> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı > Askerî teşkilat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Askerî teşkilat  (Okunma Sayısı 2643 defa)
13 Mayıs 2011, 12:03:39
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 13 Mayıs 2011, 12:03:39 »



f- Askerî Teşkilat

Hz. Peygamber, savunma ve gerektiğinde İslâm davetinin önündeki engelleri kaldırmak için ordusunun başına geçerek savaş meydanlarında kahramanca çarpışmıştır. Onun sağlığında özel olarak, devamlı ve muvazzaf bir ordu mevcut değildi. İç güvenliği sağlamak için polis teşkilatı da yoktu. Eli silah tutan her Müslüman, dinin hizmetinde, askerlik görevi ile mükellefti. Bir sefer tertiplemek veya bir saldırıya karşı koymak gerektiğinde Hz. Peygamber gönüllüleri çağırır, bir kayıt defteri açılır ve her aday buraya adını kaydettirirdi. Tespit edilen günde, gönüllüler, silahları, binekleri, sefer azıkları... ile şehir dışında bir karargâhta toplanırlardı. Hz. Peygamber oraya gelir, askerleri teftiş ederdi. Her sefer için gerekli asker sayısını kendisi kararlaştırırdı. Kendi imkanlarıyla kendini techiz edemeyenleri devlet bütçesinden donatırdı. Asker toplama işi kabile başkanları vasıtasıyla yapılırdı. Hemen her seferde, gideceği bölgeye orduyu en kısa ve emniyetli yoldan ulaştıracak bir kılavuz araştırır, uygun kişiyi bulduğunda kılavuz tayin eder, onun rehberliğinde hareket ederdi.

Sefere çıkacak bir ordunun kumandanını Hz. Peygamber tayin ederdi. Şayet bizzat sefere çıkmışsa, kendisine bağlı komutanları tayin ederdi. Ordu klasik şekilde öncü, ardcı, sağ kanat, sol kanat ve merkez olmak üzere beş kısma ayrılıyordu.

Askerî birlik ve kıtaların toparlanması ve teşkili genellikle kabilelere bırakılırdı. Şayet bazı kabilelerden gelenler çok az ise, bunlar diğerleriyle birleştirilirdi. Sefere çıkan ordu içinde, kesin çizgiler olmamakla birlikte, çeşitli komuta kademeleri vardı.

Ordunun karargâhı, nöbetçiler vasıtasıyla gece-gündüz korunurdu. Esirler sorguya çekilerek veya ileri keşif kolları gönderilerek sefere çıkılmadan önce düşmanın durumu hakkında bilgi toplanırdı. Keşif birlikleri vasıtasıyla düşmanın izini sürme, pusu kurma ve casusluk gibi savaş taktikleri biliniyordu. Hz. Peygamber bilgi toplamak için casus kullandığı gibi, düşman casuslarına karşı da gerekli tedbirleri alıyordu. Üsâme b. Zeyd'i Suriye'ye sevkederken ondan kılavuzlar kiralamasını, önden casuslar ve gözcüler sevketmesini istemiştir.[671] Düşmanın kan dökülmeksizin boyun eğmesi için, gerekli tedbirlere başvuruyordu.

Hz. Peygamber, düşmanı şaşırtma metotlarını uygulardı. Medine'den ayrılmadan önce asıl gayesinden başka bir amacı varmış gibi bir şâyia yaydırırdı. Başlangıçta, asıl hedefinden başka bir istikamette yürürdü. Sonra bir dönüş yaparak yolunu değiştirirdi. Tahmini mümkün olmayan tenha yolları seçerdi. Tebük seferi hariç, asıl hedefini genellikle gizli tutmuştur.

Hz. Peygamber, hicret yürüyüşü de dahil, katıldığı savaşlarda ve gönderdiği seriyyelerde bayrak (livâ) ve sancak (râye) kullanmıştır.

Her zaman savaştan önce düşmanı yeniden ve bir kere daha İslâm'a davet ederdi. Şayet kendisi sefere çıkmıyorsa, gönderdiği komutanlara bu kurala uymaları için kesin talimat verirdi. Savaş genellikle mübâreze (teke tek dövüşme) şeklinde başlardı.

Hz. Peygamber, rüzgarın ve güneşin, savaşan askerler üzerindeki tesirlerini biliyordu. O dönemde savaşlar -Hendek, Taif ve Hayber kuşatmaları hariç-, genellikle yarım gün sürmüştür. Hz. Peygamber, savaş esnasında güneşin Müslüman askerlerin gözünü rahatsız etmemesi için, ordusunu ona göre mevzilendiriyordu. Düşmana karşı arazi üstünlüğünü sağlayabilmek için uygun bölgeyi seçiyordu.

Savaşlarda koruyucu silah olarak zırh, kalkan ve miğfer; yaralayıcı ve öldürücü silah olarak da kılıç, ok, yay, mızrak ve kargı; yardımcı silah olarak mancınık ve debbâbe; binek hayvanı olarak daha ziyade at ve deve kullanılıyordu. Askerlerin silah arkadaşlarını düşmandan ayırabilmesi için her seferde ayrı olmak üzere bir parola (şiâr) seçiliyordu. O dönemde henüz üniforma mevcut değildi.

Şüphesiz düşmanın canına ve malına zarar verme, savaşta tabiî bir durumdur. Düşman öldürülebilir, esir edilebilir. Fakat insan haysiyetine yakışmayan hareketler ve ölülere işkence yapmak, Hz. Peygamber tarafından yasaklanmıştır. Ölülerin, canlı varlıkların yakılması gibi davranışlara müsade edilmemiştir. İnsanın sağ iken veya öldükten sonra bir organının kesilmesi (müsle) yasaklanmıştır. Çünkü bu tür bir uygulama, insan onuruna yakışmayan, sadece kin ve nefreti artıran bir davranıştır. Bazı azılı düşmanlarına müsle yapmasını isteyenlere Hz. Muhammed (s.a.s.) "Ben ona müsle yapmam. Peygamber bile olsam Allah da beni aynı şekilde cezalandırır" demiştir.[672] Hz. Peygamber gönderdiği askerî birliklere, insanlara sağ iken de öldükten sonra da işkence yapmalarını yasaklamıştır.[673]

Düşman tarafta savaşan erkekler dışında kalan sivillerin, yani çocukların, yaşlıların, din adamlarının, işçilerin, hizmetçilerin, sakatların, kadınların ve savaşla ilgisi bulunmayan diğer kimselerin, savaşa iştirak etmedikleri müddetçe öldürülmeleri yasaklanmıştır. Savaş esirlerine, öldürülme, fidye karşılığı veya mübadele, yani Müslüman esirlere karşılık serbest bırakma, şartlı serbest bırakma, köleleştirme ve karşılıksız serbest bırakma (ki Hz. Peygamber döneminde en fazla uygulanan usul budur) gibi muameleler yapılırdı. Hz. Peygamber esirlere iyi davranılmasını istemiş, onlara eziyet ve işkence yapılmasını yasaklamıştır. Kendisinden bilgi almak için bile olsa esire baskı yapılmasının uygun olmadığına işaret etmiştir.[674]


[671]     Makrîzî, s. 536.

[672]     Vâkıdî, II, 570.

[673]     Vâkıdî, I, 107.

[674]     Hz. Peygamber'in askerî yönüyle ilgili olarak bk. Hamidullah, Hz. Peygamber'in Savaşları, s. 227-290; Mahmud Şît Hattâb, Komutan Peygamber, çev. Ahmet Ağırakça, İstanbul 1988; Kettânî, Hz. Peygamber'in Yönetimi ( et-Terâtîbu'l-İdâriyye ), çev. Ahmet Özel, I-III, İstanbul 1990; Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 881-994.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Askerî teşkilat
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:53:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Askerî teşkilat rüya tabiri,Askerî teşkilat mekke canlı, Askerî teşkilat kabe canlı yayın, Askerî teşkilat Üç boyutlu kuran oku Askerî teşkilat kuran ı kerim, Askerî teşkilat peygamber kıssaları,Askerî teşkilat ilitam ders soruları, Askerî teşkilatönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes