> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Hicret
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hicret  (Okunma Sayısı 1226 defa)
28 Temmuz 2011, 16:04:26
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 28 Temmuz 2011, 16:04:26 »



Hicret


Bilin ki, ben Allah'a inanmayan ve ahiret gerçeğini tanımaktan ısrarla kaçı­nan bir toplumun hayat tarzını terk ettim. Hz. Yusuf [10] Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yöneliyorum. Hz. İbrahim [11]

İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın rahmetim umabilirler. Allah, gafur ve rahimdir. [12]

Hicret denilince, daha çok, müminlerin Mekke'den Medine'ye veya daha önce Ha­beşistan'a göç etmeleri akla gelir. Bunlar en yaygm şekilde bilinen ve 'hicret'in an­lamını 'mekansal yer değişikliği' ile sınırlayan risâlet sürecindeki bazı önemli göç olaylarıdır. Hicret günümüzde çoğunlukla 'mekansal yer değişikliği' olarak bilinmesine karşılık, Kur'an 'Hicret'i daha geniş manâda kullanmış ve müminler için ol-mazsa-olmaz şartlar arasında saymıştır. Hicret, sözlüklerde 'terk etmek\ 'ayrılmak', 'ilgi kesmek' anlamlarına gelen bir terimdir. Kur'an'da ise, sözlük anlamı esas ol­makla birlikte, bazı kimselerden veya şeylerden farklı veya uzak olmak ve bu fark­lığı veya uzaklığı sürdürmek için bilinçli bir şekilde tavır ve tutum sergilenmek anlamına gelmektedir. Bir başka söyleyişle, yanlış inanç ve davranışlardan, yanlış inanç ve davranışların sahiplerinden ve tüm bunların egemen olduğu ortamdan bilinçli bir şekilde uzak duruşu ifade etmektedir. Bu anlamıyla her mümin hicret edendir; yani muhacir olandır. Zira, mümin olabilmek ancak hicret etmekle mümkün olabilmektedir. Çünkü bir kişi, ancak, daha önce değişik nedenlerle mensubu olduğu yanlış inanç ve ortamları terk ederek mümin olabilir. Yanlış manç ve davranışlardan, mensuplarından, ortamlardan uzak olan durumuna sü­reklilik kazandırarak müminliğini devam ettirebilir.

Hicretin, yanlış inançların, hayat tarzlarının ve bunların egemen olduğu orta­mın terk edilmesi anlamını ifade edişiyle ilgili olmak üzere, Kur'an, geçmişte ya­şamış bazı salih şahsiyetler üzerinden örnekler vermiştir. Bunlardan birisi Hz. Yusuf tur. O, kaldığı evin kadınının ahlâksız teklifine yönelmek yerine, bir müminin yapması gerekeni tercih etmiş ve ahlâksızlığa meyletmektense, zindana girmeyi tercih etmiştir. Gerçekleştirdiği bir hicrettir. Bu hicretiyle o kötü kadının ahlâksız teklifini kabul ederek İblisi sevindirmek yerine, Rabb'ı olan yüce Allah'ın rıza ve övgüsünü tercih etmiştir. Asıl önemlisi, Hz. Yusufun, o ahlâksız kadının teklifi­ni, utanmanın veya eğer kabul ederse başına bir iş açma korkusunun etkisiyle de­ğil; Allah'ın yasağını çiğnememek, ahlâksızlık pisliğine bulaşmamak adına reddet­miş olmasıdır. Allah'ın emrine teslim olmak adına bilinçli bir tercih yapmıştır. Bu bilinçli ve kararlı tercihini ise zindan arkadaşlarına şöyle açıklamıştır: 'Bilin ki, ben Allah'a inanmayan ve ahiret gerçeğini tanımaktan ısrarla kaçınan bir toplumun ha­yat tarzını terk ettim.[13]

Hz. İbrahim'in kıssasında, hicretle ilgili önemli açıklamalar ve tüm müminler için ölçü olması gereken önemli örnekler vardır. Bunlardan birisi Hz. İbrahim ile babası arasında yaşanmıştır. Hz. ibrahim, müşrik babasının 'Ey İbrahim! Sen be­nim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur! [14] teklif ve tehdidinin karşısında 'Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yöneliyorum [15] cevabını verir. Bu baba-evlat ilişkisinin dayanak kılınarak yapılan yanlışa uyma çağrışma karşı verilen ve bilinçli tercihi ifade eden bir ce­vaptır. Baba-evlat bağının, hakikati terk edip yanlışa yönelmenin gerekçesi olama­yacağını ifade eden bir açıklamadır. Buna rağmen hâlâ soy bağı gündeme getirilir ve buna layık davranmamakla suçlanırsa, o bağı da önemsemediğini açıkça ifade eden bir reddiyedir. Ayrıca, Hz. ibrahim, şirk inancının egemen olduğu bir top­lumda yanlış inancı ve hayat tarzını değiştirip hakikati egemen kılma mücadele­sinde bir yığın engellerle karşılaşınca; yanlışlıklarını fark etmek ve durumlarını düzeltmek yerine zorbalıklarını devreye sokarak durumlarını sürdüren ve bunun­la da kalmayıp mevcut inanca ve yapıya uyumlu olma çağrıları yapanlara, 'Ben Rabbime hicret ediyorum. Şüphesiz O, mutlak güç ve hikmet sahibidir [16] cevabını vermiştir. Bu cevabıyla da Rabbi olan yüce Allah'ın istediği, em­rettiği gibi olmaya devam edeceğini, hiçbir şekilde bu durumunda bir değişikliğe gitmeyeceğini, hakikat konusunda tavizkâr olmadığını ve olmayacağını ifade et­miştir. Yine aynı şekilde, müşriklerin 'bizden ol, bizimle oV davetlerine karşı yanın­daki müminlerle birlikte şu cevabı vermiştir: 'Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıkla­rınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öjke belirmiştir.[17] Burada önemli bir hatırlatma ise, Hz. ibrahim ve yanındaki müminlerin bu cevaplarım vahyi ile bildiren yüce Allah'ın 'İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki.[18] demesidir. Sonuçta, Hz. ibrahim ve yanındaki müminler sadece inanç ve hatarzıyla değil, inanç ve hayat tarzları tehdit edildiği, gereği gibi olmaları engel-ı Hiği için coğrafi olarak da yanlışlardan ve yanlışın adamlarından uzaklaşarak, başka bir yere hicret etmişlerdir.

Kur'an'm konuyla ilgili olmak üzere anlattığı örneklerden bir diğeri de 'mağa­ra arkadaşları' olan 'yiğit' gençlerle ilgilidir. Yüce Allah'a iman ettikleri ve bu ne­denle hidayetleri artırılan [19] bu 'yiğit1 gençler, iman ederek müşrik toplumlarının inanç ve hayat tarzlarını terk ettikleri zaman, bir yığın teklif ve teh­ditle karşılaşırlar. Teklifler tekrar şirk inancına ve şirkin şekillendirdiği hayat tar­zına dönmeleriyle ilgilidir. Eğer bunu yapmayacak olurlarsa 'zorla değiştirilecek­ler' veya taşlanarak öldürüleceklerdir.[20] Fakat bir kez inanç ve hayat tarzlarıyla toplumlarındaki şirkten ve cahiliyeden 'hicret' eden bu yiğit gençler, hiçbir şekilde sunulan tekliflere meyletmez veya tehditler nedeniyle durumların­da sapmaya neden olacak bir değişime iltifat etmezler. Allah'ın yiğit' övgüsüne uy­gun bir tutum ve davranışla 'Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına yalvarıp, yakarmayız- Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz [21] derler. Fakat zorluk ve zorbalıklar artar, sıkıntılar tahammül güçlerini aşar ve işte o zaman anlarlar ki şirkten ve mensuplarından mekan olarak da ayrılmala­rı gerekmektedir. Bunu, kendi aralarındaki bir konuşmada şöyle dile getirirler: 'Madem ki onlardan ve onların Allah'm dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştık, o hâlde mağaraya sığınalım ki, Rabbimiz bize rahmetini yaysın ve işimiz­de bizim için fayda ve kolaylık sağlasın.[22] İçinde bulundukları olum­suz şartlar nedeniyle, gözlerden uzak bir mağarayı hicret edebilecekleri uygun bir yer olarak görürler ve mağaraya sığınırlar, Allah ise onların 'Rabbimiz! Bize tara­fından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! [23] dualarını kabul eder ve onların sadece bir anlık hicretlerini tamama erdi­rir; o 'yiğitlerV müşriklerin her türlü yanlışlarından ve zorbalıklarından kurtarır: 'Bunun üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (yüz­yıllarca uykuya daldırdık).[24]

Bütün bunlar, risâletin Mekke yıllarında vahiyle bildirilen ve örnek alınması istenen kıssalar ve gereği yerine getirilmesi istenen emirlerdi. İlk ayetlerden itiba­ren anlatılan ve emredilen ilke ve ölçülerdi. Zaten, risâlet süreci de, Resulüllah'm şahsında, öncelikle şirkin her türlü pisliğinden uzaklaşıp yegâne rabb olan Allah'a iman ile başlamıştı. Müddessir sûresinde, risâletin daha ilk gününde 'Pis şeylerden uzak dur [25] emri ile uygulamaya dönüşmeyen doğru inancın bir kıymet ifade etmediği bildirildiği gibi, yanlış hayat tarzından uzak durmak/hicret etmek gerektiği de açıklanmıştı. Yine aynı günlerde, risâletin ilk günlerinde vah-yolunan bir başka ayette ise şirkin 'pisliklerinin egemen olduğu ortamlardan uzak durulması gerektiği bildirilmişti: 'Rabbinin adını an. Bütün varlığınla O'nayönel. O, doğunun da batının da Rabbidir. O'ndan başka ilâh yoktur. Öyleyse yalnız O'nun himayesine sığın. Onların (müşriklerin) söylediklerine katlan ve onlardan uygun şekil­de ayrıl/uzak dur.[26]

Müminler, Mekke döneminde, iman ve hayat tarzlarıyla, yaşadıkları ortamlar­la şirkten, müşriklerden ve şirkin belirlediği hayat tarzlarından ayrılıp, hicret et­mişlerdi, înanç ve hayat tarzıyla hicretlerinin tehlikeye girdiği, zorla, zorbalıkla ayrılıkları yok edilmeye ve tekrar şirke, şirkin belirlediği hayat tarzına dönmeye çağrıldıkları ve zorluklar tahammül güçlerinin aşma noktasına yaklaştığı zaman hicretin bir başka aşamasını da gerçekleştirip Medine'ye göç ettiler. Bunlar da gös­teriyordu ki, inanç ve hayat tarzında hicret etmeden fiziksel hicret olmaz. Fizik­sel hicret, ilk iki hicretin yeterli olmayıp, 'pisliklerden tamamıyla kurtulunamadığı durumda devreye girmesi gereken bir aşamayı temsil etmektedir.

Esasen, coğrafi göç biçiminde gerçekleşen hicret, bir yemden yapılanmadan, olumsuz şartların hakim olduğu ortamdan sıyrılıp güç toplama sürecine geçişten başka bir şey değildir. En zor şartlarda Mekke'de yaşayan müminler Medine'ye hicret ederek hem olumsuz şartlardan kurtulmuşlar ve hem de bu arada kötülü­ğün, şirkin yurdunu fethedecek güç birikimini sağlayıp, sonun da küfrün saltana­tım sona erdirmişlerdi. Ancak, Medine'ye hicret örneğinde olduğu gibi, müminle­rin bu tür durumlarda hicret edip-etmeme hakları yoktur. Orada bireysel kararlar terk edilir ve verilen toplu karara uyulur. Zira, hicret edip mekan ayrılığını ger­çekleştirmemek, inanç ve hayat tarzıyla ayrılığı gerçekleştirmemiş olmak veya gerçekleştirilen ayrılığın iptaline razı olmak anlamlarına gelir. Bu nedenle Müslü­manlar Resulül...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hicret
« Posted on: 25 Nisan 2024, 19:09:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hicret rüya tabiri,Hicret mekke canlı, Hicret kabe canlı yayın, Hicret Üç boyutlu kuran oku Hicret kuran ı kerim, Hicret peygamber kıssaları,Hicret ilitam ders soruları, Hicretönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes