๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 16 Mayıs 2011, 11:26:04



Konu Başlığı: Müşriklerle ilişkilerde son aşama
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 16 Mayıs 2011, 11:26:04
n- Müşriklerle İlişkilerde Son Aşama (9/631)

Görüldüğü üzere Hz. Peygamber yirmi üç yıllık Peygamberlik döneminde, başta kendi kabilesi Kureyş olmak üzere en fazla müşriklerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Mekke’nin Fethi'nden sonra Kureyş'in ve daha sonra Hevâzin ve Sakîf gibi Arap Yarımadası'nın en kuvvetli kabilelerinin İslâm'a dahil olmasıyla, putperestlik büyük ölçüde etkisiz hale getirilmiştir. Ancak müşrikler hâlâ varlıklarını devam ettiriyorlar, hac ve umre için Kâbe'yi ziyarete gelebiliyorlardı. Çünkü Kâbe'yi ziyarete gelen kimselere engel olunmayacağı ve haram aylar esnasında kimsenin korku içerisinde bulunmayacağı şeklinde onunla müşrikler arasında antlaşma vardı. Bu süresiz ve genel antlaşmaların yanında özel ve süreli antlaşmalar da bulunuyordu. Sözgelimi Hz. Peygamber, hicretin birinci yılından itibaren Medine'ye komşu müşrik kabilelerin olumsuz tavırlarına engel olmak ve onlarla dostane ilişkiler kurmak gibi çeşitli sebep ve amaçlarla Damre, Müdlic, Gıfâr, Eşca’ ve Cüheyne gibi Arap kabileleri ile antlaşmalar yapmıştı.

Hz. Peygamber, Tebük Seferi'nden Medine'ye döndükten sonra Hz. Ebû Bekir’i hac emiri tayin ederek üç yüz kadar Müslümanla birlikte Mekke'ye gönderdi. Esasen hac da bu yılda (9/631)farz kılınmıştı. Bu sıralarda, hem müşrikler ve hem de onlarla Hz. Peygamber arasındaki genel ve özel antlaşmalar hakkında Berâe (Tevbe) Sûresi'nin başından itibaren 28 âyet nâzil oldu. Bu âyetlerde, Allah Teâlâ, Müslümanların müşriklerle yapmış oldukları antlaşmaları tek taraflı olarak feshettiğini ve onların Müslüman olmalarını, yoksa öldürüleceklerini, Kendisi ve elçisi adına ihtar ve ilan etmektedir.

Araplar arasındaki geleneğe göre antlaşmalar üzerinde başkan veya ailesinden birisi söz sahibi olabilirdi. O nedenle Peygamberimiz "Benim adıma bunu ancak ailemden bir adam yerine getirebilir" diyerek Hz. Ali'yi çağırdı; bu ayetleri ve içerdiği bazı hükümleri Mekke'ye gelen hacılara tebliğ etmek üzere onunla gönderdi.[417] Hz. Ali, Mekke'ye gitmekte olan Hz. Ebû Bekir’e yolda ulaştı. Kendisinin halka Berâe Sûresi'nin ilk ayetlerini okumakla ve ilan etmekle görevlendirildiğini ve Hz. Ebû Bekir’in hac emîri olarak görevine devam edeceğini bildirdi.

Hz. Ali, Zilhicce’nin onuncu, yani bayramın birinci günü Mina’da Cemre’nin yanında toplanan insanlara Berâe Sûresinin ilk ayetinden başlayarak müşrikleri ilgilendiren diğer ayetlerini okuduktan sonra şu hususları bildirdi: Kâfirler cennete giremeyecektir. Bu yıldan sonra hiçbir kimse müşrik olarak hac yapamayacaktır. Kimse Kâbe'yi çıplak olarak tavaf edemeyecektir. Süresiz antlaşmalar iptal edilmiştir, bu durumda olanlara Allah dört ay süre vermiştir. Süreli antlaşmalar süresi sonuna kadar devam edecektir. Hac görevini ifa ettikten sonra da Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ali beraberce Medine'ye döndüler. Bu ültimatom etkisini hemen gösterdi. O yıl hacca katılmış olan müşriklerden önce bazı itiraz sesleri yükseldi; ancak daha sonra “Kureyş bile Müslüman oldu”[418]diyerek, dört ay bile beklemeden hepsi Müslüman oldular. Bu suretle Arap Yarımadası'nda putperestliğin kökü kazınmış, Kâbe ve Mescid-i Harâm Hz. İbrahim ve Hz. İsmail peygamberlerin bıraktıkları esasa uygun bir şekilde, yalnızca tevhid inancına sahip mü’minlere tahsis edilmiştir.[419]


417. İbn Hişâm, I, 545; Belâzürî, I, 383.

418. Taberî, III, 123.

419. İbn Hişâm, I, 543-546; İbn Sa'd, II, 168-169; Belâzürî, I, 383; Mustafa Fayda, Hz. Peygamber'in müşrik Araplara karşı siyasetinin son safhası", Ebedî Risalet Sempozyumu, İzmir ts. I, 121-126.