๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Muhammedin İslam Daveti => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 01 Ağustos 2011, 11:03:35



Konu Başlığı: Davetin Muhataplarının Bazı Özellikleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 01 Ağustos 2011, 11:03:35
Davetin Muhatapları ve Bazı Özellikleri


Müstaz'af: Müstaz'af, Kur'an'da birçok defa geçen ve ayrıcalıklı öneme sahip olan bir terimdir. Önemlidir, zira insanlık tarihi boyunca sadece dozajı ve failleri değişen zulümlerin, baskıların, sömürülerin, işkencelerin mağdurlarını ifade et­mektedir. İstiz'af dahilindeki açıklamalardan da anlaşıldığı üzere müstaz'aflar, is-tiz'afa muhatap kılman kişi veya kişilerdir. Sistemli bir süreci takiben müstekbir­ler tarafından bedenen, ruhen ve toplumsal konum itibarıyla zayıflatılan kişiler.

Müstez'aflar tabakasını teşkil ederler. Bu halleriyle de her zaman müstekbirlerin istiz'aflarma muhatap olurlar.

Kur'an'm açıklamaları ışığında olmak üzere, hududullahın esas olmadığı ve hududullaha rağmen birilerinin başka hudutlar tayin ettiği her toplumda iki ayrı kesimin varlığından bahsedilebilir. Bu iki kesimden birisini sayıca az olmalarına rağmen toplumsal egemenliği ellerinde bulunduranlar oluştururken, ikinci kesi­mi ise nüfusun büyük çoğunluğunu teşkil eden halk oluşturur. Egemen azınlık grup ile çoğunluk grup arasındaki ilişkiler ise azınlığın yukarıda, çoğunluğun aşa­ğıda yer aldığı bir toplumsal hiyerarşi pramidinin özelliklerine göre şekillenir. Azınlığı teşkil edenlerin, çoğunluğa yönelik emredici, horlayıcı, aşağılayıcı, sömü­rücü, ezici, baskı kurucu, işkenceci tavırları aralarındaki ilişkilerin genel karakte­rini teşkil eder. Fakat bunlar, bazı sistemlerde açıkça gerçekleştirilirken bazıların­da ise oldukça sinsi planlarla gerçekleştirilir. İşte söz konusu özelliklerin failleri olan azınlığı genel anlamda müstekbirler ve yakın çevresi teşkil ederken, çoğun­luğu ise istiz'afa uğramış olanlar, Kur'anî ifadeyle Müstez'aflar oluştururlar. Müstez'afların güçsüzlüğü her açıdandır; fiziki açıdan güçsüzdürler, müstekbirlerin oyunlarını fark etseler bile onlara engel olamazlar. Zihnen güçsüzdürler, düşüne­mezler; düşünseler de doğruyu bulamaz veya fark edemezler. Bilgi açısından güç­süzdürler, bilgileri yoktur; mevcut olanları da kullanmasını bilmezler. Çünkü, müstekbirlerin sistemleştirip yaygınlaştırdıkları propaganda, eğitim sistemi, med­ya, reklam, korku, tehdit gibi zamana, topluma göre değişen araçlarla, yöntemler­le zihnen, aklen, fikren iğfal edilmiş durumdadırlar. Bu konuyu açıklayan ayetler­den birisi şöyledir: 'İnsanlardan kimi vardır ki, bilgisizce (insanları) Allah'ın yolun­dan saptırmak ve onunla alay etmek için eğlence (türünden, boş) sözleri satın alır­lar.[337] Müstez'afların yapabildikleri tek şey müstekbirlerin oyun­larını devam ettirmekten, onların sistemlerine devamlılık kazandırmaktan ibaret­tir. Ancak içlerinden birisi bir gün silkinir ve kendisine gelirse, o kişi bir de haki­kat bilgisiyle desteklenirse, o tek başına oluşuna rağmen büyük orduların sahibi olan müstekbirleri korkutur; uykularını kaçırır. Bu da gösteriyor ki, esasen müs­tekbirlerin gücü sahte, Müstez'afların acziyeti kurgulanmış bir şeydir: 'Onlar an­cak kendilerine hile yapıyorlar ama farkında değiller.[338] Ama onların bu aldanmışlığı, masumiyetlerinin gerekçesi olmaz. Kur'an her iki kesimi de ha­kikati dikkate almadıkları, akletmedikleri, fıkhetnıedikler için aynı sonla uyarır: 'Diyecekler ki: 'Rabbimiz biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi doğ­ru yoldan saptırdılar.[339]

Kur'an, insanlık tarihinin önemli unsurlarından birisi olarak Müstez'aflarla, müstekbirler arasında gerçekleşen hâl ve durumların değişmeyen özelliklerini gözler önüne sermiştir. Ve Kur'an, prensip olarak Müstez'afların yanında yer al­maktadır. Gerçi bunun bazı durumlarda istisnası vardır, fakat kesin olan şudur ki, Kur'an hiçbir zaman müstekbirlerin yanında yer almamıştır, isimleri, cisimleri, inançları her ne olursa olsun, Kur'an bütün müstekbirleri aşağılamış, saltanatları­nın yıkılmasını Müstez'aflara hedef olarak göstermiştir: ıBiz, yeryüzünde güçten düşürülenlere (Müstez'aflara) lütufda bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçı­lar kılmak istiyoruz' [340] Müstez'afların mirasçı kılındıkları şeylerin ne­ler olduğu ise bir başka ayette somut örneğiyle şöyle açıklanmıştır: 'Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi de içini bereketle doldurduğumuz yerin doğu taraflarına, ba­tı taraflarına mirasçı kıldık. Rabb'inin İsrail oğullarına verdiği güzel söz, sabırlarına karşılık yerine geldi.[341]

Fakat, belirtildiği gibi, Kur'an Müstez'aflarm hepsini aynı kategoride değerlen­dirmemiştir. Aralarında, sahip oldukları özelliklere göre bir ayrım yapmıştır. Kur'an'm Müstez'aflarla ilgili ayrımı üç ayrı grupta şekillenmektedir:


[337] Lokman, 31:6

[338] En'am, 6:123

[339] Ahzab, 33:67

[340] Kasas, 28:5

[341] A'raf, 7:137