๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 15 Mayıs 2011, 12:32:35



Konu Başlığı: Peygamberimizin aşırılıklar karşısındaki tutumu
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 15 Mayıs 2011, 12:32:35
7- Aşırılıklar Karşısındaki Tutumu

Hz. Peygamber aşırılıklıklardan hoşlanmaz, bu tür davranışlardan uzak durur, hiçbir zaman ifrata kaçan duygu ve düşüncelerin etkisi altında kalmaz, sahâbîleri de bu konuda ikaz ederdi. İslâm'a söz getirebilecek, insanları usandıracak, İslâm'dan nefret ettirecek davranışları, İslâm'ın temel prensiplerini zedeleyici hareketleri hiç hoş karşılamazdı. Bu tür olaylar kendisine intikal edince üzülür ve hatta öfkelenirdi. Bu gibi durumlarda açık tavır takınır ve böyle davranışlarda bulunanları uyarırdı. Bu konudaki tutumuna birkaç örnek verelim. Sahâbîlerden birisi cemaate namaz kıldırırken uzun sûreler okuyarak namazı iyice uzatır. Bu durumu cemaatten birisi Hz. Peygamber'e iletir. Bunun üzerine Hz. Peygamber ayağa kalkarak topluluğa karşı şu veciz konuşmayı yapar: "İnsanlar! İçinizde halkı nefret ettirenler var. Herhangi biriniz imamlığa geçip de halka namaz kıldırırsa namazı uygun bir şekilde kısa kessin. Zira onlar arasında hasta, yaşlı ve işi-gücü olanlar vardır". Olayı anlatan sahâbî, Hz. Peygamber'i o günkü konuşması esnasındaki kadar öfkeli hiç görmediğini söylemektedir.[559]

Sakîf heyeti Medine'ye gelip Müslüman olunca, içlerinden heyetin en genç üyesi olan Osman b. Ebü'l-As'ı kendi kabilesine vali ve imam tayin eder. Ona şu tavsiyede bulunur: "Sen imamlık yaptığında halka namazı hafiflet, namazı itidal üzere kıldır. Halkın en zayıf olanlarını, içlerindeki yaşlıların, küçüklerin, zayıfların ve işgüç sahibi olanların durumlarını göz önünde bulundur".[560]

Hz. Peygamber, helal olan iki durumdan birisini seçmek gerektiğinde kolay olanını tercih ederdi. İbadetlerde fıtratı, yani yaratılışı ve insanın yeteneklerini zorlamazdı. Mekke'nin Fethi'nde Peygamberimizin yanına bir adam gelerek "Ben, Allah sana Mekke'nin fethini nasip ederse Beytülmakdis'de namaz kılmayı adadım" der. Peygamberimiz "Burada kılman daha faziletlidir" karşılığını verir. Hz. Peygamber'in hanımı Meymûne de "Yâ Resûlallah! Şayet Allah sana Mekke'nin fethini nasip ederse Beytülmakdis'de namaz kılmayı adadım" der. Peygamberimiz ona da şunu söyler: "Senin buna gücün yetmez...". Bunun üzerine Meymûne "Önümde ve ardımda muhafızlarla giderim" deyince "Sen buna güç yetiremezsin. Beytülmakdis'in kandillerinde yakılacak yağ gönder. Oraya gitmiş gibi olursun" der. Meymûne, Beytülmakdis'in kandillerinde yakılmak üzere yağ satın alınması için her yıl Kudüs'e para gönderirdi.[561]

Hz. Peygamber, ibadetlerin îfâsında da insan takatını zorlamayı hoş karşılamazdı. Enes b. Mâlik'in anlattığına göre bir gün Hz. Peygamber Mescid'e girdiğinde iki direğin arasına çekilmiş bir iple karşılaşır. "Bu ip nedir"? diye sorar. "Bu Zeyneb'in ipidir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca bu ipe tutunur" derler. Hz. Peygamber bunun üzerine şöyle buyurur: "Hayır, bu ipi çözünüz. Sizden biriniz zinde ve dinç olduğu müddetçe namaz kılsın. Yorulunca da hemen otursun".[562]


[559]     Buhârî, I, 31.

[560]     İbn Hişâm, II, 541.

[561]     Vâkıdî, II, 866.

[562]     Buhârî, II, 48.