> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı > Doğumu çocukluğu ve gençliği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Doğumu çocukluğu ve gençliği  (Okunma Sayısı 4538 defa)
18 Mayıs 2011, 17:06:13
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 18 Mayıs 2011, 17:06:13 »



2- Doğumu, Çocukluğu ve Gençliği

Hz. Muhammed (s.a.s.) 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de Benî Hâşim mahallesinde, babası Abdullah’tan kalan evde dünyaya geldi. Kaynaklarda onun Fil Olayı'nın meydana geldiği yılda, bu olaydan 55 gün sonra ve kamerî aylardan Rebîülevvel'in 12. gecesinde doğduğu kaydedilir.[55]

Âmine, doğumdan sonra hemen kayın babası Abdülmuttalib’e haber göndererek torununun dünyaya geldiğini bildirdi. Abdülmuttalib geldiğinde Âmine, hamile iken gördüğü bir rüyada çocuğa “Ahmed” veya “Muhammed” adının verilmesinin söylendiğini hatırlattı. Abdülmuttalib çocuğu kucağına alarak Kâbe’ye götürdü, Allah’a şükretti ve ona Muhammed adını verdi. Doğumunun yedinci gününde Mekkelilere ziyafet verdi. Hz. Peygamber'in sünnetli olarak dünyaya geldiği rivayet edildiği gibi,[56] dedesi tarafından doğumunun yedinci gününde sünnet ettirildiği söylenir.[57] Abdülmuttalib’e, ataları arasında Muhammed adıyla anılan bir kimseye rastlanmadığı hatırlatılıp torununa bu ismi vermesinin sebebi sorulduğunda “Onun gökte ve yerde övülmesini istedim” cevabını vermiştir.[58] Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bir diğer meşhur ismi de Ahmed’dir. Araplar arasında Muhammed ve Ahmed isminde bazı şahıslar bulunuyordu. Kaynaklarda bu adı taşıyan bazı kişilerin adları kayıtlıdır. Meselâ ensardan Muhammed b. Mesleme meşhurdur.[59] Şu kadar var ki bu isimler yaygın olarak kullanılmıyordu.

Doğumdan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.)’i üç veya dokuz gün annesi Âmine, daha sonra kısa bir müddet, amcası Ebû Leheb’in câriyesi Süveybe emzirdi. Süveybe ondan önce Hz. Hamza’yı ve daha sonra da Ebû Seleme'yi de emzirdiği için Hz. Muhammed (s.a.s.)’le bu ikisi sütkardeşi olurlar.[60] Mekke’nin sıcak havası bebeklerin sağlıklı büyümelerine elverişli olmadığından, şehrin ileri gelen aileleri yeni doğan bebekleri göçebe kabilelere mensup sütannelere verirlerdi. Bununla çocuklarının çölün sağlıklı havasında büyümelerini ve aynı zamanda fasîh Arapçayı öğrenmelerini sağlamış olurlardı. Çocuklar genellikle sekiz-on yaşlarına kadar sütanne yanında yaşarlardı. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doğumunu takip eden günlerde Taif yakınlarında çölde göçebe hayatı yaşayan Hevâzin kabilesinin Sa’d b. Bekir kolundan, içlerinde Halîme bint Ebû Züeyb’in de bulunduğu on kadın, emzirmek için çocuk almak üzere Mekke'ye gelmişlerdi. Halîme'nin yanında kocası Hâris b. Abdüluzzâ da vardı. Bu kadınlar sütanneliğini gelir kaynağı olarak düşündüklerinden, zengin ailelerin çocuklarını tercih ediyorlardı. Diğer kadınlar yetim olduğu için "Onun annesi ve dedesi bize fazla bir yardımda bulunamaz" diyerek Hz. Muhammed (s.a.s.)'i almak istememişlerdi. Halime de başlangıçta, onu almakta tereddüt etti. Kabilesine eli boş olarak dönmemek için, kocasının da fikrini alarak ona sütannelik yapmayı kabul etti ve çocuğu beraberinde götürdü. Hz. Muhammed (s.a.s.) sütannesinin ailesi içinde çok sevildi; onlar için uğurlu oldu ve bereket getirdi, aile bolluğa kavuştu. İki yaşını doldurduğunda Halîme onu ailesine göstermek üzere Mekke'ye getirdi. Âmine, o sıralarda Mekke’de veba salgını bulunduğundan ve çöl havasının da çocuğa iyi geldiğini gördüğünden, onun sütannede kalmasını istedi. Halîme de Hz. Muhammed (s.a.s.)’i beraberinde geri götürdü. Beş (dört olduğu da söylenir) yaşında Mekke'ye getirip annesine teslim etti. Bundan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.) altı yaşına kadar Mekke’de annesinin yanında kaldı. Hz. Peygamber'in Abdullah, Üneyse ve Şeymâ adlı sütkardeşleri vardır. Sütannesi, sütbabası ve sütkardeşlerinin İslâmiyeti kabul ettikleri bilinmektedir.[61] Sa'd b. Bekir kabilesi fasîh Arapçasıyla ünlüydü. Hz. Peygamber düzgün bir lisana sahip oluşunun, çocukluğunu bu kabile arasında geçirmesine bağlı olduğunu söylemiştir.[62]

Kaynaklarda Hz. Muhammed (s.a.s.)'in sütannesinin evine giderken ve onun yanında kaldığı süre zarfında başından geçen birtakım olağanüstü durumlardan bahsedilir. Bunlar arasında göğsün yarılması hadisesi (şakkı sadır) önemli yer tutar. Bu konuda kaynaklarda yer alan rivayetlerden birisi özet olarak şöyledir: Halîme'nin anlattığına göre, çocuğu Mekke'den getirdikten bir kaç ay sonra, Muhammed sütkardeşi ile evlerinin arkasında kuzu güderken, sütkardeşi koşarak annesinin ve babasının yanına gelir. Beyaz elbiseli iki adamın Muhammed'i tutup yere yatırdıklarını, karnını yardıklarını ve karıştırdıklarını bildirir. Halîme ile kocası derhal koşarlar; çocuğu benzi sararmış bir şekilde ve ayakta bulurlar. Ne olup bittiğini sorduklarında Muhammed, "Beyaz elbiseli iki adamın kendisini yere yatırıp karnını yardıklarını ve bir şeyler aradıklarını" söyler. Bunun üzerine sütannesi ile sütbabası çocuğu alıp çadıra dönerler.[63] Bu mealde başka rivayetler de vardır. Meselâ bir rivayette, olayın yukarıdakine benzer şekilde, bir soru üzerine Hz. Peygamber'in anlattığı kaydedilir.[64] Ayrıca, on yaşlarında iken; Hira Mağarası'nda Cebrail'le ilk karşılaştığında; Mi'rac olayı öncesinde gibi farklı zaman ve mekanlarda bu tür muameleye tâbi tutulduğuna dair rivayetler de kaynaklarda yer almaktadır. Olayla ilgili anlatımlar, yaş, yer, zaman ve kaç defa meydana geldiği hususunda birbiriyle farklılık ve çelişki arzetmektedir. Çeşitli araştırmacılar tarafından konuyla ilgili rivayetler ravi ve metin açısından eleştirilmiştir. Şurası gerçektir ki, bu işin Allah tarafından Hz. Muhammed (s.a.s.)'i peygamberliğe hazırlamak amacıyla yapıldığı iddia ediliyorsa, manevî bir temizlik veya hazırlığın yine manevî tarzda olması gerekir. Halbuki rivayetlerde bu işin maddi bir operasyonla yapıldığı anlatılmaktadır. Ayrıca göğsün yarılması olayı İnşirâh Sûresi ile irtibatlandırılmıştır.[65] Fakat İnşirâh Sûresi'nde "Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?" derken, "şakkı sadır"dan, göğsün yarılmasından değil, "şerhi sadır"dan, yani göğsün açılmasından bahsedilmektedir. Göğsün açılmasından maksat da arayış içinde olan Hz. Peygamber'e hak dinin gösterilmesi, peygamberlik görevini nasıl yerine getireceğine dair endişelerinin, korkularının, Allah tarafından genişlik verilerek giderilmesi, gönlünün arıtılması ve ferahlatılmasıdır. Yani olay maddi değil, manevîdir. Nitekim aynı sûrenin ikinci ve üçüncü âyetlerinde "Biz senin belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?" derken Hz. Peygamber'in sırtındaki maddi bir yükün Cenâb-ı Hak tarafından yere indirilmesinden değil, Peygamber'i üzen ve tahammülü ağır gelen zorlukların kendisinden kaldırılmasından bahsedilmektedir.[66] Bu, sûrenin birinci âyetinin de maddî bir operasyon olarak değil, manevî bir iş olduğu şeklinde izah edilmesi gerektiğini göstermektedir. Bunun için de cerrâhî müdaheleye gerek olmadığı açıktır. Ancak ne var ki, manevi bir olayın sembolik anlatımı, daha sonraki raviler tarafından gerçekmiş gibi mütâlaa edilmiştir. Ortaya çıkışıyla ilgili olarak şu hususlar düşünülebilir: Olağanüstü olayların Peygamber'in çocukluğundan beri onun hayatında mevcut olduğunu ispat için böyle bir olay anlatılmış olabilir. Bir de göğüs yarılması, doğu kültüründe mevcut olan, Araplarda da bilinen ve hatta Zerdüşt ve Ümeyye b. Ebü's-Salt gibi şahıslar hakkında da anlatılan mitolojik bir hikayedir. Bu tür mitolojik bir hikaye Hz. Peygamber hakkında da uyarlanmış olabilir.[67]

Hz. Muhammed (s.a.s.) altı yaşında iken annesi Âmine, yanına çocuğunu ve cariyesi Ümmü Eymen’i de alarak Medine'ye gitti. Gayesi, doğumdan önce vefat eden kocası Abdullah’ın kabrini ve ailenin dayıları sayılan Adiy b. Neccâroğullarını ziyaret etmekti. Medine’de en-Nâbiğa’nın evinde misafir edildiler. Abdullah’ın mezarı da bu evin avlusunda idi. Burada bir ay kadar kaldıktan sonra Mekke'ye dönerken Âmine, Medine'ye yaklaşık 190 km. uzaklıkta bulunan Ebvâ’da hastalanarak vefat etti ve orada defnedildi. Ümmü Eymen çocuğu Mekke'ye getirerek dedesine teslim etti. Bu yolculukta Abdülmuttalib’in, gelini ve torunu ile birlikte gittiği de söylenmektedir.[68] Hz. Muhammed (s.a.s.) daha sonraları Medine'de bu seyahatle ilgili hatıralarını anlatmıştır.[69]

Peygamberimiz annesinin vefatından sonra, sekiz yaşına kadar, iki yıl dedesinin himayesinde kaldı. Bakımını da dadısı Ümmü Eymen yürüttü. Dedesi, Hz. Muhammed (s.a.s.)’i çok severdi; onsuz sofraya oturup yemek yemezdi. Kâbe duvarının gölgesine Abdülmuttalib için bir minder serilir, hiç kimse ona saygısından dolayı bu mindere oturmazdı. Hz. Muhammed (s.a.s.) gelip oturduğunda amcaları onu minderden indirmek isterler, Abdülmuttalib ise “Oğlumu bırakın. Allah’a yemin ederim ki ileride bunun şanı büyük olacaktır” der, onu minderin üstüne yanına oturtur, eliyle sırtını okşar ve böyle hareket etmesinden hoşlanırdı. O sekiz yaşında iken dedesi vefat etti.[70] Hz. Muhammed (s.a.s.) dedesinin vefatına çok üzüldü. Ümmü Eymen, dedesinin vefat ettiği gün Hz. Muhammed (s.a.s.)'i ağlarken gördüğünü söylemiştir.[71]

Abdülmuttalib vefat etmeden önce torununu Ebû Tâlib’e emanet etti. Zübeyr ile Ebû Tâlib’in kur’a çektikleri söylendiği gibi, Hz. Peygamber’in Ebû Tâlib’i tercih ettiği de kaynaklarda kaydedilir. Burada Zübeyr, Ebû Tâlib ve Abdullah'ın ana-baba bir kardeş olduklarını da belirtmek gerekir. Ebû Tâlib, yeğeni Muhammed’i kendi öz çocuğu gibi severdi. Bir yere gittiği zaman onu da beraberinde götürürdü. O, ölümüne dek, kırk yıldan fazla Hz. Muhammed (s.a.s.)’e öz babası gibi davranmış, onun üzerine titremiş, sevmiş, korumuş ve yetişmesi için elinden geleni yapmıştır. Hz. Muhammed (s.a.s.) de Ebû Tâlib’e işlerinde yardımcı olmuştur. Çünkü Ebû Tâlib’in ailesi kalabalıktı; buna karşılık dar gelirliydi; maddî durumu pek iyi değildi. Ebû Tâlib’in hanımı Fâtıma bint Esed de sekiz yaşından itibaren Hz. Muhammed (s.a.s.)’e öz annesi gibi bakmıştır. Aynı zamanda Hz. Ali'nin annesi olan bu hanım, kendi çocuklarından önce onu doyurur ve gözetirdi. Hz. Muhammed (s.a.s.), Ebû Tâlib'in ölümünden sonra iman eden ve Medine'ye hicret eden Fatıma bint Esed'i sık s...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Doğumu çocukluğu ve gençliği
« Posted on: 29 Mart 2024, 02:49:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Doğumu çocukluğu ve gençliği rüya tabiri,Doğumu çocukluğu ve gençliği mekke canlı, Doğumu çocukluğu ve gençliği kabe canlı yayın, Doğumu çocukluğu ve gençliği Üç boyutlu kuran oku Doğumu çocukluğu ve gençliği kuran ı kerim, Doğumu çocukluğu ve gençliği peygamber kıssaları,Doğumu çocukluğu ve gençliği ilitam ders soruları, Doğumu çocukluğu ve gençliğiönlisans arapça,
Logged
02 Ocak 2014, 23:24:21
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #1 : 02 Ocak 2014, 23:24:21 »

Emeğinize sağlık çok güzel anlatmışsınız Efendimizi...
bilmediğim çok güzel şeyler öğrendim Efendimizi biraz daha tanımış oldum.
bizlere bu imkanı tanıdığınız için teşekkürler RABBİM razı olsun inşAllah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 21 Ocak 2015, 15:38:21 Gönderen: mevlüdekalınsaz »
Kayıtlı

02 Ocak 2014, 23:30:35
zeynep-8c

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 87


« Yanıtla #2 : 02 Ocak 2014, 23:30:35 »

Peygamber Efendimiz ile ilgili şeyleri okuyup bilgime bilgi katıyorum. Ve yanlış bildiğim şeyleri de bu metinde okudum. Her şey için teşekkürler...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Aşkı anlat diye 5 harf verildi ;
Kalp titreyerek 'Allah' dedi ..
03 Ocak 2014, 01:27:50
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 03 Ocak 2014, 01:27:50 »

Paylaşan kardeşimizin eline sağlık.Allah razı olsun inşallah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

09 Mart 2014, 17:54:52
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #4 : 09 Mart 2014, 17:54:52 »


     Allah razı olsun. Peygamber efendimiz ve onun hakkında bilmediğim bir sürü olayla karşılaştım.
Ama anladım ki bunu okuyarak düzeltebilirim.Allah sizden razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes