> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > İlahî Yardımlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İlahî Yardımlar  (Okunma Sayısı 894 defa)
26 Temmuz 2011, 12:15:40
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 26 Temmuz 2011, 12:15:40 »



İlahî Yardımlar


İslâm ordusu, Bedir'e önceden gelip, uygun bir yere yerleştiği için avantajlı görü­nüyordu. Fakat yerleşilen alan kumdu; hareket ederken zorlanılıyordu. Bu olduk­ça önemli bir dezavantajdı. Ancak buna rağmen yer değişimine gidilmedi. Yer de­ğişimine gidilmesi durumunda kuyuların ve havuzların kontrolünü kaybetmek söz konusu olacaktı. Halbuki kuyu ve havuzların kontrollerinde olması Müslü­manların önemli bir avantajlarıydı. Müslümanlar kuyu ve havuzları kontrollerin­de tutmakla, kumluk alanda bulunmak seçenekleri arasında tereddüt içerisinde ne yapacaklarını düşünürlerken, savaş boyunca birçok kez kendisini hissettirecek ilâhî yardımın bir kısmı savaştan önceki gece geldi. O gece, hiç beklenmeyen bir şekilde yağmur yağdı. Yağmur Müslümanların bulunduğu kumluk zemini sertleş-tirirken, müşriklerin yerleşmesi muhtemel yerleri bataklığa çevirdi. Müşriklerin hareket etmesi son derece güç olacaktı. Bir başka önemli gelişme ise, savaşın ger­çekleştiği günün öncesindeki gece bütün Müslümanların üzerine ağır bir uyku çökmesiydi. Resulüllah hariç bütün Müslümanlar derin bir uykuya daldılar. Her­kes bulunduğu yerde çöküp kaldı. Bu ilâhî yardımdan başka bir şey değildi. Çün­kü bu uyku zihinleri dinlendirdi, kuşkuları yok etti, korkuları sildi. Bu uykunun Müslümanların yorgunluğundan dolayı gerçekleşen bir durum olmadığı, Müslü­manları savaşa hazırlayan, Müslümanları dinçleştiren bir ilâhî yardım olduğu bir ayetle şöyle açıklandı:. '(Hatırlayın ki, Allah ) o zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) simden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu.[175]

Herkesin uyuduğu o gece Resulüllah sabaha kadar dua etti. Sabah namazı vak­ti askerlerini uyandırarak namaz kıldırdı. Hz. Ali o gecenin tanığı olarak şunları anlatmıştır; 'Bedir gecesi hepimi? uyuyakaldık. Sadece Resûîüîlah uyumadı. O, bir ağacın altında sabaha kadar namaz kılıp, dua etti. Gece bira? yağmur yağdı. Hemen ağaçların veya deri kalkanlarımızın altına sığındık. Bu sırada Resulüllah ara vermek­sizin duasına devam ediyor; "AUahıml Şu Müslümanlar helak olursa yeryüzünde sa­na ibadet edecek kimse kalmaz' diyordu. Resaîüllah/ecr doğunca ayağa kalktı ve 'Ey Allah'ın kulları! Namaza' diye seslenmeye başladı. Hepimiz derin uykularımızdan uyandık. Resûiüllah'm imamlığında namazlarımızı kıldık. Resulüllah bîzîere savaşa teşvik eden bir konuşma yaptı. [176] O gece islâm ordusunda bunlar olurken, Müslü­manlar dinlenip, rahatlarlarken; Mekke ordusunu bir tedirginlik, bir korku sardı. Öyle ki sabaha kadar hiç birisi uyuyamadı. Herkes bedenen yorgun, zihnen bit­kin, tedirgin ve korku içindeydi.

Sabah olunca Resulüllah savaş tecrübesine sahip Müslümanlarla bir kez daha istişare etti. Asım b. Sabit savaşa ok atarak başlamanın, düşmanla aradaki mesafe­nin azalmasıyla taş atmanın, mesafenin iyice azalmasıyla mızrak atmanın ve me­safenin tamamen kapanmasıyla da kılıçlarla savaşmanın uygun olacağını bildirdi. Resulüllah bu taktiği beğendi ve buna göre davranılması talimatını verdi. Herkes çevreden taş toplayıp, duracağı yere yığdı. Müslümanlar düşmana atacakları taş­lan topladıktan sonra hizaya geçtiler. Resulüllah, elindeki okla herkesin duracağı yeri gösteriyor, geri çekilmesi gerekene dokunuyor veya ileri çıkması gerekene işaret ediyordu. Bu sırada şaşırtıcı bir olay yaşandı. Resulüllah elindeki okla mü­cahitleri hizaya sokarken, önde duranlardan Sevâd b. Gaziyye'nin göğsüne vura­rak geri çekilmesini istedi. Sevad hiç beklenmedik bir tepki verdi. 'Ey Allah'ın Re­sulü! Canımı acıttın kısas isterim' dedi. Arkadaşları susmasını söylediler ama Sevâd eteğinde ısrarcıydı. İsteğinden vazgeçirmek mümkün görünmüyordu. Resulüllah göğsünü açarak 'Haydi kısasını uygula, ödeşelim' dedi. Sevad'ın ısrarlı bir şekilde kısas isteğinin neden olduğu şaşkınlık kaybolmadan, yeni bir şaşırtıcı olay yaşandi. Sevâd, göğsünü açmış ve kendisine vurulmasını bekleyen Resûlüllah'a sarılıp, vücudunu öpmeye başladı. Bir yandan da kısas istemekle asıl amacının ne oldu­ğunu söylüyordu: 'Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun. Bu gün Allah'ın emriyle, ecelimin geldiğini görüyor ve ölüp senden ayrı kalmaktan korkuyorum. Bu­nun için, seninle birlikte olan şu son anımda sana sarılmak, tenine dokunmak istedim. Hakkımda dua et. [177]

Resûlüllah orduyu gerektiği şekilde hizaya soktuktan sonra bir konuşma yap­tı. Her zaman olduğu gibi, bu sefer de Allah'a hamd ettikten sonra şunları söyle­di: 'Ey Müslümanlar! Ben Allah'ın emirlerini bildiriyor, teşvik ettiği şeylere teşvik edip, sizi yasakladığı şeylerden uzak tutmaya çalışıyorum. Şüphe yok ki şanı yüce olan Allah, hak ve gerçek olanı emreder, doğruluğu sever. Hayır sahiplerine sevap ve­rir, onları mükafatlandırır. Sabredin. Sabrederek zahmet ve zorluklardan kurtulur, gam ve kederlerinizi dağıtırsınız, Allah'ın felahına ulaşırsınız. Bu gün burada O'nun görmesini istemediği, utanacağınız şeyleri yapmaktan kaçının. Ben aranızda Allah'ın bir peygamberi olarak O'nun azabından sakınmanızı istiyor, O'nun azabıyla korku­tuyorum. Biliniz ki Allah Allah'ın gazabı, sizin birbirlerinize olan öfkenizden daha büyüktür' buyurdu. O hâlde Allah'ın kitabında size emrettiği şeyleri hatırlayın. Allah size zilletten sonra izzet ve şeref verdi. Öyle ise Kitabına ve emirlerine sımsıkı sarılın ki Rabbiniz de sizden razı olsun. Bugün burada Allah'ın sizlere rahmet ve affıyla va-aâettiği şeye ulaşmak için çabalayın ve imtihanı kazanın. Bilin ki onun sözü hak ve azabı çetindir. Ben ve sizler Hayy ve Kayyum olan Allah'a bağlıyız. O'na sığındık, O'na tutunduk. O'na güvenip dayandık. Dönüşümüz O'nadır. Allahım beni ve bu mü­min kullarını bağışla. [178] Sonra Mücahitlerin önünde yürüyerek, tespit ettiği eksik­leri giderecek isteklerini söylemeye başladı. Bir ara, tam bir itaatle kendisini takip eden ve vereceği hücum emrini yerine getirmek için sabırsızlanan ordusuna bak­tı ve 'Siz bugün, burada Talût'un suyu geçen arkadaşları kadarsınız. Talût'la beraber nehri ancak müminler geçmişti [179] dedi. Bu bir övgü, bir müjde ve aynı zamanda bir uyarıydı. Övgüydü; Bedirdeki müminleri, Talût'un komutasında müşrik Calût'un ordusuna karşı savaşa çıkan ve bu sırada gerçekleşen imtihanları başaran mümin­lere benzetiyordu. Müjdeydi; Talût'un az sayıdaki mümin askerleri kendilerine göre çok kalabalık bir müşrik ordusuna karşı giriştikleri savaşta Allah'ın yardı­mıyla zafere ulaşmışlardı. O hâlde Bedir'deki müminler de zafere ulaşacaklardı. Uyarıydı; Talût'un az sayıdaki mümin askerleri itaat, sabır gibi şartlara uyarak ve Allah'a sığınarak zafere ulaşmışlardı. O hâlde Bedir'deki müminler de, savaşı ka­zanmanın şartlarından olduğu üzere, verilen emirlere itaat, zorluklara sabretmek gibi şartları yerine getirmeliydiler.

Resûlüllah sürekli dua ediyor ve dualarında sık sık Allahım! Şu bir avuç Müs­lüman eğer helak olursa, sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmayacak. Sen on­ları galip kıl [180] diyordu. Bir ara gölgeliğe gidip, ellerini kaldırarak dua etmeye başladı.Dua ederken ellerini kaldırmaktan üzerindeki abası sıyrılıp yere düştü. O'nun bu hali ve yakarışları Müslümanları etkiledi. Ebû Bekir yere düşen abayı

krar Resûlüllah'ın omuzlarına koyarken, duygulu bir sesle 'Ey Allah'ın Resulü.' Rabbin vaadini yerine getirecektir [181] dedi. O bunu söylerken, Resûlüllah'ın kendirinin göreceği zarardan dolayı üzülmesini istemediklerini söylemek istiyordu. Resûlüllah bir ara çadırına girdi. Kısa süre sonra zırhını giyinmiş olarak çadırın önünde gözüktü. Bu sırada 'O topluluk yakında bozulacak ve onlar arkalarım dönüp kaçacaklardır [182] ayetini okuduğu duyuldu. Müslümanlar sevindiler, daha bir cesaretlendiler. Savaşı kazanacaklarına, müşrikleri perişan edeceklerine inanıyor, bu konuda hiçbir kuşku duymuyorlardı.


 [175] En/al, 8:11

[176] Taberi, Tarihu'r-Rusül ve1-Matofe.il/269.

[177] Vakıdî, Meğazi, 1/40, 41; İbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 111/517.

[178] Vakıdî, Meğazi, 1/42, 43.

[179] Fahreddin Razî, Te/str-i Kebîr V/355

[180] ibn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 111/ 601; Taberî, Tarihu'r-Rusül ve1-Mutok.il/280.

[181] ibn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 111/ 601, 602; Taberî, Tarihu'r-Rusül vel-Mütofe.II/280.

[182] Kamer, 54:45


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İlahî Yardımlar
« Posted on: 16 Nisan 2024, 16:37:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İlahî Yardımlar rüya tabiri,İlahî Yardımlar mekke canlı, İlahî Yardımlar kabe canlı yayın, İlahî Yardımlar Üç boyutlu kuran oku İlahî Yardımlar kuran ı kerim, İlahî Yardımlar peygamber kıssaları,İlahî Yardımlar ilitam ders soruları, İlahî Yardımlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes