๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 12 Mayıs 2011, 12:58:21



Konu Başlığı: Hz Muhammed ve köleler
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Mayıs 2011, 12:58:21
8- Köleler

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, köleliği İslâm icad etmemiş; tam tersine Müslümanlar çok eski dönemlerden kalan ve bütün dünyaya yayılan bu müesseseyi devralmışlardı. İslâm açısından kölelik ne bir cezalandırma yolu ve ne ekonomik amaçlarla kendisinden faydalanılan bir savaş ganimetidir. Eskiden köleler insan yerine konulmazken İslâm'la birlikte kimliklerine kavuşmuşlardır.Kur'an'ın köleliği tamamen kaldırma cihetine gitmediği ve doğrudan kaldırmaya yönelik bir çağrıda bulunmadığı doğrudur. Fakat, Kur'an-ı Kerim'de insanların köleleştirilmesine dair bir tek ayet de mevcut değildir. Buna karşılık kölelerin hürriyetlerine kavuşturulması teşvik edilmiştir.[893] Olayları değerlendirirken dönemin şartları dikkate alınmalıdır. Günümüzün hayat tarzına ve anlayışına ters düşen bir hususun o günde yasaklanmış olmasını istemenin gerçeklerle bağdaşmayacağı ortadadır.

İslâmiyet kölelere hukûkî bakımdan yeni haklar tanımış, aynı zamanda bu sınıfın kaynaklarını savaş esirleriyle sınırlamıştır. Hatta düşman ordusu saflarından ayrılarak İslâm karargâhına sığınıp teslim olan savaş esirleri şayet İslâm'ı kabul ederlerse kendiliklerinden hürriyetlerini elde etmiş sayılırlar. Taif kuşatması esnasında Peygamberimiz kaleden çıkıp kendilerine katılan kölelerin azat edileceğini duyurmuş, Bunun üzerine yirmi civarında köle kaleden çıkarak Müslüman olmuş ve Hz. Peygamber onları azat etmiştir. Geçimleri için de herbirini Müslümanlardan hali vakti yerinde olanlara vermiş ve bunlara Kur'an ve sünneti öğretmelerini emretmiştir.[894]

Aslında köleliği doğuran esas sebep savaş ve bunun doğurduğu sonuçlardır. Savaşta ele geçen esire karşılıksız serbest bırakma, kurtuluş fidyesi alınarak veya esirlerin karşılıklı değiştirilmesi suretiyle serbest bırakma veya köle statüsüne koyma işlemlerinden biri uygulanırdı. Hz. Peygamber o dönemin örfüne göre esirlerin köleleştirilmesi statüsünü de yalnız kadın ve çocuklara, onu da son derece sınırlı tutarak, uygulamış, hiçbir yetişkin erkeği köleleştirmemiştir. Kur'an-ı Kerim köleleri özgürlüğe kavuşturmayı teşvik etmiştir.Devlet gelirlerinden bir kısmını köle azadına ayırmıştır. Köleleri serbest bırakmayı bazı günahların keffareti olarak tövbe kapısı ve sevap kazanma yolu haline getirmiştir. Nitekim İslâmiyette kölelerden çok azatlılardan bahsedilir. Hz. Peygamber bütün kölelerini çeşitli vesilelerle azat etmiştir. Sözgelimi amcası Abbas'ın kendisine hediye ettiği Ebû Râfi'i, Abbas'ın Müslüman olduğunu duyunca azat etmiş ve onu câriyesi Selmâ ile evlendirmiştir. Ebû Râfi' vefatına kadar Hz. Peygamber'in yakınları arasında yer almıştır. Azatlılarla hürler arasındaki sosyal statü farkını ortadan kaldırmak maksadıyla Zeyd b. Hârise'yi halasının kızı Zeyneb'le evlendirmiştir.

Bütün bu uygulamaların sonucunda İslâm dünyasında kısa süre sonra köle ve câriyenin kalmaması ve bu müessesenin tamamen ortadan kalkması gerekirdi. Devam ettiği süre içinde de köle ve câriyeler, sahibinin kardeşi, eşi, çocuğu gibi insanca muamele görmesi icab ederdi. Oysa durum böyle olmamış; insanların irade ve isteği Allah ve Resûlünün iradesine uymamıştır. Gelenek bu konuda dinin arzusuna gâlip gelmiştir. Yüzyıllar boyunca hayvan pazarları gibi köle pazarları kurulmuştur.

Hz. Peygamber kölelerini azat etmenin yanında devlet kademelerinde azatlılara görev dahi vermiştir. Örneğin, azatlı kölesi Zeyd b. Hârise ve onun oğlu Üsâme'yi, içinde önde gelen sahâbîlerin de bulunduğu ordulara komutan tayin etmiştir.

Hür erkekten çocuk doğuran bir câriyenin ve çocuğunun hür olması prensibini getirmiştir. Bu uygulama, o dönemin siyâsî ve sosyal şartları dikkate alındığında çok önemli bir gelişmedir. Ünlü Alman yazarı Auguste Bebel (1840- 1913), Arap kültürünün İslâmiyetle birlikte geçirdiği gelişmeleri, özellikle de Hristiyanlığın unutturduğu ortaçağ öncesi kültür mirasını Batı'ya tanıttığı kitabında bu konuda şu insaflı değerlendirmeyi yapmaktadır: "Aslında köleliğe tamamen karşı çıkmak ve köleciliğin yok edilmesini istemek, o yüzyılların anlayışına, kavrama gücüne, örf ve âdetlerine çok aykırı ve fazla ileri gitmiş bir talep olurdu. Bilindiği gibi kölelik Avrupa'da Yeniçağ'a kadar uzanmıştır. Hz. Muhammed (s.a.s.) ayrıca köle bir kadının hür bir kimseden olan çocuğunun da hür olması kuralını getirmiştir. Bu, o dönemlerdeki Avrupa'nın, ya da Almanya'nın bu konudaki anlayışına tamamen aykırı bir yenilikti. Sözkonusu yerlerde aynı konumdaki bir çocuk hürriyetten yoksundu. Öte yandan Hz. Muhammed (s.a.s.) bu konumdaki bir çocuğun annesinin (Ümmü veled) satılabilmesi veya hediye edilebilmesi imkânını da ortadan kaldırmıştır".[895] Günümüzde kölelik müessesesi ortadan kalkmış olduğu için bugün artık savaş esirlerinin köle haline getirilmesi sözkonusu değildir.[896]


[893]     Beled Sûresi 13; Nisâ Sûresi 92; Mücâdele Sûresi 3; Mâide Sûresi 89.

[894]     Vâkıdî, III, 931-932.

[895]     Auguste Bebel, Hz. Muhammed ve Arap Kültürü, İstanbul 1997, s. 89.

[896]     Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 746-750; Ahmet Özel, "Esir", DİA, XI, 382-389.