başlığı: Ynt: İlk Talimatlar Gönderen: Mustafa/Samed üzerinde 16 Aralık 2015, 19:50:16 Ve Aleykümüsselam. Peygamber efendimiz dünyanın en ahlaklı insanıdır. Paylaşım için Rabbim razı olsun.
Konu Başlığı: Ynt: İlk Talimatlar Gönderen: Ceren üzerinde 16 Aralık 2015, 19:53:37 Aleykumselam.Rabbimin emir ve yasaklarina uyan onun yolunda giden ve onun rizasini kazanan kulalrdan olalim insallah...
|