Konu Başlığı: Zikir ile ilgili konular Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ocak 2011, 15:07:19 ZİKİR VE İLGİLİ KONULAR Zikrin Üstünlükleri: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Bir topluluk, Allah'ı zikretmek için oturduklarında, mutlaka melekler onları sarar ve her taraflarını rahmet bürür.[777] Hiç şüphe yoktur ki müslümanların, şevkle Allah'ı zikir ederek toplanmış olmaları, ilâhî rahmeti harekete geçirir ve üzerlerine sekînet iner, melekleri onlara yakın kılar. Bir hadiste de Rasûlullah (s.a.), "Müferridler öne geçti." başka bir rivayette, "Müferridlere ne mutlu!" buyurmuş, "Kimdir onlar?" diye sorulduğunda da, "Allah'ın zikrine düşkün olanlar." diye cevap vermiştir. [778] Hadiste sözü edilen müferridler, sâbikûndan bir gruptur. Bu şekilde isimlendirilmelerinin sebebi, zikrin, üzerlerindeki günah yüklerini hafifletmesidir. [779] Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Allah Teâlâ buyuruyor ki: Ben, kulumun bana olan zannı üzereyim. Beni zikrettiği zaman da, ben onunla beraberim. O beni gönülden zikrederse, onu gönlümden zikrederim. Toplum arasında zikrederse, onu o toplumdan daha hayırlı bir toplum arasında zikrederim... [780] Kul için rahmetin inmesini sağlayan şey, huylarının ve bilgilerinin neşet ettiği cibilliyeti ve nefsinin kazanmış olduğu hey'âttır. Nice kullar vardır ki, semahatli bir huya sahiptir; Rabbi hakkında iyi zannı vardır; O'nun, günahlarını bağışlayacağına, ufak tefek şeyler yüzünden kendisini sorgulamayacağına, kendisine müsamahalı davranacağına inanır. Onun bu umudu, nefsinden hataların uzaklaştırılmasına ve dolayısıyla affına sebep olur. Nice kullar da vardır ki, cimri bir huya sahiptirler; Rableri hakkında iyi zan beslemezler, O'nun, zerre kadar şeylerden bile hesaba çekeceğine, kendilerine kılı kırk yararcasına muamele edeceğine, günahlarım görmemezlikten gelmeyeceğine inanırlar. Bu inanç, ölümünden sonra, nefsin yakasını bırakmayan ve onu dört bir tarafından kuşatan dünyevî hey'âta nisbetle en şiddetli olanıdır. Bu fark, etkisini sadece Hazîre-i kuds'te hükmü henüz kesinlik kazanmamış şeyler hakkında gösterir. Büyük günahlara (kebâir) ve o ayarda olanlara gelince, onda ancak icmâlî olarak zahir olur. "Beni zikrettiği zaman da, ben onunla beraberim." buyruğu, kabul beraberliğine ve zikrin Hazîre-i kuds'te önemli bir yeri olduğuna işaret eder. [781] [777] Ebû Dâvûd, Vitr, 14; Tirmizî, Kur'ân, 10. [778] Nihâye, 3/425, 5/242. [779] "Efrede" ve "Ferrede" kelimelerinin, sözlükte ayırmak, uzaklaştırmak anlamı da vardır. Ancak, Nihâye'de de belirtildiği gibi hadisteki, manası, kendisini ona vermek, düşkün olmak anlamındadır. (Ç) [780] Müslim, Zikir, 2. [781] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/219-220. |