๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hukuku İslamiye => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 16 Mart 2010, 15:29:01



Konu Başlığı: Terikelerin sureti taksimi
Gönderen: Ekvan üzerinde 16 Mart 2010, 15:29:01
İKİNCİ BÖLÜM

TERİKELERİN SURETİ TAKSİMİNE VE BAZI KİMSELERİN VÂRİS OLUP OLAMAYACAĞINA MÜTEALLİKDİR.



İÇİNDEKİLER : Miras meselelerinde sehîmierin mahreçlerini tayin. Adetler arasındaki nisbefleri tayin. Miras meselelerinin tashihi. Reddiyye, âdile ve avliyye meseleleri. Teharüce aid meseleler. Terİkelerden mefkutlar namına hisse tevkifi. Esirlerin vâris ve müverrîs olup olamamaları. Hami için terikeden hisse ifrazı. Hünsai müşkilin tevarüsü. Ceddi sahihin tevarü­sü hakkındaki mezhebler. Münaseha mes´eleleri. Terikeierin vârisler ve ga-rimler arasında taksimi. [26]

Miras Meselelernde Sehimlerin Mahreçlerini Tayin



203 - : Bir ölünün terikesi, vârisler arasında muayyen sehimîere (farz­lara) göre taksim edilir, bu sehimler birer kesri âdidir, terike ise bir vahi­di kıyasi sayılıp bu kesirlerin ilk mahrecini teşkil eder.

Meselâ : bir müteveffanın vârisleri zevcesiyle kızından, bir de liebe-veyn amcasından ibaret olsa zevcenin sehimi sümün 1/8 kızın senimi nısıf 1/2 amcanın sehimi bakiden ibaret olmuş olur.

Bu muamelei hisabiyyeyi göstermek için mesele unvanı ile ufkî bir hat yazılır, bu hattın altına vârislerin isimleri, üstüne de her vârisin sehimleri yazılıp bu hattın sol tarafına da (yeni yazıya nazaran sağ tarafına) sehim-lerin mecmuunu ihtiva eden mahreç tahrir edilir. Bir misal :

204 - : Füruzı mukaddere denilen sehimler. iki nevidir: Birinci nevi, nısıf 1/2, rubu´ 1/4, sümün 1/8 dir. ikinci nevi de sülüsan 2/3, sülüs 1/3 sü­düs 1/6 dır.

Bu sehimlarin bir kaçı bir meselede bazan içtima eder, bazan etmez, bu cihetle meselelerin mahreçleri tebeddül eder.

205 - : Bir meselede bu iki neviden her hangi bir farz = sehim, mün-ferid olarak bulunursa anın mahreci isminin gösterdiği adeddir. Meselâ rub´un mahreci 4, sümünün mahreci 8, sülüsün mahreci 3 dür. Nısıfın mah­reci ise 2 dir.

Fakat bir meselede bir neviden iki veya üç farz bulunursa en az olan farzın mahreci kendisinden büyük olan farzın da mahreci olur.

Meselâ : birinci neviden nısıf ile rubu ve sümün içtima etse sümün hep­sinden ekal olduğundan anın mahreci olan (8) nısfın da, rub´un mahreci olmuş olur.

Kezaîik ikinci neviden sülüsan ile sülüs´ ve südüs içtima etse südüsün mahreci olan (6) sülüsün de. sülüsanın da mahreci olur. îki misal :

206 - : Bir meselede iki nevi farzlardan bir kaçı toplanınca üç halden hali olamaz :

Birinci hal, birinci neviden nısıf ile ikinci neviden herhangi bir farz ih tilât eder, bu suretde meselenin mahreci [27]

Adedler Arasında Nisbetleri Tayin



208 - : Miras meselelerinde çok kere ölüye ayni .-h´-k-ijU T.nifsib ı:;i< teaddid vârisler bulunur :

Uç, dört zevce, üç dört evlâd, dört beş kardeş vesaire gibi. Bu halde meselenin mahrecinden müstahik oldukları sehimler, kendile­rine bazan bilâ kesir kabili taksim olur, bazan olmaz. Bir misal:

Görülüyor ki. bu meselede (24) mahrecinden üç zevceye verilen sümün hisse, yani (3) senim, kendilerine kabili taksimdir, fakat üç kıza sülüsan olarak verilen (16) ile iki kardeşe baki olarak verilen (5) kendilerine bilâ kesir kabili taksim değildir.

işte sehimlerde böyle kesir vukuuna meydan vermemek veya ihtisar ta­rikini iltizam etmek için aşağıda beyan edileceği veçhile -bir ameliyyei hisabiyyeye lüzum görülür. Bu ameliyye ise adedler arasındaki nisbetleri bilmeğe mütevakkıftır. Bu nisbetler, -mukaddimede de beyan olunduğu üzere -tebayün, temasül, tedahül ve tevafuk namiyle dört kısma ayrılır. Şöyle ki :

(1) Birden başka üçüncü bir aded ile ifna edilemiyen, yani : taksimle­ri vahide müncer olup kasımı müşterekleri vâhidden başka bulunmayan herhangi iki aded arasında tebayün = mübayenet bulunmuş olur : 9 ile 10 ve 20 ile 3 adedleri gibi.

(2) Biribirine müsavi iki aded arasında da temasü! - mümaselet var­dır ki, biribirinin ayni demekdir : 10 adedinin 10 adedine müsavatı gibi.

(3) Biribiriyie tamamen kabili taksim olan iki aded arasında da teda­hül vardır. 15 adediyle 5 adedi gibi. Çünkü on beşde beş üç defa dahildir, on beş adedi, beş adediyle taksimi tamamen kabul eder :

(4) Biribiriyie tamamen kabili taksim olmayıp her ikisi üçüncü bir aded ile tamamen kabili taksim olan herhangi iki aded arasında da tevafuk = muvafakat vardır. Bu üçüncü aded, kasımı müşterek namını alır, bu ki adedden her birinin kasımı müştereki ile taksimi neticesinde vücude gelen harici kısmete de o adedin vafkı namı verilir ve (kıf) işaretiyle gösterilir.

Meselâ : (4) adediyle (10) adedi arasında tevafuk vardır. Çünkü her ikisi de (2) adediyle Kabili taksimdir. Şöyle ki : evvelâ on adedi dörde tak­sim olunur, harici kısmet iki eder. sonra dört de ikiye taksim edilir, harici kısmet yine iki eder. Binaenaleyh iki adedi, hem on adedinin, hem de dürt adedinin vafkı olmuş olur. Bu halde bunların arasında muvafakat binmsıl´ bulunmuş o!ur.

Kezalik (100) adediyle (40) adedi arasında tevafuk vardır. Çünkü kası­mı müşterekleri (20) dir. Bu cihetle aralarında yirmi cüzde bir muvafakat vardır. (Muvafakat bicüzin min ışrîn) denir. Bu halde yüz adedinin vafkı beş, kırk adedinin vakfı da iki olmuş olur.

Hâsılı iki adedin kasımı müştereki meselâ : (3) ise aralarında «muva­fakat bissülüs» (4) ise «muvafakat birrubu´» (5) ise «muvafakat bilhumus» (6) ise muvafakat bissudüs» (7) ise «muvafakat bissubu´» (8) ise «muvafa­kat bissümün» (9) ise «muvafakat bittüsu´» (10) ise «muvafakat biluşur» (11) ise «muvafakat bicüzin min ihda aşer» (12) ise «muvafakat bicüz´in min isna aşer» bulunmuş olur.

(TENBÎH) : Tedahül de tevafukun bir nev´i demekdir. Çünkü iki adedin asgari her ikisinin kasımıdır. Meselâ : (4) ile (12) adedlerindetı (4) adedi hem kendisinin hem de on ikinin kasımı bulunur, bu cihetle aralarında muva­fakat birrubu´ bulunmuş olur. Binaenaleyh aralarında tedahül bulunan iki aded arasında çok kere tevafuk muamelesi cereyan eder. Dördün vafkı (11 on ikinin vafkı da (3) dür : [28]

Miras Meselelerinin Tashîhi



209 - : Vârislerin sehimleri kesir^bulunmaksızın asgarî bir mahrecden tayin edilir, her birinin hissesi, bir adedi sahih ile taayyün etmiş olur. Bu muameleye «tashihi mesele» namı verilir. * *"

Miras meselelerinin tashihinde yedi hal mutasavverdir. Bunlardan üçü (beynessihami verrüus = sehimler ile reisler arasında), dördü de (beyner-rüusi verrüus = re´sler ilere´sler arasında) muteberdir. Yani üçü vârisle­rin adedleriyle kendi sehimleri beyninde, dördü de müteaddid fariklere ay­rılan vârislerin, biribirine nazaran adedleri beyninde carîdir, goyle ki:

(1) Birinci hal : vârislerden her ferikin sehimi kendilerine müstakim olup tamamiyle taksimi kabil olur. Bu halde herkesin hissesi taayyün etmiş olacağından başka muameleye lüzum kalmaz. Misal :

(2) ikinci hal : Vârislerden yalnız bir ferikin sehimleri münkesir olup bu vehimler ile rüus arasında muvafakat bulunur veya rüusün adedi ziya­de olarak aralarında tedahül cereyan eder. Bu halde evvelâ haklarında kesir vaki olan ferikin adedi rüüsünün vakfı, asıl meseleye ve aile ise av-lüne zarp olunur, hâsılı zarp, meselenin mahrecini teşkil eder, sonra vâris­lerin asıl meseleden sehimleri her ne ise mezkûr vafk ile zarp edilir. Misal:

Görülüyor ki, bu mesele evvelâ (12) den tashih edilmiş, vârislerin mu ayyen sehimleri ziyade olduğundan (15) e avl eylemiştir. Sonra altı kız ue sehimleri olan sekiz arasında muvafakat binnısif bulunup sekizin kendileri­ne kesirsiz taksimi kabil olmadığından adedi rüüsleri olan altının vafkı, yani : üç alınarak on beş ile zarp edilmiş- meselenin mahreci (45) olmuş, tur. Daha sonra her vârisin sehimi mezkûr üç Üe zarp edilerek 45 den (9) hisse zevce, altışardan (12) hisse üm ile eb´e, (24) hisse de altı kıza isabet edib her kıza (4) hisse düşmüştür.

(3) Üçüncü hal : Vârislerden yalnız bir ferikin sehimi münkesir olup bu sehim ile adedi rüüsleri arasında mübayenet bulunur. Bu halde adedi rüüsleri asü meseleye ve mesele, reddiyye veya avliyye ise bunun red veya avlüne zarp edilir ve bu adedi rüüs ile vârislerin sehimleri de ayrıca* zarp olunur, iki misal :

(4) Dördüncü hal : Beynerruusi verrüus temasül bulunur. Yani : se­himleri kendilerine kesirsiz taksim olunamayan feriklerin sehimleri ile ade­di rüüsleri mütebayin ise adedi rüüsleri arasında ve eğer mütevafık veya mütedahil ise adedi rüüslerinin vafklan beyninde mümaseîet. bulunur. Bu surette evvelâ bu feriklerden birinin adedi rüüsi veya vafkı asıl meseleye zaro olunur, sonra bu mazrub ile her ferikin sehimleri de zarp edilir. Misal:

Görülüyor ki, bu mesele, evvelâ (6- dan tashih edilmiş, bundan altı kı­za isabet eden (4) sehim adedi rüüsleri arasında muvafakat binnisıf bu­lunduğundan (3) aded. kıf diye hıfz edilmiş, üç cedde ile üç amcanın se-himleriyle adedi rüüsleri arasında ise mübayenet olduğundan bunların ade di rüüsleri olan (3) ler de hıfz edilib biribirihe mümasil olduğundan bun­lardan yalnız biri tashihi meseleye zarp edilmekle mahreci (18) olmuştur. Sonra bu üç ile her ferikin asıl meseleden almış olduğu sehimler de zarp edilerek altı kıza ikişerden (12), üç cedde ile üç amcaya da birerden (6) sehim isabet etmiştir.

Vârislerden yalnız iki taife arasında kesir bulunduğu takdirde de yine bu veçhile muamele yapılır. Bu meselede üç âm yerinde bir âm bulunması gibi.

(5) Besinci hal. beynerrüûsi verrüûs tedahül bulunur. Yani : sehim lerinde kesir vaki olan fariklerin adedi rüûslerile sehimleri mütebayin ise adedi rüûsleri arasında, ve eğer mütevafik veya mütedahihise adedi rüûs-lerinin vafkleri beyninde tedahül bulunur. Bu surette hangi ferikin adedi rüûsü ziyade ise o, evvelâ asıl meseleye, sonra da her ferikin asıl mesele­den olan sehimlerine zarp edilir. Misal :

Görülüyor ki bu mesele bidayeten (12) den tashih edilmiş, bundan dört zevceye verilen üç sehim ile adeid rüûsleri arasında mübayenet bulunmak­la adedi rüûsleri olan (4) hıfz edilmiş, ceddelere verilen iki ile adedi rüûs-teri olan üç arasında mübayenet bulunmakla bu (3) de hıfz edilmiş, amca­lara verilen yedi ile bunların adedi rüûsleri olan on iki arasında da müba­yenet bulunmakla bu (12) de hıfz edilmiştir. Bu mahfuz üç kısım adedden on iki ile üç ve dört arasında ise tedahül bulunduğundan bunların en büyü­ğü olan (12)´alınarak asıl meseleye, sonra da her ferikin sehmine zarp edil­miş, bu veçhile meselenin mahreci (144) den olmuş ve her ferikin hissesi teayyün eylemiştir. Meselâ : bu misalde dört zevcenin (144) mahrecinden hisseleri cem*an (36) bulunmuş ve bu aded dörde taksim edilmekle her zevceye (9) sehim düşmüştür.

(6) Altıncı hal, beynerrüûsi verrüûs muvafakat bulunur. Yani : sehim-ieri ile rüûsleri mütebayin tee adedi rüûsleri arasında, ve eğer mütevafik veya mütedahil ise adedi rüûslerin vafkleri beyninde muvafakat bulunur. Bu surette adedi rüûslerden kıfdaki birincinin vafkı. ikinci kıfdaki adedin mecmuuna zarp olunur, hâsılı zarp, üçüncü adedin vafkma zarp olunur, sonra bu ikinci hâsılı zarp da dördüncü adedin vafkına zarp edilir, bu veç­hile vücude gelen üçüncü hâsılı zarp da evvelâ asıl meseleye, sonra da her ferikin asıl meseleden olan sehimlerine zarp edilir.

Görülüyor ki, bu mesele esasen (24) den tashih edilmiştir. Bundan zev­celerin hisseleri olan (3) ile adedi rüüsleri qlan (4) arasında mübayenet bulunmakla bu dört hıfz edilmiştir. Amcaların hisseleri olan (1) ile adedi rüüsleri olan (6) arasında da mübayenet bulunmakla bu altı da aynen hıfz olunmuştur. Kızların hisseleri olan (16) ile adedi rüüsleri olan (18) arasın­da da muvafakat binnisıf olduğundan on sekizin vafkı olan dokuz da hıfz edilmiştir. Ceddelerin hisseleri olan (4) ile adedi rüüsleri olan (15) arasın­da da mübayenet olmakla bu on beş de hıfz olunmuştur.

Badehu bu hıfz edilen 4, 6, 9, 15 adedlerı arasında nisbet aranmış, (4) ile (6) beyninde muvafakat binnisıf bulunduğundan dördün vafkı olan iki adedi, altının mecmuuna zarp edilerek (12) hâsıl olmuştur. Bu on iki ile

dokuz arasında da muvafakat bissülüs bulunmakla on iki, dokuzun vafkı olan üç ile zarp edilerek (36) hâsıl olmuştur. İşbu otuz altı ile on beş arasında da muvafakat bissülüs bulunmakla otuz altı, on beşin vafkı olan beş üe zarp edilerek (180) husule gelmiştir.

îşte bu yüz seksen adedi de asıl meseleye zarp edilmekle mahreci (4320) ye baliğ olmuş, ve bu (180) ile her ferikin asıl meseleden olan se-himleri de zarp edilerek hâsılları kendilerine taksim olunmuştur.

(7) Yedinci hal.beynerrüûsi verrüûs mübayenet bulunur. Yani: sehim-lerinde kesir vaki olan feriklerin sehimJerile adedi rüûsleri mübayin ise adedi rüûsleri arasında ve eğer muvafık veya mütedahil ise adedi rüûsle-rin vafkleri beyninde mübayenet bulunur. Bu surette birinci ferikin tama­men adedi rüûsi, ikinci ferikin adedi rüûsüne zarp olunur, hasılı zarp, üçün­cü ferikin sdedi rüûsüne zarp edilir, bunun hâsılı da dördüncü ferikin ade­di rüûsüne zarp olunur, işbu son hâsılı zarp da asıl meseleye ve her feri­kin elindeki sehimlere zarp olunur.

Görülüyor ki, bu meselede de evvelki mesele gibi vârislerin, ya adedi rüûsleri veya adedi rüûslerinin vafkleri hıfz edilmiştir ki bunlar 2, 3, 5, 7 adedleridir. Bu adetler ise biribirine mübayin olduğundan sırasiyîe. biribiri-ne zarp edilmiş, hâsıl olan (210) de hem asıî meseleye, hem de vârislerin asıl meseleden olan sehimlerine zarp edilmiştir. Bunun neticesinde iki zev­ceye (310) den (630), altı ceddeye de (140) dan (840), on kıza da (336) şar-dan (3360) ve yedi amcaya da (30) ardan (210) sehim isabet etmiştir ki mecmuu (5040) dır.

Bu suretle her ferika isabet eden hisse o ferikin adedi rüûsüne taksim edilmiş oluyor. Meselâ : zevceler ferikine isabet eden (630) hisse, iki zev­ceye taksim edilmekle her birine (310) hisse düşmüştür. Bu hususta en ba­sit olan usul de budur.[29]

Adile ve avliyye meseleleri :



210 - : Vârislerin farizeleri = sehimleri üç kısma ayrılır : Birincisi: farizai âdiledir ki, eshabı feraizin sehimleriyle. sihamı mâl, yani : mahn ci mesele müsavi bulunur, veyahut eshabı feraizin sehimleri, sihamı ma den dûn olursa da aralarında asaba bulunarak bakiyi ihraz etmekle sehirr leriyle mahreç arasında bir müsavat bulunmuş olur. Bu kısma dair iki misal

îkinci kısım, reddiyyedir ki bunu ayrıca izah edeceğiz. Üçüncü kismz gelince bu da farizai ailedir ki eshabı feraizin sehimleri, mahreci meseleder ekser olur, yani : vârislerin sehimleri cem edilince kendileri için yapılar meselenin mahrecinden artar, mahreç bunları İhata edemez, meselâ meşe lenin mahreci (6) iken sehimlerin mecmuu (8) e baliğ olur.

Bu haide meselenin mahrecini, o sehimlerin mecmuu teşkil eder, yani : vahidi kıyası itibar olunan terike. bu ikinci mahreç kadar mütesavi kısım­lara ayrılır, bundan vârislerin sehimleri verilir, her vârisin sehimi ayni niabet dahilinde eksilmiş, aralarında bir teadül muhafaza edilmiş olur.

211 - : A´le ve avliyye denilen mesele ile ilk hükm eden zat, Hazreti ömerdir. Zamanında böyle bir meseie tahaddüs etmiş, eshabı kiram ile yaptığı ilmî bir müşaverede Resuli Ekremin amcası bulunan HazTeti Ab-bas, avliyye tarikine işaret etmekle bu cihet cümlesinin tasvibine iktiran eylemiştir. Yalnız Hazreti Ömerin irtihalinden sonra Ibni Abbas hazretleri bu reye muhalefet ederek böyle bir hâdise zuhurunda eshabı feraizden kuv­veti karabet sahibi olanların tercih edilmesini, noksanın hâlen esve´ olan benat ile ahevata tahsis olunmasını, diğer bir tabir ile noksanın muayyen hisseleri gayri muayyen hisseye tebeddül edebilecek fariza sahiplerine in-

hisar etmesini dermeyan etmiştir. Fakat bu rey, kabuli âmmeye mazhar olamamıştır. Çünkü eshabı feraizin birer nisbet dahilinde irse istihkakları nas ile sabittir, bu cihetle istihkakda müsavi olduklarından birinin diğerine tercihine medar yoktur, asabat da ayni derecede kuvveti haizdirler.

Binaenaleyh meselenin mahreci kâfi olmayınca taksimi gurema gibi te-rike anlara hisselerine göre garameten tevzi edilmek lâzım gelir.

Şöyle ki : miras meselelerinde müstamel mahreçler, 2, 3, 4, 6, 8, 12, 24 den ibaret olmak üzere yedidir, bu yedi mahreçden dördü, yani: 2, 3, 4,^8 mahreçleri asla avl etmezleri mütebaki üçü, yani : 6, 12 ,24 mahreçleri avl ederler. Bunlar, berveçhi âtidir :

(1) - : Mahreci 2 olan bir meselede avl cari olmaz. Çünkü mahrecin iki olması, meselede ya iki nısıf veya bir nısıf ile baki cem olmak suretiyle´ mutasavverdir, bu iki surette ise avl mümkün değildir. Misal :

(3) - : Mahreci 4 olan bir meselede avl etmez. Çünkü mahrecin 4 ol­ması meselede ya rubu´ ile bakinin cem olması veya bir rubu´ ile nısfın cem olması, yahut rubu´ ile sülüsü ma yebka bulunması suretlerinde mutasav­verdir. Bu üç surette ise avl kabil değildir. Misal :

(4) - Mahreci 8 olan meselelerde de avl yoktur. Çünkü mahrecin 8 ol­ması meselede ya sümün ile baki bulunmak veya sümün ile bir nısıf ve baki bulunmak suretiyle mutasavverdir, bu iki surette ise avl cari olamaz. Misal:

(5) - : Mahreci 6 olan bir mesele ona kadar vitren ve şef an = tek ve çift olarak avledebilir. Şöyle ki : evvelâ : altının yediye avl etmesi iki su­retle olur. Birincisi, meselede nısıf ile sülüsanın cem olmasıdır. İkincisi de nısıf ile südüsün cem olmasıdır. Misal :

Saniyen : altının sekize avl etmesi de iki suretle olur. Birincisi : nısıf ile sülüsan ve südüsün cem olmasıdır, ikincisi de iki nısıf ile bir sülüsan cem olmasıdır. Misal :

Salisen : altının dokuza avli iki suretle mutasavverdir. Birincisi, nısıf ile sülüsan ve sülüs cem olmasıdır, ikincisi de iki nısıf ile bir sülüs ve bir südüs cem olmasıdır. Misal :

(Beni Ümiyye zamanında Beni Mervandan bir zevç hakkında bu mese­le veçhile hükm edildiğinden buna «Meselei Mervaniyye» namı verilmiştir.)

Rabian : altının ona avl etmesi bir suretle mutasavverdir, bu da mese­lede nısıf, sülüsan, sülüs ve südüs cem olması halidir. Misal :

(Bu meseleye, «Meseîei Şüreyhiyye» denir. Çünkü bununla ilk hükm eden Kadı Şüreyhdir. Bunun üzerine zevç, her tarafa baş vurarak : «Bilâ veled zevcesi Ölen bir erkeğin hissei irsiyyesi nedir?» diye istifta etmiş, herkes­ten «nısıfdır» cevabını alınca : «Ya bana Kadı Şüreyh ne için sülüsden de az hisse verdi» diye söylenmiş idi. Bundan haberdar olan kadı, zevci hu-, zuruna celb edip ta´zîr etmiş. «Âdil bir hâkim, benden evVel böyle hükm etmiştir» diyerek Hazreti Ömerin avliyye ile hükm ettiğine işarette bulun­muştur.)

(6) - : Mahreci 12 olan bir mesele, on yediye kadar vitren avl eder, sefan avl etmez. Şöyle ki uevvelâ : on ikinin on üçe avl etmesi bir surette mutasavverdir, o da meselede rubu´ ile sülüsan ve südüsün cem olmasıdır. Misal :

Saniyen : on ikinin on beşe avl etmesi iki suretle olur, birincisi : rubu´ ile sülüsan ve sülüsün cem olmasıdır, ikincisi de rubu ile sülüsan ve iki sü­düsün cem olmasıdır. Misal :

(7) - : Mahreci 24 olan bir mesele, yalnız yirmi yediye avl eder. Bu da sümün ile sülüsanın ve iki südüsün içtimai takdirindedir. Misal :

(Bu meseleye cMeselei minberiyye» denir. Çünkü imam Ali Hazretleri Küfede minber üzerinde hutbe irad ederken kendisinden bu mesele sorul­muş olmakla o yolda bilbedahe cevap vermiş, sail. «zevcenin hissesi sekizr de bir değil midir?» diye tekrar sual edince : «Anın sekizde biri dokuzda bir oldu» deyip hutbesine devam ile fetanetine cemaati hayran bırakmışdır.

(ibni Mesud Hazretlerine göre mafereci (24) olan bir mesele (31) e ka­dar avl edebilir. Bu da meselede sümün, sülüsan, sülüs ve südüs cem ol­mak suretiyle vuku bulur. Misal :

Bu veçhile avl vukuu, mahrum olan ibnin zevceyi rubu´dan sümüne hacb etmesi sebebiyledir. Cumhurı fukaha ise bu hacbe kail olmadığından onlara göre bu mesele (12) den olup (17) ye avl eder. Sureti : [30]

Reddiyye Meseleleri :



212 - : Miras meselelerinin bir kısmı da reddiyy veya ferizai kasıra namiyle yâd olunur ki eshabı feraizin sehimleri, mahreci meseleden dûn bulunur, bakiyi ihraz edecek asaba da bulunmaz, bu halde baki terikede yine eshabı feraizin neseben vâris olan takımına redden ita olunur. Şöyle ki:

Esasen reddiyye meseleleri dört kısımdır :

(a) Men lâ yüreddü aleyh bulunmaz, yalnız bir sınıf men yüreddü aleyh bulunur.

(b) Men lâ yüreddü aleyh bulunmaz, iki ve en nihayet üç sınıf men yü­reddü aleyh bulunur.

(c) Men lâyüreddü aleyh ile beraber bir sımf men yüreddü aleyh bu­lunur.

(d) Men lâ yüreddü aleyh ile beraber iki sınıf men yüreddü aleyh

bulunur.

Bunların hükümleri aşağıdaki meselelerden anlaşılacaktır.

213 - : Bir meselede men lâ yüreddü aleyh, yani : zevç veya zevce bulunmayıp yalnız bir sınıf men yüreddü aleyh bulunursa terike anların adedlerine göre taksim olunur, terikenin kâffesini evvelâ farz, sonra da red tarikiyle almış olurlar, ayrıca iki mesele tahririne hacet kalmaz. Misal:

214 - : Bir meselede men lâ yüreddü aleyh bulunmayıb iki veya üç sı-nıf men yüreddü aleyh bulunursa tashihi meseleden anlara isabet eden se-himlerin mecmuu ne mikdara baliğ ise meselenin mahreci .o itibar olunur.

Bu kısımda asıl mesele esasen altıdan olur, sonra altıdan ekal olan adedlere reddedilir. Dört misal :

215 - : Bir meselede men lâ yüreddü aleyh ile beraber yalnız bir sı­nıf men yüreddü aleyh bulunursa bu bir mesele, iki mesele şekline konur bunların biri, -men lâ yüreddü aleyh meselesi, diğeri de men yureddu aleyh meselesidir. Evvelâ men lâ yüreddü aleyh meselesinden anın hisses. veri-lir bakisi demen yüreddü aleyh olan vârislere - yaln« bulundukları ü,k-Jir veçhile- taksim olunur. Bu halde baki terike. bu vârislerin adedi ruu-süne.ya müstakim ya muvafık veya mübayin bulunur. Binaenaleyh, bu hususda üç suret mutasavverdir :

Birinci suret : Men lâ yüreddü aleyhden baki kalan roikdar. men yu-roddü aleyh olan vârislerin adedi rüûsüne müstakim olur, bu suretle z£r-ba, taksime hacet kalmaz. Misal :

Görülüyor ki, bu´misalde men lâ yüreddü aleyh meselesi (4) den olup bunun rub u zevce verilmiş, mütebaki rub´u da üç hzın adedi ruûsune ka­bili taksim olmakla bundan her birine bir sehim düşmüştür. Bu suretle zevc için bir mesele, kızlar için de bir mesele yapılmış oluyor. Bu mesele eğer reddiyye olmasaydı on ikiden yapılmak lâzım gelirdi. Çünkü meselede zev­cin hissesi olan rubu´ ile kızların hisseleri olan sülüsan cem olmuştur.

İkinci suret : men lâ yüreddü aleyhden baki mikdar, men yureddu aleyh olan vârislerin adedi rüûsüne müstakim olmayıp aralarında tevafuk veya tedahül bulunur. Bu surette men yüreddü aleyh rüûsünun vafkı, men lâ yüreddü aleyh meselesinin mahrecine zarp olunur, zarbın hâsılı ıkı me­selesinin mahreci olur. Misal :

Bu misalde de men lâ yüreddü aleyhden baki mikdar, yani : ( üç, men yüreddü aleyh olan vârislerin adedlerine müstakim olmayıb aralarında te­vafuk bulunmuştur. Binaenaleyh men yüreddü aleyh rüûsünün vafkı, yani : iki adedi, men lâ yüreddü aleyh meselesinin mahreci olan dörde zarp olun­muş, hâsıl olan (8) iki meselenin müşterek mahreci olmuş, sonra zevcin elindeki (1 sehmi mezkûr vakf olan mazrub iki ile zarp edilmekle (2) ol­muş, altı kızın adedi rüûsünün vafkı olan mezkûr iki de men lâ yüreddü aleyh meselesinin bakisi olan üç ile zarp edilmekle husule gelen altıdan her kıza (1) hisse düşmüştür. *

Üçüncü suret : Men lâ yüreddü aieyhden baki kalan mikdar, men yü­reddü aleyh olan vârislerin adedi rüûsüne mübayin bulunur. Bu surette men yüreddü aleyh olanların adedi rüûsi. men lâ yüreddü aleyh meselesinin mahrecine zarp edilir, hâsılı zarp iki meselenin mahreci olur. Misal :

Görülüyor ki, bu misalde de men lâ yüreddü aleyh meselesinin mahreci dörttür. Bundan bir sehim zevce verilip baki üç sehim ile men yüreddü aleyh olanların adedi rüûsü olan beş arasında mübayenet bulunduğundan bu beş adedi mezkûr mahreç ile zarp edilerek hâsıl olan (20) iki mesele­nin mahrecini teşkil etmiştir. Sonra zevcin (I) sehimi beşe, kızların ade­di rüûsi olan beş de men lâ yüreddü aleyh meselesinin bakisi olan üçe zarp edilip zevcin hissesi (5), kızların hisseleri de (15) olup her kıza (3) hisse isabet etmiştir.

216 - : Bir meselede men lâ yüreddü aleyh ile beraber men yüreddü aleyh olan vârislerden iki sınıf toplanınca yine iki mesele yapılır, ilk meseleden men lâ yüreddü aleyhin hissesi verilir, bakisi de men yüreddü aleyh meselesine nisbet olunur, bu iki aded arasında muvafakat bulun­maz, ya istikamet veya mübayenet bulunur, bu cihetle bu kısımda da iki suret mutasavverdir.

Birinci suret : men lâ yüreddü aleyh meselesinin bakisi, men yüreddü aleyh meselesine müstakim olur. Bu surette zarba hacet kalmaz, baki men yüreddü aleyh meselesine taksim olunur. Bunlardan bir sınıfa bir sehim, di­ğerine de iki sehim verilir, her sınıfa isabet eden sehim, adedi rüûsleriyle müstakim olmaz ise usulüne göre muamele yapılır.

Bu suret, bil´istikrar bir meseleye münhasırdır ki o da zevcenin hissesi rubu* olmak suretidir. Misal :

Görülüyor ki, bu misalde evvelâ zevcenin meselesi dörtten olup bundan (1) sehim zevceye verilmiş baki (3) sehim de men yüreddü aleyh meselesi­ne müstakim bulunmakla bundan bir sehim ceddelere, iki sehim de kız kar­deşlere verilmiş, ayrıca zarp yapılmamıştır. Fakat ceddelerin hissesi olan (1) ile adedi rüûsleri arasında mübayenet olduğundan adedi rüûsleri oîan (4) hıfz edilmiş, kız kardeşlerin hisseleri olan (2) ile adedi rüûsleri arasın­da muvafakat binnisıf bulunduğundan bu adedi rüûsün vafkı olan (3) de hıfz edilmiş, bu iki mahfuz adedler arasında da mübayenet bulunmakla biri diğerine zarp edilmiş, hâsıl olan (12) den men lâ yüreddü aleyh meselesinin mahreci olan (4) ile zarp edilmekle iki meselenin mahreci (48) olmuştur. Binaenaleyh zevcenin elinde bulunan (1) sehim, mezkûr on iki ile zarp edilmekle (12) ye baliğ olmuştur, ceddelerin ellerindeki (1) de on iki ifc zarp edilip bundan her birine (3) hisse düşmüştür. Liüm kız kardeşlerir. ellerindeki (2) de bu on iki ile zarp edilerek hâsıl olan yirmi dörtten hei birine (4) sehim isabet etmiştir ki mecmuu (48) eder.

İkinci suret : men lâ yüreddü aleyh meselesinin bakisi, men yüreddü aleyh meselesine mübayin bulunur. Bu halde men yüreddü aleyh meselesi nin mecmuu, men lâyüreddü aleyh meselesinin mahrecine zarp edilir, hâsıl

zarp, iki meselenin mahreci olur. Misal :

Bu meselenin tashihi esasen yirmi dörtten olmak üzere iktiza ederdi, çünkü sümün ile sülüsan ve südüs içtima etmiştir. Fakat hâdisede reddiyye bulun­makla iki meseleye ayrılmış bulunuyor. Biri men lâ yüreddü aleyh meselesidir ki. sekizden olup bunun biri zevceye verilmiş, yedisi kalmıştır. Diğeri de men yüreddü aleyh meselesidir ki altıdan olup beşe reddedilmiştir. Bu beş ile mez­kûr yedi arasında ise mübayenet bulunduğundan men yüreddü aleyh meselesi­nin mahreci olan bu beş, men lâ yüreddü aleyh meselesinin mahreci bulunan sekize zarp olunmuş, hâsıl olan (40) iki meselenin mahreci bulunmuştur.

Bundan her varisin sehinıi bulmak için zevcelerin kendi meselelerinden el­lerinde bulunan (1) mezkûr (5) İle zarp edilmekle beş olmuştur. Kızların se-himleri olan (4) de mezkûr birinci meselenin mahrecinden baki olan (7) ile zar edilmekle (28) ve ceddelerin ellerindki (1) de yine bu (7) il zarp edilmekle yedi olmuştur ki mecmuu (35) dir.

Binaenaleyh zevcelere ait (5) ile kızlara ve ceddelere cem´an ait (35), iki meselenin mahreci olan (40) dan bu ü; ferikin hissesi bulunmuştur.

Şu kadar var ki bu sehimler, kendi feriklerine müstakim bulunmamıştır. Çünkü zevcelerin sehimleri olan beş, kızların sehimleri olan yirmi sekiz, ve ceddelerin sehimleri olan yedi ile bunların adedi rüûsleri arasında hep müba­yenet vardır.

Binaeanaleyh bunların adedi rüûsleri olan 4, 9, 7 hıfz olunmuş- bunlardan 4 ile 6 arasında muvafakat binntsıf bulunduğundan dördün vakfı olan (2), (6) ile zarp edilmiş, hâsıl olan (12) ile (9) arasında da muvafakat bissülüs bu Umduğundan (12) dokuzun sülüsü olan (3) ile zarp olunarak (36) hâsıl ol­muştur, bu (36) da iki meselenin mahreci olan (40) ile zarp olunmakla mese­lenin müşterek mahreci (1440) adedine baliğ olmuştur.

Bu halde, zevcelere ait (5) işbu (36) ile zarp olundukta (180) olup bundan her birine (45) sehim verilmiştir. Kızlara ait olan (28) de mezkûr (36) ile zarp olunup hâsıl olan (1008) den her birine (112, düşmüştür, Ceddelere ait bulunan (7) de yine (36) ile zarp olunmakla hâsıl olan (252) den her birine (42) sehim isabet etmiştir. [31]

Teharüce Aid Mes´eleler



217 - : Vereseden biri veya bir kaçı terikeden hisselerine mukabil bir mal üzerine diğer vârisler ile veya anlardan biri veya bir kaçı ile sulh olarak mirasdan hariç kalabilir.

Teharüç denilen bu muamele, bunu aralarında yapan vârislerin muvafa­kati ve âkil, mümeyyiz olmaları, ve sair sulh şartlarının mevcudiyeti halinde caiz olur.

Bu teharüç. dâyinler ile ve mûsâ leh ile de yapılabilir.

218 - : Vârislerden biri, şeraiti dairesinde terikeden bir mikdar malûm mal üzerine sulh olunca o vârisin vücudu farziyle mesele tashih edilir .ba­dehu onun sehimleri meselenin tashihinden tarh´ edilerek sair vârislerin se­himleri mecmuu, meselenin mahreci kılınır, bedeli sulhden mütebaki terike, sair vârislere sehimlerine göre verilir, yani : sair vârisler, müsalehün aleyh olan maldaki hissei irsiyyelerine göre hariç kalan vârisin hisselerine müştere­ken müstahik olurlar. Çünkü müsalehün aleyh olan maî mukabilinde baki terike mubayaa edilmiş oluyor, bu halde her vâris, müslaehün aleyhdeki his: sesi nisbetinde hariç kalan vârisin hissesini iştira etmiş sayılır.

Meselâ : bir meyyitin vârisleri zevciyle anasından ve bir de amcasından ibaret olup zevci terikeden bir mikdar mal üzerine müsalehada bulunsa miras meseleleri şu veçhile olmuş olur.

Görülüyor ki: bu mes´ele- iptida (6) dan tashih edilmiş, sonra bundan´ müsalih olan zevcin nısıf hissesi olan (3) tarh edilmekle baki (3) mes´elenin mahreci olarak kalmış, bundan (2) sehim ümme, (1) sehim de amma verilmiştir. Binaenaleyh mütebaki terike um ile am arasında böyle ikili birli oîarak taksim edilecektir. Eğer teharüç sahibi olan zevç, mes´elede mevcut gös­terilmeyecek olsa idi vârislerin hisseleri tebeddül der, irs ahkâmı hilâfına hareket edilmiş olurdu. Çünkü o takdirde .mes´ele, üçden edilip bundan bir ümme. iki de amma verilmek lâzım gelirdi ki tamamen makus bir harekettir.