๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hukuku İslamiye => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 06 Mart 2010, 01:37:08



Konu Başlığı: Ibraya dair ahkami havidir
Gönderen: Ekvan üzerinde 06 Mart 2010, 01:37:08
(İKİNCİ BÖLÜM)

İBRAYA DAİR AHKÂMI HAVİDİR



İÇİNDEKİLER : İbranın mahiyyeti ve aksamı. İbranın sıhhatine müteal­lik şartlar. Ibrântn hükmi eri. Marizlerin, vârislerin ibralarına müteallik bazı meseleler : [16]

İbranın Mahiyyeti Ve Aksamı :



76 - : ibra, bir kimsenin bir şahsı zimmetindeki bir hakdan veya müte-addid haklardan veya ona müteveccih bir veya müteaddid dâvalardan beri kılması, ondan öyle bir şey taleb etmemesidir.

Binaenaleyh ibra, ibra-i hâs, ibra-i âm kısımlarına ayrılır veya başka bîr itibar ile de ibra-i iskât ile ibra-i istifa kısımlarına münkasim bulunur.

77 - : Ibra-i iskât, bir kimsenin bir şahsda olub kabili iskât bulunan bir hakkının tamamını veya bir kısmını hatt ve tenzil etmesi suretiyle olan ibra­dır. Bu hak, mal kabilinden olabileceği gibi ecel, ceza gibi mal kabilinden ol-mayadabilir.

Meselâ : Bir kimse, bir şahsa hitaben: «Senin zimmetini şu kadar kuruş alacağımdan veya onun yarısından beraet-i iskât ile ibra etdim.« dese bu, bir ibra-İ iskât olmuş olur.

78 - : Ibra-i istifa, bir kimsenin bir şahsdaki hakkını tamamen veya kıs­men kabz ve istifa etmiş olduğunu ikrar ve itiraf etmesinden ibaretdir.

Meselâ : Bir kimse,medyununa: «Seni şu alacağımdan beraet-i istifa ile» veya «Beraet-i kabz ile ibra eyledim.» dese bu, bîr ibra-i istifa olur. Mutlak suretde meselâ: «Seni iba etdim.» denilmesi de bir kavle göre bir ibra-i is­tifadır. Fakat diğer bir kavle göre bu, ibra-i iskât sayılır.

79 - : Ibra-i istifa, ihbar kabilinden olduğundan bunda kizb dâvası mesmû olur. Ibrâ-i iskât ise inşa kabilinden olduğu cihetle onda kizb dâvası mesmû değildir.

Meselâ: Bir kimse, medyunundan alacağını istifa etdiğini itiraf etdikden sonra bu itirafında kâzib olduğunu iddia etse bunun bu itirafında kâzib olma­dığına dair medyun tahlif olunur. Fakat medyûnundaki alacağını iskât etdiği­ni söylese artık kizb iddiası mesmû olmaz.

Kezalik : Bir kimse, medyununu ibra-i istifa ile ibra etse medyun, borcu için vermiş olduğu şeyi istirdada kıyam edemez. Fakat bir medyun borcunu verdikten sonra ibra-i iskât ile ibra edilse bu verdiğini dâyİnden istirdad ede­bilir.

80 - : Ibra-i hâs, ya hususî bir mal dâvasından veya o malın zatından ib­ra suretiyle olur.

Meselâ : Bir kimse, bir şahsı bir hane veya bir çiftlik dâvasından veya karz veya gasb veya semen-i mebi gibi muayyen bir cihetden dolayı olan ala cak dâvasından ibra etse bir ibra-î hasda bulunmuş olur.

Kezalik : Bir kimse, «Fülân şahsa fülân cihetden dolayı alacağımdan ib­ra etdim.» dese onu bizzat o haktan ibra-i hâs ile ibra etmiş bulunur.

81 - : Ibrâ-i âmT kâffe-i hukuka veya kâffe-i deâviye veya bir nevi hu kuka müteallik oian ibradır. Meselâ : Bir kimse, bir şahs hakkında : «Ben onu kâffe-i deâviden ibra etdim.» veya «Benim onda hiç bir cihetden bir hakkım yoktur,» dese onu bütün haklarından ibra etmiş olur.

Kezalik : «Benim onda karz cihetinden» veya «Beyi ve şirâ cihetinden hiç bir hakkım yokdur» dese onu bu nev´e müteallik haklarından ibra-i âm ile ibra etmiş bulunur.

82 - : «Fülânı zimmetindeki bilcümle alacaklarımdan ibra etdim.» tâbiri, yalnız düyuna müteallik haklara şamildir. Böyle bir ibra´dan sonra emanet ve gasb gibi ayan iddiası sahih olur.

«Fülânın nezdinde hakkım yokdur.» tâbiri de yalnız emanetlere şâmildir. Bu takdirde de emanet dâva edilemezse de duyûn iddia edilebilir (Hindiyye, Mecelle, Dürerül´hükkâm.)

İbranın sıhhatine müteallik şartlar :

83 - : ibra eden kimsenin âkil, baliğ olması sardır.

Binaenaleyh ibraya mezun olsunlar olmasınlar çocukların, mecnunların, matuhların ibraları sahih değildir. Yalnız mezun olan çocukların ibra-i istifa suretiyle ibraları sahihdir. Bir de bunların velileri veya vasileri bunlara aid kendi fi´illerinden dolayı hâsıl olan alacaklardan medyunları ibra etseler sa­hih olur, ibra etdikleri mikdarı bunlara karşı zâmin olurlar (Ankaravî.)

84 - : ibra olunan kimselerin muayyen ve malûm olmaları şartdır. îbra. gerek iskât ve gerek istifa tarikiyle olsun, müsavidir. Çünkü ibra, minvechın temlikdir. Temlik olunacak kimselerin malûmiyyeti lâzımgelir. Binaenaleyh bir kimse, «Bütün medyunlarımı ibra etdim.» veya «Hiç bir kimsede tiakkur. yokdur.» veya «Hiç bir kimseden alacağım yokdur.» veya «Hiç bir kimseye borç verdiğim yokdur.» yahud «Kimlerde alacuğım var ise cümlesini aldım.; veya «Cümle medyunlarımdan matlûbatımı İstifa eyledim.» veya «Ce´mi-i nâsdan alacaklarımı aldım.» veya «Hiç bir kimseye borç verdiğim yokdur.» dese ibrası sahih olmaz.

Kezalik : «Müverrisimin bütün terekesini gabz etdim, meselâ: pederimin terekesinden az ve çok bir şey kalmayıb cümlesini kabz eyledim.» tarzındaki ibralar da bir muayyen şahsın ibrasını tazammün etmediği cihetle sahih de­ğildir. Bunlar mücerred ikrar kabilinden olduğu cihetle dâvanın sıhhatine mâ­ni olmaz.

Amma bir kimse, «Fülân mahalle ehalisini ibra etdim.» veya «Fülân ma­halle ehalisinden alacaklarımı istifa eyledim.» deyib o mahalle ehalisi de mu­ayyen ve mâdûd kimselerden ibaret bulunsa bu ibra, sahih olur (Hindiyye, Tenkih-i Hâmidî, Şürünbülâlî Risalesi.)

85 - : ibranın meşru suretde vuku bulması şartdır. Aksi takdirde hak sâ-kit olmaz. Binaenaleyh bir kimse, bir şahsdaki hakkını ona bir rüşvet olmak üzere ibra etse sahih olmaz (VâkıatüFmüftîn.)

86 - : ibranın şekki müfîd bir lâfz ve kayd ile mukayyed olmaması, şart­dır.

Binaenaleyh ibra eden bir kimse, «Bildiğime» veya «Zanmma» veya «Hi-sabima» veya «Kitabıma göre bu şahda. hakkım yokdur.» dese bu söz, ibra sa­yılmaz, dâvanın dinlenilmesine mâni olmaz.

87 - : ibra edilen hakkın kabil-i iskât olması şartdır. Binaenaleyh kabili iskât olmayan bir hakka aid ibranın hükmü yokdur.

Meselâ : Alacak, hakk-ı şüf´a, hakk-ı mesil i mücerred, hiyar-ı şart, me-bü gördükden sonra hiyar-ı ayib, alacaklardaki ecel = Müddet gibi haklar kabil-i iskatdır. Bu cihetle bir medyun «Borcum hakkındaki eceli ibtâl veya terk etdim veya borcumu peşin ~ Hâl kıldım.» dese bu müddeti iskât etmiş olur. Fakat hibeden hakk-ı rücûu iskât, mebii görmeden evvel hiyar-ı rü´yeti iskât, hakk-ı irsi iskât, vakfdaki istihkakı iskât sahih değildir. O halde bir kimse, bir şahsa bir şey hibe edib de «Bu hibeden hakk-ı rücûumu iskât et­dim.» dese yine bu hibesinden rücu edebilir.

Kezalik : Bir vakfın gailesinin meşrûtünlehi, o vakfın gailesinde olan hak­kını iskât etse bilâhare o vakfdan gaile taleb edebilir. Vakfın tevliyyet ve süknâsı da bu hükmde gaile gibidir (Bezzaziyye, Eşbah, Reddimuhtar Tekmilesi.)

88 - : ibranın âlâ hâtarü´vücud olan bir şarta talik edilmemiş olması sa­ridir. Çünkü ibra, minvechin temlikdir. Temlikâtın ise şarta tâîiki sahih de­ğildir.

Binaenaleyh bir kimse, medyununa «Ne vakit sendeki alacağımın yarısı­nı verirsen diğer yarısından berisin.» dese, medyun da borcun yarısını verse bununla diğer yansından beraet hâsıl olmûz.

Kezalik : Medyununa hitaben: «Sen ölürsen borcundan berisin.» veya «Eğer borcunu vermeden Ölürsen zimmetin beri olsun.» dese sahih olmaz. Bâ-dehû medyun borcunu ödemeden vefat etse dâyin, alacağını bunun terekesin­den alabilir (Netice.) Fakat: «Ben ölürsem sen borcundan berisin.» denilse vasiyyet olarak caiz olur (Şürünbülâlî Risalesi.)

Fakat ibranın şart ile takyidi caizdir. Şöyle ki: Dâyin, medyununa: «Sen­deki şu kadar alacağınım yarısını yarın bana ver, diğer yarısından beri olmak üzere.» deyib o da yarısını yarın verse diğer yarısından beri olur. Böyle tak­yidi bir şart, dâyin için nafi´ olabilir. Meselâ: Dâyin hakkının yarısını bir gün evvel alıb onunla mühim bir ihtiyacını defi´ edebilir. Binaenaleyh bu şart, muteberdir.

Kezalik : Dâyin, medyununa hitaben: «Sendeki şu kadar alacağımın yan­sım yarın vermez isen tamamı borcun olmak üzere o borcun yarısı üzerine sulh oldum.» dese, medyun da bunun yarısını yarınki gün verse diğer yarısın­dan beri olur. Amma vermezse tamamı zimmetinde borç olarak kalır. Çünkü ibranın mukayyed olduğu kayıd, bulunmadığından ibra bâtıl olmuş olur (Mec-maül´enhür.)

89 - : Bir kimse, medyununa hitaben: «Alacağımın yansından seni ibra etdim, diğer yarısını vermek üzere.» dese bu kayda itibar olunmaz, bu alaca­ğın yarısından hemen ibra tahakkuk eder, medyun diğer yarısını gerek versin ve gerek vermesin. Çünkü dâyin, beraeti ilk sözünde mutlak olarak zikr et-mişdir. Nısfın edası İse bu ibradan sonra zikr edildiğinden ibranın bununla mukayyed olması meşkûkdür. Bu halde beraet, itlâkı üzre kalmışdır.

Kezalik : Dâyin, medyununa: «Bakisinden beri olmak üzere alacağımın yarısını ver.» dese borcun yarısından ibra herhalde sahih olur. Zira borcun yarısının te´diyesi İçin bir vakit tâyin edilmediğinden bu, bir ibra-i mutlak olur, bu edâ ile mukayyed bulunmaz (Mecmaül´enhür.)

90 - : İbranın bir akd-i fâsid zımnında olmaması şartdır. Akdi fâsid zım-mndaki bir ibra ise fâsiddir. Binaenaleyh bir kimse «Mülkümdür.» diye bir malı bir şahsa satıb semenini kabz ederek mebie müteallik kâffe-i deâvîden müşteriyi ibra etdiği gibi müşteri de o bayii mezkûr semene müteallik bütün dâvalardan ibra etmiş ve bu veçhile aralarında sened teati edilmiş iken mebi büistihkak usulen zabt edilse bu ibranın hükmü kalmaz, müşteri vermiş oldu­ğu semeni bayiden istirdad eder. Fakat bu veçhile ibradan sonra semen büis­tihkak zabt edilse bayi mebü istirdad edemez, belki zabt olunan semenin mis­lini alır.

Kezalik : Bir musalehe zımnında yapılan ibra, bu musalehenin fesadı za­hir olunca tesirsiz kalır. Müddeî dâvasını yine dermeyan edebilir.

91 - : İbranın sıhhati için reddedilmemesi şartdır. Şöyle ki: Bir kimse, bir şahsı ibra etdikde o şahsın kabulü şart değildir, sükût etse de ibra yine tamam olur, sarahaten kabule tevakkuf etmez. Fakat o şahs bu ibrayı o mec-lisde red ederse bu ibra, merdûd olur, hükmü kalma2. Çünkü İbra minvechin ikrardır. İbra edilen şahs, ibrayı red etmekle mukırri tekzıb etmiş olur, artık bilâhare ibrayı tasdik etse de bu tasdikin hükmü olamaz. Ancak ibra, şu altı halde red ile merdûd olmaz.

(1) : ibra olunan kimse, ibrayı kabul etdikden sonra red etse veya kabul ve red etmeden vefat eylese ibra merdûd olmaz. Çünkü ibra kabul edilince hak sâkit olur, sâkit ise avdet etmez.

(2) : Muhalünleh, muhalünaleyhi ibra edib de muhalünaleyh bunu red ey­lese bununla ibra merdûd olmaz. Çünkü bu borç, iskât-ı mahz kabilindendir, bunda temlik mevcud değildir, iskât-ı mahzın ise reddi mümkin değildir.

(3) : Alacaklı kefili ibra edib de kefil bu ibrayı red etse bununla ibra mer­dûd olmaz. Çünkü bu ibrada iskat-i mahz kabilindendir.

(4) : Medyun : «Beni ibra et.» deyib de bunun üzerine dâyin tarafından vâki olan ibrayı red etse bu ibra da merdûd olmaz.

(5) : Dâyin, medyununu ibra etdiği halde medyun, o meclisde sükût edib de diğer meclisde red etse bir kavle göre bu ibra da merdûd olmaz.

(6) : Dâyin, vefat eden medyunu deyninden dolayı ibra etdiği halde vâ­risi red etse bu ibra da imam Muhammed´in kavline göre merdûd olmaz (Meb-sût. Eşbah, Şürünbülâlî Risalesi, Dürerül´hükkâm.) [17]

İbranın Hükmleri :



92 - : Sahih bir ibra neticesinde müddeabih olan hak da, dâva da sâkit olur.

Meselâ : Bir kimse «Fülân ile dâva ve nizaım yokdur.», «Fülânda hakkım yokdur.», «Fülân ile olan dâvamdan fariğ oldum veya vaz geçdim.» «Fülânda hakkım kalmadı.», «Fülândan tamamen hakkımı aldım.», «Fülânı hakkımdan ibra etdim.», «Fülânda olan hakkım ona helâl olsun.» «Fülândaki hakkımı ona bağışladım », «Fülân ile dâvamı terk, ve emrimi ahırete tefviz etdim.» ve «Fü­lândaki hakkımı terk etdim.» dese onu ibra etmiş olur. Artık ibra etdiği şahs-Uan böyle bir hak iddia edemez, o hak sâkit olur, artık bu babdaki müddeasi-nı isbâta kalkışamaz, ve o şahsa yemin teklif edemez. Hattâ o şahs, bu hak­kı, meselâ: İbradan evvele aid bir borcu ikrar etse de bununla muaheze olu­namaz. Bu ikrarı bâtıldır.

93 - : Bir kimse, zimmetinde şu kadar alacağı olan evlâdına, meselâ: Kı­zma hitaben: «Sana dünya ve ahıret hakkım helâl olsun.» de%e bunun zimme­tini ibra etmiş olur (Abdürrahim Fetavâsı.)

94 - : Bir ibranın mâbâdine, yani: ibradan sonra hadis olan haklara şü­mulü yokdur. Şöyle ki: Bir kimse, bir şahsı ibra edince bu ibradan mukaddem olub bu ibranın şâmil olduğu hakları sâkit olur, fakat bu ibradan sonra o şahsda hadis olan hakları sâkit olmaz, bunları dâva edebilir.

Meselâ : Bir kimse, ibra etdiği medyununa hitaben: «Sana ibradan sonra satdığım şu malın semeninden zimmetindeki §u kadar kuruş alacağım vardır, onu ver.» diye dâva ve bu medyunun bu hususdaki ikrarını iddia etse sahih olur.

95 - : Bir kimse, bir şahs ile aralarında olan muamelâtın ´nisabım gör­düklerinde hakkı zuhur etmeyib: «Eğer hisabda galat yok ise» diye o yatısı ibra etse de bâdehûhisabdagalat olduğu ve o şahsın zimmeti tebeyyün eylese o kimse, bu hakkım ahza kadir olur (Netice.)

96 - : Bir kimse, bir şahsı bütün dâvalardan, husûmetlerden ibra etdikden sonra ondan irs sebebiyle bir mal dâva etse bakılır: Eğer müverrisinîn vefa­tı ibradan evvel ise dâva sahih olmaz, velev ki müverrisinin vefatına bu ibra zamanında muttali bulunmuş olmasın. Fakat müverrisinin vefatı bu ibradan sonra ise bu dâva sahih olur (Hindiyye.)

97 - : Deynin lüzumundan evvel vukubulan ibra, sahih değildir.

Binaenaleyh bir kimse, bir şahsı maziye ve hâle aid haklarından ibra et­diği gibi atiyen haiz olacağı haklarından da ibra etse bu hukuk ı âtiyeye aid ibranın hükmü olamaz. Çünkü ibra, iskatdir. Iskat ise ancak vâcibül´edâ bir deyin hakkında carî olur.

98 - : Bir kimse, bir şahsı bir hususa müteallik dâvadan veya muayyen bir cihetden dolayı olan bir hakdan ibra etse bu, bir ibra i has olub badehu bu hususa müteallik dâvası mcamu olmazsa da başka hususa müteallik dâvalar­da, bir hak talebinde bulunabilir. Çünkü bunlar, ibraya dâhil değildirler.

Meselâ : Bir kimse, bir hane dâvasından hasmını ibra etse artık o hane­ye müteallik dâvası dinlenmez. Amma çiftlik veya sair bir hane hakkındaki dâvası dinlenir.

99 - : Bir kimse, «Fülân şahsı kâffe-i deâviden beri kıldım.» veya «Onda asla hakkım yokdur.» dese onu ibra i âm ile ibra etmiş olur, artık bu ibradan mukaddem hiç bir hak dâva edemez. Binaenaleyh artık ne hukuk-ı maliyyeye ve ne de hüdûd, kısas gibi hukuklı gayri maliyeye müteâllik dâvalar mesmû olmaz.

Fakat cemi-i deâviden ibrada ayan-ı kâime dâhil olmaz. Şöyle ki: Bir er­kek ile karısı iftirak etdiklerinden sonra birbirini bütün dâvalardan ibra etse­ler bu esnada kadının arazisinde erkeğin mezrûatı veya sair ayanı kaimesi bulunsa bunlar o ibraya dahil bulunmuş olmaz (Şürünbülâlî Risalesi, Reddi-muhtar Tekmüesi.)

100 - : Yukarıdaki mesele veçhile ibradan sonra ibra eden kimse, ibra etdiği şahsdan mebiin semeni, icare bedeli, karz, gasb, vedia, irs, şirket, veya kefaletden dolayı bir hak dâva etse mesrnu olmaz.

Meselâ : «İbradan mukaddem sen fülân kimseye kefil olmuş idin, mekfû-lünbih malı veya mekfûlünanh nefsi bana teslim et.» dese ve yahud: «Ben se­nin emrinle fülâna olan şu kadar meblâğ borcuna kefil olmuş ve hasbel´kefâle onu tediye etmiş idim, şimdi o meblâğı bana ver.» diye dâva etse dinlenmeye­ceği gibi «Sen benim ibra etmiş olduğum fülân şahsa kablel´ibra kefil olmuş idin, mekfûlünbih malı bana edâ et.» diye de dâva edemez (Ibni Âbidin´in ib­ra Risalesi.)

101 - : Bir kimse, bir şahsı kendi namına ibra-i âm ile ibra etdikden son­ra o şahsdan başkası namına bil´vekâle veya bil´vesâye bir hak dâva edebilir. Çünkü onu yalnız köndi haklarından ibra etmişdir, bunun başkası hukukuna şümulü yokdur (Ibni Abidin Tekmüesi.)

102 - : Vefat eden kimseyi deyinden ibra etmek sahihdir. Bu ibradan bü­tün vârisleri müstefid olurlar. Vârisler bu ibrayı red etseler İmam Ebû Yu­suf´a göre İbra merdûd olur, imam Muhamnıed´e göre merdûd olmaz.

103 - : Bir kimse, bir şahsı kendi namına ibra-i âm üe ibra etdikden son-alacağmdan ibra etse yalmz o vârisi hissesine düşen borçdan ibra etmiş olur, bu ibradan diğer vârisler müstefid olamazlar (Hindiyye.) [18]

Marizlerin, Vârislerin İbralarına Müteallik Bazi Mese­leler :



104 - : Bir kimse, marazı mevtinde vârislerinden birini ibra-i İskât veya ibra-i istifa ile alacağından ibra etse veya hal-i sıhhatinde ibra etmiş olduğunu maraz-i mevtinde ikrar eylese bu ibra ve ikrarı sahih ve nafiz olmaz. Meğer ki diğer vârisler müciz olsunlar. Bir de bu marizin ibra etdiği vârisden başka vârisi bulunmazsa bu ibrası sahih olur (Reddimuhtar Tekmilesi.)

105 - : Bir kimse, maraz-i mevtinde vârisi olmayan yabancı bîr şahsî alacağından ibrâ-i iskât ile ibra etse sahih ve malının üçde birinden muteber olur. Vârisleri bulunmadığı veya bulunub da mücîz oldukları takdirde ise bü­tün malından muteber olur.

Ecnebiyi ibra-i istifa ile ibra İçin ikrar bahsına müracaat!.

106 - : Terekesi düyuna müstağrak olan kimse, maraz-i mevtinde med yunlarından birini veya hepsini alacağından ibra etse garîmleri icazet ver­medikçe sahih ve nafiz olmaz. Çünkü bu ibra, vasiyyet mahiyyetindedir. Va­siyet ise borcu tediyeden sonradır.

Fakat tereke düyuna müstağrak olmayıb borcu ifadan sonra baki kalacak terekenin sülüsünden ibra olunan mikdarın çıkarılması mümkün bulunursa ibra nafiz olur.

107 - : Maraz-i mevt ile mariz olan kimse, alacağına kefil olan şahsı ke-faletden ibra eylese terekesinin sülüsünden muteber olur.

108 - : Mirası terk ile veya mirasdan ibra ile hakkı irs sâkit olmaz. Çün­kü irs, cebrîdir, terki sahih değildir.

Binaenaleyh bir müteveffanın terekesi vârislerinden birinin elinde mev-cud iken diğer vârisi «Ben hissemden vazgeçdim, hakkımı terk etdim, veya hakkımdan ibra eyledim.» dese bununla tevarüs hakkı sâkit olmaz. Hattâ bu vâris, böyle dedikden sonra vefat etse onun vârisleri, onun evvelki mütevef­fanın terekesindeki hissesini vâziül´yed olan vârisinden almaya kadir olurlar (Bezzâziyye, Mecmua-i Cedide, Mecelle, Dürerül´hükkâm.) [19]

Yİrmİ Altıncı Kitabın Sonu