> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > İki Ordu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İki Ordu  (Okunma Sayısı 856 defa)
27 Temmuz 2011, 15:36:08
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 27 Temmuz 2011, 15:36:08 »



İki Ordu


Kervanın Müslümanların eline geçtiği haberi, tüm Mekkelilerin harekete geçmesi için fazlasıyla yeterli oldu.Yalan haber çabucak taraftar buldu. Mekke'de bir anda savaş bağırtıları duyulmaya, herkes birbirini savaşa teşvik etmeye başladı. Hemen herkes 'Muhammed ve adamları bunun Hadremî'nin kervanı [155] gibi olacağım mı sanıyorlar. Hayır! Vallahi, ondan bambaşka olduğunu onlara öğreteceğiz' diyerek birbi­rini savaş teşvik ediyordu. Mekke'de adeta genel seferberlik ilan edildi. Ge­çerli mazereti nedeniyle savaşa katılamayacak olanlar bile ücretini vererek kendi yerine savaşması için adam görevlendiriyordu. Zenginler mal varlıklarının önem­li bir kısmını hazırlıklar için harcıyorlar; silahı olmayana silah, zırhı veya binecek hayvanı olmayana zırh veya hayvan temin ediyorlardı. Hazırlıklar birkaç gün için­de tamamlandı. Mekke ordusu yaklaşık bin kişiden oluşuyordu. Askerlerin 100'ü atlı süvariydi, 700'ü ise deveye biniyordu. Yarısından fazlası zırhlıydı. Ayrıca, or­duda yer alanlar sadece savaşçılar değildi. Bazı hür veya köle kadınlar da orduya katılmışlardı. Bunlar, söyledikleri şarkılarla, okudukları şiirlerle ve oyunlarıyla sa­vaşçıların cesaretlerini artıracaklardı.

Mekke'de savaş hazırlıkları için yoğun bir faaliyet sürdürülürken, Müslüman­lar hazırlıklarını tamamlamışlar ve yola çıkmışlardı (5 Mart 624). Amaçları kerva­nı ele geçirmekti. Sayılan 300'ü biraz aşkındı.[156] Mücahitler, Mekke ordusunu oluşturan adamların aksine, sadece sayı olarak değil teçhizat yönünden de çok zayıftılar; 70 deve ve 2 atları vardı. 6 veya 9 kişi de zırha sahipti. Mücahitlerin yak­laşık üçte biri Muhacirlerden, diğerleri ise Ensardandı. Medine'den ayrılırken ba­zı kadınlar da mücahitlere katılmak istemişler, fakat istedikleri izni alamamışlar­dı. Resûlüllah, yaralıları tedavi etmek amacıyla da olsa kadınların bu harekâta ka­tılmalarını doğru bulmuyordu. Ayrıca harekâta katılmak isteyen bazı çocukları da geri çevirdi. Orduya katılmak isteyen çocukların arasında Ömer'in oğlu Abdullah, Zeyd'in oğlu Usâme, Ebt Vakkas'm oğlu Umeyr vardı. Bu çocuklar başlarını önle­rine eğip, üzüntü içerisinde evlerine dönmek zorunda kaldılar. Müslümanların sancaklarını Ali, Mus'ab b. Umeyr ve Sâ'd b. Muaz taşıyordu. Mus'ab'ın taşıdığı sancak beyaz, Ati ve Sâ'd'm taşıdıkları sancaklar ise siyah renkteydi.

Resûlüllah, Medine'den ayrılırken, namaz imamlığı yapması İçin 'kendisi nede­niyle Rabbinin ikazına maruz kaldığı' İbn Ümm-ü Mektûm'u, idarî işler için de Ebû Lübabe'yi görevlendirdi. Mekke kervanını karşılamak için en uygun yerin Bedir ovası olduğunu düşünüyordu. Üstelik, kervanın Bedir'e yakın bir bölgede olduğu­nun haberini de almıştı.

Bedir, Medine'nin 160 km kadar güney batısında, Kızıldeniz sahiline 30 km uzaklıkta, Medine-Mekke yolunun Suriye kervan yoluyla birleştiği yerde bulunan hurma bahçeleriyle ünlü bir yerleşim merkeziydi. O günün şartlarında Medi­ne den Bedir'e 3 günde gidilirdi. Müslümanlar kervanı kaçırmamak için mümkün olduğunca hızlı hareket ettiler. Ancak sahip oldukları develerin bazıları uzun yol­culuğa çıkamayacak kadar zayıf ve güçsüzdü. Bu nedenle bir kısmı Bedir'e varma-an yorgunluktan yığılıp, yerinden kalkamaz hale geldi. Müslümanlar ikişerli, erli olmak üzere develere nöbetleşe biniyorlar, birisi deveye binerken diğerleri yaya yürüyordu. O sırada 55 yaşında olan Resûlüllah her zaman olduğu gibi bu sefer de kendisini ayrı tutmamış, kendisi için özel, istisna şart veya imkân tahsis etmemişti. Bir deveye Ali ve Mersed b. Ebî Mersed ile nöbetleşe biniyordu. Yürü­me sırası kendisine geldiğinde, yol arkadaşlarının "Ey Allah'ın Resulü! Ne olur, sen bin biz yürürüz1 teklifini kabul etmiyor; "Siz yürümekte benden daha kuvvetli değil­siniz- Sevap ve mükafat konusunda da ben ihtiyaç sahibi olmayan birisi değilim. Ben de sizin gibiyim [157] diyerek binekleri olan deveye nöbetleşe binme konusundaki has­sasiyetini dile getiriyordu.

Müslümanlar kervanı ele geçirmek arzusuyla yola çıkmışlardı, ancak askerî bir birlik veya ordu olmaktan son derece uzak bir görünüme sahiptiler. Ordudan çok, düzensiz ilerleyen bir kitle görünümü sergiliyorlardı. Bu nedenle sayıca küçük ve askerî teçhizat açısından olduğu kadar, giyecek ve yiyecek açısından da son dere­ce yoksul ordusunu seyreden Resûlüllah, kendisini şu şekilde dua etmekten alı­koyamadı: 'Allahım! Bunlar yaya ve yalın ayaklar; sen onları donat. Allahıml Onlar açık ve çıplaklar; sen onları giydir. Allahım! Onlar açlar; sen onları doyur. Allahım! Onlar yoksullar; sen onları fazl-ı kereminle zenginleştir. [158] Üstelik, ramazan olduğu için oruç tutuyorlardı. Resûlüllah, Medine'den çıkıldıktan bir süre sonra herkes­ten orucunu açmasını istedi. Bazıları oruçlu kalmak konusunda ısrar edip ve oruç­larını açmadılar. Onlar, Resulüllah'm orucu açma isteğini bir tavsiye olarak dü­şünmüşlerdi. Resûlüllah bunlardan haberdar olunca herkesin orucunu açmasını tekrar istedi. Sözünü dinlemeyenlere sitem ederek 'Ey söz dinlemeyen topluluk! Oruçlarınızı açın. Ben orucumu açtım, sizlerde açın [159] dedi. Bunun üzerine herkes orucunu açtı; oruçlu kimse kalmadı.

Resûlüllah birkaç kişiyi keşif birliği olarak önden göndermişti. Keşif birliğinin getirdiği her türlü haberi titiz bir şekilde değerlendiriyordu. Arada bir yeni keşif birlikleri göndermeye de devam ediyordu. Ayrıca Medine'de durumların nasıl ol­duğunu, münafıkların ve Yahudilerin bir kötülüğe kalkışıp kalkışmadıklarını öğ­renmek için bazı Müslümanları da Medine'ye gönderdi. Çünkü, Medine'nin gü­venliğini de düşüncesinden uzak tutamıyor, bu konuda da belirgin bir tedirginlik yaşıyordu.


[155] Nahle harekatını kasdediliyor. Bu harekatta Amr b. Hadramî'nin yönetimindeki Ku-reyş kervanı, Abdullah b. Cahş komutasındaki mücahitler tarafından ele geçirilmişti.

[156] İbn İshak'a göre 314, Vâkıdî'ye göre 313 veya 314, Musa bin Ukbe'ye göre 316, tbn-i Şeybe'ye göre 319, İbn-i Sa'd'a göre 300 küsur.

[157] İbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/21.

[158] İbn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/20; Vakıdî, Meğazi, V16.

[159] Vakıdî, Meğazi, 1/33.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İki Ordu
« Posted on: 29 Nisan 2024, 02:42:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İki Ordu rüya tabiri,İki Ordu mekke canlı, İki Ordu kabe canlı yayın, İki Ordu Üç boyutlu kuran oku İki Ordu kuran ı kerim, İki Ordu peygamber kıssaları,İki Ordu ilitam ders soruları, İki Orduönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes