> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > Birinci Habeşistan Hicreti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Birinci Habeşistan Hicreti  (Okunma Sayısı 1654 defa)
29 Temmuz 2011, 15:43:32
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 29 Temmuz 2011, 15:43:32 »



Birinci Habeşistan Hicreti


Ey inanan kullarım! Rabb'inizden korkun. Bu dünya hayatında güzel dav­rananlara güzellikler vardır. Allah'ın arzı geniştir. Ancak sabredenlere, mü­kafatları hesapsız verilecektir. [242]

Kendilerine zulmedildikten sonra Allah uğrunda göç edenleri, dünyada (ra­hat edip, tehlikelerden uzak kalacakları bir yere) güzelce yerleştireceğiz. (Onlara vereceğimiz) ahiret mükâfatı ise daha büyüktür. Onlar ki sabretti­ler ve Rabb'lerine (güvenip) dayanmaktadırlar. [243]

Müminlere yönelik baskı ve işkencelerin gün geçtikçe artması, her yeni günün da­ha da büyük zorluklarla başlaması, başta Resulüllah olmak üzere bütün mümin­lere oldukça ağır sıkıntılar yaşatıyordu. Mekke eşrafı sık sık Dâru'n Nedve'de top­lanıp yeni kararlar alıyor, her kararla da baskı ve işkencelerini biraz daha artırı-yorlardı. Anlaşıldığı kadarıyla bu kararlar bir oranda başarıya da ulaşmıştı; en azından görünen bu idi. Çünkü islâm'a katılmalarda önemli bir yavaşlama gözle­niyordu. Artık, islâm'a giren yeni birisinin ismi duyulmuyordu. Ebû Zerr ve Amr b. Abese'nin bu zor günlerde davete olumlu cevap vermeleri müminlerin kalbine bir rahatlık vermişse de, bu iki kişinin katılımı, çok önemli bir gelişme değildi, iş­te bu zorluk günlerinde, Resulüllah müminlere yeryüzüne dağdın' dedi. Bu, 'haya­tınız ve dininizden emin olacağınız yerlere gidebilirsiniz' anlamına gelen bir izindi. Fakat müminler nereye gideceklerini, nerenin kendileri için güvenilir bîr yer ol­duğunu bilmiyorlardı. 'Nereye gidelim?'' diye sordular. Resulüllah, Habeşistan ta­raflarını işaret ederek, 'işte bu tarafa, Habeş bölgesine gidin' dedi. Niçin başka bir yere değil de, özellikle Habeşistan'a gidilmesini isteme nedenini ise şöyle açıkla­dı: 'O ülkede insanlara zulmetmeyen bir kral var. Oraya gidin ve Allah, içinde bulun­duğumuz bu sıkıntılardan bir kurtuluş yolu gösterinceye kadar orada kalın.[244]

Habeşistan, Mekke tüccarlarının yoğun şekilde ticarî İlişki içerisinde bulun­dukları bir bölgeydi. Bu nedenle bütün Arap tüccarlarının çok iyi bildikleri bir yerdi. Resulüllah'm risâlet öncesi dönemde Habeşistan'a gidip-gitmediğini bilmiyoruz. Mevcut bilgiler içerisinde Habeşistan'a gittiğine işarette bulunan herhangi bîr rivayet yok. Ancak buna rağmen Habeşistan'a gitmiş olması muhtemeldir. Çünkü Habeşistan ve oradaki yönetimin niteliği hakkında bilgilere sahipti. Eğer Habeşistan'a gitmemişse, bu bildileri oraya gidip gelen insanlardan edinmiş olma­lıdır. O'nun Habeşistan'daki yönetim hakkındaki olumlu bilgileri, Habeşistan'ı hicret bölgesi olarak tercih etmesine neden oldu. Resulüllah'm verdiği izin üzere 12 erkek 4 kadın olmak üzere 16 [245] mümin, Mekke müşriklerine görünmeden, giz­lice yola çıktılar. Bir kısmı yaya, bir kısmı hayvanlarına binmiş halde, zorluklarla dolu bir yolculuk sonrasında Habeşistan'a ulaştılar.

Mekke ileri gelenleri, bir grup müminin Habeşistan'a hicret ettiklerinden bir süre sonra haberdar oldular. Hicret edenleri yollarından alıkoymak için hemen harekete geçtiler. Ancak yetişemediler. Müşrikler sahile ulaşıncaya kadar, mümin­ler gemilere binerek Habeşistan tarafına geçmişlerdi.

Müminlerin bu ilk hicreti önemli gelişmelere şahit oldu. Ancak bu gelişmele­re değinmeden önce, cevabı aranması gereken bir soru vardır. Söz konusu soru, Resulüllah'm bazı müminlere Habeşistan'a hicret izni vermesinin kendi tasarrufu­na mı, yoksa vahye mi dayandığına ilişkindir. Konuyla ilgili olarak Kur'an ince­lendiğinde bu sorunun cevabı hiç zorlanmadan verilebilmektedir. Anlaşılan o ki, Habeşistan hicreti Resulüllah'm beşerî tasarrufuna veya bir diğer ifadeyle içtihadı­na dayanmamıştır; hicret izni ilâhî bir iznin gereği olmuştur. Risâlet sürecinin her aşamasını kontrol eden vahiy bu sefer de sürece müdahale etmiş ve bazı mümin­lerin hicret edebileceği iznini vermiştir. O zorluk günlerinde vahyolunan iki ayet bu konuda delildir. Bu ayetlerden birisi Zümer sûresinin 10. ayeti olup, bu sûre müşriklerinin müminlere yönelik baskı ve işkencelerinin gün geçtikçe artarak de­vam ettiği günlerde vahy olunmuş tur. Diğeri de Nahl süresinin 41. ve 42. ayetleri olup, bu sûre de Zümer süresiyle aynı dönemde, fakat Zümer sûresinden sonra. vahy olunmuştur. İlgili ayetler şöyledir: '(Ey Muhammedi Allah şöyle buyuruyor) de: 'Ey inanan kullarım! Rabb'inizden korkun. Bu dünya hayatında güzel davranan­lara güzellikler vardır. Allah'ın arzı geniştir. Ancak sabredenlere, mükafatlan hesap­sız verilecektir. [246]'Kendilerine zulmedildikten sonra Allah uğrunda göç edenleri, dünyada (rahat edip, tehlikelerden uzak kalacakları bir yere) güzelce yer­leştireceğiz- (Onlara vereceğimiz) ahiret mükâfatı ise daha büyüktür. Onlar ki sab­rettiler ve Rabb'lerine (güvenip) dayanmaktadırlar.[247]

Bu iki ayet dikkatli bir şekilde incelendiği zaman, Zümer süresindeki ayette, yeryüzünün geniş olduğu, gerekirse başka yerlere gidilebileceği, ancak buna kal­kışmadan önce sabretmek gerektiğinin açıklandığı; Nahl süresindeki ayette ise, sabredip imanından dönmeyenlerin, yeryüzünün emin bölgelerine göç edebile­cekleri, bunun ise bir kaçış sayılmayacağının açıklandığı anlaşılmaktadır. Yine ikinci ayetten anlaşılıyor ki, hicret, Allah'ın rızasını kazanmanın bir aracıdır. Her türlü olumsuz şartlara sabredip imanlarını koruyanlar hicret edebilirler; olumsuz şartlardan kurtulmak için etmelidirler. Yine bu ayette, müminler hicrete teşvik edilmelerinin yanı sıra, daha önce sabretmiş olmaları ve şimdi de hicret edecek pl-maları nedeniyle takdirle anılmaktadırlar. Bu ayetlerden sonra Resulüllah'm bir kısım mümini Habeşistan'a hicrete teşvik etmesinin nedeni daha iyi anlaşılmış ol­maktadır.

Hicret edenlerin listesi incelendiğinde önemli bir durumla karşılaşılmaktadır. Hicret edenlerin listesinde, Mekke eşrafının fiilî İşkencesine uğrayan kölelerden ziyade, Kureyş'e mensup hür şahsiyetlerin bulunduğu görülmektedir. Acaba ne­den? Bu sorunun kesin bir şekilde doğru cevabını verme imkânına sahip değiliz. Zira konuyla ilgili bir rivayet mevcut değil. Fakat bu durum konu hakkında bazı yorumlarda bulunmaya engel değildir. Öncelikle dikkat çeken durum şudur; hic­reti takiben Mekke eşrafı bir heyet oluşturup, müminleri kendilerine teslim etme­sini istemek için Habeş kralma gönderdikleri zaman, heyetin müminler için sarf ettikleri iddialar, bu müminlerin köle olup olmadıkları konusuna gelip dayanmış­tır. Heyet başkanı, bu kimselerin hür insanlar olduklarını söyleyince, Habeş kra­lının tepkisiyle karşılaşmıştır. Kral, hür insanların bir köle gibi iade edilemeyece­ğini söylemiştir. Bu durumda, hicret edenler arasında Bilâl-i Habeşî, Habbab b. Eret, Ammar b. Yasir gibi köle kökenli kimselerin bulunması halinde, hicretin Mekke müşrikleri tarafından akamete uğratabileceğinin önceden düşünülmüş olduğu anlaşılmaktadır. Fakat bu ihtimalin yanı sıra, üzerinde durulması gereken bir husus daha vardır. Yüzü aşkın şahsiyetin mümin olmasına karşılık niçin sade­ce 16 kişi hicret etmiştir? Bu da cevabını bilemediğimiz bir başka sorudur. Fakat, Resulüllah'm bir grup mümini Habeşistan'a hicret etmeleri için teşvik ederken sarf ettiği sözler konuya biraz da olsa ışık tutar gibidir; 'Oraya (Habeşistana) gidin ve Allah, içinde bulunduğumuz bu sıkıntılardan bir kurtuluş yolu gösterinceye kadar orada kahn Bu ifadeler, Habeşistan hicretinin öncelikle Mekke müşriklerinin baskı ve işkencelerinden kurtulmak amacıyla gerçekleştirilmediğine, Mekke'deki baskı ve işkenceler karşısında mümin topluluğunun tamamen yok olması ihtima­line karşı bir önlem olarak hicretin düşünüldüğüne işaret etmektedir. Yani, bir kisim mümin, Mekke'de gerçekleşebilecek bir kıyım ihtimali karşısında, islâm da­vetini tekrar başlatmak için Habeşistan'a gönderilmiş olmalıdır. Daha Önce yaşan­mış bir durum da bu konuda önemli bir delildir. Daha önce geçtiği üzere, Resu-lüllah, akrabaları olan Haşim oğullarına verdiği yemek daveti sırasında, kendisine yardımcı olunmasını isteyip, içlerinden kimin kendisine halef olacağım sorarken, kendisinin öldürülebileceği ve bu nedenle islâm davetini devam ettirecek kimse­nin kalmayacağı kaygısıyla hareket etmişti. Ayrıca Tufeyl, Ebû Zerr ve Amr bin Abese'nin Müslüman oluşlarını takiben kendi toplumlarına gönderilmeleri ve bil­dikleri ilâhi hakikatleri tebliğ etmeyi ihmâl etmemelerinin istenmesi konu bağla­mında dikkate alınması gereken önemli bilgilerdir.

İlk hicret hareketi dahilinde cevabı aranması gereken bir başka soru da şudur: Resulüllah neden hicret etmedi? Bu sorunun cevabını da Kur'an'da bulabiliyoruz. Şöyle ki; Zümer süresinin ilgili ayeti hicrete zemin hazırlamış, Nahl süresinin il­gili ayeti ise hicrete teşvik eder nitelikte olmasına karşılık, bir başka ayet hicret iz­ninin Resulüllah'ı kapsamadığını ifade etmiştir. O, Mekke'de kalmalı ve her türlü olumsuz şarta rağmen îslâm davetine devam etmelidir. Söz konusu ayet Hz. Yu­nus'un islâm davetini anlatan ayetlerinden birisidir. Ayette, Hz. Yunus'un islâm daveti sırasındaki bir hatası açıkça belirtilerek, Resulüllah'ı benzer hataya düş­mekten sakındırmış tır: 'Sen Rabb'inin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yunus) gibi ol­ma..[248]

Hz. Yunus'un hatasını ve Resulûllah'm bu hataya düşmekten sakındırılma ne­denini anlamak için, konuyu biraz daha ayrıntılı olarak Kur'an'dan takip etmekte yarar var: Hz. Yunus, diğer peygamberlerin büyük çoğunluğunda olduğu üzere, müşrik, dolayısıyla putçu ve bu nedenle zorba; haksızlığı, kötülüğü, zulmü, sö­mürüyü kendilerine yol edinmiş bir topluma peygamber olarak gönderilmişti. Gönderildiği toplum, yüz bini aşkın nüfusa sahip Ninova şehriydi.[249] Hz. Yunus uzun süre Ninova halkını şirk ve gereklerinden uzaklaştırıp, İslâm'ın adalet ve esenliğine ulaştırmak için çalıştı. Ancak uzun süre içerisinde sadece iki kişi şirk­ten uzaklaşıp islâm'a girdi. Bütün ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Birinci Habeşistan Hicreti
« Posted on: 25 Nisan 2024, 20:07:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Birinci Habeşistan Hicreti rüya tabiri,Birinci Habeşistan Hicreti mekke canlı, Birinci Habeşistan Hicreti kabe canlı yayın, Birinci Habeşistan Hicreti Üç boyutlu kuran oku Birinci Habeşistan Hicreti kuran ı kerim, Birinci Habeşistan Hicreti peygamber kıssaları,Birinci Habeşistan Hicreti ilitam ders soruları, Birinci Habeşistan Hicretiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes