Konu Başlığı: Zinayı örtmek Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Ocak 2011, 14:35:47 Zinayı Örtmek: Bununla birlikte zinayı örtmek müstehaptır. Bu manada olmak üzere Rasûlullah (s.a.), Hezzâ[264] şöyle demiştir: "Onu elbisen ile örtseydin, senin için daha hayırlı olurdu. [265] Keza, kişi ile Allah arasında kalan konuda tevbe etmesinin emrolunması ve haddi düşürmek için çeşitli çarelere baş vurulması müstehaptır. [266] Cariyenin Zina Etmesi Hali: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Birinizin cariyesi zina eder de zinası sabit olursa, ona (lâyık olan) haddi vursun! Ama suçunu başına kakmasın! Sonra yine zina ederse ona lâyık olan haddi vursun! Fakat suçunu başına kakmasın! [267] Bu hükmün sırrı şudur: İnsan, şer'an harîm-i ismetini korumakla memurdur ve yaratılışında bu Özellik kendisinde mevcuttur. Eğer had, sadece devlet başkanı tarafından uygulanacak olsaydı, pek çok durumda efendi haddi ikâme imkânı bulamaz ve harîm-i ismetini arlanmayı mucip durumlardan koruyamazdı. Belli bir miktar da konulmayacak olsaydı, o zaman da kimileri haddi aşar ve eli altındaki kölenin ölümüne ya da gereğinden fazla acı çekmesine sebep olabilirdi. Bu yüzden Rasûlullah (s.a.), "Fakat suçunu başına kakmasın!" buyurmuştur. Rasûhıllah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Önemli adamların sürçmelerini -hadler hariç- görmemez-likten gelin![268] Hadis, mürüvvet sahibi kimselerin ufak tefek hatalarının görülmemesini istemektedir. Bir adam eğer dini bütün olarak biliniyorsa, işlediği hata, âdeti hilâfına bir sürçme şeklinde olmuş ve hemen pişman olmuşsa, böyle birinin affedilmesi uygun olur. Hadisle izzet-i nefis ve siyaset sahibi, insanlar arasında önemli yeri olan kimseler de kastedilmiş olur. Böylesi insanların, büyük küçük denilmeden her vesileyle cezaya çarptırılması, insanlar arasında husûmet kapısının açılmasına, devlet başkanına muhalefete ve ona baş kaldırmaya sebep olur. Çünkü insanlar, çoğu kez bu tür muamelelere tahammül edemezler. Hadlere gelince, onların tatbiki konusunda -her kim olursa olsun- ihmal ve gevşeklik gösterilmemesi gerekir. Ancak haddi düşürecek bir durumun bulunması hali müstesnadır. Eğer hadlerin uygulanmasında ihmal gösterilecek olursa, o zaman onların konulusunda gözetilen maslahata ters düşülmüş ve onlardan gözetilen faydalar ortadan kalkmış olur. [269] Özürlülere Haddin Uygulanması: Rasûlullah (s.a.), zina eden sakat biri[270] hakkında, 'Yüz çatallı bir hurma salkımı (dalı) alın ve ona bir defa vurun. [271] buyurmuştur. Yaratılışındaki zayıflık sebebiyle kendisine had vurulması imkânsız olan kimse hakkında böyle bir uygulamaya gidilir ve bununla sûretâ da olsa şeriatın olabildiğince yürürlükte tutulabilmesi amaçlanır. Çünkü onun tamamen serbest bırakılması, hadlerin güçlü bir şekilde yerleştirilmesi ilkesine ters düşer. Allah Teâlâ'mn fıtratın bir parçası gibi kıldığı mutlaka riayeti gerekli şer'î hükümler için en uygun olanı, onların kendi özelliği ile etkûı-miş gibi kılınması ve onlara dört elle sarıîınmasıdır. Hem bu uygulamada bir tür elem verme de vardır, bu şekilde de olsa haddin uygulanması imkânı vardır; bu itibarla terkedilmesi için bir zaruret yoktur. [272] Livatanın Cezası: Livata suçunun cezası hakkında ihtilâf etmişlerdir. Kimileri onun zina türünden bir fiil olduğunu söylemişlerdir. Kimileri ise, "Her kimi, Lüt kavminin amelini işler halde bulursanız, hem faili (üsttekini) hem de mefûlü (alttakini) Öldürün.[273]hadisine istinaden livatada bulunanın öldürülmesi gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. [274] [264] Mâiz'in cariyesiyle zina ettiği kimse. Bu zat, Mâiz*e, gidip Kasûlullah'a (s.a.) günahını itiraf etmesini öğütlemiştir. [265] Ebû Dâvûd, Hudûd, 7. [266] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/509. [267] Müslim, Hudûd, 30. [268] EbÛ Dâvûd, Hudûd, 5. [269] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/509-510. [270] Sakat, zayıf biri kaldığı evde, umulmadık bir şekilde bir cariye ile zina ederken yakalanır. Durum Rasûlullah'a (s.a.) iletilince, ona yüz değnek vurulmasını emreder. Ancak yüz sopa vurulunca adamın Öleceği söylenince yukarıdaki sözlerini buyurur. (Ç) [271] îbn Mâce, Hudûd, 18. [272] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/510-511. [273] Tirmizî, Hudûd, 24; İbn Mâce, Hudûd, 12. [274] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/511. |