๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 15 Mayıs 2011, 12:07:23



Konu Başlığı: Peygamberimizin yeniliklere karşı tutumu
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 15 Mayıs 2011, 12:07:23
12- Yeniliklere Karşı Tutumu

Yenilik, ilerleme, gelişme ve dinamizm, insanlığa mutluluk getiren adımlardır. Hz. Peygamber'in mesajı, herşeyden evvel geldiği çağda dinî, sosyal, ekonomik, ahlâkî ve kültürel düzenlemeler açısından muazzam bir yenilikti. Dolayısıyla onun Peygamberlik döneminin tamamı yeniliklerle doludur. Yalnız şu var ki, o bu yenilikleri gerçekleştirirken o güne kadar insanlığın ürettiği, vahye aykırı olmayan, akla ve insan yaratılışına uygun olan iyi uygulamaları, yani "ma'ruf"u yıkmamıştır. Çünkü Hz. Peygamber'in gayesi toplumun değerlerini ne olursa olsun altüst etmek değil, her alandaki bozuklukları düzeltmekti. Fakat bu ıslah faaliyetleri esnasında da düşündüğü ve uygulamayı planladığı bir hususta daha uygun bir alternatifle karşılaştığı zaman onu reddetme yoluna gitmemiş, aksine uygun gördüğü takdirde derhal uygulama alanına koymuştur. Esasında istişare müessesesine de bu noktadan bakılmalıdır. Onun istişareye verdiği değer de bir bakıma fikir üretmeye ve çok sesliliğe önem verdiğini, makul gördüğü takdirde yeni düşünceleri kabule ve tatbik etmeye hazır olduğunu göstermektedir. Hz. Peygamber'in hayatında yeniliklere açık olduğunu gösteren çok sayıda örnek mevcuttur. Bunlardan birkaç örnek verebiliriz. Mescid-i Nebevî önceleri yatsı ve sabah namazı vakitlerinde hurma dalları ve yaprakları yakılarak aydınlatılıyordu. Hicretin dokuzuncu yılında Temîm heyeti ile birlikte Medine'ye gelen ve yanında birkaç kandil ile fitil ve yağ getiren Temîm ed-Dârî, bir cuma gecesi hizmetçisine Mescid'de kandilleri direklere astırarak yaktırır. Hz. Peygamber Mescid'e gelince bunları kimin yaktığını sorar. Temîm ed-Dârî'nin yaptığını öğrenince ona şunları söyler: "Sen İslâm'ı nurlandırdın. İslâm'ın mescidini süsledin. ALLAH da seni dünyada ve ahirette nurlandırsın". Bu olay Hz. Peygamber'i o derece etkiler ki, Temîm ed-Dârî'ye kandilleri asan hizmetçinin adını sorar. Fetih olduğunu öğrenince onun adını Sirâc (kandil) olarak değiştirir. Sahâbe arasında yer alan Sirâc, Mescid-i Nebevî'yi aydınlatma ve isim değiştirme olayını bizzat kendisi anlatmıştır.[614]

Hz. Peygamber'in yeniliklere açık olduğunun bir göstergesi de savaş alanında bir yabancı milletin tekniğini kabul etmesidir. Hendek Savaşı'nda şehri savunmak için İranlıların savunma tekniğini kabul ettiği ve Selmân-ı Fârisî'nin teklifi üzerine şehrin çevresine hendek kazıldığı kaynaklarda kaydedilmektedir. Yine Taif kuşatmasında İran'da mancınık kullanıldığını bildiren Selmân-ı Fârisî'nin teklifi üzerine mancınık kullanmaya karar vermiş ve ona mancınık yaptırmıştır. Yezîd b. Zem'a, Tufeyl b. Amr ve Hâlid b. Saîd gibi şahısların da mancınık getirdikleri ve adı geçen kuşatmada kullanıldığı kaynaklarımızda kayıtlıdır.[615] Bütün bu örnekler, Hz. Peygamber'in insan aklının ürettiği yenilikleri benimsediğini ve daha da geliştirilmesini teşvik ettiğini göstermektedir.

Peki, Müslümanlar tarafından Hz. Peygamber'in hangi tür davranışlarının örnek alınması gerekir? Hz. Peygamber'in kişiliği kendi döneminde olduğu gibi, kendisinden sonraki dönemlerde de Müslüman toplumların yaşayışı için örnek olmuştur. Kur'an-ı Kerim'de, Hz. Peygamber'in mü'minler için canlı ve mükemmel bir fazilet örneği olduğu bildirilmektedir. Dolayısıyla onun hedefi insanlara hayatta pratik olarak uygulayabilecekleri kuralları öğretmek ve bunları kendi yaşayışında göstermektir. Mü'minlere düşen de onu örnek almaktır. Bu hususla ilgili âyet-i kerîmenin meâli şöyledir: "Andolsun ki Resûlüllah, sizin için, ALLAH'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve ALLAH'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir"[616]

Hz. Peygamber'in örnek alınmasını emrederken ALLAH Teâlâ'nın, onun yaşadığı dönemin ve coğrafyanın şartlarına göre yediği yemekleri, kullandığı eşyaları, giydiği elbiseleri, kısaca onun hayatının şeklî yönünü örnek almalarını kastetmiş olmadığı ve böyle bir örnek alma biçimi takdim etmediği açıktır. Zaten o takdirde Hz. Peygamber'in örnek alınmasının imkansızlığı ortadadır. Esasında örnek alınmadaki temel espri de bu değildir. Şayet öyle düşünülürse bugün binmek için deve, yemek için hurma, giymek için de Yemen elbisesi aramak gerekecektir. Aynı zamanda, Hz. Peygamber'in hayatının şeklî yönünü, mesela kıyafetinin örnek alınması gerektiğini savunmak, İslâm'ın evrenselliği ile çelişmektedir. Sözgelimi, hayvan derisi giyen Müslüman bir eskimodan, onun Arabistan sıcağında giydiği kıyafetini örnek almasını istemek gerçeklerle bağdaşmaz. Bu sayılan hususların dinin özüyle alakası da yoktur. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s.) peygamberlikten önce ne yiyorsa peygamberlikten sonra da aynı şeyleri yemeye, peygamberlikten önce ne giyiyorsa peygamber olduktan sonra da onu giymeye devam etmiştir. Peygamber olduktan sonra giyim tarzını değiştirdiğine dair kaynaklarda hiçbir kayıt mevcut değildir. Dolayısıyla Müslümanlar için örnek alınması ve hayata geçirilmesi gereken şeyler Hz. Muhammed (s.a.s.)'in uygulamalarının şeklî yönüyle ilgili hususlar değil, bilakis doğruluğu, adaleti, insanlara sevgi ve saygısı, barışa verdiği önem, hoşgörüsü, güvenilirliği, yumuşak huyluluğu, çalışkanlığı, kanaati, şefkat ve merhameti, cömertliği gibi faziletlerdir.[617]


[614]     İbnül-Esîr, Üsd, II, 328; Köksal, IX, 363-364.

[615]     Vâkıdî, III, 937.

[616]     Ahzâb Sûresi 21.

[617]     Bu konuda geniş bilgi için bk. Recep Kılıç, "Peygamberliğin gerekliliği ve Peygamberimizin Örnekliği", Hz. Peygamber'in Hayatından Davranış Modelleri, Ankara 1998, s. 30-36.