๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 29 Ocak 2011, 15:48:15



Konu Başlığı: Zekât miktarlarının belirlenmesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 29 Ocak 2011, 15:48:15
Zekât Miktarlarının Belirlenmesi:

 

Sonra, zekât miktarlarının belirlenmesine ihtiyaç doğdu. Zira böyle bir belirleme olmazsa, insanlar bu konuda ölçüyü kaçırırlar ve haddi aşarlar. Belirlenecek miktarın, verenin ruhu duymayacak ve cimrilik duygusunu törpülemeyecek kadar çok az olmaması ge­rekir. İfası zor olacak şekilde çok da olmaması gerekir.

Keza zekâtların toplanacağı müddetin de belirlenmesine ihti­yaç vardır. Çabucak gelecek şekilde çok kısa olmamalıdır; çünkü o zaman ifası zor olur. Cimrilik duygusunu köreltici etki yapmaya­cak, ihtiyaç sahipleri ve ülke güvenliğinden sorumlu kimselerin (kamu görevlilerinin) uzun uzun beklemelerinden sonra gelecek kadar uzun da olmamalıdır.

Bu konuda âdil hükümdarların, öteden beri tebalarmdan top­lamayı âdet edindikleri usulleri kabullenmek kadar maslahata uy­gun bir şey olamaz. Çünkü insanların, Arap Acem herkesçe usul olarak kabullenilmiş ve zorunluymuş gibi bir hal almış, alışmış ol­maları sebebiyle içlerinde bir sıkıntı duymaz, artık külfetini gör­mez oldukları şeylerle yükümlü tutulmaları, hem kabullenmeleri­ni kolaylaştıracak, hem de onlara karşı müşfik davranılmış ola­caktır. [415]

 
Zekât Malları:
 

Normal coğrafî bölgelerde yaşayan âdil hükümdarların vergi toplamayı âdet edindikleri mal çeşitleri dörttür. Bunlar insanlara ağır gelmez ve akıl da bunu makul görür. Bunlar şunlardır:

1.Verginin, üretici mallardan alınması. Bu tür mallar, korun­maya en çok muhtaç olan mallardır. Zira, ürünün elde edilmesi, kişinin kendi yurdu dışına gidip gelmesiyle ancak mümkün olabi­lir. Hem, bunlar sürekli arttıklarından insanların onlardan zekât vermeleri kendilerine pek ağır gelmez. Böylece, semere cereme dengesi kurulmuş da olur.

Çoğalıcı mallar üç sınıftır:

i. Üremekte olan sâime mallar,

ii. Ekinler,

iii. Ticâret maları.

2. Servet sahipleri: Bunlar, mallarının hırsızlara, soyguncula­ra karşı korunmasına en çok muhtaç kimselerdir. Bu durumda on­ların, güvenlik için gerekli harcamalara katılmaları ve bunun için de kendilerine zor gelmeyecek oranda zekât/vergi vermeleri gere­kecektir.

3. Defineler, yorulmadan elde edilen mallar: İnsanların cahiliye döneminden kalma defineler, helak olmuş kavimlere ait mü­cevherler gibi yorulmadan elde ettikleri mallar, beleşten ele geçtiği için, onların bir kısmını vermeleri kendilerine zor gelmez.

4.Kazanabilecek güçte olan herkes: Kazanabilen herkese bel­li bir oranda vergi konulur. Çünkü ülkede yaşayanların hepsi ya da büyük çoğunluğu dikkate alınır ve hepsinden çok cüzî bir şey toplanırsa, bu onlar için bir şey ifade etmez ama, sonuçta ortaya çok büyük bir meblağ çıkar. [416]




[415] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/121.

[416] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/121-122.