๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 18 Mayıs 2011, 16:38:42



Konu Başlığı: Müşriklerin uzlaşma teklifleri
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 18 Mayıs 2011, 16:38:42
4- Müşriklerin Uzlaşma Teklifleri

Kureyş müşrikleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in azim ve sebatla insanları İslâm'a davet ettiğini görünce, ona engel olması veya himayeden vazgeçmesi için amcası Ebû Tâlib’e müracaat etmeye karar verdiler. İbn Hişam, Kureyşlilerin Ebû Tâlib’e bu maksatla üç defa başvurduklarını kaydetmekte ve ilk müracaatı yapan on kişilik heyetin isimlerini vermektedir. Bu heyet Ebû Tâlib’e giderek şunları söylemiştir: “Ebû Tâlib! Yeğenin tanrılarımıza hakaret etti. Dinimizi kötüledi. Bizim akılsız olduğumuzu babalarımızın, dedelerimizin eğri yolda gitmiş olduklarını söyledi. Şimdi sen ya onu bunları yapmaktan vazgeçir; yahut himayeden vazgeç...”. Ebû Tâlib bu heyeti tatlı dille başından savdı. İlk müracaatlarından istedikleri sonucu elde edemeyen müşrikler Ebû Tâlib’e ikinci defa başvurarak artık yeğeninin sözlerine katlanamayacaklarını, ya davasından vazgeçirmesini veya onu himayeden vazgeçmesini, aksi takdirde kendisine karşı da cephe alacaklarını tehdit edercesine söylediler. Ebû Tâlib bu defa Hz. Muhammed (s.a.s.)’i çağırarak Kureyşlilerin kendilerine söylediklerini bildirdi. Davasından vazgeçmesini, artık meselenin kendisinin de altından kalkamayacağı noktaya geldiğini ifade etti. Bunu duyan Hz. Peygamber amcasının kendini koruma hususunda fikir değiştirdiğini sanarak “Bu işten vazgeçmem için güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler dahi Allah bu dini üstün kılıncaya kadar veya ben ölünceye kadar vazgeçmeyeceğim” deyip ayağa kalktı ve yürüdü. Buna üzülen Ebû Tâlib “Yeğenim! Git, istediğini söyle. Allah’a andolsun ki seni asla onlara teslim etmem” dedi.[138]

Müşrikler, Ebû Tâlib’in Resûlullah’a yardım ettiğini ve onu himayeden vazgeçmeyeceğini, kendilerine onu teslim etmeyeceğini; hatta gerekirse onlardan ayrılacağını anladıkları zaman, Velid b. Muğîre’nin oğlu Umâre’yi yanlarına alarak Ebû Tâlib’e götürdüler. Genç ve yakışıklı olan Umâre’yi Hz. Peygamber’le değiştirmek istediler ve Ebû Tâlib’e şu acaip teklifte bulundular: “Ebû Tâlib! İşte Kureyş kabilesinin en kuvvetli ve en yakışıklı genci olan Umâre b. Velîd. Onu al, zekâsından ve gücünden istifade et, onu evlat edin, senin olsun. Buna karşılık, senin ve dedelerinin dinine karşı gelen ve kavminin birliğini bozan, şu yeğenini bize teslim et, onu öldürelim. İşte sana adam yerine bir adam veriyoruz”. Onların bu gülünç ve aldatıcı tekliflerine Ebû Tâlib şu sert cevabı verdi: “Allah’a yemin ederim ki siz bana çok kötü bir teklifte bulunuyorsunuz! Nasıl olur? Siz oğlunuzu, sizin için beslemem karşılığında bana veriyorsunuz; benimkini ise öldürmek için istiyorsunuz, öyle mi? Bu asla olmaz”.[139]

Müşrikler bizzat Hz. Peygamber’in kendisine başvurarak da bazı tekliflerde bulundular. Bir defasında Utbe b. Rebîa tek başına, bir başka zaman da heyet halinde ona başvurarak, bu hareketiyle mal istiyorsa mal vermeyi, saltanat istiyorsa kendisini başkan yapmayı, hasta ise tedavi ettirmeyi önerdiler. Fakat Hz. Muhammed (s.a.s.), gayesinin bunlar olmadığını, Allah tarafından kendisine verilen peygamberlik görevini yerine getirdiğini ve bu uğurda her şeye katlanacağını bildirdi.[140] Bundan bir sonuç alamayan müşrikler, "Biz senin ibadet ettiğine ibadet edelim, sen de bizim taptıklarımıza tap" şeklinde bir teklif daha götürdüler.[141] Bunun üzerine Kâfirûn Sûresi nâzil oldu. Bu sûrenin meâli şöyledir: "De ki: Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam. Siz de benim taptığıma tapmıyorsunuz. Ben de sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim. Evet, siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de banadır".[142]


138. İbn Hişâm, I, 265-266; Ayrıca bk. Taberî, II, 323 vd.

139. İbn Hişâm, I, 266-277; İbn Sa'd, I, 201-203; Taberî, II, 326-327.

140. İbn Hişâm, I, 293-295.

141. İbn Hişâm, I, 362; Taberî, II, 337.

142. Kâfirûn Sûresi 1-6.