> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Dini Alaya Alanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dini Alaya Alanlar  (Okunma Sayısı 1347 defa)
16 Temmuz 2011, 14:59:53
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 16 Temmuz 2011, 14:59:53 »



Dini Alaya Alanlar


Orduya katılmak zorunda kalan münafıklar yolculukları boyunca dedikodu yap­maktan, Müslümanların moralini bozmak için çabalamaktan, Resulüllah'ı çekiş­tirmekten geri durmadılar. Birkaçı bir araya gelince münafıklıklarının gereği olan her türlü sözü sarf ediyor, tutum ve davranışı sergiliyorlardı. Bir keresinde yine aynısını yaptılar. Birkaçı sohbet ediyor, Resulüllah'ı çekiştiriyorlardı, içlerinden birisi 'Muhammed Bizans ile savaşmanın Araplarla savaşmak gibi olacağını sanıyor, ama yanılıyor. Daha şimdiden O'nun ve adamlarının esir edilip, ellerinin bağlandığı­nı görür gibiyim' diye konuştu. Diğerleri de benzer sözler söylediler. Ancak bu se­fer dikkatsiz davranmışlar ve yanlarında kendileri gibi münafık olmayan birisinin bulunduğunu dikkate almamışlardı. Söz konusu kişi oradaki münafıklardan Cülas b. Süveyd'in sığıntılarından birisi olan Umeyr isminde bir yoksuldu. Muhte­meldir ki onun kendileri gibi düşündüğünü veya sığıntı olması nedeniyle konu­şulanları başkalarına aktarmayacağını sanmışlardı. Ancak Umeyr samimi bir Müs-lümandı. Sığıntısı olduğu Cülas b. Süveyd'e hitaben ıSen benim için insanların için­de en sevimlilerden, hakkı ödenmez iyi adamlardan birisiydin. Bana çok iyiliklerin ol­du. Biraz önce söylediğin sözü Resulüllah'a bildirirsem senin iyiliklerine nankörlük etmiş olurum. Bu durumda sen de rezil olursun. Fakat sözlerini saklayıp, söylemeye­cek olursam bu seferde ben helak olurum. îmanıma zarar vermiş olurum. Ben bunlar­dan birisim seçmek durumundayım ve birincisini seçiyorum. Duyduklarımı, aranız­daki konuşmaları Resulüllah'a bildireceğim' dedi. Münafıkların rica ve tehditlerine aldırmaksızm gidip işittiklerinin tamamını Resulüllah'a anlattı. Resulüllah o mü­nafıkları yanma çağırtarak Umeyr'in anlattıklarının doğru olup olmadığını soldu. Önce inkar etmek istediler. Ancak inkarlarının inandırıcı olmayacağını anlayınca, konuşmalarının amacını değiştirdiler. 'Biz bütün bunları şaka amaçlı söyledik. Cid­di değildik. Hiç senin hakkında böyle kötü söz söyler miyiz' diyerek konuyu çarpıt­maya çalıştılar. Resulüllah gerçeği anlamıştı, ancak buna rağmen bir şey demedi. Konunun üzerinde durmak istemiyordu. Fakat vahyolunan bir ayet münafıkların söz ve davranışlarını tüm zamanların münafıklarının bir örneği olarak Müslüman­lar için bildirip, açıkladı. Bunu yaparken, Müslümanları münafıkların evrensel kimlik ve kişilikleri konusunda bilgilendirmiş ve benzer durumlara düşmemeleri için uyarmış oluyordu. Ayet şöyleydi: 'Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, 'Biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk' derler. De ki: 'Allah ile, O'nun âyetle-riyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?' (Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir grubu bağışlasak bile, bir gruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.[155]

Sıcak, açlık ve yorgunluk nedeniyle oldukça zor geçen yolculuk Medine'ye 780 ki­lometre mesafedeki Tebük'e kadar devam etti. Medine'den başlayan ve Tebük'e uzanan yolculuk on dokuz gün sürdü. Tebük'e gelindiği zaman herhangi bir or­duyla karşılaşılmadı. Üstelik toplanmış herhangi bir ordunun varlığıyla ilgili bir bilgi de elde edilemedi. Halbuki Medine'ye gelen haberlere göre Bizans ordusu Tebük'te toplanıyordu. Haberler doğru çıkmadı. Anlaşılan o ki ya Medine'ye ulaşan haberler bazı müşrik toplulukların bir temennisini dile getiriyordu, ya da Müslü­manlara yönelik ordu teşkili için gerçekleştirilen girişimler sonuçlanmamış ve bir temenni olarak kalmıştı. Resulüllah bir süre Tebük'te kalınacağını bildirdi. Te-bük'te kalman günlerin birisinde, bazı Müslümanlarla, Şam'a kadar gidip gitme­me konusunda istişare etti. Konuya ilişkin düşüncelerini sorduğu zaman Hz. Ömer 'Eğer daha da ilerlemekle emrolundun ise devam et. Biz seninleyiz' dedi. Resu­lüllah, Ömer'in bu cevabı üzerine, vahyin bir insan olarak kendisini de diğer mü­minlerden farksız bağlayıcı özelliğine dikkat çeken bir cevap verdi: 'Eğer bu konu­da Allah tarafından bir emir almış olsaydım size damşmazdım.[156] Ömer, konunun va­hiyle bildirilmediğini, Müslümanların iradesine bırakıldığını anlayınca, 'Ey Al­lah'ın Resulü! Rumlar kalabalık bir toplumdur. Üstelik aralarında hiç Müslüman da yok. Eğer daha fazla ilerlersek kendimizi tehlikeye atmış olabiliriz. Buraya kadar gelmiş olmamız onları yeteri kadar korkuttu. Bence daha fazla gidip kendimizi zor durumda bırakmayalım. Uygun bulursan buradan dönmeyi teklif ediyorum' dedi. Re­sulüllah, Ömer'in teklifini isabetli buldu. Tebük'ten daha ileri gidilmeyeceğini, bir süre Tebük'ta kalınıp daha sonra Medine'ye dönüleceğini bildirdi.

Tebük'te yirmi gün kalındı. Bu hem Bizans ordusundan korkulmadığının me­sajına sahip bir mola süresiydi ve hem de bölge insanlarıyla irtibata geçmek için bir fırsattı. Bu süre içerisinde yakın bölgedeki kabilelerle anlaşmalar yapıldı. Ka­bilelerden bir kısmı İslâm davetini kabul ederken, bir kısmı Müslümanlara cizye vererek kendi dinlerinde kalmak istediklerini bildirdiler. Her iki durum da Resu­lüllah tarafından kabul edildi. Anlaşma yapılanların arasında bölgenin büyük top­luluklarından Âmile, Lahm, Cüzam kabileleri vardı. Resulüllah, bölgede Müslü­manların iradesinin geçerli olmasını istiyordu. Bu nedenle bölgede islâm karşıtı bir iradenin olmasına müsaade etmedi. Bu şekilde düşmanca bir iradeye sahip olan Dümetü'l Cendel emirinin üzerine, Halid b. Velid komutasında dört yüz ki­şiden oluşan birlik gönderdi. Dümetü'l Cendel, bölgenin Önemli ticaret merkezle­rinden birisiydi. Bizans yönetimine bağlı Ukeydir b. Abdulmalik isimli bir emir ta­rafından yönetiliyordu. Ukeydir, Müslümanlara karşı düşmanlıkla dolu bir emir­di. Halid b. Velid komutasındaki birlik Dümetü'l Cendel'in emiri Ukeydir'i esir alıp Tebük'e, Resulüllah'm yanma getirdi. Resulüllah emirle bir süre konuştu ve Müslüman olmasını istedi. Fakat teklifi reddedildi. Bunun üzerine kendisine Müs­lümanların egemenliğini tanıması ve cizye vermesi karşılığında serbest bırakılaca­ğı bildirildi. Ukeydir bu teklifi kabul etti. Resulüllah, cizye miktarını da açıklayan bir anlaşma metni hazırlattı ve Ukeydir serbest bırakıldı. Ukeydir'in Bizans adına hareket ederken, Resulüllah'la anlaşma yapmış olması bölge yöneticileri için asıl iradenin bundan böyle Müslümanlara ait olacağının anlaşılmış olmasını gösterme­si açısından önemliydi. Resulüllah, Tebük'te kaldığı süre içerisinde bölgedeki diğer vali ve emirlere de islâm'a davet mektupları gönderdi. Mektuplarında eğer Müslüman olmazlarsa İslâm devletine cizye vermek şartıyla idarelerine devam edeceklerini bildirdi. Bir çoğu bu teklifi kabul etli ve cizye vermeye razı oldular. Bu şekilde anlaşma yapanların arasında Eyke, Cerbâ, Ezruh emirleri vardı.

Resulüllah Tebük'te kaldığı süre içerisinde bölge insanlarına ya bizzat kendisi veya irşat heyetleri aracılığıyla İslâm'ı anlattı. Bölge insanlarıyla görüşmelerinden arta kalan zamanlarda da ordusunu teşkil eden Müslümanlarla ilgilendi. Müslü­manları inançları konusunda bilgilendirdi, ahlâkları konusunda eğitti. Birçok de­fa Müslümanlara yönelik genel konuşmalar yaptı. Konuşmalarında hâl ve hareket­ler konusunda önemli uyarı ve hatırlatmalarda bulundu. Bir defasında bir hurma ağacına dayanarak çevresindeki Müslümanlara şunları söyledi: 'Size insanların iyi­sini ve kötüsünü haber vereyim mi? İnsanların iyisi, atının veya devesinin sırtında, ya da yaya olarak ölünceye kadar Allah yolunca çalışıp, çabalayandır, insanların kötü­sü ise Allah'ın kitabını okuduğu halde ondan hiç yararlanmayan kişidir. [157] Bir başka zaman da, tüm orduya ve kendilerini dinleyen bölge insanlarına hitaben yaptığı konuşmasında, kısa cümlelerle önemli mesajlar verdi:

Ey insanlar! İyi bilin ki sözlerin en doğrusu Allah'ın kitabıdır. Yapışılacak, tutunacak en sağlam tutamak ise takvadır. Unutmayın ki, dinlerin doğrusu ve hayırlısı İbrahim'in dinidir; İslâm'dır. Yolların hayırlısı, Muhammed'in yoludur. Sözlerin şereflisi, Allah'ın sözleridir. İşlerin hayırlısı, Allah'ın emrettikleridir.

İşlerin kötüsü, dine sonradan sokuşturulan ve dinden olmayan şeylerdir. Ölümlerin şereflisi, şehitliktir. Körlüğün kötüsü, kalp körlüğüdür.

En koyu körlük ise, doğru yolu bulduktan sonra sapmaktır. Veren el, alan elden hayırlıdır.

Az olup kanaat edilen şey, çok olup saptıran şeyden hayırlıdır. Tövbenin kötüsü, ölüm gelip çattığı zaman yapılan tövbedir. Pişmanlığın kötüsü, kıyamet günü pişmanlığıdır. Zenginliğin hayırlısı, kalp zenginliğidir. Azıkların hayırlısı, takva azığıdır. Kazançların kötüsü, faiz kazancıdır. Yemelerin kötüsü, yetim malı yemektir. Mutlu kişi, başkasının halinden ibret alan kişidir.

Gösteriş yapan kişiye Allah'ta gösteriş yapar (Onu aldanma ve oyalanma için­de bırakır)

Allah, hayırlı işlerinde güçlüklere direnip gidişatını bozmayan kimseye müka­fatları kat kat artırarak verir. [158]

Tebük'te yirmi gün kalındıktan sonra Medine'ye dönmek için hareket edildi.

Dönüş sırasında bir grup münafığın taşlık bir vadide devesini ürküterek Resulül-lah'ı düşürüp öldürmek veya sakatlamak amaçlı suikast planlamalarının dışında önemli bir durum yaşanmadı. Suikasttaki haberdar olan Resulüllah, yanma sadece Ammar b. Yâsir ile Huzeyfe b Yeman'ı alarak suikast girişiminde bulunulacak va­diyi ordudan ayrılarak geçti. Böylelikle münafıklardan hiç kimse açıkça ortaya çı­kıp, amacını gerçekleştirmek için Resulüllah'ın devesini ürkütme cesaretini ken­disinde bulamadı. Ordu Medine'ye döndüğü zaman münafıklar dışında herkes se­vinçliydi. Bütün kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar yollara dökülmüştü. Son derece zorluklarla dolu, bir yolculuk tamamlanmış, tehlikeli bir harekât başarıyla tamam­lanmıştı. Yolculuk sırasında yaşanan açlık nedeniyle 'Gazvetü'l Usre Darlık/Yok­luk...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dini Alaya Alanlar
« Posted on: 26 Nisan 2024, 00:53:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dini Alaya Alanlar rüya tabiri,Dini Alaya Alanlar mekke canlı, Dini Alaya Alanlar kabe canlı yayın, Dini Alaya Alanlar Üç boyutlu kuran oku Dini Alaya Alanlar kuran ı kerim, Dini Alaya Alanlar peygamber kıssaları,Dini Alaya Alanlar ilitam ders soruları, Dini Alaya Alanlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes