๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Muhammedin İslam Daveti => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 29 Temmuz 2011, 15:40:55



Konu Başlığı: Ebû Bekirin Hicret Girişimi
Gönderen: Ekvan üzerinde 29 Temmuz 2011, 15:40:55
Ebû Bekir'in Hicret Girişimi


Mekke müşriklerinden gördüğü baskı ve eziyetler nedeniyle Ebû Bekir de Habe­şistan'a hicret etmeyi düşündü. Düşüncesini Resulüllah'a açarak, izin istedi. Resu-lüllah'tan izin alması üzerine akrabalarından Haris b. Halid'le birlikte yola çıktı. Bir-iki gün süren yolculuğu takiben, Kare kabilesinin ileri gelenlerinden îbn Da-ğıne ile karşılaştı, ikisi de birbirlerini yakından tanıyorlardı; eskiden dost idiler. Ibn Dağme, Ebû Bekir'e yolculuğunun nedenini sordu. Ebû Bekir, 'Kavmim çok baskı yaptı. Büyük sıkıntılar verdiler. Sıkıştırdıkça sıkıştırdılar. Bu nedenle Mek­ke'den ayrıldım! diyerek Mekke'den ayrılış nedenini açıkladı. Ibn Dağme duyduk­larını kabullenemedi. Çoktandır tanıdığı Ebû Bekir gibi ahlâkî meziyetlerle do­nanmış bir şahsiyetin böylesi zorluklara muhatap olması, yurdundan atılması zo­runa gitti: 'Bu nasıl olur? Sen kavminin ziynetlerinden, hazinelerindensin. Kimse se­nin yerini dolduramaz- Sen, iş göremeyenlere yardım eder, düşkünleri korur, konuk­ları ağırlar, halka yardımcı olursun. Senin gibi bir adam nasıl olurda bu eziyetlerle karşılaşıp, yurdundan kovulur? Geri dön. Bundan sonra benim himayemdesin. Artık Rabbine dilediğin gibi ibadet et' dedi.

Ibn Dağme sadece Ebû Bekir'i himayesine aldığı için, Haris b. Halid yoluna de­vam etti. Ebû Bekir, Ibn Dağme ile beraber Mekke'ye döndü. Mekke'ye geldikle­rinde Ibn Dagıne Kabe'ye giderek hamiliğini ilan etti: "Ey Kureyş halkı! Bilin ki ben Ebü Kuhafe'nin oğlunu himayeme aldım. Bundan böyle ona hiç kimse dokunmayacak. Ona ancak iyilik edilecek'. Sonra Mekke ileri gelenleriyle görüşerek, Ebû Bekir gi­bi bir şahsiyeti yurdundan ayrılmak zorunda bıraktıkları için çok kötü bir şey yap­tıklarım söyledi; onları kınayıp, aşağıladı. Mekke ileri gelenleri Ibn Dağme'ye hiç­bir şey demeyip, onun hamiliğini kabul ettiler. Ebû Bekir, Ibn Dağıne'nin hima­yesi nedeniyle baskı ve sıkıntılardan kurtuldu.

Ebû Bekir yüksek sesle Kur'an okumayı severdi. Müşrikler, Ebû Bekir'in yük­sek sesle Kur'an okumasından rahatsız olmaya başladılar. Kur'an'ı evinde ve ses­sizce okumasını istediler. Ibn Dağme, kendisine iletilen bu isteği Ebû Bekir'e bil­dirdi. Ebû Bekir, yüksek sesle Kur'an okumayı, görünür yerlerde namaz kılmayı bir müddet terk edip, Kur'an'ı evinde sessizce okumaya ve namazını da yine evin­de kimse görmeden kılmaya başladı. Bu arada, evinin yanında sadece namaz kıl­mak ve Kur'an okumak için bir mekân oluşturdu. Fakat bütün bunlara rağmen Çoğu zaman kadınlar ve çocuklar, kalabalık bir halde, Ebû Bekir'in namaz kılışını görmek ve okuduğu Kur'an'ı duymak için evinin yanına toplanıyorlardı. Bu du­rum Mekke eşrafını rahatsız etti. Ibn Dağme'ye haber gönderip, görüşme istekle­rini bildirdiler. îbn Dağme gelince de sıkıntılarının nedenini açıkladılar: 'Kadınla­rımızın ve çocuklarımızın Ebû Bekir nedeniyle dinden çıkmasından korkuyoruz. Ebû Bekir'i bundan men et. Biz senin hamiliğini tanıdığımızı bildiren sözümüzden dönmüş değiliz. Ancak Ebû Bekir'in bu durumu sözümüzün dışında yer almaktadır. Bu neden­le ondan, senin hamiliğini reddetmesini iste ve bizi onanla baş başa bırak'. İbn Dağı-ne, Ebû Bekir'e giderek durumu anlattı. Kur'an'ı kimsenin duymayacağı şekilde evinde okumasını istedi. Eğer bunu kabul etmeyecekse hamiliğinden çıkmasını bildirdi. Ebû Bekir hiç tereddüt etmeden Ibn Dağme'nin hamiliğini reddetti ve 'Ben bundan böyle yüce Allah'ın ve Resulünün hamiliğini İstiyorum' dedi. Bu sözleri, iman kardeşliğine ve Allah'ın dostluğuna sığınmaya karar verdiğinin ifadesiydi. İbn Dağıne geri dönerek durumu Mekke eşrafına bildirip 'Artık adamınızla başba-şasınız' dedi. Mekke eşrafı bunu büyük bir özlemle bekliyordu. Bütün öfkelerine rağmen Ebû Bekir'e müdahale edememenin verdiği çaresizlikle dolup taşmışlardı. Ibn Dağıne artık Ebû Bekir'in kendisinin himayesinden olmadığını söyleyince, bu anı büyük bir özlemle bekleyen müşriklerden birisi koşarak gidip elindeki toprak­ları Ebû Bekir'in başına saçtı. Başa toprak saçmak, hem bir hakaret ve hem de fi­ziksel bir zarar verme davranışı olması nedeniyle önemliydi. O müşrik bu davra­nışıyla Ebû Bekir'e artık aşağılanmış; değerini kaybetmiş, koruması bulunmayan birisi olduğu mesajını vermişti. Ebû Bekir durumu Velid b. Muğire ve Âs b. Vâil'e bildirip, şikayetçi olunca, onların cevabı gerçekleşen durumu onaylamak oldu; 'Bunu sen istedin' dediler. Ebû Bekir yapacağı bir şey olmadığını, Mekke eşrafının boy hedefi haline geldiğini ve kendisini zor günlerin beklediğini anladı. Ama Mekke'de kaldı ve hicret etmedi.