> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > İftiralar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İftiralar  (Okunma Sayısı 1174 defa)
29 Temmuz 2011, 16:03:45
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 29 Temmuz 2011, 16:03:45 »



İftiralar


Müşrikler, inançlarını, hayat tarzlarını, toplumsal sistemlerini... eleştirdiği ve eleştirdiklerinin yerine mevcuttakinden çok farklı bir inanç sistemi ve hayat tarzı sunduğu için İslâm davetine karşı gittikçe daha fazla öfkeyle doluyorlardı. Daveti durdurabilmek veya lehlerine bir sapmaya uğratabilmek için çabalarlarken, ilk aşamada Resulüllah'm peygamberliği ile ilgili kuşkular oluşturmaya çalıştılar. Bir insanın değil, ancak bir meleğin peygamber olabileceğini savundular. Ayetlerle verilen cevaplar karşısında oyunları bozulunca, bu sefer de Hz. Muhammed'in peygamberliğine şahit olarak yanında bir meleğin bulunması gerektiğini söyledi­ler. Ancak bu görüşlerinin de geçersizliği açığa çıkarılıp, insanlara gönderilen bir elçinin ancak insan olabileceği, melek gönderilse bile onun da ancak insan biçi­minde gönderileceğini anlayınca; daveti çarpıtma faaliyetlerine yeni bir aşama kaydettiler. Toplumsal statüsü, sosyo-ekonomik durumu nedeniyle, peygamberli­ğe Muhammed'den daha layık kimselerin bulunduğunu, onlar varken bir yetimin, halktan birisinin peygamber olmasını uygun bulmadıklarını ifade ettiler. Esasen bu bir tekliften ziyade, yetim, eşraftan olmayan birisinin peygamber olamayacağı, eğer peygamberlik iddiasında bulunuyorsa bunun yalan olduğunu dile getiren do­laylı bir tepki idi. Bütün bu itiraz ve iftiraları hiç vakit kaybedilmeden, her sefe­rinde en doğru ve en uygun şekilde ayetlerle cevaplandı.

Müşriklerin sürekli değişen ve hiçbir şekilde hakikat temeline sahip olmayan bütün bu tutum ve tavırlarına karşılık, ilâhî plan dahilinde fonksiyonunu yerine getiren Kur'an, müşriklerin iftiralanna inat, ebedî hakikatleri insanların kolay an­layabileceği bir tarzda sunmaya devam etti. Bu sunuşun temel özelliklerinden bi­risini ise, ilâhî hakikatleri herkesin kolaylıkla anlayabileceği tarzda somut örnek­lere dayanılarak açıklanması oluşturuyordu. 'Kıssa' tarzında anlatım ise, takip et­tiği yöntemin değişmeyen özelliklerinden birisiydi. Kur'an, insanlar için gerekli olan bilgiyi bildirmesinde farklı bir yöntem izliyor ve anlattığı kıssalarla gerçeği herkesin görebilmesini ve anlayabilmesini sağlıyordu. Kıssa demek, yaşanmış ha­yat hikayeleri, gerçekleşmiş olaylar demekti, Kur'an, gerçeği sunuşunda takip et­tiği bu yönteminde, oldukça çetrefil görünen bireysel ve toplumsal konuları, ya­şanan bir olayın, yaşamış bir kişinin ve toplumun hayatından örnekler vererek ko­lay anlaşılır hale getiriyor; bireysel ve toplumsal hayatı somut örneklerden hare­ket ederek ele alıyordu. Böylelikle konunun eksik ve açık bir tarafını bırakmıyor­du. Konuyu, yaşanmış insanî boyutta ele aldığı için, birey ve toplum gerçeğinin uzağında, hayattan kopuk hükümler vermek, açıklamalar yapmak hatasına ve eksikliğine sahip olmuyordu. Her açıklaması, verdiği hüküm Veya bilgi, hayatın ya­şanmış ve yaşanacak gerçekleri kadar hayatın içinde yer alıyordu. Ayrıca, yaşan­mış bir hayatın veya olayın üzerinden verdiği örneklerle, herkesin, anlatılan ya­şanmış gerçekleri, yaşadığı ve yaşayacağı hayatın içinde değerlendirip ve kolaylık­la anlamasını sağlıyordu. Ancak ne var ki müşrikler İslâm davetine tepkilerinin Kur'an'la ilgili kısmında, kıssa anlatımını dillerine doladılar. Kıssalarla anlatılan­ları değil de anlatılış yöntemini iftiralarının ve tepkilerinin malzemesi kıldılar.

Müşrikler, Resulüllah'm kimliğiyle ilgili itirazlarıyla amaçlarına ulaşamayınca hedeflerine Kur'an'ı koydular? Çünkü Resulüllah'm rehberinin, İslâm davetinin kaynağının Kur'an olduğunu görüyor ve biliyorlardı. Her türlü itirazları, demago­jileri, oyunları ayetlerle cevaplanıyor ve bozuluyordu. Kur'an nedeniyle hep kay­beden, mahcup olan, oyunu açığa çıkarılmış kimseler oluyorlardı. Bu nedenle in­sanların islâm davetine eğilimlerini saptırmak, İslâm'a ilgilerini azaltmak için Kur'an hakkında iftiralara başladılar, iftiralarını bir itiraz, gerçeği bulmak amacın­da olan birisinin çabaları gibi sundular. îlk iddialarından birisini Kur'an'ın Allah katından olmadığı, Resulüllah'm bir 'uydurması [165] olduğu iftirası oluşturdu. Sürek­li denecek sıklıkta bunu gündeme getirmeye başladılar.

Resulüllah'a karşı 'Biz seni değil, senin getirdiğin şeyi yalanlıyoruz [166] diyerek, tepkilerinin asıl nedeninin Kur'an olduğunu açıkça ifade eden eşraf, Meclis'teki toplantılarının birisinde islâm davetine yönelik yeni taktiklerini belirlediler. Bu sefer, Kur'an'ın anlattığı, geçmişte yaşamış peygamberlerden ve toplumlardan bahseden kıssaları dillerine dolamaya karar verdiler. Aralarındaki görüşmeler so­nunda Kur'an'ı, bir hikaye kitabı, bir masal kitabı gibi takdim etmeyi kararlaştır­dılar. Kendilerine okunan ayetler karşısında 'Bunlar eskilerin masalları [167] demeye başladılar.

İslâm davetini durdurmak veya çarpıtmak amaçlı girişimlerin bu sonuncusu­nun akıl hocası Nadr b. Haris'ti. Arap yarımadasının dışındaki birçok bölgeleri gezmiş ve buralardaki insanlarla görüşüp, konuşmuş olan Nadr b. Haris, seyahat­leri sırasında duyup öğrendiği hikayeleri Kur'an'a alternatif olarak sundu. 'Ey Kureyşliler, Vallahi ben Muhammed'den daha güzel söz söyler hikaye anlatırım' diye­rek, bildiği hikayeleri anlatmaya başladı. O, bu anlatmalarını da 'Görüyorsunuz Muhammed'in anlattıkları benimkilerin yanında hiçbir güzelliğe sahip değiV sözleriy­le bitiriyordu. Mekke müşriklerinin ve bilhassa da Nadr b. Haris'in söz konusu taktiği bazı kişiler üzerinde etkisi görülmüş olmalı ki, Velid b. Muğire de bir müd­det sonra Nadr b. Haris'in yöntemini takip etmeye başladı. Onların, Kur'an'ı bü­tün fonksiyonlarından soyutlayıp, bir hikaye kitabı gibi algılanmasını sağlamayı amaçlayan bu girişimleri, birçok kimsenin ön şartlı olarak Kur'an'ı dinlemelerine yol açtı.

Resulüllah, vahyolunan yeni ayetler ile her seferinde karşılaştığı zorlukları aşıyordu; ama buna rağmen sıkıntılıydı. Çünkü insandı, insan olan ise zorluklar, tepkiler karşısında sıkılır ve çekinirdi. İftiralar ve itirazlar kendi şahsından Kur'an'a yönelince sıkıntıları iyice arttı; zira, yalancı, oyuncu, hilebaz konumuna düşürülmeye çalışılıyordu. Bunlar karşısında öylesine sıkıldı ki, bir ayetin şahitli­ğiyle öğrendiğimize göre, müşrikleri öfkelendirecek, iftiralarını artırmalarına ne­den olacak bazı ayetleri duyurmayı ertelemek gibi bir düşüncenin zihnini kurca­ladığı zamanlar bile oldu.[168] Ama emir açık ve kesindi: 'Hakikaten, biz dilersek sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız; sonra bu durumda sen de bize karsı hiçbir koruyucu bulamazsın.[169] Rabbinden sana vahyolunana uy. O'ndan başka ilâh yoktur. Müşriklerden yüz çevir.[170]

Müşriklerin 'Kur'an'ı Muh.amm.ed uyduruyor', 'Masal anlatıyof iftiralarına en uygun cevap da yine Kur'an ile verildi. Kur'an kendisine yönelmiş iftirayı cevap­larken yüceliğini bir kat daha artırdı: 'Bu Kur'an Allah'tan başkası tarafından uydu­rulmuş bir şey değildir. Ancak kendinden öncekini doğrulayan ve o (ebedî gerçeği kapsayan) Kitabı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir. Yoksa, 'Onu (Muhammed) uydurdu' mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin.[171] Fakat müşrikler iftiralarında ısrarcı olunca bu sefer vahyin meydan okuyuşu daha da şiddetlendi: Vnu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu' mu diyor­lar? De ki: 'Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi on sûre getirin.[172] Daha sonra ise, eğer yapabiliyor-larsa,Kur'an'dakine benzer bir söz getirmeleri istendi: "Onu kendisi uydurdu!' mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmezler. Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz getirsin­ler.[173] Bütün bunlarla, Kur'an'm, Resulüllah tarafından söylenemeyecek/yazılamayacak kitap olduğu, bütün insanların ve hatta cinlerin [174] ve hatta Allah'tan başka her şeyin (melekler, cinler ve insanlar) bir araya gelse bi­le [175] Kur'an'ın tamamı bir yana, bir kısmının benzerini bile ifade et­mekten aciz oldukları bildirildi. Şiirden anlayan, sözü güzel söylemesini bilen o müşrikler ise bu meydan okuma karşısında 'Kur'an'ı Muhammed uydurdu ama 'Al­lah'tan vahyolunuyor' diye yalan söylüyor' iftiralarına bir daha başvurmadılar. Acziyet içerisinde, iftiraları ortaya çıkarılmış kimseler olarak, 'kendisi uyduruyor' if­tiralarını bir yana bıraktılar.

Müşrikler iftiracı tavırlarından vazgeçici değillerdi: çünkü gerçeği bulmak ve kabul etmek gibi bir kaygıları veya çabalan yoktu. Onların bütün çabaları mevcut inançlarının ve hayat tarzlarının devamını sağlamaya odaklanmıştı. 'Muhammed Kur'an'ı uyduruyor', 'Masal anlatıyor' iftiraları işlerine yaramayınca, bu sefer İslâm davetine meyletmesi muhtemel kimselerin zihnini karıştırmak için gündemi baş­ka bir iftirayla meşgul etmeyi denediler. Kur'an'm edebî mükemmelliği dikkate alarak, çocukluğundan beri yakından tanıdıkları Muhammed'in şiirle hiç ilgilen emiş birisi olması nedeniyle, O'nun Kur'an'ı kendi çabalarıyla oluşturamayacanı ancak bu işten anlayan birilerinden yararlanmış olabileceğini söylemeye baş­ladılar. Daha önceki iftirası açığa çıkarılmış Nadr b.Haris yeni kampanyanın lider-röine soyundu. 'Bu Kur'an, olsa olsa onun Muhammed'in uydurduğu bir yalandır. Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir [176] demeye başladı, iftirasının etkisini artırmak için, kaynak kişileri de gösterdi: Bunlar ehli kitaba mensup olan Addâs, Yesâr ve Cebr ismindeki bazı kölelerdi. Bu iftira müş­rikler arasında çabucak ilgi gördü; birbirlerine 'Kur'an'ı ona ancak bir insan öğreti­yor [177] diyerek, içlerindeki kini açığa vurmaya ve bir yandan da iftirala­rına bizzat kendileri inanarak sıkıntılarını gidermeye çalıştılar. Ama bu sefer de cevap gecikmedi. Vahyolunan bir ayet, bu iftira kampanyasını da bir daha günde­me gelmeyecek şekilde sona erdirdi: 'Kur'an'ı kendisine ni...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İftiralar
« Posted on: 26 Nisan 2024, 06:35:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İftiralar rüya tabiri,İftiralar mekke canlı, İftiralar kabe canlı yayın, İftiralar Üç boyutlu kuran oku İftiralar kuran ı kerim, İftiralar peygamber kıssaları,İftiralar ilitam ders soruları, İftiralarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes