> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı > Müşriklerin tepkisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müşriklerin tepkisi  (Okunma Sayısı 19840 defa)
18 Mayıs 2011, 16:40:18
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 18 Mayıs 2011, 16:40:18 »



3- Müşriklerin Tepkisi

Hz. Peygamber’in üç yıl kadar gizli ve daha sonra da açık olarak sürdürdüğü faaliyetler esnasında Mekke müşrikleri Resûlullah’ın İslâm'a davetine ve insanlara Allah’ın bazı emirlerini bildirmesine pek karşı çıkmamışlar, onunla tartışmaya girmemişlerdi. Ancak Hz. Peygamber onların putlarını kötülemeye, putperestliğin aleyhinde konuşmaya ve putperest olarak ölen babalarının dalâlette ve cehennemlik olduğunu söylemeye başlayınca müşrikler onun peygamberliğini büyük bir tehlike(!) olarak kabul etmeye, kendisine çatmaya, karşı gelmeye ve düşmanca davranmaya başladılar.[117] Özellikle putların ve putperestlerin cehenneme yakıt olacaklarını bildiren âyet-i kerîmeler nâzil olunca ve Hz. Peygamber bu âyetleri sürekli okuyunca düşmanlıklarını artırdılar. Bu âyet-i kerîmelerin meâli şöyledir: “Siz ve Allah’ın dışında taptığınız şeyler cehennem yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz. Eğer onlar birer tanrı olsalardı cehenneme girmezlerdi. Halbuki hepsi (tapanlar da tapılanlar da) orada ebedî kalacaklardır. Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada duymazlar”.[118]

Müşrikler, Hz. Peygamber’in davetini engellemek için her türlü yola başvurdular. Önceleri Hz. Peygamber’le ve Müslümanlarla alay ediyorlardı. Peygamberimiz bir topluluğun yanından geçerken birbirlerine işaret ederek “İşte Abdülmuttaliboğullarının kendisiyle gökten konuşulan oğlu”[119] diyorlardı. Bunun dışında, onu çok iyi tanıdıkları halde mecnûn, kâhin, sihirbaz ve şâir gibi sözlerle kendisine iftira ediyorlardı. Vahiyler hakkında da ne diyeceklerini şaşırmışlardı. "Kur'ân'ı ona ancak bir insan öğretiyor"[120] diyorlardı. Öğrettiğini iddia ettikleri kişi de, Hz. Peygamber'in zaman zaman yanına gidip oturduğu Cebr adlı, kendisi Hristiyan olan, Arapçayı da doğrudürüst bilmeyen yabancı bir köle idi.[121] Kur'ân-ı Kerim'de, "Kendisine nisbet edilen bu şahsın dilinin yabancı olduğu, halbuki Kur'ân'ın apaçık bir Arapça olduğu"[122] belirtilmekte; böylece müşriklerin iddiaları reddedilmektedir. Müşrikler ayrıca, Hz. Peygamber'in (hâşâ) "Öğretilmiş bir deli"[123], vahiylerin ise, "Karmakarışık rüyalar, uydurma sözler, şiir"[124], "Büyü"[125], "Peygamber'in uydurduğu bir yalan ve başka bir zümrenin bu konuda kendisine yardım ettiği"[126], "Başkasına yazdırıp da kendisine sabah akşam okunmakta olan masallar"[127] olduğu şeklinde birbirinden farklı ve tutarsız iddialarda bulunuyorlardı. Bütün bu iftiralar karşısında, nâzil olan vahiylerde, Kur'ân-ı Kerîm'in uydurulduğu iddialarına şiddetle karşı çıkılmış; onun beşer sözü değil, bilakis insanların benzerini getiremedikleri ilâhî bir kelam olduğu ısrarla vurgulanmıştır. Müşrikler, eğer güçleri yetiyorsa, ona benzer bir kitap ortaya koymaya davet edilmişlerdir; ancak bunu yerine getiremeyecekleri de ifade edilerek kendilerine meydan okunmuştur.[128] Kur'ân-ı Kerim'de ayrıca onun kâhin ve mecnun olmadığı[129] da kesin bir şekilde ifade edilmiştir.

Kureyş'in düşmanlığı, sözlü hakaret, dövmek, boykot, işkence ve hatta öldürmeye kadar varan boyutlarda devam etti. En fazla baskıya maruz kalanlar, köleler ve himaye edecek kimseleri olmayan Müslümanlardı. Müşrikler, hür ve itibarlı kimseleri pek fazla rahatsız edemedikleri için hınçlarını köle ve câriyelerden alıyorlardı. İslâm’ı kabul ettikleri için işkence gören kölelerden birisi Habbâb b. Eret idi. Ona bazen kızgın taşlar üzerinde işkence edilirdi. İşkence izleri ömrünün sonuna kadar onun sırtında kalmıştır. Cumah’tan Ümeyye b. Halef, kölesi Bilal-i Habeşî’yi kızgın güneş altında sırt üstü yatırır, büyük bir kaya parçasını göğsü üstüne koydurur, sonra da İslâm’dan vazgeçmeye, Lât ve Uzzâ’ya tapmaya zorlardı. İşkence görenler arasında Bilal’in annesi Hamâme de bulunuyordu. Mahzumoğullarının kölesi Ammâr’ın babası Yâsir ile annesi Sümeyye işkence sonucu öldürülürken, Ammâr da ağır işkencelere tabi tutuldu. Müşrikler onu bayılıncaya kadar dövüyorlardı. Ebû Fükeyhe’nin ayağına bir ip takarak çakılların üzerinde sürüklüyorlardı. Lübeyne'yi şiddetli bir şekilde dövüyorlardı. Efendileri Müslümanlığı kabul etmediği müddetçe bu çaresiz insanların ya dinlerinden dönmek veya bir iyiliksever tarafından satın alınıp serbest bırakılmaktan başka çareleri yoktu. Nihayet Hz. Ebû Bekir onların imdadına yetişti. Çok sayıda Müslüman köle ve cariyeyi sahiplerine büyük miktarda paralar ödeyerek satın aldı ve sonra hürriyetlerini bağışladı. Bilâl-i Habeşî ve annesi Hamâme, Âmir b. Füheyre, Ubeys, Ümmü Ubeys, Ebû Fükeyhe, Zinnîre, Nehdiye ve Lübeyne Hz. Ebû Bekir’in kurtardığı sahâbîler arasındadır.[130]

Müslüman köle ve cariyelerin dışında, bizzat Hz. Peygamber ve Kureyş’e mensup Müslümanlar da saldırı ve işkenceye maruz kalıyorlardı. Nitekim Hz. Ebû Bekir, yukarıda işaret ettiğimiz gibi Utbe b. Rebîa tarafından Kâbe’nin yanında fecî bir şekilde dövülmüştü. Hâlid b. Saîd babası tarafından önce dövülmüş, daha sonra hapse atılarak aç ve susuz bırakılmıştı. Hakem b. Ebü’l-Âsî, yeğeni Osman b. Affan’ın ellerini ve ayaklarını bağlamıştı. Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm da kendi ailelerine mensup şahıslar tarafından işkenceye tâbi tutulmuşlardı. Ancak bütün bu işkenceler ve baskılar bir tek Müslümanı bile İslâm’dan vazgeçirememişti.

Müşrikler bizzat Hz. Peygamber’i de rahatsız ediyorlar ve hatta ona işkence yapıyorlardı. Ukbe b. Ebû Muayt, Übey b. Halef’in kışkırtmasıyla Hz. Peygamber’e hakaret etmiş; Ebû Cehil’in teşvikiyle de bir deve işkembesi getirip secdede iken iki omuzunun üzerine koymuştu. Ukbe, bir defasında, namaz kılarken onu üzerindeki atkısıyla boğmaya teşebbüs etmiş, onu bu durumdan Hz. Ebû Bekir kurtarmıştı.[131] Yine bir gün secdede iken boynuna basmıştı. İbn Abdilber'in verdiği bilgiye göre müşrikler bir defasında Hz. Peygamber'i bayıltıncaya kadar dövmüşler, Hz. Ebû Bekir "Yazıklar olsun size! Rabbim Allahtır dediği ve size Rabbinizden beyyineler getirdiği için adamı öldürecek misiniz"? diyerek onlara çıkışmıştır. Bunun üzerine müşrikler Hz. Ebû Bekir'i mecnunlukla suçlamışlardır.[132] Hz. Peygamber’in amcası Ebû Leheb ve karısı Ümmü Cemîl, onun en şiddetli muhalifi idiler. Ebû Leheb, kapısının önüne necaset koyar, Ümmü Cemîl de topladığı dikenleri gece vakti geçeceği yola atardı. Bunun üzerine Tebbet Sûresi nazil olmuştur.[133] Ebû Leheb, Ebû Cehil, Velîd b. Muğîre, Âs b. Vâil, Nadr b. Hâris, Ebû Uhayha, Ukbe b. Ebî Muayt, Utbe b. Rebîa, Şeybe b. Rebîa, Ümmü Cemîl, Ümeyye b. Halef ve Übey b. Halef, Mekkelilerden İslâm düşmanı olanların en meşhurlarıdır.[134]

Saldırı ve işkencelerin yanında Mekke müşrikleri İslâm’ın yayılmasına engel olmak için tüm güçleriyle çalışıyorlar ve çeşitli metotlar takip ediyorlardı. Meselâ, Kureyş kabileleri, hac yapmak amacıyla dışarıdan Mekke'ye gelenlerin Hz. Peygamber’le konuşup görüşmelerine engel olmak için aralarında Mekke’nin yollarını taksim etmişlerdi. Tarihçi İbn Habîb'in verdiği bilgiye göre çeşitli kabilelere mensup on yedi kişiden oluşan bir ekip, yolları tutarak ziyaretçileri karşılarlar, Hz. Peygamber’i soranlara “O mecnundur, şâirdir, sihirbazdır” gibi kötüleyici sözler söyleyerek hacıların kendisiyle konuşmasına engel olmaya çalışırlardı.[135] Ancak bütün bu engellemeler, müşrikler için bir fayda sağlamamış ve tersine İslâm'ın lehine gelişmelere vesile olmuştur. Zira müşriklerin tüm çabalarına rağmen ziyaretçilerden Hz. Peygamber’le görüşüp İslâm'a girenler oluyordu. Bunlardan Dımâd b. Sa'lebe'nin İslâm'ı kabul edişi son derece ilgi çekicidir. Ezd-i Şenûe kabilesinin başkanı olan Dımâd, umre maksadıyla Mekke'ye gelmişti. Kureyş müşriklerinin Hz. Muhammed (s.a.s.)'in aklını kaybettiğini söylediklerini duyunca, onu tedavi etmeyi düşündü. Hz. Peygamber'e gelerek, şayet isterse kendisini iyileştirebileceğini söyledi. Bu teklif üzerine Hz. Peygamber şu ifadelerle ona cevap vermeye başladı: "Şüphesiz ki hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidayet verirse, onu şaşırtacak yoktur. Kimi şaşırtırsa, onu da hidayete erdirecek yoktur. Ben, Allah'tan başka ilah bulunmadığına, Muhammed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şâhitlik ederim. Bundan sonra...". Hz. Peygamber henüz cevabını tamamlamadan, Dımâd, heyecanla onun sözünü keserek, söylediklerini üç defa tekrarlattı. Daha sonra da duyduğu bu sözler hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu sözün bir benzerini hiç duymadım; kâhinlerin, sihirbazların, şairlerin sözlerini işittim, ama bunun gibisini işitmedim. Bu sözler coşkun denizleri bile coşturur". Dımâd, ardından hemen kelime-i şehadet getirdi ve müslüman oldu. Hz. Peygamber'e kendisi ve kabilesi adına bîat etti.[136]

Devs kabilesinin ileri gelenlerinden şair Tufeyl b. Amr Mekke'ye gelir. Müşrikler hemen yanına gelerek, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in davetinden ve kötülüğünden(!) bahsederler; onun aleyhine konuşurlar ve durumun ciddi boyutlara ulaştığını söylerler. Kendi başlarına gelenin Tufeyl'in ve kabilesinin başına gelmesinden korktuklarını dile getirirler. Bunun için onunla konuşmamasını ve sözlerini dinlememesini isterler. Bu husus üzerinde o kadar fazla dururlar ki, Tufeyl b. Amr, Hz. Peygamber'den bir şey dinlememeye, onunla konuşmamaya kesin karar verir. İstemiyerek de olsa onun bazı sözlerinin kulağına gitmemesi için, Harem-i Şerif'e giderken kulaklarına pamuk tıkar ve bu şekilde Kâbe'nin yanına varır. Tam bu sırada orada namaz kılan Hz. Peygamber'in yanına yaklaşır. Bu arada onun okuduklarından bir söz işitir. Kendi kendine, kendisinin akıllı bir şair olduğunu, güzeli çirkinden ayırt edebildiğini, şayet Hz. Muhammed (s.a.s.)'in tebliğ ettiği şey güzelse kabul edebileceğini, çirkinse reddedeceğini düşünür. Namazını bitirip evine giden Peygamber'i takip eder ve başından geçenleri ona anlatır. Hz. Peygamber kendisine İslâm'ı anlatır; Kur'an okur. Kur'ân'ın üslûbunun güzelliği ve dinlediği hususların muhtevası Tufeyl'in hoşuna gi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müşriklerin tepkisi
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:27:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müşriklerin tepkisi rüya tabiri,Müşriklerin tepkisi mekke canlı, Müşriklerin tepkisi kabe canlı yayın, Müşriklerin tepkisi Üç boyutlu kuran oku Müşriklerin tepkisi kuran ı kerim, Müşriklerin tepkisi peygamber kıssaları,Müşriklerin tepkisi ilitam ders soruları, Müşriklerin tepkisiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes