๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hukuku İslamiye => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 18 Mart 2010, 20:01:25



Konu Başlığı: Mevkuf arazi, akarat ve nükud hakkinda (5.Cilt 1.Bölüm)
Gönderen: Ekvan üzerinde 18 Mart 2010, 20:01:25
5.Cilt 1.Bölüm
ÖNSÖZ..

(ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)

MEVKUF ARAZİ, AKARAT VE NÜKUD HAKKINDA UMUMİ.

MALÂMATI HAVİDİR.

Mevkuf Arazinin Aksamı :

Mevkuf Akar Atı M Akşamı :

Müessesatı Hayriyeden Mesc İdler :

Müessesatı Hayriyyeden Zaviyeler, Kâr Vans Ar Aylar Çeşmeler :

Müessesat1 Hayriyeden Makbereler :

İcarei Vahideli Vakıflar

Mukataalı Vakıflar :

İcareteynli Vakiflar :

Vakıf Yeklerin Kiraya Verilmesi :

İcareteynli Vakıf Akarların Ferağ Ve Tefvizi

Marizlerin Ve Kas1rın1n Ferağları :

Vefa Ve İstiğlâl Tarikiyle Ferağ :

Ferağ Ve Teferruga Vekâlet :

Ferağlarda İtiyaz Ve Hiyari Ayb İle Hiyari Rü´yet Vesaire :

Vakıfların Taksimi Ve Mühayee İle İfrazı

Vakıfların Gasb Edilmesi

Nükudı Mevkufenin Tenmiyesi

(DÖRDÜNCÜ BÖLÜM)

VAKIFLARA AİD TAMİRAT VE İNŞAATA,

SARFİYATA, İSTİDANEYE, CİHETLERE, VAZİFELERE MAHSUS UMUMİ MALÛMATI HAVİDİR.

Vakıflara Aid Tamirat Ve İnşaat

Bir Vakfa Aid Varidatın Başka Bir Vakfa Sarf Ve Naklinin Caiz Olub Olmaması :

Vakıflar İçin İstidanenin Caiz Olub Olmaması

Cihetlerin Tevcihi :

Cihetlerde İstinabenin Ve Ferağın Cereyanı :

Cihetlerin Muattal Birakilmasi

Vazifelerin.Aksamı Ve Mürtezikaya Vakfın Gallesinden Vazifelerinin Nasıl Verileceği :

(BEŞİNCİ BÖLÜM)

MÜTEVELLİLERE VE VAKIFLARA MÜTEALLİK DÂVALARA AİD UMUM! MALÛMATI HAVİDİR.

Mütevelli Olabilecek Kimseler :

Mütevellilerin Ücrete İstihkakları

Kaimmekam Mütevelli Nasbi

Mütevellilerin Ellerindeki Vakıf Mallarda Tasarruf-Ları

Mütevellilerin Sulh Ve İbraları

Mütevellilerin Zamin Ve Yeminleriyle Musaddak Olub Olmadıkları Hususlar :

Mütevellilerin İkrarları Ve Kendilerine Yemin Teveccüh Edib Etmeyen Hususlar

Mütevellilerin Muhasebeleri

Mütevellilerin Azillerini İcab Edib Etmeyen Şeyler :

Vakıflarda Mesmu Olub Olmayan Dâvalar

Vakıf Davalarında Hasım Olub Olamayanlar

Vakıflarda Makbul Olub Olmayan Şahadetler

Vakıflarda Hisbe Veya Tesamü´ Tarikiyle Şahadet:

Vakıflarda Beyylnelerin Tercihi

Vakıflara Müteallik İkrarlar

Vakıflarda Müruru Zaman.

Bir Vakviye Sureti

On üçüncü Kitap.

VASİYETLERE, VASİLERE DAİR HÜKÜMLERİ CAMİ OLUP BİR MUKADDİME İLE İKİ BÖLÜMDEN İBARETTİR.

MUKADDİME..

Vasiyetlere Ait Bazı Istılahlar

(BİRİNCİ BÖLÜM)

VASİYETLERE DAİRDİR..

Vasiyetlerin Rüknü, Sebebi, Kısımları, Hükmü.

Vasiyetlerin Meşruiyetindeki Hikmet Ve Maslahat

Vasiyetlerin Ait Şartları : Müsilere, Musa Lehlere, Musa Bihlere.

Musa Leh Olup Olamayacak Ve Musa Bihin Tamamını Alıp Alamayacak Kimseler

Menfâatlere Müteallik Vasiyetler

Vasiyetlerin Cevazına, Butlanına Ait Bazı Meseleler :

Vasiyetlerden Rucua Dair Bazı Meseleler :

Vârislepin Vasiyetlere İcazetleri :

Müteaddit Vasiyetlerden Hangilerinin Takdim Edileceğine Dair Meseleler

Hayır Cihetlerine Ait Vasiyetlerin Tenfiz Suretler

Kariplere, Ehli Beyte, Cirane Vesaire Namına Yapılacak Vasiyetler

Terikenin Sülüsiyle Yapılan Vasiyetler

Terikeden Cüz´ Sehm, Nasip Gibi Bir Şey Verilmesiyle Yapılan Vasiyetler1:

Borç İkrarı Suretiyle Yapılan Vasiyetler

Marizlerin Vasiyyetlerine Dair Bazı Meseleler

Gayri Müslimlere Ait Vasiyyetler

(İKİNCİ BÖLÜM)

VESAYETLERE DAİRDİR.

Vesayet Akdine Müteallik Bazi Meseleler :

Vasilerin Evsafı Ve Azil Ve Tebdilleri

Münferit Vasilerin Tasarruf Atı

Müteaddit Vasilerin Tasarrufatı

Çocuklar Hakkinda Velayeti Tasarrufa Müteallik Bazı Meseleler :

Vasiler İle Vârislerin Ter Ike* Ye Rücua Müstahik Olup Olmadıklarına Dair Bazı Meseleler

Vasilerin Sözleriyle Tasdik Olunup Olunmadıkları:

Vasilerin Tazmini Ve Butlanı İcap Edip Etmeyen´baz! Tasarrufları

Vasilerin İkrar Ve Şahadetleri

Hâkim Tarafından Vasi Nasb Edilmesini Mucip Sebepler:

Vasiyyi Muhtar İle Vasiyyi Mansub Arasl´ndaki Farklar:

ON DÖRDÜNCÜ K I TAB..

MUKADDİME..

VERASETE VE İNTİKALE AİD BAZI ISTILAHLAR..

VERASETE AİD ISTILAHLAR :

(BİRİNCİ BÖLÜM)

TERİKELERE VE TERİKELERİN MEVRUS VE MÜNTAKİL..

OLDUĞU ŞAHISLARA VE SAİREYE MÜTEALLİKDİR.

Terikeye Tekfini Eden Haklar : Meyyitin Teçhiz Ve.

Meyyitin Borçlarının Ödenmesi = Kazai Deyun :

Meyyitin Vasiyetlerinin Tenfizi

Terîkenin Vârisler Arasında Taksîmî :

Vârislere İntikal Edib Etmeyen Haklar :

ÖNSÖZ

«Hukuki Islamiyye ve Istilâhatı Fıkhıyye» nin işbu beşinci cildi, islâm hukukunun müteşekkil olduğu kitaplardan meçhas-i fıkhiyeden üç kitab-dan müteşekkildir.

Bu cildi teşkil eden kitaplar ikinci kitabın 3, 4, 5 inci bölümleri iie on-üçüncü ve ondördüncüden ibarettir.

Bu kitaplar arasında mündericat itibarile büyük bir münasebet vardır. Çünkü bunlar, teberrüat mânasını muhtevidir. Bunlarda meccanen devr, temlik ve temellük gibi içtimaî hayâtın levazımından olan hükümler mün-demişdir.

Binaenaleyh aynı gayeleri müteveccih meseleleri, hükümleri ihtiva eden, bu cihetle aralarında büyük bir münasebet bulunan mezkûr bu üç kitap eserimizin işbu beşinci cildini teşkil etmekte bulunmuştur.

Tevfik, ALLAH Tealâ Hazretlerindendir.[1]

(ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)

MEVKUF ARAZİ, AKARAT VE NÜKUD HAKKINDA UMUMİ
MALÂMATI HAVİDİR.



İÇİNDEKİLER : Mevkuf arazinin aksamı. Mevkuf akaratın aksamı. Müesses at ı hayrlyeden m esc İdi er. Müessesatı hayriyyeden zaviyeler, kâr* vansaraylar, çeımfrler. Müessesatı hayriyeden mahbereler, İcarei vahidelt vakıflar. Mukataalı vakıflar. Icareteynlİ vakıflar. Vakıf yerlerin kiraya ye­rilmesi, leareteynli vakıf akarların ferağ´ ve tefvizi. Marizlerin ve kasırla­rın ferağları. Vefaen istiğlâl tarikiyle ferağ. Ferağ ve teferruga vekâlet. Ferağlarda İ´tlyaz ve hıyarı ayb İle hıyarı riiyet. Vakıfların taksimi ve mîi-hayee ile ifrazı. Vakıfların gasb edilmesi. Nükudı mevkufentn tenmlyesi. [2]

Mevkuf Arazinin Aksamı :



396 - : Vakıf arazi iki kısımdır. Bir kısmı, evkafı sahihadan olan ara-zii vakfiyedir ki, arazii memlûkeden iken şer´i şerife tevfikan bir cihete vakf edilmiş olan arazidir. Bu arazinin rakabesi ve bütün hukuki tasarru-fiyesi vakıf canibine aiddir. Bunlar da vâkıflarının şeraiti veçhile amel olu­nur. îkinci kısmı da evkafı gayri sahihadan olan arazii vakfiyedir ki, bun­lara tahsisat, irsadat da denir. Bunlar, esasen arazii emîriyeden, başka bir tabir ile arazii milliyeden, arazii memleketten iken bilâhare ifraz edilerek veliyyül´emr tarafından veya anın izniyle başkaları tarafından birer» cihe­te vakıf ve tahsis edilmiş olan araziden ibaretdir.

(Birinci cild Düsturda münderic olan 7 Şaban 1274 tarihli Arazi Kanu­nuna müracaat!)

397 - : Bir veliyyül´emr, beytülmale aid araziden bir parçayı kimseye temlik etmeksizin âmme mesalihi için, meselâ bir medresenin levazımı için vakıf etse tahsisat kabilinden olarak caiz olur.

Kezalik : ahaliden bir zat, araziyi milliyeden bir çiftliğiilemellük etme­den veliyyüT emrin izniyle beytülmalin masarifinden bir ciheti hayrîyyeye, meselâ bir mescidi şerifin mesalihine vakf etse tahsisat kabilinden olarak caiz olur.

Bir çok salâtin ve ümeranın vakıfları bu kabildendir.

398 - : Tahsisat kabilinden olan vakıflar da meşrutun lehleri bakımın­dan iki kısımdır. Birinci kısım, sahih tahsislerdir ki, beytülmâle aid bir kısım varidatı, meselâ bir araziyi milliyenin rüsumunu, mahlûlâtın bedelle­rini beytülmaün maarifinden olan bir cihete, meselâ âmmeye aid bir has-tahanenin levazımına veliyyül´emrin tahsis etmesi gibi.

Bir yerdeki çeki ve kantar rüsumunun böyle bir cihete vakfı da bu ka­bildendir. Istanbulda bunun emsali vardır. Üçüncü Sultan Ahmedin Bebek­teki camii şerifinin böyle bir vakfı vardır.

Bu varidat, muhassasün lehası olan cihete sarf olunur. Bu, bir sahih ve lâzım vakıf hükmündendir. Bunu nakz ve ibtal, caiz olmaz.

îkinci kısım gayri sahih tahsislerdir ki bunlar da beytül´mâle aid bir takım varidatı, beytüîmâlin masarifinden olmayan bir cihete vakf ve tayin­den ibaretdir. Bu kısım vakıflar, veliyyiil´emrin reyîle nakz ve ibtal edile­bilir. Bunların şeraitine riayet lâzım gelmez, Tenkihi Hâmidî, îbni Nüceym risaleti, AH Efendi fetvası.

Beytülmalin masarifi için vergiler bahsine müracaat!.

399 - : Araziyi milliyeden iken tahsisat kabilinden olarak bir cihete vakıf ve tayin edilmiş olan yerler üç nevidir.

Birinci nevi; gerek rekabesi ve gerek hukuki tasarruf İyesi beytülmâle aid olub yalnız aşar ve rüsumu veliyyülemr canibinden bir cihete vakf edil­miş olan arazidir. Bu nev´in yalnız aşarı ve ferağ, intikal ve mahlûlât be­delleri vakıfları canibine aid olur. Bunlar yine sırf arazi gibi beytülmal ta--atından tapu ile ekincilere tefviz olunur. Bunlarda Arazi kanunnamesi hü­kümleri cereyan eder. Türkiyedeki arazü mevkufenin ekserisi bu kabildendir.

ikinci nevi; rakabesi ve aşariyle rüsumu beytülmâle aid olub yalnız hu­kuku tasarrufiyesi veliyyüTemr tarafından bir cihete vakıf ve tahsis edil­miş arazidir. Bunun aşar ve rüsumu beytülmâle verilir.

Üçüncü nevi; rakabesi beytülmâle aid olmakla beraber hem hukuku ta­sarrufiyesi, hem de aşar. ve rüsumu veliyyül´emr tarafından bir cihete tah­sis edilmiş bulunan arazidir. Bunun aşar ve rüsumu vakfı canibine aiddir.

Bu son iki nevi» ya bizzat vakıfları namına ziraat edilir veya başkasına icareye verilir. Varidatı meşrutun lehlerine sarf olunur. Bunlarda Arazi Kanunu hükümleri cereyan etmez. Binaenaleyh bunlarda ferağ ve intikal misiilû kanunî ^hükümler carî değildir. Arazi Kanunnamesine müracaat!..

400 - : Bir mahalde vakfı sahih ile tahsisat kabilinden olan vakıf, iç­tima edebilir.

Meselâ : bir kimse mâlik olduğu araziyi öşriye veya haraciyeyi veya sureti meşruada temellük etmiş olduğu arazii milliyeden bir parçayı bir cihete vakf etdiği gibi bu arazinin beytülmâle aid olan öşür veya haracı da veliyyülemr tarafından diğer bir cihete vakıf ve tahsis edilse bunda bu iki kısım vakıf toplanmış olur.

Bir arazinin böyle vakıf, edilmiş olmasiyle öşrü veya haracı sakıt olmuş olmaz. Çünkü öşür ile haraç için şer"i şerif, bir vecih tayin etmiştir. Vakıf edilmekle bu tegayyür etmez. Binaenaleyh bu öşür ve haraç da başka bir cihete tahsis edilebilir. Fetavayı Hayriyye.

401 - : Araziyi Öşriyye ve haraciyyedeu bir yerin mâliki tarafından meşru suretde vuku bulan vakfı, evkafı sahihadandır.

Kezalik araziyi mevattan bir mahallin veliyyül´emrin izniyle mülkiyet üzere ihya edilerek bir cihete vakf edilmesi de evkafı sahihadandır. Is´af, Ibni Nüceymin Mısır arazisi hakkındaki altıncı risaleti.

402 - : Araziyi öşriyye veya haraciyyeden olan bir memlekette kadim-denberi vakf edilmiş bir çiftlik hakkında : «İhtimal ki bu, mâliki vâris bı­rakmaksızın vefat etmekle beytülmâle aid olarak araziyi memleket hükmü­ne girmiştir de ondan sonra temellük edilmeksizin vakf edilmişdir» diye onun evkafı gayri sahihadan olduğuna hükm edilemez. Çünkü tevehhüme itibar yokdur. Kadim kıdemi üzere bırakılır ve müslümanların haklarındaki galebei zanna mebnl bunun vechi şer´i üzere yapılmış olduğuna kail olmak lâzımdır. Haniyye, Fetavayi Hayriye.

403 - : Arazii milliyyeden ifraz edilerek bir zata sahih suretde temlik edilen çiftliklerin ve sair arazi parçalarının o zat tarafından bir ciheti hay­ra yapılan vakfı, evkafı sahihadandır. Şeraitine riayet lâzım gelir. O zat, vc-liyüTemr olabileceği gibi ümeradan biri veya başkası da olabilir. Risalei Ibni Nüceym. NetİcetüTfetâva.

404 - : Arazii milliyyeden bir mahallin eşhasa temlik edilmesinin sıh­hati, beytülmalden satın alınmasına mütcvakkıfdır. Şöyle ki beytülmâlde müzayaka bulunduğu bir zamanda arazii miliyeden bir paranın semen-i mis­ille satın alınması sahihdir. Fakat semeni mislinden noksan fahiş İle satın alınması temlikin sıhhatine manidir. Velev ki tağyir bulunmasın.

Beytülmâlde müzayaka bulunmadığı takdirde ise böyle bir parçanın bey-tülmâlden ancak iki kat kıymetiyle satın alınması sahihdir. Bu takdirde iki kat kıymetinden noksanı fahiş ile satın alınsa sahih bir temlik hâsıl olmuş olmaz. Nitekim yetimlerin mallan hakkında da müteahhirîni fukahanın kavileri böyıedir. Müfta bir? olan da budur. Veliyyül´emr, müslümanların mesalihinin nazırı olduğundan yetimlerin vasisi gibidir. Beytülmal de mali yetim hükmündedir. Aliyyi Maksidînin Eşbah haşiyesi.

405 - : Kadimdenberi vakf edilen ve aslı araziyi milliyeden iken bey-´ tülmâlden satın alındığı malûm bulunmuş olan arazinin, evkafı sahihadan olduğuna hükm edilir. Bu satış muamelesinin yukarıdaki mesele veçhile meşru suretde yapılmış olduğu malûm olsun olmasın müsavidir. Çünkü as}

olan, sıhhatdir. Kadîm olan da hilâfına bir hüccet üzere terk edilir.

Fakat bu arazinin vakf edilmeden evvel, beytülmâl canibinden satın alınmış olduğu asla bilinemezse evkafı sahihadan olduğuna hükmedilemez. Bunun beytülmâl için bekası asidir. Dürri Muhtar, Reddi Muhtar.

406 - : Bir kimse arazii milUyyeden tapu ile tasarrufunda bulunan bir parçayı, meselâ bir çiftliği usulen temellük etmeden veya veliyyül´emrin iznini istihsal eylemeden bir cihete vakf etse bu, ne sahih evkafdan, ne do tahsisat kabilinden olmuş olmaz. Belki yine sırf arazii milliyeden bulunur.´ Ve ayni hükümlere tabi olur. Bunlarda alım satırrî, hibe, vakıf ve sair tem­lik ve temellük vecihleri cari olmaz. Fetavâyi Feyziyye, Mülteka şerhi feraid.

407 - : Arazii milliyyenin bir şahsa temlik edilebilmesi âmme masla-hatiyle mukayyetdir. Binaenaleyh bir belde kenarında bulunub kimsenin âlâkai şeriyesi bulunmayan bir mikdar millî mahalli usulü dairesinde bir şahsa parasiyle temlik caiz ise de âmme maslahatını ihlâl etdiği takdirde caiz olmaz. Bu hususda hacete değil, maslahata bakılır. Maslahat tahak-.kuk edince bir ihtiyaç bulunmasa da bu temlik, meşru olur. Müteahhirinin müfta.bih olan kavileri de bu veçhiledir. Eşbah.

408 - : Brazn" milliyyenin bir kimseye meccanen temliki sahih değildir.

Binaenaleyh böyle bir arazinin vakf edilmesi sahih- olmaz. Velev ki o kimsenin elinde bir temlikname bulunmuş olsun. Bu cihetledir ki beytülmâ-le aid araziden iktaât voliyle bazı ümeraya meccanen verilmiş olan yerle­rin vakıfları evkafı sahihadan sayılamaz, bunların şeraitine her halde riaL yet icab etmez. Şu kadar var ki bunların yukarıdaki meseleler veçhile âm­me mesalihine, birer ciheti hayra vakıf ve tayin edilmiş olanları tahsisat kabilinden olarak caiz bulunmuşdur. Bahri Raik, Dürri Muhtar,

409 - : Bir beldenin arazisinden bir kısmını´ akar ittihaz ederek, meselâ : bir mescidi şerife vakf etmek veya bir kısmının ilâvesiyle bir mes­cidi şerifi genişletmek için veliyyül´emr tarafından izin verilse bakılır. Eğer o belde anveten fetih edilmiş ve arazisi gânimler arasında taksim edilmemiş İse bu izin, nafiz olur. Fakat o belde sulhan alınıp arazisi ahalisinin mülkünde ibka edilmiş veya anveten alınıp gânimler arasında mülkiyet üzere taksim olunise bu izin, nafiz olmaz. Çünkü başkasının mülkü vakf edilmiş olur. Reddi Muhtar.

410 - : Arzı havsın vakf edilmesi caiz değildir.

Arzı havz, sahibinin ekip biçmekden, ve haracını ödemekten âciz kal-masiyle_jnejia£ü>- fearacına mukabil olmak üzere veliyyül´emre def ve teslim ettiği arazi parçasıdır. Veliyyülemr, bu parçaya bunla mâlik olmayaca­ğından bunu bir cihete vakf etmesi caiz olamaz. Bahri Raik. [3]

Mevkuf Akar Atı M Akşamı :



411 - : Vakıf akarlar, iki kısımdır. Birinci kısım, kiraya verilmek için değil, belki ayni ile istifade olunmak üzere vakıf edilmiş olan yerlerdir. Bun­lara (müessesatı hayriye) adı verilir. Mâbedler, medreseler, mektepler, çeş­meler, kütüphaneler, imarethaneler, hademei hayratın süknasma mahsus haneler, makbereler bu cümledendir.

İkinci kısım, icareye veriiib varidatının bir hayır cihetine sarf edilmesi meşrut bulunan akarlardır, ki bunlar da (icarei vâhideli vakıf akarât) (mu-kataah vakıf akarât),- (icareteynli vakıf akarât) nâmı ile üç kısma ay-nlmışdır.

412 - : Müessesatı hayriye iki nevidir. Birinci nevi, kendisinden fakir­lerin de, zenginlerin de intifa etmeleri caiz olan hayır müesseselerdir. Mes-cidier, kütüphaneler, misafirhaneler, köprüler, umumî makbereler gibi.

ikinci nevi, kendisinden yalnız fakirlerin intifâı caiz olup zenginlerin is­tifadeleri caiz. olmayan hayır müesseseleridir. Velev ki fukaraya mahsus ol­dukları vâkıfları tarafından tasrih edilmiş bulunmasın, imarethaneler, hastaların yiyecekleri ve ilâçları vakıf tarafından verilmek üzere tesis edilmiş olan vakıf hastahaneler gibi.

Şu kadar, var ki bu müesseselerden fakirler ile beraber zenginlerin de istifade edebilmeleri vâkıfları tarafından meşrut bulunursa bunlardan zenginler de intifa edebilirler.

Fakat bunlardan yalnız zenginlerin istifade etmeleri meşrut olursa va­kıf, sahih olmuş olmaz. (153) üncü meseleye müracat!. [4]

Müessesatı Hayriyeden Mesc İdler :



413 - : Mescidler (küçük büyük cevamii şerife) ; en mühim, dinî mües­seselerden bulunm&kdadır. Bir mescidi şerif, tamire muhtaç olub da vakfı müsaid bulunmasa beytülmâl tarafından tamir edilmek lâzım gelir. Çünkü, burası, müslümanların muhtaç oldukları bir ibadethanedir, bunun mamu riyeti âmme menafü icablarındandır. Böyle bir mescidi tamiri için kısmen icareye vermek sahih olmaz. T-ahtavî.

414 - : Bir mescidi şerifi tamir için ânın evkafından olan bir şeyi, mahalle ahalisinin satmaları, hâkimin reyine mukarim "İsa da caiz olmaz. Hindiyye.

415 - : Mamur bir mescidi haricden bir zatın yıkıb yerine andan daha muhkem bir mescid yapmaya salâhiyeti yokdur. Fakat bir mahallenin veya karyenin kadim mescidi dar olmakla o mahalle veya karye ahâlisi, o mescidi yıkıb yerine kendi mallariyle geniş, evvelkisinden metin bir mescid yapmaları caizdir.

Bu takdirde burada cuma ve bayram namazlarını kılmak için veliyyül-emreden tekrar izin almak lâzım gelir. Behcetülfetâva. Ceridei iîmiyye.

416 - : Bir mescid dar olub cemaate kifayet etmese mütevelli, o mes­cidin bitişiğinde bulunub anın müstegallâtmdan ulan bir vakıf akarın ilâve­siyle o mescidi tevsi edebilir. Fakat bir hacet görülmediği takdirde bu ilâve edilen kısım, mescid olamaz. Bezzazİyye.

417 - : Bir mescidi tevsi etmeğe lüzum görüldüğü takdirde anın´yanında bulunup başkasının mülkü olan bir yer, sahibi razı olmasa bile parasiyle alınıb mescide ilâve edilebilir.

Kezalik böyle bir mescidin yanında lüzumundan fazla geniş olub âmmeye mahsus bulunan bir meydan veya´´yoldan bir mikdarı da âmmeye mahsus bulunan bir meydan veya yoldan bir miktarı da âmmeye zarar ver­mediği takdirde hâkimin re´yile mescide ilâve edilebilir.- Bazı fukahaya güre bu mescidin bulunduğu belde anveten alınmış İse bu ilâve caizdir. Sul-hen feth olunmuş ise caiz değildir. Reddi Muhtar, Hindiyye. (409) uncu meseleye müracaat

418 - : Yıkılmış oian bir mescidi şerifin yeniden yapılması için birik­miş olan gailesi kâfi bulunsa bu gaile ile omescidi yeniden inşa etmek caiz olur. Fetva bu veçhiledir. Fakat Hassafa göre bu gaile, vâkıfı tarafından mescidin tamirine meşrutdur, yeniden İmarına meşrut değildir. Binaenaleyh bununla o mescidi yeniden bina etmek caiz olmaz. Hindiyye.

419 - : Bir mescid, harab ve ahalisi müstağni olub içinde namaz kılın­maz bir hale gelse o mescid, imam Muhammede göre vâkıfının veya vârisi­nin mülküne avdet eder. Fakat İmam Ebu Yusüfe göre avdet etmez, ebe­diyen mescid kalır: Bunun satıhb semeninin ve varidatının başka bir mes­cide sarfı da caiz olmaz. Esah ve müfta bin olan da budur. imam Muhammede göre bu halde mescidin vâkıfı veya vârisi malûm olmazsa o mescid lukata hükmünde bulunur.

(imam Mâlik Üe îmam Şafiî ve bir rivayete göre imam Azam da mes-cidlerin asla satılamayacağına kail olmuşdur. Bir mescid harab olmak veya başka bir sebeble satılamaz. Mescİdler, menafii baki oldukça satıla­mayacağı gibi, menafii muattal bulundukça da satılamaz. Nitekim ıtk hâ­disesi hiç bir sebeble muattal olmadığı gibi mu´taka her şeyden daha ziyade benzeyen mescidlerde de muattal olarak satılamaz. Çünkü bunlar, insanla rın mülkünden ebediyyen çıkmışlardır. Elmuğni.)

(Şafiilere göre böyle harab, muattal bir mescidin enkazı yasaklanır veya hâkimin je´yile başka bir mescidin tamirine sarf edilir. Evlâ olan ken­disine en yakın olan mescidin tamirine -sarf edilmesidir. Bununla vâkıfın garazına mümkün olduğu kadar müraat edilmiş olur. TahfetüT muhtaç haşiyesi.)

(Hanbeli fukahasma göre muattal bir hâle gelen veya hırsızlardan dolayı içinde namaz kılınmadan korkulan bir mescid, başka yere tahvil edilebilir. Ve bir rivayete nazaran bir mescid ile hiç intifa kabil olmayınca satılması ciz olur. Kısmen satıhb semeniyle mütebaki kısmını tamire ihtiyaç görüldüğü, başka suretle de imareti- kabil olmadığı takdirde ise mütebakisini tamir için kısmen satılır. Eîmuğnî.)

420 - : İki mescidden biri kadimden beri harabe yüz tutmakla mahalle ahalisi, bunu satıb diğer yeni ^jan mescide sarf etmek isteseler bu, ne imam Muhammede ve ne de îmam´ Ebu Yusüfe göre caiz olmaz. Çünkü imam Muhammede göre harab - olan bir mescid, vâkıfının mülküne avdet eder, mahalle ahalisine intikal etmez ki anda bu veçhile tasarrufları caiz olsun, imam Ebu Yusüfe göre ise bir mescid harab olsa da yine ebediyen mescid olarak kalır, vâkıfının mülküne avdet etmediği cihetle başkasının mülküne evlâ bittarik avdet etmiş olamaz. Artık bunda böyle tasarrufları nasıl caiz olabilir. Hindiyye, Bezzazİyye, Vâkıat.

Maamafih banisi malûm olmayan bir mescid harab olmakla ahali, yeni bir mescid bina etseler, o harab mescidi, hâkimin izniyle satarak semenin­den bu yeni cami için istifadede bulunmaları, bir kavle göre caiz btflun-muşdur. Bu halde evvelki mescidin evkafı, bu yeni mescide sarf olunabilir. Hayriyye fetâvası.

Velhâsıl : mescidlerin âlât ve enkazı hususunda fetva îmamı Muham-medin kavline göredir ki bunlar müstağna anha olunca sahihlerine avdet eder. Asü mescidlerde ise müfta bih olan imam Ebu Yusüfün kavlidir ki vâkıflarının mülküne avdet etmezler. Bahri Raik.

421 - : Bir mahalle veya karye ahalisi dağılıb oradaki mescidi şerif, muattal ve müstağna anh bir hale gelse bunun ankaziyle o mahalle veya karyenin yakınında bulunub mescidi mevcud bulunmayan diğer bir mahalle­de veya karyede bir mescidi şerif inşa edilmesi caiz olur. Bu takdirde birinci mescidin gailesi, hâkimin reyile ikinci mescidin masarifine sarf olu­nur. Yoksa birinci mescidin yıkılmasiyle yeri, ankazı, veya gailesi vakıfın mülkiyetine avdet etmez, imam Âzam ile îmam Ebu Yusüfün kavileri bu veçhiledir. Nitekim evvelce de işaret olunmuşdur.

Kezalik bu harab ve müstağna anh mescidin mühimmatı için evvelce bir zat tarafından vakf edilmiş bulunan bir mikdar nükud da buna yakın olub varidatı az bulunan diğer bir mescidin levazımına hâkimin reyile sarf edile­bilir. Yoksa bu nükud, vâkıfının mülküne avdet etmez.

Böyle harab bir mescidin ankazını, ve akaratınm varidatını, başka bir mçscide sarf ve nakl caiz olmasa bundan bir takım mütegaİlibenin gayri meşru suretde istifade etmeleri melhuzdur. Binaenaleyh bir çok zevat, bu sarf ve naklin cevazına fetva vermişlerdir. Reddi Muhtar.

422 - : Bayram ve cenaze musallaları da bazı fukahaya göre mescid hükmünde olarak ebediyen musalla olarak kalır. Binaenaleyh vâkıfının vefa­tında vârislerine mevrus olmaz. Bu gibi mahallerde mücerred namaz kılın­mağa müsaade edildikde ebediyeti zikr edilmese de vâkıfının mülkü zail olur. Mecmaül´enhür.

423 - : Bir kimse hanesinin orta yerinde bir mescid ittihaz edib içinde namaz kılınmasına izin vermiş olsa da burası mescid hükmünde bulunmuş olmaz. Belki burası yine mülVünde kalmış olur. Burasını dilerse satabilir, vefatinaa da vârislerine intikal eder. Meğer ki bu mescide cemaatin gele­bilmesi için hususî bir yol ifraz etsin. Dürer.

424 - : Bir mescidi fevkani olarak yapıb altında da o mescidin mesalihi için bazı akarat, ve meselâ serdab vücude getirmek caizdir. Ve bilâkis tah­tanı olmak üzere mescid yapıb üstünde o mescidin mesûlihi için bazı akarat yapmak, veya medrese yapmak veya hademeasine mahsus oda yapmak da caizdir.

Fakat mescidin masalihinin gayrisi için vücude getirilmesi caiz değildir.

Binaenaleyh bir kimse mescid olarak yapdığı bir binanın fevkinde veya tahtında kendi mülkü olmak üzere bir hane, bir bodrum, veya bir dükkân gibi bir şey yapsa o bina, mescid halini alamaz. O kimsenin vefatında vârislerine mevrus olur. Çünkü bunda hakkı abd baki kalmakla tam hâlisen lü´lâh olmaz. Mecmaül´enhar, Dürri Münteka, Tenkih.

425 - : Bidayeten tahtanı olarak yapılmış bir mescidi yıkıb da yerine akar yapmak, anın üstünde de mescidi bina etmek caiz olmaz. Çünkü ev­velce secdegâh ittihaz edilmiş olan bir mahallin şerefi ihlâl edilmiş olur. Kenz şerhi, Dürri Muhtar, Tenkih.

426 - : Bir malı bir mahalie mescidinin lâalettayin imam veya müezzi­nine vakf etmek sahih olmaz. Çünkü meçhul bir şahsa vakf edilmiş olur. Bunun sahih olması için şöyle vakf etmelidir : « Bu malımı şu mahalle mes­cidinde imam veya müezzin olacak her fakir zata vakf etdim, şu şart ile ki o mescid harab olunca vakfımın gailesi müslümanîann fakirlerine verilsin. Haniyye.

427 - : Bir malı bir mescidin tamiratı için veya kandillerinin yağı için vakf etmek caizdir. Bir mescidin yağı için vakf edilen bir gaile, o mescidin tamiratına sarf edilemez. Muhiti Burhanı.

428 - : Bir malı bir mescide tesadduk etmek, bir kavle göre caiz değil­dir. Çünkü mescidier tesadduka mahal olamaz. Fakat muhtar olan" diğer bir kavle göre bu tesadduk caizdir. Muhiti Bürhanî.

429 - : Bir camii şerifin kandilleri için vakf edilen bir yağ, bir kandil, sabaha kadar yaküamaz. Yalnız namaz kılınmasmdaki ihtiyaca göre gecenin üçde birisine veya yarısına kadar yaküabüir. Sabaha kadar yakılması caiz ol­maz. Meğer ki böyle bir âdet cari olan bir mevzide bulunsun. Mescidi Haram, Mescidi Nebevî,, Mescidi Beytü´kuds gibi.

430 - : Kâbei muazzamanm dibacmı, mübaret örtüsünü eskiyince onun bunun ahvermesi caiz olmaz. Belki bu örtü, Kâbei Muazzamamn umuruna bir yardım olarak sarf edilmek üzere veîiyyül´emr tarafıandVn satılabilir. Hindiyye.

431 - : Bir mescidi şerifde ramazanı şerif gecelerinde yakılmak´ üzere verilen mumun, yağın bir mikdarı artsa bunu, verenin evvelce sarih izni bu­lunmadıkça o mescidin imam, kayyım gibi hademesi aralarında taksim ede mezler. Meğer ki o mescidin bulunduğu beldede bunların bu veçhile taksimi hakkında bir Örf bulunsun. Reddi Muhtar.

432 - : Bir kimse kendi malından bir mescide hasır, kilim gibi bir şey alıb. tefriş etmiş olduğu halde mescid harab olub kendisinden istiğna hâsıl olsa bu sergi, imam Muhammede göre hayatda ise o kimseye, değilse vâris­lerine aid olur. Müfta bih olan da budur. îmam Ebu Yusüfe göre ise bu, satılır, bedeli mescidin ihtiyacına sarf edilir, bu mescid bundan müstağni, olunca da başka bir mescidin levazımına sarf olunur.

Bir mescide kimin tarafından serilmiş olduğu bilinmeyen bir sergi ise eski olub müstağna anh bir hâle gelince - muhtar olan kavle göre - hâ­kimin reyi olmadıkça fakirlere verilemez, veya satılıb semeni ile mescid için başka bir sergi alınamaz. Muhiti Serahsî, Hindiyye.

(Şafiilerce de bir mescidin eskiyen veya kırılan veya kırılmaya yüzı tutan ve yakılmayan başka bir şeye yaramıyan hasırları satılarak bedeli vak­fa aid olur.)

433 - : Bir cemaat tarafından yapılan bir mescidi şerifin malzemci inşaiyesinden bazı şeyler, meselâ : bir mikdar kereste artmakla bunu mes­cidin binası için mütevelliye teslim etseler bunlar o mescidin lüzum görüle­cek binasına sarf edilir. Yoksa anın hasırlarına, kandillerinin yağlarına sarf edilemez.

Fakat böyle bir teslim bulunmayınca o artan şeyler o cemaate aid olur, onlar da diledikleri veçhile tasarrufda bulunabilirler. Hindiyye.

434 - : Mescidlerde bulunan teneşirler, tabutlar cürüyüb istimal edile­mez bir hâle gelse hâkimin reyile satılırlar. Fakat bunları mescid ehlinin rıtması - sahih olan kavle göre - caiz değildir. Haniyye.

435 - : Mescidlerin avlularında bulunan meyva ağaçlarının meyvaları satılarak semeni o mescidlerin imaretine sarf edilir. Halkın bu mevvalar­dan yemeleri mubah olmaz. Meğer ki bu ağaçlar âmme için dikilmiş olsun. O halde her müslüman bu.meyvalardan yiyebilir. Reddi Muhtar.

436 - : Muhtelif evkafı bulunan bir mescidin mütevellisi, bunların gailelerini, birbirine karıştırabilir. Bunda bir beis yokdur. Ve bu mescidin ...JstegaHâtından biri harab olsa diğer müstagallâtının gailesinden tamir olu­nabilir. Vâkıfları gerek müttehid olsun ve gerek olmasın. Çünkü bunların hepsi ayni mescid için mevkuf bulunmuşdur. Vâkıât. Bezzaziyye. [5]

Müessesatı Hayriyyeden Zaviyeler, Kâr Vans Ar Aylar Çeşmeler :



437 - : Yolcuların, veya hudud bekçilerinin veya bir gısım tarikat eh linin içinde oturmaları için, veya içinde fakirlere yemek yedirilmesi için bina edilen ve «ribat» denilen vakıf hanlar, kışlalar, tekyeler, imarethane­lerde müessesatı hayriyyedendir.

Ribatlara vakf edilen akaraîann galleri bunlardaki fakirlere sarf edilir, ribatın tamirine veya müezzin gibi hademesine sarf edilmez. Meğer ki bunlar da fakir bulunsunlar, o halde bunlara da sair fakirler gibi zekât nisabından noksan mikdar verilebilir. Haniyye.-

438 - : Ribatlardaki ağaçların meyvalan. buraya misafir olacak kim­selere meşrut ise bunlar zengin de olsalar o meralardan istifade edebilirler. Fakat fakirlere meşrut olduğu malûm olunca zenginler istifade edemezler. Meğer ki dut gibi kıymetsiz şeylerden olsun. O halde bundan zengin olan mi­safirlerin de yemelerinde beis ypkdur. Kimlere meşrut olduğu malûm olma takdirde de kıymetli olan meyvalardan zengin yolcular ihtiyaten yeme­melidirler. Çünkü fakirlere meşrut olması melhuzdur. îs´af, Hindiyye.

439 - : Ribata vasiyet edilen bir mal, anın tamiratına sarf edilir. Me­ğer ki bu malın ribatdaki fakirlere sarf edilmesini musînin dilemiş olduğu­na bir delil bulunsun. O halde bu mal o fakirlere verilir. Haniyye.

440 - : Ribata vakf edilmiş hayvanlar, arttığı ve masrafları çoğaldığı halde içlerinden bazıları yaşlanmak gibi bir sebeble intifa edilemez bir hâ­le gelince bunlar satılır, kendilerinden intifa olunabileceklerden kâfi mik­dar ribata bırakılarak fazlası buna en yakm olan diğer bir ribata nakl edi­lir. Hindiyye, Bahri Raik.

441 - : Bir ribatda vakf edilmiş bulunan bir hayvan veya bir silâh o ribatın harab ve müstağna anh olması üzerine ana en yakın olan diğer bir vakıf ribata nakl ve rabtedilir.

Kezalik böyle müstağna anh bulunan bir ribatın gailesi de ana en ka-rib bulunan diğer bir ribatın ihtiyacına sarf olunur. Binası ve arsası da îmam Muhammede göre vâkıfının mülküne avdet eder. Yine imam. Muham-mede göre anın civarında böyle bir ribat bulunmazsa o ribatın enkazı, ar­sası, ve gailesi anı vakf eden zatın hayatda ise kendisine, değilse vârisle­rine aid olur. Fakat bu aidiyet. îmam Ebu Yusüfün kavline muhalifdir. Bu­nunla fetva verilemez. Fethül´kadir, Hindiyye, Haniyye.

Bu gibi muattal, münderis vakıflar satıhb yerine mümkün mertebe di­ğer vakıflar tedarik edilmelidir. Velev ki tedarik edilecek vakıfların gaile­leri evvelki vakıfların gailelerinden az olsun. Fethül´kadir.

442 - : Bir ribat, viran oldukdân sonra tekrar yeniden yapılmakla ev­velce içinde oturanlar, yine oturmak isteseler bakılır. Eğer hiç bir odası kalmamak üzere yıkılmış ise evvelce oturanların başkaları üzerine hakkı rüchanlan olamaz. Fakat tertibi bozulmayıb yalnız bazı şeyler ilâve veya tenkis edilmiş olunca evvelce oturanların rüchan hakları bulunur, Haniyye.

443 - : Büyük bir ırmağın kenarındaki bir ribatın kapısından o ırmak üzerine kurulmuş olan köprü, harab oiub da bu köprü olmaksızın içine gir­mek mümkün olamayacağı cihetle ribatın muattal ve harab olacağı muhak­kak bulunsa ribatın mesalihine mevkuf galleleuen bu köprünün inşa edil­mesinde bir beis bulunamaz. Fakat ribatın mesalihine vakf edilmemiş olan gaileler ile köprü inşa edilemez. Haniyye. Hindiyye.

444 - : Hacıların süknalarına meşrut haneler, hac mevsiminden sonra kiraya verilerek bedellerinden tamirleri yapılır. Fazla bir şey kalınca o da fakirlere dağıtılır.

Kezalik gazilerin ikametlerine mahsus vakıf hanelerin bazı kısımları boş kalsa bu kısımlar mütevelli tarafından kiraya verilerek bedellerinden tamirleri yapılır, artan mikdan da fakirlere verilir, Hindiyye.

445 - : Vakıf çeşmelerden, sebillerden fakirler de, zenginler de su içe­bilirler. Bunlardaki su içmeğe mahsus vakıf bardaklar, su içenin elinden teaddisi olmaksızın düşüb kırılsa kendisine tazmini lâzım gelmez. Fakat teaddisi bulunursa, yani vakıf edildiği hususun gayrisinde kullanmakla düşüb kırılsa tazmini lâzım gelir. Cevhere.

Sebiller gibi suları yalnız içmeğe mahsus olan vakıf yerlerin sulariylo abdest alınması caiz olmaz. Muhiti Burhanı. [6]

Müessesat1 Hayriyeden Makbereler :



446 - : Malcberler de pek mühim hayır müesseselerinden maduddur.

Müslümanların makbereîeri, hiç bir sebeble ilga veya başka bir mües­seseye veya mezrea haline kalb edilemez. Velev ki beldenin ortasında ka-lıb kendisine ölülerin defn edilmesi terk edilsin, ve kendisi münderis olub içinde mevta asarından bir şey kalmamış bulunsun. Çünkü bu makberelere .evvelce ölüler defn edilmekle bunların vakfiyyetindeki gaye taayyün ve te-karrür etmişdir. Bundan başka ölülerin hakları da dirilerin hakları gibi muhterem ve mahfuzdur. Bunların medfenlerine taarruz, haklarına tecavüz­dür. Bunların hatıratına hakaretdir. Eba ve ecdadının hukukuna, hatıratına riayet etmeyen bir nesil, kendi evlâd ve ahfadından nasıl hürmet bekliye-bilir?. Kabirleri tarumar edilen âbâ ve ecdad ; temessül ederek : «Bizleri bu hale getirmek için mi bu kıymetli toprakları kanımızla, canımızla mü­dafaa ederek sizlere bergüzar bıraktık?.» diye hitab edecek olsalar, bilmem ne cevap verebiliriz?. Bunun uhrevî mesuliyeti ise her veçhile düşünülme be sezadır!.

447 - : Gayri müslimlere aid makberelere de tecavüz olunamaz. Bun­lar münderiz olub mevta eseri kalmayınca müslümanlar için makbere itti­haz edilebilir. Ve umumî vakıf makberelere fakirler defn edileceği gibi zenginler de defn edilebilir. Haniyye.

448 - : Bir kimse bir darını = arsasını makbere olmak üzere vakıf edince bunun üzerindeki binalar ile ağaçlar vakfa dahil olmazlar. Binaena­leyh bunların müstakar bulunduğu yerlerde - bina veya ağaç ile meşgul olduğu için vakıf dan hariç kâlıb vâkıfın mülkü bulunur. Muhiti Burhanı.

449 - : Bir arsa makbere olmak üzere vakf edildikden sonra üzerinde ağaçlar vücude gelse bakılır, eğer bunları diken malûm ise bunlar anın mülkü olur, malûm değilse hâkim, bunları dilerse satarak bedelini makbe-renin imaretine sarf eder. Arazii mevatdan bîr yer, ahali tarafından, makbere ittihaz edilse bunun üzerindeki ağaçlar, yine âmme için mubah olarak kalır. Haniyye, Bezzaziyye.

450 - : Bir kimse bir vakıf makberede kendi nefsi için bir kabir kaz­mış olsa bakılır. Eğer o makbere geniş ise başkasının bu kabirc taarruz etmemesi müstahabdır. Fakat geniş değilse başkası oraya Ölü defn edebi­lir. Şu kadar var ki bu halde o kimsenin kazıma ücreti mikdanni tazmin etmesi lâzım gelir. Haniyye.

451 - : Bir kimse arsasını makbere ittihaz etdikten sonra arsa, su ba­sarak ve ziyade bozularak makbereye elverişli olmakdân çıkmakla nâs ora­ya ölülerini defn etmekden imtina etseler o arsa makbere hâlini iktisab et­miş olamaz.

Binaenaleyh o kimse, o arsayı mülkü olmak üzere satabilir. Hattâ kendi oğlunu burada defn etmiş bulunsa bile müşteri bunu buradan çıkar?

Fakat az bozulması dolayısiyle nâs ölülerini defn etmekden bilkülliyc imtine etmeseler, vakfiyetden çıkarak satılabilmesi caiz olmaz. Hindiyye.

452 - : Arazü öşriyye veya haraciyyeden bir yerin makbere ittihaz edil­mesiyle öşrü ve haracı - bir kavle göre - sakıt olmaz. Bunun yine bey-tülmâle verilmesi lâzım gelir. Fakat sahih görülen bir kavle göçe sakıt olur. Haniyye, Hayriyye.

453 - : Köy ahalisinden bir kimse, başkalarının rızaları olmaksızın makberelerinin bir tarafında kabirler için lüzumlu bulunan tuğla ve kerpiç gibi şeyleri koymak üzere bir oda vücude getirse bakılır. Eğer kabristanda genişlik yok ise bu, caiz olmaz. Fakat genişlik olub da bu oda yerine ihti­yaç yok ise caiz olur. Bilâhare ihtiyaç görülünce bunun, yerine de cenaze defn olunur, Haniyye. [7]

İcarei Vahideli Vakıflar



454 - : Icarei vâhideh vakıflar, ay ve sene gibi bir müddetle ve ecri . misilleriyle mütevellileri tarafından kiraya verilir, alınacak kira bedelleri

de vakfiyelerindeki muayyen yerlere sarf edilir.

Bu misillû vakıf yerlerin kira müddetlen nihayet bulunca tekrar´ ayni müstecirlerine veya başkalarına kiraya verilir. Bu vakıflarda müstecirle-rin ber hayat bulundukça tasarrufa istihkakları yokdur. Bunlarda ferağ ve intikal muamelesi de cereyan etmez. Kira müddeti nihayet bulunca raüste-cirin vakıfdan keffi yed ederek anı boş bir halde mütevellisine teslim etme­si veya mütevellisinin muvafakatiyle kirayı tecdit eylemesi lâzım gelir. Hi-daye. Tenkihi Hâmidî.

455- : îcarei vâhideli vakıfların kira müddetleri hususunda vâkıfla­rının şartlarına riayet edilir. Böyle bir şart bulunmayınca arazi, çiftlik gibi vakıf yerler, üçer seneden, sair vakıf yerler de birer seneden ziyade müd­detle icareye verilemez. Meğer ki daha ziyade müddetlerle kiraya verilme­lerinde bir menfaat ve maslahat bulunsun. O halde daha uzun müddtlerle kiraya verilmeleri hâkimin reyile caiz olabilir. Bilâkis müddetin uzun ol­ması, maslahata muhalif olduğu takdirde vakıf bir çiftlik bile üç sene müd­detle kiraya verilemez. Hindiyye, Eşbah.

456 - : Îcarei vâhideli bir vakfın müsteciri, icare müddeti hitam bu­lunca başkasına icareye verilmesine mani olamaz. Yani ; «Ben bu vakıf yerin şimdiye kadar müsteciri bulunduğum cihetle başkasının vereceği ki­rayı vererek onu yine ben isticar edeceğim» diyemez. Çünkü müddetin bit­mesiyle akdi icare sona ermiş, artık müstecirin bir hakkı kalmamışdır. Müs-te´cirlerin arasında ise vakfın faidesi bakımından fark bulunabilir. Artık sabık icare, müste´cire şer´an böyle bir rüchâniyyet bahş edemez.

Binaenaleyh adedi beyan edilmeksizin ayda şu kadar meblâğ ile kiraya verilmiş bir vakıf yerin mütevellisi, bir kaç ay geçtikden sonra o yeri baş­kasına kiraya verebilir. Buna müste´cir mani olamaz. NeticetüTfetâvâ.

457 - : îcarei vâhideli vakıf bir yeri, mütevellisi, haker = yani muka--´ taa suretiyle kiraya veremez. Verirse sahih olmaz. Çünkü bu, bir icarei taviledir. Şu kadar var ki, böyle bir akar, yanar .veya yıkılır da yeniden ya­pılmasına vakfın gailesi müsaid olmadığı gibi kirasına mahsuben yapdır-mak üzere icarei vahide ile kiralayacak bir talîb de bulunmaz, istibdali de mümkün olmazsa o akarın arsası hâkimin reyile, veüyyüTemrin izniyle mu-kataaya rabt edilerek o suretle kiraya verilebilir.

458 - : îcarei vâhideli bir vakıf akarı, mütevellisi vâkıfının şartına muhalif olarak icareteyn suretiyle kiraya veremez, verirse sahih ve mute ber olmaz. Velev ki bu huşusda müste´cire bir sened de verilmiş olsun. Bfchcetül´fetâva.

Şu kadar var ki böyle bir va£&,´ harab olub tamirine kâfi gailesi mev-cud olmadığı gibi kirası mukabilinde tamirini deruhde edecek bir müste´eir de bulunmasa,, mütevellisi hâkimin re´yi ve veliyyüTemrin izniyle bunu ica­reteyn suretiyle kiraya verebilir. Çünkü vakıflar hakkında enfa´ ve eslâh olan cihet, iltizam edilir.

Ahiren Türkiyede mukataalı ve icareteynli vakıf usulü menedilmişdir. (114) üncü meseleye müracaat!.

459 - : Bir müddet tayin edilmeksizin bir çahsa İcar ve ferağ ile inti­kali tecviz edilmiş bir kısım vakıf akarlar da vardır ki bunlara, muayyt-n müddetlerle icareye verilen vakıflardan tefrik için «icarei vahidei kadimeli adı verilmişdir. Bu yoldaki muamele, esasen fıkha muhalifdir, Bunlar bir nevi mukataalı vakıf emekdir. [8]