๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 30 Ocak 2011, 14:42:17



Konu Başlığı: Zorluk anında cemaatin terkine ruhsat vardır
Gönderen: Sümeyye üzerinde 30 Ocak 2011, 14:42:17
 
Zorluk Anında Cemaatin Terkine Ruhsat Vardır:

 

Öbür taraftan herkesin ve devamlı olarak cemaate katılması, zayıf, hasta ve iş güç sahipleri için bir zorluk içerir. İşte ilâhî hik­met bunu dikkate almış ve bu gibi durumlarda cemaatin terkine ruhsat vermiştir. Böylece ifrat ve tefrit arasında denge kurulmuş­tur. [249]

 
Cemaate Gelmemeye Mazeret Teşkil Eden Haller:
 

i. Soğuk ve yağmurlu gece: Bu, cemaate katılmamaya cevaz veren zorluklardandır. Bu takdirde müezzinin, "Namazı menzille­rinizde kılın!" diye nida etmesi müstehap olur.[250]

ii. Beklemesi zor olan bir işin olması: Akşam yemeğinin ha­zırlanması gibi. Çünkü bu halde cemaate katılmak, nefsi meşgul eder, üstelik yemek kalmayabilir.

Sıkışık halde iken cemaat olunması da Öyledir. Bu, devamlı olarak kalbi meşgul edeceğinden namazdan beklenen faydanın ha­sıl olmamasına sebep olur.

"Yemek hazırken namaz yoktur. [251]hadisiyle, "Namazı, ne yemek ne de bir başka şey sebebiyle geciktirmeyin. [252]     hadisi arasında bir çelişki yoktur. Çünkü hadislerden her birinin, ayrı bir durum ya da manaya hamledilmesi imkânı vardır. Zira hadisten murat, aşırılık kapısını kapatmaktır. İkincisinde yasak, hazır ol­mayan yemeğin ortaya getirilmesine yöneliktir. Namazın gecikti­rilmemesi, aşırılık şerrinden emin olan kimseler için zaten vazife­dir. Bu, oruçlunun, her iki hal üzere iftar etmesi gibidir. Hazır ye­meğin yenmesi ve namazın geciktirilmesi ise, yemeğe karşı aşırı bir arzunun bulunması, yahut o anda yenmediği takdirde kalma­yacağı korkusunun olması haline mahsustur. Şu halde hüküm du­ruma göre değişecektir.

iii. Fitne korkusu: Cemaate katılmamaya cevaz veren engel­lerden biri de fitne korkusudur. Koku sürünmüş kadının mescide çıkması gibi. Rasûlullah'm (s.a.), "Sizden biriniz, hanımı mescide gitmek üzere izin istediğinde, onu engellemesin. [253] hadisiyle, ço­ğunluk sahabenin kadınların mescidlere gitmemeleri doğrultusun­da hüküm vermeleri arasında bir çelişki bulunmamaktadır. Çün­kü yasak olan, bir mesnede dayanmayan mücerred kıskançlık se­bebiyle olan engellemedir. Fitne korkusunun bulunması haline yö­nelik değildir. Caiz olan kıskançlık, fitne korkusunun bulunduğu hale aittir. Nitekim hadiste buna işaret edilmiş ve kıskançlığın iki türlü olduğu açıklanmıştır. Hz. Âişe'nin (r.a.), "Eğer Rasûlullah (s.a.), kadınların bugün moda haline getirdikleri (giyim kuşam ve ziyneti) görseydi, İsrailoğullannm kadınları nasıl menedilmişse, o da bunları camiye gitmekten menederdi.[254]şeklindeki sözü yasa­ğın gerekçesini göstermektedir.

iv-u. Korku ve hastalık: Bu ikisinin durumu açıktır.

Rasûlullah'in (s.a.), gözleri görmeyen birine, "Namaza çağrı­yı duyuyor musun?" diye sorması ve onun da evet demesi üzerine: "Öyleyse, icabette bulun! [255] buyurmasına gelince, onun sorusu azimet hakkında idi; dolayısıyla ona ruhsat vermedi. [256]



[249] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/75

[250] bkz. Buhârî, Ezan, 18; Müslim, Müsâfirîn, 22.

[251] Müslim, Mesâcİd, 67.

[252] Ebû Dâvûd, At'ıme, 10.                                               

[253] Buhârî, Ezan, 166.

[254] Buhârî, Ezan, 163 (1/210); Muvatta, Kıble, 15.

[255] Beyhakî, 3/58.

[256] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/76-77.