๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Muhammedin İslam Daveti => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 31 Temmuz 2011, 13:56:06



Konu Başlığı: Ay Tanrısına Adak Sunulurken
Gönderen: Ekvan üzerinde 31 Temmuz 2011, 13:56:06
Ay Tanrısı Sin'e Adak Sunulurken

 

Sümerler putperesttiler. Çoğu putperest toplumda olduğu gibi, Sümerlerin putları da kendi aralarında hiyerarşik bir sıralamaya tabi tutulmuştu. En büyük put, 'Ay Tanrısı' Nanna idi (diğer ismi Sin'dir).[461] Onun Ur'un koruyucusu olduğu­na inanılıyordu. Ayrıca 'Güneş'.ve 'Yıldız' tanrılarına da inanılmaktaydı. Kral 'Baş tanrı' ile aynı (özdeş) kabul ediliyordu. Bu nedenle de kralın buyrukları, tanrının buyrukları kabul ediliyordu. Kral bütün hayatı boyunca 'Baş tanrı' nm temsilcisi olup, onun adına toplumu yönetiyordu. Şehir merkezindeki büyük tapınakta bu­lunan büyük put ise 'Baş tonn'nın vücudunu sembolize etmekteydi. Böylelikle il­ginç tarzda bir teslis inancı oluşturulmuştu. 'Baş tanrı'ya inanılıyor, bu tanrı şehir merkezindeki büyük putla sembolleşiyor; ancak o put konuşamadığı, bir fonksi­yona sahip bulunmadığı için 'Baş tanrı' adma kral konuşuyor ve 'Baş tanrı' adına otoriteyi elinde bulunduruyordu. Yılda bir defa yapılan özel bir törenle de kralın, 'Baş tann'yla irtibat kurmasına yardımcı olunuyordu.

Kral olan şahıs, krallığı nedeniyle ülkenin sahibi durumundaydı. 'Baş tanrı'yı temsil ediyor olması ise otoritesini ve sahipliğini (Kur'anî ifadeyle nıelikliğini, rablığım) meşrulaştırıyor ve mutlaklaştırıyordu. Dolayısıyla her ne olursa olsun kralın otoritesine karşı çıkmak mümkün değildi. Çünkü böylesi bir durumda 'Baş tanrı'ya karşı çıkılmış olunurdu. 'Baş tanrı'yla irtibat kuran ve onun temsilcisi sı­fatıyla faaliyette bulunan kralın en önemli faaliyet alanı ise, halkı tanrılara bağış­la bulunmaya çağırmasıydı. Halk inandığı tanrılar adına, putların yanma istenen değerli eşyaları bırakır ve bunlar o putun hizmetçisi tarafından 'koruma' altına alı­nırdı. Kral, 'Baş tanrı'yı temsil ettiği için, "Baş tann'nm vücudunu oluşturan büyük puta olan bütün bağışları kullanma hakkına sahipti. Bu durumun ekonomik açı­dan pek önem ifade etmeyeceği düşünülmemelidir. Putlar adına yapılan bağışla­rın oranı hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Lagaş'ta [462] bulunan bir tab­lette, ticarî gelirden ve tarım ürünlerinden 'Baş tanrı'ya verilmesi gereken pay hak­kında bilgi yer almaktadır. Buna göre; gelir eşit olmayan tarzda üçe ayrılıyordu. Bu paydan en büyüğü 'Baş tanrı'ya veriliyordu. Bu elbette ki 'Baş tanrı' adına kra­la giden bir paydı. Payın ikinci bölümü ise yürüttükleri 'kutsal' görev icabı putla­rın hizmetkârı olan rahiplere veriliyordu. Geri kalan en küçük pay ise üretimde bulunan şahsın kendisinindi. Yine konuyla ilgili olarak tarihçi Heredot'un verdi­ği bir bilgi oldukça önemlidir. O, Babil kulesinin yedinci katını teşkil eden Marduk'un katında bulunan taht, iskemle ve masanın saf altından imal edildiğini ve bunların 800 talent olduğunu belirtmektedir. Talent bir ölçü birimi olup, bir talent 29,68 kg'dır. Bu durumda Marduk'un adına yapılmış olan taht, masa ve is­kemlenin 23.700 kg ağırlıkta saf altından yapıldığı anlaşılmaktadır.[463]

Bir dinler tarihçisi, Sümer toplumları için, ekonomik faaliyetleri de kapsayacak tarzda 'hayat mabedin etrafında çevrelenmişti [464] derken önemli bir özelliği belirtmiş­ti. Öyleydi; çünkü insanlar kendi hayatlarını devam ettirmek için değil, verdikle­ri paylarla 'tanrılarını' memnun etmek için yaşıyorlardı. 'Baş tanrı'yı temsilen Kral ve diğer küçük tanrıları temsilen de rahipler, tanrıların 'nasıl hoşnut edilecekleri­ni [465] halka bildiriyorlar ve ürünlerden paylarını alıyorlardı. Tanrılar' ancak böyle­likle üretmek zorunda kalmadan ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlardı. Halk ise bu hoşnutluğu elde edebilmek için sahip oldukları her şeylerini veriyorlardı. Kral bir yana küçük tanrıları temsil eden 'rahipler dahi çok büyük gelirler elde etmişlerdi. [466]


[461] Nanna için Ur kentinin merkezinde oldukça görkemli bir bina inşa edilmişti. Basa­maklı bir piramide benzeyen bu yüksek bina, tabanda 46x64 metre, tepede ise 12 metre genişfiğindeydi. Piramidin en üstünde Nanna için bir oda inşa edilmişti. Bu oda, Nanna'nm yatak odası kabuİ ediliyordu. Benzer bir bina ise komşu şehir Ba-bil'de bulunuyordu. Bu bina ise 'Babil Tanrısı1 kabul edilen Marduk isimli put için in­şa edilmişti. 550x450 metrelik bir alanı kaplayan bu bina, 90 metre yüksekîiğindey-di. Birinci kat 33 metre, ikinci kat 18 metre, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı katlar 6'şar metre yüksekliğindeydi. Yedinci kat Marduk'm katı olup yüksekliği 15 metreydi. Damı altın kaplama ve mavi tuğlalarla süslü bu devasa yapı, bugünün şart­larında dahi insan hayalini zorlayacak bir mimari harika olduğuna göre, yapıldığı za­man ve şartlar düşünülürse binanın önemi daha iyi anlaşılır.

[462] Ur'a yaklaşık 50 km uzaklıkta bir Sümer şehri.

[463] Ceram, Tanrılar, Mezarlar, Bilginler, s. 326,327

[464] Herve, Dinler Tarihi, s. 126

[465] Mc Neill, Dünya Tarihi, s. 25

[466] Büyük Larausse, s.XXin/11953