> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Hicret
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hicret  (Okunma Sayısı 925 defa)
28 Temmuz 2011, 16:08:42
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 28 Temmuz 2011, 16:08:42 »



Hicret


İnkar edenler tutup bağlamak, öldürmek, ya da (yurtlarından) çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah'ta onlara tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. (O kendisine ve taraftar­larına tuzak kuranların tuzaklarım kendi başlarına geçirir). [85]

Kur'an'ı (sana indiren ve onu okumayı) sana farz kılan Allah, elbette seni dönülecek yere döndürecektir. De ki: 'Rabbim kimin hidayet üzere olduğunu ve kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bilendir.[86]

Sayıları önemli bir miktara ulaşmış bulunan Medine'deki Müslümanlar, ikinci Akabe Biatında, Medine'ye gelmeleri durumunda Resulüllah'ı ve yanındaki mü­minleri canlan pahasına korumaya söz verdikten sonra, Resulüllah müminlerden hicret etmelerini istedi. Müminler biatin hemen arkasında ikişerli, üçerli gruplar halinde gizlice Medine'ye gitmeye başladılar. Mekke müşriklerinin dikkatini çek­memek ve muhtemel bir tehlikenin tüm müminleri etkilemesini önlemek için, böylesi küçük gruplar halinde hicret edilmesi kararlaştırılmıştı. Müminler arala­rında randevulaşıyor ve gece veya gündüz şehrin dışında bir yerde buluşarak Me­dine'ye gitmek için yola çıkıyorlardı. Yanlarında, yolculukları sırasında ihtiyaçla­rını karşılayacak yiyeceklerinden başka bir şey yoktu. Hatta önemli bir kısmı eş­lerini ve çocuklarını Mekke'de, müşrik akrabalarının himayesine bırakmak zorun­da kalıyordu. Bu nedenle hicret, daha çok, yetişkin mümin erkeklerin hicreti ni­teliğinde gerçekleşiyordu. Bu ise hicret eden müminler için hicretin zorluğunu bir kat daha artırıyordu. Sadece yurtlarında ayrılmak, ticaretlerini, işlerini terk etmek zorunda kalmıyorlar; aynı zamanda eşlerinden ve çocuklarından da ayrılmak zo­runda kalıyorlardı.

Müminlerin büyük çoğunluğu müşrikler tarafından fark edilmeden Medine'ye hicret etmeyi başardılar. Ancak bazıları, bütün tedbirlerine rağmen, müşriklere yakalandılar. Yakalananlardan bazıları Mekke'ye götürülüp baskı, tehdit ve işken­celerle, İslâm'dan ayrıldığını söylemek zorunda bırakıldılar. Ayyaş b. Ebî Rebi'a bunlardan birisiydi. Bazıları ise, yakalandıkları zaman, sahip oldukları tüm mal varlıklarını vererek hicretlerine izin alabildiler. Süheyb b. Sinan da bunlardan bi­risiydi. Müşrikler Süheyb'i hicret için yola çıktığı sırada yakaladılar. Mekke'de ka­zandığı tüm mallarını almaya hakları olduğunu söyleyip, vermesini istediler. Sü­heyb tüm malını, hicretine engel olunmaması karşılığında verdi. Süheyb, hicret edip Medine'de Resulüllah'la karşılaştığı zaman, Resulüllah'm ilk sözleri 'Süheyb kazandı! Süheyb kazandı! Ticaretinden kârlı çıktı [87] oldu. Eşi ve oğlu ile birlikte hic­ret etmek için yola çıkan Ebû Seleme b. Abdullah da müşrikler tarafından yakala­nanlardan birisiydi. Ebû Seleme yakalanınca, eşinin akrabaları, ancak çocuğunu ve eşini geride bırakması şartıyla hicretine izin verdiler; o da eşini ve çocuğunu Mekke'de bırakmak zorunda kaldı.

Müminlerin peş peşe hicret etmesiyle, aralarında Resulüllah, Ebû Bekir ve Ali'nin bulunduğu birkaç kişinin dışında Mekke'de yetişkin erkek mümin kalma­dı. Bu üç müminin dışında olan ve hicret etmemiş bulunan diğerleri, iman hâlâ kalplerine tam yerleşmemiş, hicretin zorluklarını yüklenemeyen bazı kimselerdi.

Resulüllah müminlerden hicret etmelerini istemişti, ama kendisi hicret etme­miş, her türlü tehlikenin ortasında adeta yalnız kalmıştı. Vahiyle kendisine hicret etme izninin verilmesini bekliyor, Hz. Yunus'un hatasına düşmek istemiyordu. Ebû Bekir de, Resulüllah'tan hicret izni istediği zaman, bir süre daha bekleyip sab­retmesi, kendisine bir yol arkadaşı çıkabileceği söylendiği için hicret etmemişti. O, Resulüllah ile birlikte hicret etmeyi umuyordu. Resulüllah, Ali'ye de izin ver­memiş ve yanında kalmasını istemişti. Resulüllah müminlerin tamamı emniyet içerisinde Medine'ye varmadıkça Mekke'den ayrılmadı. Hiçbir şekilde, kolaylıkla savunulabilecek gerekçelerle tehlikeden ilk kaçan kişi olmadı.

Müşrikler, kısa süre sonra, bazı müminlerin Mekke'den ayrılmalarının kişisel girişim olmadığını, tüm müminlerin sistemli bir şekilde Mekke'den ayrılıp Medi-^j'ye yerleştiklerini öğrendiler. Bu durum korku ve endişeye kapılmalarına yol aç­tı. Medine'de kendileri için son derece tehlikeli bir düşman toplumun oluştuğu­nu fark ettiler. Eğer aralarında kalmış ve her an şehirden ayrılmak üzere olan Re­sulüllah da Medine'ye giderse, karşılaşacakları tehlikenin kendileri için tam anla­mıyla bir felaket olacağını anlamakta zorlanmadılar. Birbirlerine 'Bu adamın işi gördüğünüz gibi iyice büyüdü. O'nun ve adamlarının bizimle savaşmaları yakındır. O'nun hakkında çok çabuk bir karara varmalı ve tehlikeyi yok etmeliyiz' diyerek ça­bucak bir şeyler yapılması gerektiğini ifade ettiler. Vakit kaybetmeden, her zaman olduğu gibi, istişare etmek ve bir karar almak için Dâru'n Nedve'de toplandılar (9 Eylül 622). Toplantıya katılanların listesinden anlaşıldığı kadarıyla, bu toplantı da boykot kararının alındığı toplantıda olduğu gibi, Dâru'n Nedve'nin tarihindeki en kalabalık toplantılardan birisiydi. Toplantıya her soydan, boydan, aileden yüzü aşkın kişi katıldı. Haşim oğullarından sadece Ebû Leheb vardı. Toplantıya, büyük ihtimalle Velid b. Muğire'nin katkısıyla, hakemlik yapmak ve kararlarından alınmasında etkili olmak üzere Mekkeli olmayan bazı müşrikler de katıldılar.

Dâru'n Nedve'deki toplantıda, Resulüllah'm Medine'ye gitmesini önlemek ve Medine'deki kitleyi lidersiz bırakıp dağılmalarını sağlamak için ne tür tedbir alı­nabileceği konuşuldu. Ebû'l Bahteri b. Hişam 'Onu demir bir kafese hapsedelim' teklifinde bulundu. Bu görüş uygun bulunmadı: 'Bu işe yarayacak bir teklif değil. Eğer O'nu hapsedersek, durumu adamları tarafından öğrenildiği zaman başımıza bü­yük bir bela almış oluruz. Şehrin kapısına dayanıp, adamlarım kurtarmak isterler' diyenler oldu. Ebû'l Esved Rebia b. Amir bir başka görüşü dile getirdi: 'Onu ara­mızdan çıkarıp yurdumuzdan kovalım. Nereye giderse, başına ne gelirse gelsin ilgi­lenmeyelim. Yeter ki bizden uzak dursun. Böylece bu sıkıntıdan kurtulmuş oluru^'. Bu teklif de beğenilmedi. 'Bu işe yarar bir teklif değildir. O'nun nasıl tatlı dilli olduğu­nu, sözlerinin nasıl etkili olduğunu biliyoruz. Eğer O'nu serbest bırakırsak, gider baş­ka Arap kabilelerinin içine girer. Onları etkileyip kendine bağlar. Sonra üzerimize ge­lir ve bizleri ezip geçer. Bu nedenle başka bir tedbir bulmalıyız' denildi. Daha başka teklifler de ifade edildi. Ama hepsi de bir yönüyle yanlış veya amaca hizmet etmez bulundu. Ne yapılacağı bir türlü kararlaştınlamıyordu. Her kafadan bir ses çıkı­yor; herkes bir başka görüşü dile getiriyordu. Bunun üzerine Ebû Cehil öfkeyle ayağa kalktı ve aralarında konuşan herkesi susturarak teklifini dile getirdi çBen şu­nu teklif ediyorum. Her boydan genç, kuvvetli bir kişi seçelim. Her birinin eline kes­kin bir kılıç verelim. Sonra onları gönderelim ve hep birlikte, sanki bir kişi gibi, Mu-hammed'i öldürsünler. Böylelikle Muhammed'i öldürme suçuna herkes iştirak etmiş olur. Suç herkesin olunca Haşim oğulları herkesi karşılarına almaktan çekinir ve di­yete razı olurlar. Biz de Muhammed'in diyetini vererek bu işten kurtuluruz.[88] Ebû Cehil'in görüşü hiç tartışılmadan kabul edildi. Zaman dardı. Hemen hazırlıklara baş­landı. Her soydan, boydan bazı gençler seçilip, silahlandırıldılar. Suikast o gece düzenlenecekti. Suikast anı beklenmeye başladı.

Müşrik liderlerin Resulüllah'a karşı ne tür önlemler alacaklarının telaşını ya­şadıkları ve Dâru'n Nedve'de toplantı yapmaya karar verdikleri sırada, Resulül­lah'a hicret izni verildi. Vahyolunan bir ayette şöyle deniyordu: 'De ki: 'Rabbim.ı Beni dahil edeceğin yere hoşnutluk ve esenlikle dahil et; çıkaracağın yerden de hoş­nutluk ve esenlikle çıkar. Katından beni destekleyecek bir kuvvet ver.[89] Resulüllah, hemen yolculuk hazırlıklarına başladı. Bu sırada Dâru'n Nedve'de top­lanılmış ve suikast kararı alınmıştı. Toplantı ve alman karar Rakika bint-i Ebî isminde bir kadın tarafından Resulüllah'a bildirildi. Vahyolunan bir ayet de bu haberi doğruladı: 'inkar edenler seni tutup bağlamak, öldürmek, ya da (yurtların­dan) çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah'ta onla­ra tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlı sidir. (O kendisine ve taraftar­larına tuzak kuranların tuzaklarım kendi başlarına geçirir).[90] Resulül­lah, Ali'yi yanına çağırdı ve akşam olunca kendi yerine yatağa girip yatmasını, ayrica ertesi gün kendisine teslim edilmiş bazı emanetleri sahiplerine iade etmesini Söyledi. Bu arada Ebû Bekir'e de haber göndererek, hicrete hazırlanmasını istedi. 9-10 Eylül Perşembe-Cuma gecesi Mekke'nin her boyundan seçilmiş eli silahlı gençler Resulüllah'm evini ablukaya aldılar. Saldırıp Resulüllah'ı öldürmek için uy­gun bir zamanı beklemeye başladılar. Zifiri karanlık bir geceydi. Resulüllah, gece­nin bir anında, Allah'a sığındı ve Yasin sûresini okuyarak sessizce evinden çıktı:

Yasîn. Hikmetli Kur'an'a andolsun. Sen elbette ki gönderilmiş elçilerdensin. Dosdoğru bir yol üzerinde, üstün ve çok merhametli Allah'ın indirdiği (Kur'an yolu) üzerindesin. Babaları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için gönderildin. Andolsun, on­ların çoğuna o söz (cinlerden ve insanlardan bir kısmını cehennem doldu­racağım sözü) hak oldu; artık onlar inanmazlar. Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik, çenelerine kadar dayanmıştır; onun için kafaları yukarı­ya kalkıktır. Önlerinden bir set, arkalarından bir set çektik de onları kapat­tık; artık görmezler. Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inan­mazlar. Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmediği halde Rabb'inden korkan kimseyi uyarabilirsin. îşte böylesi bir mağfiret ve güzel bir mükafat­la müjdele.[91]...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hicret
« Posted on: 26 Nisan 2024, 10:43:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hicret rüya tabiri,Hicret mekke canlı, Hicret kabe canlı yayın, Hicret Üç boyutlu kuran oku Hicret kuran ı kerim, Hicret peygamber kıssaları,Hicret ilitam ders soruları, Hicretönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes