๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 16 Mayıs 2011, 11:19:22



Konu Başlığı: Kurayzaoğulları olayı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 16 Mayıs 2011, 11:19:22
d- Kurayzaoğulları Olayı (5/627)

Benî Kaynukâ' ve Beni Nadîr’in Medine’den çıkarılmasıyla, Hendek savaşı sonuna kadar şehirde sadece Beni Kurayza kalmıştı. Beni Kurayza, Hendek savaşında, biraz önce adı geçen Beni Nadîr’den Huyey b. Ahtab’ın tahrikiyle Müslümanları arkadan vurmaya karar vermişti. Kurayzaoğulları bu hareketleriyle Müslümanların helakına yol açacak bir davranışta bulunmuş oluyorlardı. Hz. Peygamber, Kurayzaoğullarının haberini alınca durumu incelemek ve engel olmak üzere, içlerinde Evs’in reisi Sa’d b. Muaz ile Hazrec’in reisi Sa’d b. Ubâde’nin de bulunduğu dört kişilik bir heyeti Kurayza yurduna göndermişti. Bunlar, Kurayza’nın reisi Ka’b b. Esed’le görüşerek ihanetten vazgeçmelerini istemişler, şayet ihanet ederlerse sonucun Kurayza için iyi olmayacağını bildirmişlerdi. Fakat Ka’b b. Esed İslâm heyeti ile alay etmiş, kaba ve sert davranmış ve uyarılara kulak asmamıştı.

Beni Kurayza daha önce de Nadîroğulları kuşatması esnasında Müslümanları arkadan vurmak üzere hazırlığa girişmiş, Hz. Peygamber bu nedenle Benî Nadîr kuşatmasını kaldırıp Benî Kurayza üzerine yürümek zorunda kalmıştı. Sonunda Benî Kurayza barış teklif etmiş, Nadîroğullarına yardım etmemek şartıyla barış teklifleri kabul edilmişti. Bu defa Hendek kuşatmasında savaş suçu işlemeleri, kendilerine savaş ilan etmek için yeterli bir sebepti. Çünkü güvenilirliklerini tamamen kaybetmişlerdi. "Kurayza'nın Medine'de kalması sürekli bir tehlike arzediyordu. Medine'den gitmelerine izin vermekse, Hayber'deki İslâm karşıtı entrika yuvasını güçlendirmekten başka bir işe yaramayacaktı."[439]

Hendek kuşatmacılarının Medine'den ayrılmalarından bir gün sonra Peygamberimiz Kurayzaoğulları üzerine yürümeye karar verdi. Yerine İbn Ümmü Mektûm'u vekil bıraktı. Müslümanların acele hareket etmelerini temin maksadıyla ikindi namazını Kurayza yurdunda kılmalarını söyledi. Kurayzaoğulları kalelerine çekilerek taşkınlık yapmaya, Hz. Peygamber’e ve hanımlarına sövmeye başladılar. Fakat kuşatma uzadıkça zor durumda kaldılar. Kendi başkanları Ka’b b. Esed onlara üç teklifte bulundu: Ya İslâm’ı kabul etmek, ya Cumartesi günü, yani hiç ummadıkları bir günde Müslümanlara saldırmak, ya da çocuklarını ve kadınlarını öldürüp, sonra ölünceye kadar Müslümanlarla çarpışmak. Fakat Yahudiler her üç teklifi de kabul etmediler.[440] Peygamberimiz Kurayza'yı İslâm'a davet etti. Onların bunu kabul etmemesi üzerine çarpışmayı başlattı.[441]

Kaynaklarımızda, Kurayza'nın bir yandan, eski müttefikleri Sa'd b. Muaz'ın vereceği karara razı olmak şartıyla teslim oldukları belirtilirken,[442] diğer taraftan daha yaygın rivayete göre onların, kuşatma şiddetlenince Hz. Peygamber'in vereceği karara uymak üzere teslim oldukları, bu arada eski müttefikleri olan Evs kabilesinin Hz. Peygamber'den onların bağışlanmalarını istediği; bunun üzerine Hz. Peygamber'in Evs'e, Sa'd b. Muaz'ın hakemliğini teklif ettiği ve Evs'in de buna razı olduğu kaydedilmektedir.[443] Ancak birinci grup rivayetlerde Sa'd'ın hakemliği işin başında, yani teslimden önce, ikinci grup rivayetlerde ise, teslimden bir müddet sonra ortaya çıkmaktadır. Fakat, her ikisinde de sonuçta, Sa'd b. Muaz'ın hakem tayin edildiği belirtilmektedir. Hendek Savaşı'nda yaralanan Sa’d b. Muaz, Mescid-i Nebevi’nin içinde kurulan bir çadırda, Eslem kabilesinden Rufeyde el-Ensâriyye adlı bir hanım sahâbî tarafından tedavi ediliyordu. Bu hanım, müslümanlardan yaralı olanların hizmetinde bulunuyordu.[444] Hükmünü vermek üzere bir merkep üzerine bindirilerek Hz. Peygamber'in karargâhına getirilen Sa'd, büluğ çağına girmiş erkeklerin öldürülmesine, kadınların ve çocukların esir alınmasına, malların ise ganimet statüsüne tabi tutulmasına karar verdi. Ana kaynaklarımızda Sa'd b. Muaz'ın neye göre, sözgelimi örfe göre mi, Tevrat'a göre mi veya Kur'an'a göre mi karar verdiği konusunda açık bir bilgiye rastlayamadık. Ancak karardan sonra Hz. Peygamber'in hakeme "Allah ve Resûlü'nün hükmüyle karar verdiğini söylediği" kaydedilmektedir.[445] Çağdaş araştırmacılardan Muhammed Hamidullah, Sa'd b. Muaz'ın "Yahudilerin mukaddes kitabı olan Tevrat'ın mağlup düşman karşısında Yahudilere tanımış olduğu hakları aynen Müslümanlara tanıdığını" belirterek Tevrat'ın ilgili hükmü ile, Sa'd'ın kararı arasında isabetli bir bağlantı kurmaktadır.[446] Gerçekten Tevrat, mağlup düşman karşısında Yahudilere aynı hakları tanımaktadır.[447] Kurayza kabilesinin eski müttefiki olan Sa'd, muhtemelen Tevrat'ın bu hükmünü biliyordu. Sonunda karar infaz edildi. Kadınlardan sadece birisi, Hallâd b. Süveyd adlı sahâbînin üzerine kale duvarından değirmen taşı atarak ölümüne sebep olan bir kadın öldürüldü. Öldürülen Kurayzalıların sayısı hakkında kaynaklarda dört yüz ila dokuz yüz arasında çeşitli rakamlar verilmektedir. Malları, kadınları ve çocukları ganimet statüsüne tabi tutuldu; hurmalıkları gaziler arasında bölüştürüldü. O sırada Kurayza yurdunda bulunan Benî Nadîr Yahudilerinden meşhur Huyey b. Ahtab da Kurayza'nın akıbetine uğradı ve ihanetin cezasını canıyla ödedi. Kurayzaoğulları Gazvesi Zilkade 5/Ocak-Şubat 627’de gerçekleşmiştir.[448]

Ahzâb Sûresinde Kurayza Gazvesi'yle ilgili olarak şu ayetler yer almaktadır: "Allah; Ehl-i Kitaptan, müşrik ordularına yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü. Bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı. Allah'ın her şeye gücü yeter".[449]


439. Maxime Rodinson, s.165.

440. İbn Hişâm, II, 237.

441. Abdürrezzak, el-Musannaf, Lübnan 1970-1972, V, 216.

442. İbn Hişâm, II, 240; Taberî, II, 583.

443. Vâkıdî, II, 509-510; Taberî, II, 586.

444. Hz. Peygamber döneminde ve İslam tarihinin daha sonraki dönemlerinde hanımların yaralıların tedavisinde görev aldıkları bilinmektedir. Maxime Rodinson, Rufeyde ile, kendi kültüründen bir hanım, XIX. yüzyılda yaşayan ve bir ara Türkiye'de de hizmet vermiş olan ünlü İngiliz hemşire, arasında benzerlik kurarak Rufeyde'yi şu ifadeyle tavsif etmektedir."...dönemin Flerence Nightingale'i Rufeyde..." (bk. Maxime Rodinson, s. 165).

445. Belâzürî, I, 247; Taberî, II, 587, 588.

446. Hamidullah, Hz. Peygamber'in Savaşları, çev. Salih Tuğ, İstanbul 1981, s. 210.

447. Tesniye, 20/13-14.

448. İbn Hişâm, II, 233- 245; İbn Sa'd, II, 74-78; Belâzürî, I, 347-348; Taberî, II, 581-593; İbn Abdilber, Dürer, 178-182; İbn Seyyidinnâs, II,103-113.

449. Ahzâb Sûresi 26-27.